Yazar "Esenyel, Adnan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Descartes Ve Hume’da “Şüpheli Bilgi” Fikri(2017) Esenyel, AdnanBilginin kesinliğinden, nesnelliğinden ve evrenselliğinden ödün vermek istemeyen her filozof, Descartes ve Hume’un ortaya koyduğu şüpheci argümanları, bilginin olanağı için bir tehdit olarak algılamaktadır. Bir yandan Descartes’ın şüpheci argümanı tüm bilgi iddialarımıza eşlik eden hata olasılığını gündeme getirirken, diğer taraftan Hume’un argümanı, neden ve sonuç arasında var olduğu düşünülen tüm zorunluluğu, şüpheli bir olumsallığa indirger. Böylece bu iki argüman bilginin tesisi adına aşılması gereken temel engeller olarak görülür. Ancak mevcut çalışma, bu iki argümanı, aşılması gereken birer engel olarak değil, fakat bilginin şüphe ile birlikte yaşamasına olanak tanıyan birer deneme olarak göstermek ister. Dahası bize göre bu argümanlar; şüphe ile bilgi arasında var olduğu düşünülen keskin karşıtlığı ortadan kaldırır ve şüpheyi bilgiden kovmak yerine, ona hak ettiği saygıyı göstererek şüpheyi bilginin temel bir öğesi haline getirir.Öğe (Descartes Ve Hume’da “Şüpheli Bilgi” Fikri(2017) Esenyel, AdnanBilginin kesinliğinden, nesnelliğinden ve evrenselliğinden ödün vermek istemeyen her filozof, Descartes ve Hume'un ortaya koyduğu şüpheci argümanları, bilginin olanağı için bir tehdit olarak algılamaktadır. Bir yandan Descartes'ın şüpheci argümanı tüm bilgi iddialarımıza eşlik eden hata olasılığını gündeme getirirken, diğer taraftan Hume'un argümanı, neden ve sonuç arasında var olduğu düşünülen tüm zorunluluğu, şüpheli bir olumsallığa indirger. Böylece bu iki argüman bilginin tesisi adına aşılması gereken temel engeller olarak görülür. Ancak mevcut çalışma, bu iki argümanı, aşılması gereken birer engel olarak değil, fakat bilginin şüphe ile birlikte yaşamasına olanak tanıyan birer deneme olarak göstermek ister. Dahası bize göre bu argümanlar; şüphe ile bilgi arasında var olduğu düşünülen keskin karşıtlığı ortadan kaldırır ve şüpheyi bilgiden kovmak yerine, ona hak ettiği saygıyı göstererek şüpheyi bilginin temel bir öğesi haline getirirÖğe Felsefe Bilmemeye Katlanabilir mi? Heidegger'de Hakikatin Bir Hakikat-Olmayan Olarak İfşa Edilmesi(2020) Esenyel, AdnanKlasik metafiziği, varolanlara ilişkin ortaya çıkan bir hakikat araştırması olarak değerlendiren Heidegger’e göre bu durum, varolanların verilmişliğini, yani Varlığı tümüyle göz ardı eder. Tekniğin hâkim olduğu bir bilme eylemi içerisinde modern özne, doğaya ve tüm varolanlara adeta saldırır ve hakikati onlardan tabir-i caizse zorla söküp almaya çalışır. Bütün bir doğayı denetim altına alabilmek için varolanlarla girilen böylesi teknik ve teorik bir ilişkide bilmemeye hiç yer bırakılmaz. Oysa Heidegger’e göre varolanları bize veren ve hatta onlarla teknik ya da teorik bir bağlantı kurmamızın olanağını meydana getiren şeyin kendisi bizzat bilmeye ve kavramlaştırmaya direnmektedir. Üstelik karşılaştığımız varolanlara ilişkin bir bilmenin ve hakikatin ortaya çıkabilmesi, Heidegger’e göre ancak bu bilinmezin kendisini bir giz olarak geri çekmesi ile mümkün hale gelir. Bu çalışmanın amacı Heidegger’de hakikatin ve her tür bilmenin aslında özsel olarak hakikat-olmayana ve bilinemez olana nasıl bağlandığını göstermektir. Böylece Heidegger’in tasavvur ettiği yeni felsefe kavrayışı, mutlak bir hakikate tabi olmak yerine asla tam olarak bilenemeyecek olan gizin tecrübesine varmaya çalışacaktır.Öğe Felsefe Bilmemeye Katlanabilir mi? Heidegger’de Hakikatin Bir Hakikat-Olmayan Olarak İfşa Edilmesi(2020) Esenyel, AdnanKlasik metafiziği, varolanlara ilişkin ortaya çıkan bir hakikat araştırması olarak değerlendiren Heidegger’e göre bu durum, varolanların verilmişliğini, yani Varlığı tümüyle göz ardı eder. Tekniğin hâkim olduğu bir bilme eylemi içerisinde modern özne, doğaya ve tüm varolanlara adeta saldırır ve hakikati onlardan tabir-i caizse zorla söküp almaya çalışır. Bütün bir doğayı denetim altına alabilmek için varolanlarla girilen böylesi teknik ve teorik bir ilişkide bilmemeye hiç yer bırakılmaz. Oysa Heidegger’e göre varolanları bize veren ve hatta onlarla teknik ya da teorik bir bağlantı kurmamızın olanağını meydana getiren şeyin kendisi bizzat bilmeye ve kavramlaştırmaya direnmektedir. Üstelik karşılaştığımız varolanlara ilişkin bir bilmenin ve hakikatin ortaya çıkabilmesi, Heidegger’e göre ancak bu bilinmezin kendisini bir giz olarak geri çekmesi ile mümkün hale gelir. Bu çalışmanın amacı Heidegger’de hakikatin ve her tür bilmenin aslında özsel olarak hakikat-olmayana ve bilinemez olana nasıl bağlandığını göstermektir. Böylece Heidegger’in tasavvur ettiği yeni felsefe kavrayışı, mutlak bir hakikate tabi olmak yerine asla tam olarak bilenemeyecek olan gizin tecrübesine varmaya çalışacaktır.Öğe Felsefenin Özünden Felsefenin Felsefesine: Dilthey’da Bir Dünya Görüşü Öğretisi Olarak Felsefe(2020) Esenyel, AdnanBir metafizik olarak gelişen geleneksel felsefenin özcü ve evrenselci yapısının, insanın bilinçli ve amaçlı dünyatecrübesini anlama noktasında tümüyle işlevsiz kaldığını düşünen Alman filozof Wilhelm Dilthey, insanın tarihsel vekültürel tekilliğini verecek olan bir anlama yöntemi geliştirmek ister. Dilthey bu sebeple her şeyden önce gelenekselmetafiziğin çıkmazını göstermek durumundadır. Ona göre geleneksel felsefenin, evrensel bir hakikate ulaşma ideali,tarihselliğin üstesinden gelinemez önceliği sebebiyle hayata geçirilemez bir proje olarak ortaya çıkar. Dahası Diltheygeleneksel felsefenin yalnızca tarihsel ve kültürel bağlama ait olan bir Dünya Görüşü meydana getirdiğigörüşündedir. Eğer metafizik bu şekilde, yaşamı yalnızca bir yönüyle sunabilen bir Dünya Görüşü olarak ortayaçıkıyorsa o halde metafizik yönelim, insanın araştırılmak ve anlaşılmak durumunda olan tekil bir kültürel yaşantısınadönüşmektedir. İşte bu yolla felsefe Dilthey’ın kavrayışında bir metafelsefeye dönüşmektedir. Zira Diltheygeleneksel felsefeyi, incelenmesi gereken bir Dünya Görüşü olarak ileri sürerek aslında bir felsefenin felsefesinigerçekleştirmek ister. Bu çalışma Dilthey'ın geleneksel felsefe eleştirisini değerlendirmeyi ve onun tarafından ortayakonulan bir metafelsefenin olanağını incelemeyi amaçlamaktadır.Öğe GADAMER'DE ÖNYARGILARIN REHABİLİTASYONU(2020) Esenyel, AdnanÖnyargısız ve varsayımsız bir anlamanın mümkün olmadığını düşünen Gadamer,önyargı ile anlama arasında oluşan döngüselliği insanın temel bir varolmahali olarak sunar. Gadamer için bütün mesele anlamayı her seferinde önceleyenve böylece mümkün kılan önyargıları hermeneutik bir tavırla bilince taşımak veifşa etmektir. Önyargılara ilişkin böylesi bir rehabilitasyon neticesinde, anlamanınhakikatini açan önyargılar ile doğru anlamayı engelleyen önyargılar arasındabir ayrım yapma olanağı ortaya çıkar. Fakat bu süreç, genel olarak bizzat önyargılarınhükmü altında anlayan yorumcunun elinde değil, fakat bir diyalektikdiyalog olarak süregiden tarihin belirlenimindedir. Dolayısıyla yorumcunun görevi,önyargıların rehabilitasyonu aracılığıyla, mümkün olan en sahici şekilde butarihsel diyaloğa dâhil olmaktır. Mevcut çalışmanın amacı önyargıların üstesindengelinemez önceliğinin yanında, tarihin de belirleyici konumunu vurgulayanGadamer’in felsefi hermeneutiğinin içerimlerini ve doğurduğu bazı sonuçlarıserimlemektir.Öğe GADAMER’DE ÖNYARGILARIN REHABİLİTASYONU(2020) Esenyel, AdnanÖnyargısız ve varsayımsız bir anlamanın mümkün olmadığını düşünen Gadamer,önyargı ile anlama arasında oluşan döngüselliği insanın temel bir varolmahali olarak sunar. Gadamer için bütün mesele anlamayı her seferinde önceleyenve böylece mümkün kılan önyargıları hermeneutik bir tavırla bilince taşımak veifşa etmektir. Önyargılara ilişkin böylesi bir rehabilitasyon neticesinde, anlamanınhakikatini açan önyargılar ile doğru anlamayı engelleyen önyargılar arasındabir ayrım yapma olanağı ortaya çıkar. Fakat bu süreç, genel olarak bizzat önyargılarınhükmü altında anlayan yorumcunun elinde değil, fakat bir diyalektikdiyalog olarak süregiden tarihin belirlenimindedir. Dolayısıyla yorumcunun görevi,önyargıların rehabilitasyonu aracılığıyla, mümkün olan en sahici şekilde butarihsel diyaloğa dâhil olmaktır. Mevcut çalışmanın amacı önyargıların üstesindengelinemez önceliğinin yanında, tarihin de belirleyici konumunu vurgulayanGadamer’in felsefi hermeneutiğinin içerimlerini ve doğurduğu bazı sonuçlarıserimlemektir.Öğe Is Nietzsche an Existentialist?(Beytulhikme Felsefe Cevresi, 2019) Esenyel, AdnanThe term existentialism is generally perceived as an intellectual movement that values existence rather than essence and individuality over universality. In this context, many historians of philosophy regard Friedrich Nietzsche as one of the cornerstones of the existentialist movement, for his emphasis on the individual and concrete human. On the other side, Nietzsche's philosophical corpus contains many notions which cannot be reconciled with the thought of existentialism. Based on concepts like nihilism, Overman, will to power and eternal recurrence the present work discusses to what extent Nietzsche's philosophical project aligns itself with the existentialist movement and in the end concludes that Nietzsche cannot be regarded as an existentialist.Öğe Merhamet, Acı ve Kurtuluş: yaşamın anlamsızlığı karşısında Schopenhauer ve Nietzsche(2023) Esenyel, Adnanİnsanın temel duygu durumlarından birisi olan merhamet Schopenhauer ve Nietzsche’nin düşünce dünyasında birbirine tümüyle zıt olan iki konum işgal etmektedir. Merhamet Schopenhauer için temel etik değer olarak insanın bu kötücül dünyadan kurtuluşunun anahtarlarından birisini temsil ederken Nietzsche için merhamet, sürü içgüdüsüne sahip insanın kendi zayıflığını örtbas etmek ve bu zayıflığı bizzat yaşamın kendisine aktararak onu değerden düşürmek için kullandığı bir araca dönüşür. Schopenhauer doğrudan dünyanın bir yorumundan hareketle onun ıstırabını ve sefaletini bir veri kabul ederek böylesi bir gerçekliği yaşayan her canlıya ancak merhametle yaklaşılması gerektiğini ileri sürer. Oysa Nietzsche bizzat insanın dünyayı yorumlama eylemini analiz ederek, merhametin bir dünya yorumu olarak çok derinlerde bir takım yaşam karşıtı yozlaşmış güdüleri sakladığını ifşa eder. Makalenin amacı söz konusu iki farklı başlangıç noktasını temele alarak merhamet eyleminin bu iki filozofun düşüncesinde sahip olduğu anlam katmanlarını aydınlatmaktır.Öğe MÜZİK BİR TÜR FELSEFE OLABİLİRMİ?SCHOPENHAUER'DA MÜZİĞİN ANLAMI(2020) Esenyel, AdnanVaroluş bilmecesinin çözümü söz konusu olduğunda müziği en az metafizik kadar önemli bir faaliyet olarak değerlendiren Arthur Schopenhauer,böylece müzik ile felsefe arasında zannedilenden ve çoğu kişinin kabul edebileceğinden çok daha yakın bir ilişki olduğu iddiasındadır.Bunun sebebi özellikle varoluşun özüne, değerine ve anlamınailişkin sorunun bizzat bu iki etkinliğin ortak şekilde kullanılmasını talep etmesidir. Böyleceaslındafelsefi yöntemden tümüyle farklı bir şekilde icra edilse de ve hatta özünde kavramsal bilmeye tamamen yabancı olsa da müzikSchopenhauer’dabir tür metafizik yapma tarzı olarak kendisini ortaya koyar.Ancak felsefe ve müzik arasındaki birlikteliği sunabilmekiçin filozof, müziğin hem ontolojik hem de epistemolojik açıdan felsefenin düzeyinde bir icra gerçekleştirdiğini göstermek zorundadır.Bununiçin Schopenhauer müziğin evrensel, ideal, özselveezeli-ebediolanbir bilme tarzına karşılık geldiğini kanıtlamaya çalışır. Bu araştırmanın sonucunda,müzik tarafından sağlanan bilginin felsefi bilgiden aşağı kalmadığı gibi, müziğin, varoluşun kendisine yönelik insanın alabileceği en değerli tavırlardan birisini temsil ettiği açığa çıkar.Öğe MÜZİK BİR TÜR FELSEFE OLABİLİRMİ?SCHOPENHAUER’DA MÜZİĞİN ANLAMI(2020) Esenyel, AdnanVaroluş bilmecesinin çözümü söz konusu olduğunda müziği en az metafizik kadar önemli bir faaliyet olarak değerlendiren Arthur Schopenhauer,böylece müzik ile felsefe arasında zannedilenden ve çoğu kişinin kabul edebileceğinden çok daha yakın bir ilişki olduğu iddiasındadır.Bunun sebebi özellikle varoluşun özüne, değerine ve anlamınailişkin sorunun bizzat bu iki etkinliğin ortak şekilde kullanılmasını talep etmesidir. Böyleceaslındafelsefi yöntemden tümüyle farklı bir şekilde icra edilse de ve hatta özünde kavramsal bilmeye tamamen yabancı olsa da müzikSchopenhauer’dabir tür metafizik yapma tarzı olarak kendisini ortaya koyar.Ancak felsefe ve müzik arasındaki birlikteliği sunabilmekiçin filozof, müziğin hem ontolojik hem de epistemolojik açıdan felsefenin düzeyinde bir icra gerçekleştirdiğini göstermek zorundadır.Bununiçin Schopenhauer müziğin evrensel, ideal, özselveezeli-ebediolanbir bilme tarzına karşılık geldiğini kanıtlamaya çalışır. Bu araştırmanın sonucunda,müzik tarafından sağlanan bilginin felsefi bilgiden aşağı kalmadığı gibi, müziğin, varoluşun kendisine yönelik insanın alabileceği en değerli tavırlardan birisini temsil ettiği açığa çıkar.Öğe Nietzsche’nin Sokrates’i Kimdir?(2020) Esenyel, AdnanSokrates, Nietzsche’nin felsefi külliyatında her zaman belirleyici ve önemli bir yere sahip olmuştur. Zira Nietzsche’ye göre Batı felsefesi adını verdiğimiz organizasyon esasen Sokratik bir proje olarak karşımıza çıkar. İşte bu sebeple Nietzsche’ye göre, Sokrates’in varlığında cisimleşen bir etkinlik olarak Batı felsefesinin ve metafiziğinin gerçek niyeti, Sokrates’e ve onun kişiliğine ilişkin bir tartışma yürütmeden ortaya çıkarılamaz. Bu bağlamda mevcut çalışma; sırasıyla Tragedya’nin Doğuşu’nda, Şen Bilim‘de ve Putların Alacakaranlığı’nda Nietzsche’nin resmettiği Sokratik tipin gelişimini takip etmeye çalışır. Zira bu üç eser, karşılıklı olarak bir soru-cevap diyaloğu meydana getirmek suretiyle adeta organik bir bütünlük sergiler ve her aşamada daha da derinleşen bir Sokrates portresi sunar.