Descartes Ve Hume’da “Şüpheli Bilgi” Fikri
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2017
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Bilginin kesinliğinden, nesnelliğinden ve evrenselliğinden ödün vermek istemeyen her filozof, Descartes ve Hume’un ortaya koyduğu şüpheci argümanları, bilginin olanağı için bir tehdit olarak algılamaktadır. Bir yandan Descartes’ın şüpheci argümanı tüm bilgi iddialarımıza eşlik eden hata olasılığını gündeme getirirken, diğer taraftan Hume’un argümanı, neden ve sonuç arasında var olduğu düşünülen tüm zorunluluğu, şüpheli bir olumsallığa indirger. Böylece bu iki argüman bilginin tesisi adına aşılması gereken temel engeller olarak görülür. Ancak mevcut çalışma, bu iki argümanı, aşılması gereken birer engel olarak değil, fakat bilginin şüphe ile birlikte yaşamasına olanak tanıyan birer deneme olarak göstermek ister. Dahası bize göre bu argümanlar; şüphe ile bilgi arasında var olduğu düşünülen keskin karşıtlığı ortadan kaldırır ve şüpheyi bilgiden kovmak yerine, ona hak ettiği saygıyı göstererek şüpheyi bilginin temel bir öğesi haline getirir.
Any philosopher who does not want to compromise the certainty, objectivity and universality of knowledge, perceives the sceptical arguments which are put forward by Descartes and Hume as threats against the possibility of knowledge. While Descartes’ sceptical argument brings to light the possiblity of an error which accompanies all our claims of knowledge, Hume’s argument, on the other hand reduces all necessity which is thought to exist between cause and effect into a sceptical contingency. Thus both arguments are seen as obstacles which have to be overcomed in order to establish knowledge. However the present work wishes to show these arguments not as obstacles which we have to overcome but as experiments that allow suspicion and knowledge to live together. Moreover we conclude that these arguments will abolish the assumed sharp edged contrariness between doubt and knowledge and instead of expelling doubt out of knowledge they will show respect to suspicion by making it one of the fundamental elements of knowledge.
Any philosopher who does not want to compromise the certainty, objectivity and universality of knowledge, perceives the sceptical arguments which are put forward by Descartes and Hume as threats against the possibility of knowledge. While Descartes’ sceptical argument brings to light the possiblity of an error which accompanies all our claims of knowledge, Hume’s argument, on the other hand reduces all necessity which is thought to exist between cause and effect into a sceptical contingency. Thus both arguments are seen as obstacles which have to be overcomed in order to establish knowledge. However the present work wishes to show these arguments not as obstacles which we have to overcome but as experiments that allow suspicion and knowledge to live together. Moreover we conclude that these arguments will abolish the assumed sharp edged contrariness between doubt and knowledge and instead of expelling doubt out of knowledge they will show respect to suspicion by making it one of the fundamental elements of knowledge.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Beşeri Bilimler, Bilim Felsefesi ve Tarihi, Edebi Teori ve Eleştiri, Etik, Felsefe, Siyasi Bilimler, Sosyoloji
Kaynak
FLSF (Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi)
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
12
Sayı
24