TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 4483
  • Öğe
    The relationship of academicians with technostress levels and job satisfaction in the covid-19 process
    (2022) Toraman, Çetin; Aktan, Osman
    The aim of this research is to determine the technostress levels experienced by academicians who carry out distance education activities during the COVID- 19 process and to examine the relationship between this stress level and job satisfaction. The research is a relational comparison type of research. The participants of the research consisted of 1450 academicians working in different disciplines, determined according to the purposeful sampling method. Technostress scale, job satisfaction scale and open-ended question form were used as data collection tools in the research. Descriptive statistics, multiple linear regression, MANOVA and inductive content analysis were used in the analysis of the data. According to the research findings, it was determined that academicians were exposed to intense technology use in distance education during the COVID-19 process, their workload increased, and this situation negatively affected the private lives, work performance and job satisfaction of academicians. It has been determined that the job satisfaction of academics with higher seniority and title, working at public universities that provide distance education during the COVID-19 process, was higher. In the study, it was determined that gender, type of institution in which academicians work, title and seniority from the main effects, and their interaction made a significant difference on the level of technostres of academicians. According to the results of the research, it has been determined that distance education negatively affects private life in the COVID-19 period, however, it has some useful aspects with difficulties in practice. Based on the results of the research, it is recommended to improve the online learning and technology literacy skills of academicians, to run some of the courses in universities with distance education to be ready for online and emergency distance education, and to improve the employment conditions of academicians working in private universities.
  • Öğe
    Pankreatik Nöroendokrin Karsinomda Paraneoplastik Ciddi Sensorimotor Aksonal Polinöropati: Vaka Sunumu ve Literatür Taraması
    (2022) Akbaş, Türkay; Kantarcıoğlu Coşkun, Sinem; Torun, Serkan; Öztürk, Ayhan; Eşbah, Onur; Onbas, Omer
    Amaç: Paraneoplastik nörolojik sendromlar (PNSs), kanser öncesi veya kanser sırasında gelişen, sinir sisteminin herhangi bir kısmını etkileyen çeşitli nörolojik hastalıkları içermektedir. Vaka: Yetmiş sekiz yaşında erkek hastanın üç yıl önce üst ekstremitelerde ağrı ve yanma hissi şikayetleri başlamış ve kısa süre sonra kas güçsüzlüğü eklenmiş. Bir yıl önce de alt ekstremitelerde benzer şikayetler ortaya çıkmış. Yoğun bakım ünitesine pnömoni tansıyla yatırılan hastanın yatış esnasında bilinci açık, fakat kuadriplejik ve modifiye Rankin skoru 5 idi. Abdomen bilgisayarlı tomografi karaciğer ve pankreasta kitle lezyonlarının olduğunu gösterdi. Lezyonyonlardan alınan biyopsiler pankreas orjinli küçük hücreli nöroendokrin karsinom olarak raporlandı. Elektrofizyolojik testler ciddi sensorimotor aksonal polinöropati ile uyumluluk gösteriyordu Diğer polinöropati nedenleri dışlandıktan sonra, hastaya paraneoplastik sensorimotor aksonal polinöropati tanısı konuldu. Hastanın fonksiyonel kapasitesi düşük olduğundan palyatif tedavi planlandı. Sonuç: PNS’li hastalarda uygun tedavinin başlanması için erken kanser tanısının konulması önem arz etmektedir.
  • Öğe
    Gastrointestinal Stromal Tümörlerin Klinikopatolojik Özellikleri ve Literatürün Gözden Geçirilmesi: Tek Merkez Deneyimi
    (2022) Kantarcıoğlu Coşkun, Sinem
    Amaç: Gastrointestinal stromal tümörler (GİST) gastrointestinal sistemin en sık görülen mezenşimal neoplazileridir. GİST’lerin malignite potansiyeli indolen tümörlerden progresif malign tümörlere kadar değişken olabilir. Bu çalışmada merkezimizde tanı almış GİST’lerin klinikopatolojik ve immünohistokimyasal özelliklerini literatür eşliğinde gözden geçirmek amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Toplam 28 GİST olgusu çalışmaya dahil edilmiştir. Cerrahi rezeksiyon materyalleri ile hücre bloklarından hazırlanan Hematoksilen&Eozin boyalı preparatlar ile immünohistokimya uygulanmış preparatlar patoloji uzmanı tarafından değerlendirilmiştir. CD117, DOG-1, CD34, SMA ve S100 immünohistokimyasal ekspresyonları boyanma yoğunluğuna göre 0-3 puan arasında skorlanmıştır. Çalışmada deskriptif istatistikler kullanılmıştır. Demografik bulgular, prognostik histopatolojik ve immünohistokimyasal sonuçlar literatür eşliğinde değerlendirilmiştir. Bulgular: Olguların 11’i erkek, 7’si kadındı. Yaş aralığı 18-88 arasındaydı. GİST’ler için en sık görülen lokasyon mide olup bunu ince barsak, kolorektal bölge ve özofagus takip etmekteydi. Tümörlerin 20’si cerrahi olarak çıkarılmış olup, 4’ü endoskopik biyopsi, kalan 4’ü ince iğne aspirasyon biyopsi materyaliydi. Tümör çapı ölçülebilen materyallerde tümör çapı 0,2 ile 22 cm arasındaydı. 50 büyük büyütme alanında mitoz sayısı 0 ile 10 arasındaydı. GİST’lerin 7’si yüksek dereceli, 21’i düşük dereceliydi. Olguların çoğunluğu iğsi hücrelerden oluşmakta olup, 3’ü epiteloid, 3’ü mikst tipteydi. Sonuç: GİST’lerin malignite potansiyelini tahmin etmek için çeşitli kriterler öne sürülmüş olsa da kesin prognostik kriterler belirlenmemiştir. Çeşitli biyopsi materyallerinden oluşan daha büyük vaka serilerinde yapılacak çalışmalar prognozu daha kesin öngörebilecek kriterlerin belirlenmesine yardımcı olacaktır.
  • Öğe
    Effect of Dry Needling in Chronic Musculoskeletal Pain
    (2022) Uludağ, Veysel; Büker, Nihal
    Pain is a sensation felt in one or more parts of the body, and it is a bad feeling that bothers people. Every person who feels pain learns about pain early in life through experiences with injury. In recent years, chronic pain has begun to be accepted as a disease rather than a symptom. Therefore, pain does not always mean tissue damage. Although scientific studies have made rapid progress in our perspective on chronic pain, the mechanisms of pain have not yet been fully explained. Though many things have been tried, the continuation of pain and the inability to fully explain the pain mechanisms have increased the interest in complementary medicine applications. It has been shown that trigger points accompany many musculoskeletal pathologies within the concept of central sensitization, which has an important role in the pathogenesis of chronic pain. Dry needling therapy in trigger point therapy is often used as a minimally invasive complementary medicine option to manage pain. In this study, information about pain was examined in the light of current literature. We aimed to review the effects of dry needling therapy on the musculoskeletal system in chronic pain disease groups from a different and up-to-date perspective. After examining the literature and the concept of chronic pain and dry needling, the following conclusion was reached; When the effectiveness of dry needling is examined in chronic painful disease groups in the musculoskeletal system, dry needling, which is a minimally invasive method, is effective, but more studies are needed.
  • Öğe
    Tarımsal destek, iktisadi kalkınma ve enflasyon arasındaki ilişkilerin Bootstrap panel nedensellik testi ile analizi
    (2022) Canbay, Şerif; İnal, Veysel; Kırca, Mustafa
    Tarım sektörü gelişmiş ülke ve gelişmekte olan ülke ekonomileri açısından büyük önem taşımaktadır. Tarım iktisadi kalkınma ve yoksulluğu azaltmak için önem arz eden bir sektördür. Özellikle az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en temel sorunlarından birinin sermaye birikiminin yetersizliği olduğu göz önüne alındığında, tarım sektörü bu grup ülkelerin kalkınmalarını destekleyebilecek sermaye birikimini sağlamaya imkân sunabilecek sektörlerden biridir. Fakat tarım sektörünün kendine has kırılgan yapısı birçok problemi de beraberinde getirebilmektedir. Bu sorunların başında tarımsal çıktılara özgü fiyat istikrarsızlığı yer almaktadır. Dolayısıyla tarım sektörünün ülke ekonomileri açısından önemi hükümetlerin bu sektörü koruyucu ve destekleyici politikalar üretmesine neden olmaktadır. Bu çalışmada BRICS+T ülkelerin 2000-2020 dönemlerini kapsayan verileri doğrultusunda, Kónya (2006) tarafından geliştirilen Bootstrap Panel Nedensellik testi kullanılarak tarımsal destekler, iktisadi kalkınma ve enflasyon arasındaki nedensellik ilişkisini incelemek amaçlanmıştır. Çalışmanın bulguları ülkeler arasında farklılık arz etmektedir. Çin ve Hindistan haricinde diğer ülkelerde tarımsal destekler, iktisadi kalkınma ve enflasyon değişkenleri arasında nedensellik ilişkileri tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Eğitimde Drama Araştırmaları:1975-2022
    (2022) Çelik, Meryem
    Bu araştırma ile Web of Science veri tabanında, eğitim alanında drama ile ilgili yayımlanmış makalelerin bibliyometrik analizini gerçekleştirmek amaçlanmıştır. Araştırmada, betimsel yöntemlerden tarama modeli kullanılmış ve bibiliyometrik analiz tekniği uygulanmıştır. Araştırmada 1975-2022 yılları arasında yayımlanan 1.649 makale analiz edilmiştir. Yapılan analizler sonucuna göre; eğitim alanında drama ile ilgili yayımlanan makaleler 2007 yılı sonrasında, yıllarla birlikte artışlar olmuştur. Makalelerde en sık yayın yapılan dil İngilizce, İspanyolca ve Rusçadır. Londra Üniversitesi, Toronto Üniversitesi ve Warwick Üniversitesi en fazla makale yayımlayan araştırmacıların bulunduğu kurumlardır. “Ride The Journal of Applied Theatre and Performance”, “Philological Class” ve “International Journal of Education and The Arts” en fazla eğitim alanında drama ile ilgili makalelerin olduğu dergilerdir. İngiltere, ABD ve Avustralya ise en çok makale üreten ülkelerdir. 2004 yılı sonrasında yayımlanan makalelerin atıf sayılarında, yıllara paralel şekilde artış görülmektedir. Yapılan makalelerde en çok kullanılan anahtar kelimeler ise “drama, yaratıcı drama ve süreçsel drama” kavramlarıdır. Bu araştırmanın eğitim alanında drama ile ilgili bilimsel çalışma yapmayı planlayanlar için bir perspektif sağlayacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Ortaöğretim Matematik Öğretmenlerinin Öğretim Materyalleri Hakkindaki Anlayişlari Ve Ürettikleri Materyaller
    (2022) Ünveren Bilgiç, Emine Nur; Argün, Ziya
    Araştırmanın amacı; matematik öğretmenlerinin öğretim tasarımı sürecinde materyal kullanımlarının incelenmesidir. Eylem araştırmasının nitel paradigmasıyla gerçekleştirilen araştırma, Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde görev yapmakta olan sekiz öğretmenin katıldığı bir eğitim sürecinde gerçekleştirilmiştir. Katılımcılar ile birlikte toplam onbir oturum gerçekleştirilmiş olup veriler yarı-yapılandırılmış görüşmeler, yazılı dokümanlar, video kayıtları ve odak grup görüşmeleri ile toplanmıştır. Veriler içerik analizi ve sürekli karşılaştırmalı analiz yoluyla analiz edilmiştir. Araştırmanın sonucunda; katılımcıların eğitim öncesi öğretim tasarımlarında yer verdikleri materyallerin öğretmen kullanımına açık, öğrencinin yalnızca izleyebildiği yapıda olduğu görülürken; eğitim sonrasında öğrencinin yaparak-yaşayarak deneyimleyebileceği, öğretmenin sadece rehber olduğu materyallere yer verdikleri görülmektedir.
  • Öğe
    Sıkıştırma oranının dizel motorun emisyon ve performans karakteristiklerine etkisinin Diesel RK yazılımı kullanılarak incelenmesi
    (2022) Polat, Fıkret
    Bu çalışmanın temel amacı, dizel yakıta metanol ve Al2O3 nanopartikül ilavesiyle elde edilen yakıtlarla çalışan tek silindirli bir dizel motorun performans ve emisyon özellikleri üzerinde sıkıştırma oranının (SO) etkilerini gözlemlemektir. Bu amaçla Diesel RK yazılımı kullanılmış ve simülasyon modeli oluşturulmuştur. Oluşturulan simülasyon modeli daha önce yapılan deneysel çalışma ile doğrulanmış ve maksimum %6.5’lik hata elde edilmiştir. Model doğrulandıktan sonra 16.5, 17.5 ve 18.5 olmak üzere farklı sıkıştırma oranlarında analizler yapılmıştır. Analizler 1500 rpm sabit motor devrinde ve tam yükte gerçekleştirilmiştir. Sonuçlarda, tüm test yakıtları için sıkıştırma oranı arttıkça özgül yakıt tüketimi (ÖYT) ve NOx değerinin de arttığı gözlemlenmiştir. Minimum ÖYT değeri 16.5 sıkıştırma oranında 219 g/kWh olarak dizel yakıtta elde edilmiştir. Minimum NOx değeri 16.5 sıkıştırma oranında 651 ppm olarak M15A100 (hacimce %15 metanol, %85 dizel yakıttan oluşan ve M15 olarak adlandırılan test yakıtına 100 ppm Alüminyum oksit nanoparçacık katılarak elde edilen test yakıtı) yakıtında elde edilmiştir.
  • Öğe
    Rifaximine spacer application is not superior to local teicoplanin treatment in a rat model of osteomyelitis
    (2022) Yücel, Mücahid Osman; Turhan, Yalçın; Arıcan, Mehmet; Karaduman, Zekeriya Okan; Sağlam, Sönmez; Tekçe, Yıldıray; Gamsızkan, Mehmet
    OBJECTIVE: Acute and chronic osteomyelitis generally require long-term antibiotic therapy and surgical debridement. Implant- associated osteomyelitis, particularly from methicillin-resistant Staphylococcus aureus (MRSA) strains, is difficult to treat. Rifaximin is an antibiotic derived from rifamycin which may be effective in the treatment of osteomyelitis in terms of its wide spectrum of action and pharmacological properties. The aim of this experimental study was to investigate the local efficacy of rifaximin in rat models with MRSA and implant associated osteomyelitis. METHODS: This study was carried out with 40 adult Wistar albino rats. The rats were randomly divided into 4 equal groups with 10 rats in each. An implant related MRSA osteomyelitis was created in the right tibia metaphysis of each rat by Norden’s experimental osteomyelitis model. After 4 weeks, the implants of each tibia were removed and debridement was applied. Group 1 was designed as control group and no other treatment was applied other than debridement. Bone cement without any antibiotic was applied to Group 2, bone cement with teicoplanin was applied to Group 3 and bone cement with rifaximin was applied to Group 4. After 4 weeks from the second surgery, euthanasia was performed to the rats and the clinical, histopathological and microbiological results were compared. RESULTS: There was no statistically significant difference between the groups in clinical scoring. A statistically significant difference was found between the histopathological scores of Group 1 and Group 2 and the histopathological scores of Groups 3 and 4; the histopathological scores of Group 1 and Group 2 were found to be higher than Group 3 and Group 4. When the pre-and post-treatment colony numbers were compared, although there was a statistically significant difference between Group 3 and Group 2, no statistically significant difference was found between Group 4 and Group 1 results. CONCLUSION: In spite of its wide spectrum, the local efficacy of rifaximin in the treatment of osteomyelitis could not be demonstrated. This study shows the ability to shed light on some future comprehensive studies with the inclusion of infection markers.
  • Öğe
    UV kürlenmeli vernik uygulanmış karakavak odununda renk, parlaklık, salınımsal sertlik ve yüzeye yapışma direnci üzerine yapay yaşlandırmanın etkisi
    (2022) Ayata, Ümit; Çakıcıer, Nevzat; Gürleyen, Levent
    Karakavak odunu mobilya, lambri ve kontrplak üretimi için kullanılmaktadır. Bu çalışmada, karakavak (Populus nigra L.) odununa uygulanmış 3 ve 5 kat UV sistem vernik katmanları ile yapay yaşlandırma uygulaması arasındaki ilişki araştırılmıştır. Buna ek olarak, yaşlandırma öncesi ve sonrasında (252 ve 504 saat) vernikli malzemeler üzerinde renk parametreleri (?E*, ?L*, ?a*, ?b*, L*, a* ve b*), parlaklık, salınımsal sertlik ve yüzeye yapışma direnci (pull-off) testleri yapılmıştır. Elde edilen sonuçlara göre, her iki vernik türü için UVB-313 lambalarına sahip yaşlandırma koşulları sonralarında yaşlandırma süresinin artması ile yüzeye yapışma direncinde ve L* değerinde azalma belirlenirken, a* ve b* değerleri için artışlar meydana gelmiştir. ?E* değerleri 3 kat uygulamasının 5 kat uygulamasınınkinden yüksek olduğu görülmüştür. Buna ek olarak, her iki vernik uygulaması için bütün yönlerde ve derecelerde yapılan parlaklık ölçümleri, yaşlandırma süresinin artması ile azaldığı belirlenmiştir. Salınımsal sertlikte 3 kat uygulamasına sahip yüzeylerin, 5 kat uygulamasınınkinden yüksek olduğu görülmüş, her iki vernik türünde de 252. saatin sonunda azalmalar görülürken, 504. saatin sonunda artış elde edilmiştir. Sonuç olarak, istenilen sertlik direncine ait ortam koşullarına göre (mekân zemin tercihi) kullanım alanları doğrultusunda bu malzemenin kullanılması önerile bilinir.
  • Öğe
    Orman sertifikasyonunun odun hammaddesi üretim faaliyetlerine etkilerinin incelenmesi (Bolu Orman İşletme Müdürlüğü örneği)
    (2022) Turk, Yilmaz; Sengoc, Erhan; Gültekin, Yaşar Selman; Enez, Korhan
    Bu çalışmanın amacı, orman yönetim sertifikasının (OYS) odun hammaddesi üretimine etkilerini teknik ve çevresel açılardan araştırmak, sertifikasyon öncesi ve sonrası üretim işlerinin durumunu incelemektir. Çalışma alanı, 2013 yılında OYS alınmasına yönelik çalışmaların başlanarak 2014 yılı ortalarında tamamlandığı Bolu Orman İşletme Müdürlüğü (OİM)’dür. Çalışmada teknik elemanlar (29 kişi) ve orman üretim işçileri (21 kişi) ile gönüllülük esasına göre yüz yüze görüşme yöntemi ve anket tekniği kullanılarak veriler elde edilmiştir. Anket formları 5’li Likert ölçeğinde olup, katılımcıların temel bilgilerini ve OYS kapsamında teknik personelin ve orman işçilerinin OYS hakkındaki genel ve odun üretimi ile ilgili görüşlerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Anket sonuçlarına göre; OYS kapsamında üretim işçilerine verilen ilkyardım, temel iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerinin sonuçlarının işçiler tarafından olumlu algılandığı ve konunun önemsendiği ortaya çıkmıştır. Üretim işçilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımların orman alanlarında kesim ve diğer üretim faaliyetleri esnasında yaşanan iş kazalarında yaralanma şiddetlerini azalttığı belirlenmiştir. Ayrıca eğitimlerin sadece doğanın korunması için değil, üretimde çalışanların da bilgilendirilmesi için yapıldığı belirlenmiştir.
  • Öğe
    Kimya Konularında Bilgisayar Destekli Öğretim Yönteminin Kullanımını Tezlerinin Betimsel İçerik Analizi Yöntemi ile İncelenmesi
    (2022) Çolak Yazıcı, Senem
    Çalışmanın amacı, özellikle zorunlu uzaktan eğitim süreci ile birlikte önemi ön plana çıkan bilgisayar destekli öğretim yönteminin uygulamalarına yönelik kimya konularında gerçekleştirilen tez çalışmalarının betimsel içerik analizi yöntemine göre incelenmesidir. Bu çalışmada, 2005-2021 yılları arasında yapılmış Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK) Tez Merkezi veri tabanlarından tarama yapılarak 23 yüksek lisans ve 7 doktora tez çalışması olmak üzere toplam 30 lisansüstü tez, araştırma kapsamına dâhil edilmiştir. Yapılan inceleme sonucunda en fazla çalışmanın %20 düzeyinde (f:6) 2008 yılında gerçekleştirildiği görülmüştür. Üniversitelere göre yapılan tez çalışması oranı incelendiğinde Türkiye genelinde 19 üniversitede konu ile ilgili yürütülen çalışmalardan en fazla çalışmanın %20’sinin (f:6) Marmara Üniversitesinde yapıldığı gözlenmiştir. Örneklem büyüklüğü ve hedef kitle göz önünde bulundurulduğunda en fazla %50 (f:15) tez çalışmasında 50-99 arası örneklem ile %23.3 (f:7) oranında 6. sınıf öğrencileri ile çalışıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Başarı (%37,9; f:25) ve tutum (%33,3; f:22) en fazla incelenen değişkenler olup, tez çalışmalarında bilgisayar destekli öğretim yönteminin incelenen değişkenlere etkisinde olumsuz sonuca ulaşılmamıştır. Araştırmacıların ağırlıklı olarak ele aldıkları konulardan birinci sıradaki %12,9 düzeyinde (f:4) maddenin yapısıdır. Tezlerde en fazla %21,3 ile (f:26) bilgisayar destekli öğretim anahtar kelimesi kullanılmıştır. Sonuç olarak incelenen tüm değişkenlerde, örneklem grubu ve sınıf kademesinde bilgisayar destekli öğretim yönteminin olumlu sonuç verdiği gözlenmiş ve ilgili yöntemin kimya konularının sınıf içi öğretim uygulamaları ile bütünleştirilmesinin öğretim sürecine katkı sağlayacağı sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Türkiye’deki STEM Eğitimi Çalışmalarının İçerik Analizi
    (2022) Ecevit, Tuğba; Yıldız, Mesut; Bakanlığı, Milli Eğitim
    Bu çalışmada Türkiye’de Fen, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik (STEM) eğitimi alanında, 2014-2020 yılları arasında yayımlanan çalışmaların eğilimlerinin belirlenmesi amacıyla, Google Akademik ve YÖKTEZ platformlarından faydalanılarak ülkemizde yayınlanmış 42 lisansüstü tez ve 37 makale olmak üzere toplam 79 çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yöntemiyle incelenmiştir. Elde edilen verilerin analizinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Ayrıca araştırılan çalışmalar, bir makalede olması gereken tüm bölümler çerçevesinde incelenmiş ve bu bağlamda; STEM alanında yapılan çalışmalar, yazar sayısı, yayım yılı, araştırmanın konusu, amaç, yöntem, sonuç, anahtar kelimeler, araştırma yöntemleri, veri toplama araçları, geçerlik ve güvenirlik çalışmaları, evren ve örneklem, örneklem seçimi, araştırmanın yapıldığı grup, örneklem büyüklüğü, veri analizi, öneri ve etik değerler ölçütleri kapsamında incelenmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda kavram yanılgılarına yönelik hiçbir çalışmanın bulunmadığı, çalışmaların çoğunluğunun etik değerler, öneri, öz ve güvenirlik geçerlik bölümleri açısından yetersiz olduğu; nicel çalışma sayısının daha çok olduğu, okulöncesi ve sınıf öğretmenliği adayları ile çok az çalışmanın yapıldığı tespit edilmiştir. Elde edilen veriler neticesinde, bir araştırmada olması gereken iç başlıklar uygun şekilde oluşturularak ve ortaya konan eksiklikler üzerinde yoğunlaşarak alana katkı sunulabileceği düşünülmektedir.
  • Öğe
    Çalışanların İş Doyum Düzeyi ile Kişisel Gelişim Yönelimleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi
    (2022) Mutlu, Hakan Tahiri; Durak, İsmail
    Bu araştırmada, iş doyumu boyutları ile kişisel gelişim yönelimi boyutlarının iş doyum düzeyleri için ayırt edici öğeler olup olmadığının diskriminant ve lojistik regresyon analizi ile belirlenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca, iş doyum boyutları ile kişisel gelişim yönelimi boyutlarından hangilerinin iş doyum düzeyi için daha önemli olduğunun belirlenmesi hedeflenmiştir. Çalışmada; Minnesota İş Doyum Ölçeği ve Kişisel Gelişim Yönelimi Ölçeği’nden yararlanılarak hazırlanmış olan anket, Düzce’de yaşayan çalışanlara uygulanarak veriler elde edilmiştir. İş doyumu ve kişisel gelişime etki eden belli başlı faktörlerin neler olduğunu tespit etmek için verilere öncelikle faktör analizi uygulanmıştır. Daha sonra bu faktörlerden yararlanılarak, çok değişkenli istatistiksel tekniklerden diskriminant analizi ve lojistik regresyon yöntemleriyle veriler incelenmiştir. Araştırmanın bulguları çalışanların büyük bir kısmının yüksek iş doyumuna sahip olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca, iş doyum boyutlarından içsel doyumun, kişisel gelişim yönelimi boyutlarından ise planlı olma boyutunun iş doyumu için en ayırt edici öğe olduğu saptanmıştır. Bu sonuç ise, lojistik regresyon analiziyle desteklenmiştir. Elde edilen bulgular, çalışanların verimliliği artırmak için çalışanların iş doyum boyutlarından içsel doyumun ve kişisel gelişim yönelimi boyutlarından planlı olmanın önemini vurgulamaktadır. Bu çalışmanın, ilgili kurum ve kuruluşlara çalışanlarının iş doyumunu arttıracak öğeleri belirlemek için bir fikir vereceği beklenmektedir
  • Öğe
    Konuralp pirincinin fiziko-kimyasal bileşeni, fito-kimyasal özellikleri, pişme karakteristikleri ve biyoaktif bileşenleri
    (2022) Aydın, Emine
    Bu çalışma, Türkiye'nin Batı Karadeniz bölgesi Düzce ili Konuralp beldesinde geleneksel olarak yetiştirilen pirinç çeşidi (Oryza sativa L.) üzerinde yapılan ilk araştırmadır. Çalışma kapsamında Konuralp Pirincinin fiziko-kimyasal bileşimi, fito-kimyasal özellikleri, pişirme özellikleri ve biyoaktif bileşenleri (toplam fenolik içerik, ABTS•+, CUPRAC, DPPH• ve FRAP yöntemleriyle belirlenen antioksidan aktivite) ile in-vitro koşullarda biyoalınabilirliği incelenmiştir. Analizler sonucunda Konuralp Pirincinin nem içeriği %13.89, protein içeriği %6.48, toplam diyet lifi %0.82, enerji değeri 323.44 kcal ve nişasta miktarı %59.64 olarak tespit edilmiştir. Öte yandan örneklerin fitik asit içeriği ise 258.69 mg/100g olarak bulunmuştur. Çalışmada Konuralp Pirincinin toplam fenolik madde içeriği 2100 mg GAE/100g olarak tespit edilirken, ekstrakte edilebilir (12.73 ?mol trolox/g) ve hidrolize edilebilir fenolikler (62.50 ?mol trolox/g) için en yüksek antioksidan kapasite DPPH• yönteminde bulunmuştur. Antioksidatif biyoalınabilirlik değerleri ise %80.19 (ABTS•+), %27.96 (CUPRAC), %20.63 (DPPH•) ve %0.92 (FRAP) olarak bulunmuştur. Fiziko-kimyasal ve fito-kimyasal özelliklerinin yanı sıra yüksek biyoaktif bileşen içeriğe sahip olan ve geleneksel olarak üretilmeye devam edilen Konuralp Pirincine daha fazla önem verilmelidir
  • Öğe
    Eğitimde Karşılaşılan Çeşitli Eşitsizliklerin Ürettiği Bazı Pedagojik Sonuçlar ve Sınıf Ortamına Etkileri
    (2022) Kaymaz, Abdulgazi; Atmaca, Taner
    Bu araştırmanın temel amacı eğitimde karşılaşılan çeşitli eşitsizliklerin sınıf içindeki uygulamalara nasıl yansıdığını öğretmenlerin görüşleri doğrultusunda incelemektir. Çalışmada nitel araştırma geleneği içerisinde yer alan fenomenoloji deseninden yararlanılmıştır. Araştırmanın örneklemini Düzce’de görev yapan ve maksimum çeşitlilik örnekleme tekniği ile belirlenen toplam on dokuz öğretmen meydana getirmektedir. Çalışmanın veri toplama aracında yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Veriler toplanırken araştırmacılar tek tek randevu alarak her bir görüşmeci ile yüz yüze ve ses kaydı alarak görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde içerik analizinden ve yorumlayıcı fenomenolojiden yararlanılmıştır. Analizler sonucunda toplam üç tema oluşturulmuştur. Eşitsizliklerin sınıf içi pratiklere etkileri, eşitsizliklerin öğrencilerin gelişimlerine etkileri ve eşitsizliklerin eğitime etkisini azaltmada öğretmenlerin uygulamaları temalarının altında kategoriler ve kodlar meydana getirilmiştir. Araştırma bulguları eşitsizliklerin sınıfta öğrencilerin hem davranışlarına hem de eğitimöğretim süreçlerine olumsuz yansıdığını göstermektedir. Zayıf arkadaşlık ilişkileri, kuralları ihlal etme, zorbalık, çekingenlik gibi durumlar eşitsizliklerle birlikte belirgin hale gelebilmektedir. Eğitimöğretime ilgisizlik, zayıf okul bağlılığı, derslerle yeteri kadar ilgilenmeme, başarısızlık korkusu, dil gelişiminde gerilik, düşük yaşantı zenginliği gibi etkiler eşitsizlikler neticesinde ortaya çıkmaktadır.
  • Öğe
    Dolarizasyonun Belirleyicileri ve Ekonomik Büyüme İlişkisi: Türkiye Örneği
    (2022) Kaya, Zekayi; Kara, Oğuz
    Ekonomik istikrarsızlıklar ulusal paranın değer kaybetmesine, iktisadi karar birimlerinin ulusal para yerine ya da ulusal parayla birlikte yabancı para kullanmasına sebep olmaktadır. Dolarizasyon olarak tanımladığımız yabancı para kullanımı birçok makroekonomik parametreden etkilenme ve aynı zamanda etkilemektedir. Bu çalışmanın amacı dolarizasyona neden olan makroekonomik göstergeleri belirlemek ve dolarizasyon ile ekonomik büyüme (Sanayi üretim endeksi) arasındaki uzun dönem ilişkiyi Türkiye özelinde incelemektir. Veri seti 2014 Ocak ile 2022 Mart dönemini kapsamaktadır. Dolarizasyona sebep olan makroekonomik değişkenler zaman serisi metodolojine bağlı olarak ARDL yöntemi ile dolarizasyon - ekonomik büyüme arasındaki ilişki ise Johansen eşbütünleşme yöntemi ile analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre cari açığın artması, CDS risk priminin yükselmesi, döviz kurundaki artışlar, mevduat faiz oranının yükselmesi ve ithalat artışı dolarizasyona yol açarken genel kabul edilen teorinin aksine TÜFE’de meydana gelen artışların dolarizasyonu azalttığı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca dolarizasyon ile ekonomik büyüme arasında ilgili dönemde pozitif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Hashimoto tiroiditi hastalarında primer baş ağrısının sıklığı ve ilişkili faktörler
    (2022) Gözübatık Çelik, R. Gökçen; Uludüz, Derya; Hatipoğlu, Esra; Hacıoğlu, Yalçın; Türk, Bengi Gül; Sungur, Mehmet Ali; Göksan, Baki
    Amaç: Bu çalışmanın amacı, Hashimoto tiroiditi tanısı alan hastalarda primer baş ağrısı insidansını ve potansiyel biyobelirteçleri değerlendirmektir. Gereç ve Yöntem: Endokrinoloji polikliniğine başvuran Hashimoto tiroiditi olan hastalar çalışmaya dahil edildi. Demografik veriler, tiroid fonksiyon test sonuçları ve otoantikor titreleri kaydedildi. Baş ağrısının klinik özellikleri de belirlendi. Aynı araştırmacı, tüm hastalarda baş ağrısı şiddeti derecelendirmesi için görsel analog ölçeği (VAS) kullandı. Bulgular: Primer baş ağrısı olan 95 (%61,3) hastadan 20’si (%21,1) migren, 17’si (%17,9) gerilim tipi baş ağrısı (TTH) ve 20’si (%21,1) yeni günlük kalıcı baş ağrısı (NDPH) tanısı aldı. Yüz elli beş kişiden 38’inde (%24,5) hipotiroidizme bağlı baş ağrısı (HRH) tespit edildi. Baş ağrısı tipi ile yüksek kan antikor düzeyi (anti-TPO) arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmazken (p=0,135), tiroid uyarıcı hormon (TSH) ile pozitif korelasyon saptandı (p<0,001). Migrenli Hashimoto hastalarında (n=14, %70,0) daha yüksek kan antikor düzeyleri bulunurken, bu oranlar HRH’de %86,8 (n=33), TTH hastalarında %76,5 (n=13), NDPH hastalarında %60,0 (n=12) olarak saptandı. Elli yedi hasta Hashimoto tanısı aldıktan sonra yeni bir baş ağrısı tanımlarken, hormon tedavisi sonrası baş ağrısı devam eden hasta sayısı 48 idi. Bu da primer baş ağrısı ve Hashimoto hastalığı komorbiditeyi göstermekteydi. Sonuç: Baş ağrısı ile ilişkili tek faktörün TSH düzeyi olması patofizyolojide farklı mekanizmaların rol oynadığını düşündürdü. Primer baş ağrısı tanısında tedavi edilebilen sekonder nedenlerin detaylı araştırılması önem taşımaktadır.
  • Öğe
    Tıpta Uzmanlık Tezlerinde Yapılan İstatistiksel Hatalar
    (2022) Yabacı, Ayşegül; Can, Fatma Ezgi; Kesin, Fisun Kaskır; Ahmadıan, Robab; Ercan, İlker
    Amaç: Bu çalışmanın amacı tıpta uzmanlık tezlerini yapılan istatistiksel hatalar bakımından değerlendirmek ve tıpta uzmanlık öğrencilerinin istatistik yeterliliklerini değerlendirmektir. Böylece tıp alanında bilimsel yayın yapan araştırmacıların istatistik konusunda duyarlı ve dikkatli olmasını sağlayarak kaliteli bilimsel yayınların üretilmesine katkıda bulunmaktır. Yöntemler: Çalışmamızda Yüksek Öğretim Kurulu veri tabanı taranarak en az 40 yıllık geçmişe sahip 6 farklı tıp fakültesinin farklı anabilim dallarına ait 321 uzmanlık tezi rastgele seçilmiştir. Seçilen uzmanlık tezleri, Biyoistatistik uzmanı olan beş araştırmacı tarafından “p-değerleriyle ilgili hatalar”, “uygulanan testlerle ilgili hatalar”, “Matematiksel gösterim hataları”, “İstatistiksel sembol hataları”, “Uygun olmayan yorumlama”, “Verilerin özetlenmesindeki hatalar” , “Anlaşılmayan istatistiksel ifadeler” ve “İstatistik terminolojisindeki hatalar” bakımından değerlendirildi. Bulgular: İnceleme 321 tezin tamamında en az 1 tane istatistiksel hata mevcuttu. En sık karşılaşılan hata, %70,1 (n=225) oran ile “verilerin özetlenmesindeki hatalar”, en az karşılaşılan hata ise %14,3 (n=46) oran ile “anlaşılmayan istatistiksel ifadeler” olduğu görüldü. Sonuç: Sonuç olarak, istatistiksel hataları önleme konusunda tıpta uzmanlık öğrencilerinin istatistik okuryazarlığı konusunda gerekli eğitimi almaları, temel istatistik bilgisine sahip olmaları ve istatistiksel değerlendirme konusunda da bir biyoistatistik uzmanından danışmanlık almaları gerekmektedir. Danışmanların ise tez değerlendirme sürecinde istatistik konusunda daha hassas olmaları ve tıpta uzmanlık öğrencilerinin tezlerinin yürütülmesi sırasında bir biyoistatistik uzmanından danışmanlık almalarını sağlamalıdırlar.
  • Öğe
    Ankara ve Konya (Türkiye) illeri havuç (Daucus carota L.) (Apiaceae) ekim alanlarında aster yellows fitoplazmasının altgruplarının ve potansiyel böcek vektörlerinin belirlenmesi
    (2022) Zelyüt, Filiz Randa; İnak, Emre; Özden, Emine Demir; Şenal, Derya; Ertunç, Filiz
    Aster yellows fitoplazma (AYp), ekonomik açıdan önemli farklı tarım ürünlerini etkileyen yaygın bir bitki patojenidir. AYp, böcek vektörleri aracılığıyla geniş alanlara yayılabilir ve havuç yapraklarında şiddetli kızarıklık ve sararma ile ilişkilendirilir. Türkiye'nin en büyük havuç üretim alanları olan Ankara ve Konya illerinde aster yellows fitoplazmasının potansiyel böcek vektörlerinin varlığı araştırılmıştır. Mart-Eylül 2020 tarihleri arasında arazi çalışmalarında 45 böcek örneği toplanmıştır. Morfolojik ve moleküler çalışmalar Neophilaenus campestris (Fallén, 1805) (Hemiptera: Aphrophoridae), Empoasca decipiens Paoli, 1930 (Hemiptera: Cicadellidae) ve Psammotettix striatus (L., 1758) (Hemiptera: Cicadellidae) türlerinin 16SrI-F altgrubu ile bulaşık olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte, farklı lokasyonlardan toplanan P. striatus türü ise 16SrI-R altgrubu ile bulaşıktı. Cicadula divaricata Ribaut, 1952 (Hemiptera: Cicadellidae) ve bir psyllid (Psylloidea: Psyllidae) türünde 16SrI-B altgrubu saptanmıştır. Empoasca sp., Anaceratagallia sp. (Hemiptera: Cicadellidae) ve Psammotettix confinis (Dahlbom, 1850) (Hemiptera: Cicadellidae) ise potansiyel fitoplazma vektörleri olarak belirlenmiştir. Elde edilen fitoplazma 16S rRNA ve böcek sitokrom oksidaz genlerinin nükleotit dizileri filogenetik çalışmalarda kullanılmıştır. Bu sonuçlar, havuç ekim alanlarında aster yellows fitoplazmalarının vektör kontrolüne katkıda bulunacaktır.