Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 23
  • Öğe
    Çağdaş sanatta güzellik kavramının temsili olan beden
    (Düzce Üniversitesi, 2024) Dağ, Sefahat; Gürler, Zeynep
    İnsanlık tarihi boyunca güzellik kavramı, her inanç ve sisteme göre değişiklik göstermiştir. Güzellik kavramı kadınla ilişkilendirilerek, değişen inanç ve sistemle beraber kadının görünüşünü de değişime uğratmıştır. Başlangıçta yüce, ahlaklı, erdemli, ruhani değerlerle birlikte ele alınan kavram beden ile de ilişkilendirilerek ilerleyen dönemlerde farklı düşünce yapılarıyla dönüşüme uğramıştır. Bedenin, özellikle kadın bedeni tasvirinin dönüşüme uğramasında kavramın taşıdığı anlamların değişim göstermesi etkendir. İlk çağlarda güzellik anlayışı doğurganlık ve bereket ile ilişkilendirilmiş, bu anlayışa göre güzellik sembolleri olarak kadın bedenlerinin iri ve büyük tasvir edilmesi sonraki dönemlerde yerini farklı biçimlere bırakmıştır. Bulunduğu çağla beraber kadın bedeni sürekli değişim içinde olarak o dönemin güzellik standardı neyse o kalıba girerek kendi döneminin güzellik standardını oluşturmuştur. Sanatta ideal kadın imgesi Meryem ana saflığında bazen resmedilmiş bazen Venüs miti ile ilişkilendirilerek çıplaklığı kabul edilebilir konuma getirmiştir. Sanayi Devrimini ortaya çıkmasıyla birçok alanda yenilikleri beraberinde getirmiştir. Fotoğraf makinasının ortaya çıkmasıyla sanatçılar doğaya ve istedikleri resimleri yapmaya başlamışlardır. Modern Sanatın doğuşuyla kadın imgesi gündelik yaşamdaki halleri, kendi hayal gücüyle ressamın gözünden izleyiciye seyirlik bir nesne olarak gösterilmiştir. Makinaların yaygınlaşması ve işgücünün bölünmesiyle üretimde ve tüketimde büyük artış meydana gelmiş ve tüketim toplumu ortaya çıkmıştır. Sanatçı toplumdan uzaklaşarak farklı tarz arayışına girmiş ve eserler üretmeye başlamıştır. Sanayi Devriminde kitle iletişim araçları ortaya çıkmış ve bununla beraber Popüler Kültür yaygınlaşmıştır. Tüketim kültürüyle birlikte güzellik endüstrisinin de oluşması, kadın bedeninin değiştirilip dönüştürülebilir hale sokulmasına neden olmuştur. Kadının meta ve tüketim nesnesi olarak kullanılmasına ve toplumda sadece görsel olarak var olmasına, özne olarak gösterilmemesine feminist sanatçılar karşı çıkmış ve bu düşüncelerini dünyaya duyurmak için sanat eserleri ve performanslar yapmışlardır. Bu tez çalışmasında güzellik kavramını; sanatta kadın bedeniyle ilişkilendirilerek ve kadının konumu değişen çağla beraber sanatta tasvir edilen kadın imgesinin sanat eserlerinde değişimini ve tüketim çağının toplumsal sorunu olan estetik cerrahi işlemlerle oluşan ideal kadın bedeni ile değişen güzellik algısına feminist sanatçıların tepkilerini ürettikleri işler üzerinden irdelenecektir.
  • Öğe
    1960'sonrası sanatta bozulan doğa
    (Düzce Üniversitesi, 2023) Kılıç, Güzin Dilara; Özden, Lütfi
    "1960 Sonrası Sanatta Bozulan Doğa" başlıklı tezimde doğanın içinde bulunduğu tehlikeler incelenecek, iklim değişikliğinin sebep olduğu krizler doğayı ve doğadaki canlı yaşamını nasıl etkilediği eleştirel yönden ele alınacaktır. Doğada oluşan bozulmaların doğanın kendi akışı ve döngüsü içerisinde olmadığı, bozulma kavramının insandan kaynaklı bir odaklanma olduğu anlatılmak istenmiştir. İnsanın sebep olmuş olduğu bozulmalar aynı zamanda doğada dengesizliğe sebep olmaktadır. Doğa ve insanın birlikteliğiyle değişen doğaya yer verilecektir. Plastik atıkların canlılara etkisi çevresel haberler doğrultusunda incelenecektir. Doğa bugün çağdaş sanatta önemli kavramlar arasındadır. Geçmiş yıllarda ve günümüzdeki doğa çokça bahsedilen bir konu olarak bu çalışmanın temelini oluşturacaktır. Bu çalışmada sürekli değişen doğanın ikinci yönü ele alınacaktır.
  • Öğe
    Simülasyon ve fantazmagori kavramlarının postmodern mimari bağlamında çağdaş sanattaki yerinin incelenmesi
    (Düzce Üniversitesi, 2023) Özaras, Nazan; Özgür, Ferhat
    1960' lı yıllarda başlayan teknolojik gelişmeler toplumsal ve kültürel olmak üzere birçok değişime neden olmuştur. Bu değişimlerin etkileri kent manzaralarına yansımaktadır. Değişen mimari yapılar, sadece fiziksel olarak kent yapısını etkilememekte, aynı zamanda sanatta da birtakım değişimlere neden olmaktadır. Postmodern mimari ile birbirinin birer kopyası haline gelen yapılar tekinsiz birer nesneye/mekâna dönüşmektedir. Birbirine benzeyen ve giderek kaotik hale gelen kentler kültürel kimliklerini kaybederek, bireyde hep aynı yerde olduğu hissini uyandırmaktadır. Dolayısıyla bireysel ve toplumsal hafızayı da etkilediği görülmektedir. Aynı zamanda metal ve beton yığınları içerisinde doğaya hüküm süren insanlığın giderek bireyselleştiği gözlenmiştir. Bu bağlamda çalışma, Jean Baudrillard'nın Simülasyon ve Walter Benjamin'in Fantazmagori kavramları çerçevesiyle ele alınacaktır. Çalışmanın birinci bölümünde, Simülasyon, Fantazmagori, Flaneur ve Soylulaştırma gibi konuya ilişkin kavramlar, ele alınan örnekler üzerinden tartışılmıştır. İkinci bölümde, Modernizm ve Postmodernizm kavramları açıklanmış, adı geçen dönemlerin mimari ve görsel sanatlar üzerinden tarihçelerine değinilmiştir. Üçüncü bölümde ise, yazar tarafından üretilen sanatsal çalışmalar ve konu bağlamında üretilen çağdaş sanat eserleri, bir ve ikinci bölümde ele alınan konular ile kent ve hafıza mefhumları bağlamında yapıt analizine tabi tutulmuş ve tartışılmıştır.
  • Öğe
    Çağdaş sanatta bir üretim biçimi: Bedenin sanat nesnesi olarak kullanılması
    (Düzce Üniversitesi, 2024) Açıkgöz, Can; Selçuk, Evren
    Tez üç ana başlıktan oluşmaktadır. Tezin birinci bölümünde, beden tanımına zemin oluşturmak adına beden; fizyolojik, biyolojik ve kavramsal olarak tanımlanmaya çalışılır. Bunun yanı sıra ilkel çağlardan günümüze kimlik ve aidiyet kavramları ve bu kavramların kökenleri üzerinde durulması amaçlanır. Yine bu bölümde iktidarın beden üzerindeki etkileri gözlemlenmeye çalışılırken Fransız düşünür olan Michel Foucault'un değerlendirmelerine yer verilir. Tezin ikinci bölümü olan '' 20 ve 21. Yüzyılda Sanat ve Beden İlişkisi'' adlı bölümde, ağırlıklı olarak 20 ve 21. Yüzyılda sanat alanında bedenin konu alınış şekli incelenmektedir. Aynı zamanda sanatçıların üretimleri üzerinden iktidar-sanat/iktidar-toplum/iktidar-birey ilişkileri de gözlemlenmeye çalışılır. Bununla ilişkili olarak bedenin biyolojik bir yaşam formu olmaktan ziyade, bir nesne olarak -cinsel/dinsel ya da siyasal bir nesne olarak- şekillenmesi ve dönüşümü yine bu bölümde incelenmektedir. Yine bu bölümde sanatın bu olguların etkisine maruz kalması ile üretimlerin çoğunlukla güncel ve popüler meseleler tarafından şekillendiği vurgulanmaktadır. Tez kapsamında iktidarın çektiği sınırlar içerisinde dolaştığı düşünülen sanat üretimlerinin sistemdeki yararı sorusunu düşündürmek amaçlanırken diğer taraftan bu sınırlar içerisinde özgün/özgür olma durumu incelenir. Tezin "Ben'in Bedeni" adlı üçünde bölümünde de, bedene öznel bir bakış açısı ile yaklaşılıp, kişisel süreç, deneyim ve üretimlere yer verilmiştir.
  • Öğe
    Sanat nesnesinin dönüşümü ve hazır nesne
    (Düzce Üniversitesi, 2024) Hacıoğlu, Özge; Selçuk, Evren
    Gündelik kullanım nesnelerinin var oluşu büyük ölçüde; barınma, savunma, korunma, inanç, ibadet, hayatta kalma, yaşamı kolaylaştırma ve hatta statü yaratma amaçlıdır. Bu nesneler büyük ölçüde; fiziki koşullar, ekonomi, siyaset, teknik gelişmeler, inanış biçimleri, kültürel normlar ve önceden öngörülmesi mümkün olamayan başka birçok faktörün bir araya gelmesi sonucu oluşur ve de sürekli olarak değişir. Olumsuz hava koşullarından korunmaya yarayan kıyafetler, ulaşım ihtiyacını kolaylaştıran araçlar, savunma amaçlı üretilen teknolojik aygıtlar ya da en asgari düzeyde beslenebilmek için tabak ve bardak gibi yeme-içme eylemlerini kolaylaştıran aletler bu kapsamda ilk akla gelenlerdendir. Her yerde/her evde bulunabilen tabak veya bardak gibi porselen, cam ya da seramik malzemelerle belli bir geleneksel beğeni ve biçimsel-estetik anlayışına göre üretilen ve işlevsel araçlar olarak kullanılabilen bu gibi nesneler; aynı zamanda toplumsal, kültürel ve duygusal bağlamlarda önemli bir sembol haline gelir. Nesnelerin anlamı, sadece fiziksel özellikleriyle değil, aynı zamanda insanların bu nesneleri nasıl algıladığı ve kullanmayı tercih ettiği toplumsal ve kültürel faktörlerle de şekillenir. Bu nesneler sanatın sürekli değişime uğrayan tarihsel sürecinin içerisinde devamlı olarak yer almış ve kaçınılmaz olarak dönüşüme uğramıştır. Sanatçılar, gündelik nesnelerin içinde bulundukları anlam ve kullanımlarını aşarak, bu nesnelere sanat alanında yeni anlamlar yükleyerek değişime uğratabilirler. Böylelikle sanatçı tarafından doğrudan kullanımı ya da dönüştürülerek kullanımıyla birlikte nesne yeni anlamlar kazanarak sanat alanında da sanat nesnesi ve sanatçının nesnesi olarak kullanılmaya başlanmıştır. Nesnenin sanat alanında yaşadığı bu dönüşüm ve sanatın görüneni olduğu gibi aktarma amacı güden taklitçi bir sanat anlayışından izlenimciliğe, dışavurumculuktan kübizme, sürrealizmden Dadaizm'e ya da kavramsal sanata evrilme süreçleri gözlemlenmeye çalışılmıştır. Sanat eserinin oluşturulma süreci, nesnenin geleneksel yapısından ve temsiliyetinden ayrılarak, sıradan günlük mekânından çıkarak sanat alanında varlık bulma sürecine odaklanır. Bu bağlamda, nesne artık sadece bir nesne olarak değil, aynı zamanda sanatçının kendine özgü bakış açısı ve yaratıcı sürecinin bir yansıması olarak ele alınır. Bu dönüşüm, nesnenin yeni anlamlar ve ifadeler yaratma potansiyelini ortaya çıkarır. Bunun yanı sıra sanatın malzeme bakımından geleneksel medyumlarının ve bir süs eşyası ya da yalnızca işlevsel bir araç olma stabilitesinden öteye geçen günlük kullanım nesnelerinin dönüşüm süreçlerine odaklanılmıştır. Tezde sanat üretimlerinde bir ifade aracı olabilme potansiyeli kazanan gündelik kullanım nesneleri ve nesnenin dönüşüm süreçleri; çeşitli sanatçılar, eserleri, bazı akımlar, tarihsel kırılma noktaları ve bireysel üretimler üzerinden gözlemlenmeye ve çözümlenmeye çalışılmıştır.
  • Öğe
    Kara mizah üzerine görsel yorumlar
    (Düzce Üniversitesi, 2022) Yün, Pınar; Selçuk, Seniha Ünay
    Bu tezde kara mizahın görsel sanatlar alanında varlığı ve belirleyici faktörleri araştırılmıştır. Araştırmanın görsel sanatlarda kara mizah anlayışının ifade dilleri örnekler üzerinden analizlerle açıklanmaya çalışılmış ve çıkan sonuçların kişisel çalışmalara yön vermesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda gülme kuramları ile bu kuramların, mizah ve kara mizahla bağlantısı irdelenerek; kara mizahın mizahtan görsel sanatlar içinde nasıl farklılaştığı belirlenmeye çalışılmıştır. Kara mizahın gülme ile ilişkisi bağlamında tarihsel süreç içinde toplumsal olayların, değişen kültürel kodların ve iktidarın gülme olgusuna etkileri sebebiyle görsel kara mizahın tüm bunlardan nasıl etkilendiği ve kültür tarihine etkileri araştırılmıştır. Kara mizahi anlatımın felsefi köklerine de yer verilerek sadece sanatsal bir ifade yöntemi olmaktan çok bir felsefi bakış açısı olarak varoluşçuluk, romantizm felsefeleriyle resim sanatı içinde nasıl buluştuğu açıklanmıştır. Özellikle Mihail Bahtin'in karnavalesk dünya görüşü bağlamında ifade özgürlüğü ile ilişkisi incelenmiştir. Çeşitli tarihsel örneklerin kara mizah ile ilişkisi kurularak, görsel kara mizahi ifade dilinin edebiyat, tiyatro ve karikatür gibi farklı disiplinlerle etkileşimi ortaya çıkarılmıştır. Parodi, pastiş, ironi, grotesk, alegori, satir vb. kavramların görsel ifadeye nasıl hizmet ettiği çözümlenerek tez süreci boyunca yürütülen kişisel çalışmalara hem biçim hem içerik bağlamında ışık tutmuştur. Kişisel yapıtlarda anlatı anlayışı ile figüratif kara mizahi kompozisyonlar oluşturulmuştur. Kara Mizahın köklerinin komedya ve pagan kültürlerindeki gülme ritüelleri ile bağlantısı sonucunda eleştirel ve protest tavrının, herkes için eşit ifade özgürlüğünü destekleyerek toplumsal değişim gücünü elinde tuttuğu ve tam da bu sebeple ortaya çıktığı ilk zamanlardan itibaren her daim baskılanmaya çalışıldığı gözlemlenmiştir. Özellikle günümüz politik doğruculuk ikliminde, gülmenin ve alayın gücü gitgide kontrol altına alınmaya çalışılırken retoriğe kıyasla görsel kara mizahın kendisine nasıl alan açabildiği belirlenmiştir. Araştırma sürecinde basılı ve elektronik kaynaklardan yararlanılmıştır. Sanatçı web siteleri, müze ve galeri web siteleri incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Kara mizah, Görsel kara mizah, Resim sanatı, Karnavalesk, İfade özgürlüğü
  • Öğe
    Çağdaş sanat nesnesi olarak ağaç
    (Düzce Üniversitesi, 2022) Ünlü, Mustafa Oral; Günay, Burcu
    İnsanlık tarihi boyunca doğa, sanatçılara üretim süreçlerinde ilham kaynağı olmuştur. Sanatçılar doğa üzerine düşünmüş ve onu eserlerinde kimi zaman gerçekçi, kimi zaman da soyutlama ağırlıklı ele almışlardır. Doğa ve doğada yer alan nesneleri sanatta konu edinirken sanatçılar, yaşadıkları dönemin, toplumsal, ekonomik, politik, çevresel tüm dinamikleri ile ilgilenmişlerdir. Bu dinamiklerin ışığında doğadan bir kesit olarak ele alınan ağaç kavramı da, sanat tarihinde geçmişten günümüze işlenmekte olan bir konudur. Sanatçılar içinde yaşadıkları dönemin üslup özellikleri, dünya görüşü, doğaya bakışı üzerinden ağaç kavramını ele almışlardır. Bu araştırma geçmişten günümüze resim sanatında ve günümüz sanat pratiklerinde ağacı ele alan öncü sanatçılar üzerine kurulmuştur. Araştırma ağaç temasını, mitolojiden çağdaş sanata kronolojik bir sıra ile ele alarak, resim sanatında ağaç konusunu eserler üzerinden ele alma amacını taşımaktadır. Çağdaş sanat nesnesi olarak ağacın kültürel açıdan yeri ve önemi incelenecektir. Bu bağlamda tezde modernizmden önce ağaç kavramına değinerek günümüz sanatında ağacın temsil ettiği anlamlar açıklanarak, kavramsal olarak ağacın sanattaki yeri ve işlevi açıklanacaktır. Günümüz sanatında bir anlatım dili olarak ağaç olgusu, kavramsal ve kültürel açıdan açıklanarak genel bir değerlendirme ile bir sonuca bağlanacaktır. Oldukça geniş bir tema olmakla birlikte ağaç kavramı, Batı Sanat Tarihi'nde iz bırakmış sanatçıların eserlerinden örnekler ile sınırlandırılmıştır. Bu kapsamda tezin giriş bölümünde somut bir varlık olarak ağaç kavramı, geçmişten bugüne sanatın ve kültürlerin en önemli simgesel unsuru olarak açıklanmıştır. Ağaç kavramı kültürel olarak değişik anlamları bünyesinde barındırmaktadır. Ağaca yüklenen kültürel anlamlar kategorize edildiğinde, "dilek ağacı", "kozmik ağaç", "yaşam ağacı", "kutsal ağaç" gibi sınıflandırmalar ortaya çıkmaktadır. Toplumların kültürel unsurlarına bağlı olarak ağaç kavramına yükledikleri anlamlar farklılaşmaktadır. Giriş bölümünde ağacın mitolojiden modernizme kadar sanat tarihinde kavram olarak ele alınışı hakkında bilgi verilmiştir. Tezin ikinci bölümünde doğadan bir kesit olarak ağaç kavramı ele alınmaktadır. Günümüz sanat anlayışında toplumların farklı kültürel yapılarına bağlı olarak sanata yükledikleri anlamlar değişmektedir. Bu değişimi de belirleyenler arasında mitoloji ve sanat tarihi önemli bir noktadadır. Mısır ve Uzak Doğu toplumlarında sanatsal yaratının nesnesi olan doğa ve doğanın bir parçası olan ağaç; ölümsüzlüğün, varoluşun simgesel yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Konfüçyüs, Tao, Zen Budacılığı doğada yaşanan olayları gözlemleyerek doğanın düzenini merak etmişlerdir. Bütün bu kültürel çeşitliliklere ve farklılıklar ışığında bu bölümde mitoloji ve ağaç teması işlenmiştir. Tezin üçüncü bölümünde kültürel bir gösterge olarak ağaç kavramı ele alınmıştır. Ağaç kavramı da sanatta kendisine yüklenen anlamlar dahilinde, kimi zaman doğanın bir kesiti kimi zaman metaforik anlamlar yüklenerek sanatta yer almıştır. Doğadaki tüm elemanlar bir bütünlük ve entropi yasasına göre var olurlar. Sanatçının doğayı ele alışı da gerek malzeme gerek ise kavram boyutunda sonsuz bir çeşitliliğe sahip olabilir. Doğayı gözlemleyen bazı sanatçılar doğal dengenin, süreklilik ve bütünlük içinde var olan yapısını, ağaca indirgeyerek ifade etmeye çalışmışlardır. Tezin dördüncü bölümünde Batı Sanat Tarihi'nden bir kesit olarak ağaç konusu ele alınmıştır. Erken Rönesans Dönemi'nden modernizme kadar olan süreçte, dönem sanat özellikleri bağlamında ağacı ele alan örnek sanatçı eserlerine yer verilmiştir. Tezin beşinci bölümünü çağdaş sanatta bir anlatım dili olarak ağaç kavramı oluşturur. İlk olarak1960 sonrası sanatta yaşanılan değişimler açıklanmıştır. Müze ve galeri gibi sanat eserlerinin izleyici ile buluştuğu alanlara "alternatif bir mekan olarak doğa" konusu açıklanmıştır. Ağacın temsil problemi ve salt kendisinin sanat eserine dönüşme süreci, örnek eserler üzerinden açıklanmaya çalışılmıştır. Bu eserler ile biçimsel ve kavramsal yönden ilişkili bulunan kişisel üretim sürecindeki eserler, yine bu bölümde yer almaktadır. Sonuç bölümünde her bölümün özeti yapılmıştır. Özellikle çağdaş sanatta ağaç kavramı, kişisel eserler üzerinden açıklanmıştır. Anahtar Kelimeler: Ağaç, Kültür, Çağdaş Sanat
  • Öğe
    İnsanmerkezcilik ekseninde çağdaş sanatta hayvan bedeni
    (Düzce Üniversitesi, 2022) Çelik, Meltem; Selçuk, Seniha Ünay
    Bu tez, hayvan bedeninin sanatsal üretim biçimlerinde "nesne" haline gelmesini ve insanmerkezcilik üzerinden değerlendirilmesini amaçlamaktadır. Hazır nesnenin sanata girmesiyle birlikte, yeni imge üretmeden var olanın kullanımı ve hayvan bedenlerinin canlı olarak sanatta yer almasının neden olduğu fiziksel ve duygusal şiddeti ele almaktadır. Bu kapsamda birinci bölüm insanmerkezcilik üzerine odaklanmıştır. İkinci bölüm insanın kendisini merkezi konuma koyduğu Rönesans ideolojisi ile başlamış ve sanatsal üretimler üzerinden hayvan bedeninin metafor, gösteri nesnesi, deneysel yöntemler ve imge olarak kullanılmasıyla devam etmiştir. Çağdaş sanatta hayvan bedeninin insanmerkezci bakış ile sergilenmesi ile hayvan bedenine olan tahakkümün izlerini aramıştır. Sanat yapıtları üzerinden hayvan haklarını düşünmeyi denemiştir. Tüm bu teorik ve uygulama süreci kişisel uygulamalar için zemin oluşturmuş ve kişisel çalışmalar bu çerçevede oluşmuştur. Hayvan bedeninin varlığı ve yokluğu ile oluşan uygulamalar insan ve hayvan arasındaki mesafeyi görünür kılmaya çalışmıştır. Araştırma süreci hayvan bedeni ve mahremiyeti hakkında 20. yüzyıldan günümüze hayvan bedeninin kullanımı üzerinden kişisel çalışmaları anlamlandırma ve şekillendirmede yol gösterici olmuştur. Tez süresince basılı ve elektronik kaynaklardan yararlanılmış, felsefe, sosyoloji gibi farklı alanlarda incelemeler yapılmış, sanatçı siteleri, söyleşileri ve sanat yazıları incelenmiştir.
  • Öğe
    20 yüzyıldan günümüze sanatta otorite, propaganda ve manipülasyon biçimleri
    (Düzce Üniversitesi, 2022) Aşar, Rıdvan; Selçuk, Seniha Ünay
    Bu tezde iktidar olgusunun toplumların yaşam alanlarındaki müdahaleleri sonucu geliştirdiği anıtsallık kavramının yeri sorgulanmış, bu anıtsallıkla sanat alanında nasıl bir yer bulduğu araştırılmıştır. Özellikle 20. Yüzyılda iktidar karşıtı tutumlar otorite, propaganda ve manipülasyon ile ele alınmıştır. Sanatta iktidar, temsiliyet, sembol, simge, anıtsallık ile başlayan varlığı, kavram olarak çeşitlenerek günümüze kadar gelmiştir. Bu tezde iktidarın temsili olarak beden kavramı, ilgili üretimlerin konu bazında değerlendirilmeleri ile ilerlemiştir. 20. Yüzyıl içerisinde dikkat çeken sanatçıların üretimleri kişisel araştırmalar ışığında sınıflandırılmış; "tahakküm mekanizmaları", "itaatkâr bedenler" ve "otorite serisi" başlıkları üzerinden irdelenmiştir. Bütün araştırmalar, kişisel uygulama üretimlerinin de zeminini oluşturmuştur.
  • Öğe
    Mekân -nesne bağlamında deneyimlediğim ev
    (Düzce Üniversitesi, 2022) Uğurlu, Burcu; Selçuk, Seniha Ünay
    Bu çalışmanın amacı, gündelik yaşamımızda kullandığımız, eskittiğimiz, anlam yüklediğimiz biriktirdiğimiz nesnelerin yerleştiği mekanlar arasındaki ilişkiyi sorgulamaktır. Mekan- nesne ilişkisinin sanatın tarihsel süreç içerisindeki etkileri araştırılarak çağdaş sanatçının mekan ve nesneyle olan ilişkisi oluşturulacaktır. Konuyla ilgili geçmiş ve günümüz eser araştırmaları yapılarak aynı zamanda uygulama çalışmalarıyla da desteklenip, görsel ve kurumsal yeni bakış açıları oluşturulması hedeflenmektedir.
  • Öğe
    Çağdaş sanatta imge olarak dehşet
    (Düzce Üniversitesi, 2021) Aktaş, Erencan; Yılmaz, Burhan
    Sanat eserlerinde korkutucu öğelerin varlığı üzerine başlayan bu araştırmada, korkutucu öğelerin tarihin belli dönemlerindeki sanata etkileri ve sanatçılara yansımaları üzerine incelemelere yer verilmiştir. Sonrasında popüler kültürde karşımıza çıkan varlıklar üzerine bir araştırma serüveni başlamıştır. Birinci başlıkta savaş korkusu ve kendi bilinçaltını ele aldığımız Francisco Goya ile Cehennem ve Demon gibi bir diğer korkutucu öğeler alt başlıklarda ele alınmıştır. İkinci başlık ile birlikte güncel sanat, 1968 sonrası olarak ele alınmıştır. Güncel sanat ile çokça karşımıza çıkan palyaço, zombi ve öteki bedenlerin dehşet ile ilişkileri tanımlanmıştır. Bu öğeler, Çağdaş Sanatta ve içerik olarak çalışmada, 19. yüzyıl düşünürleri Sigmund Freud ve Ernest Jentsch'in Tekinsiz kavramları ve kendinden önceki Tekinsiz kavramlarından etkilenerek Masahiro Mori'nin 1970 yılında ortaya attığı "Tekinsiz Vadi" kuramı üzerinden geliştirilmiştir. Mori'nin Tekinsiz Vadi kuramını açıkladığı grafikte bulunan denklem içerisinde popüler kültüre ait korkunç denilecek nesnelerle karşılaşılmıştır. Çalışmanın ikinci başlığında dehşete düşürücü varlıkların günümüz sanat eserleri ile arasında ilişkiler kurularak çözümlenmiştir. Araştırmamın içeriği kendi atölye çalışmalarımı da etkilediği için popüler kültürün korkutucu nesneleri, popüler kültüre ait teknoloji ile bütünleştirilerek çalışmalarımın ağırlığı dijital boyamalara ya da kinetik heykellere verilmiştir. Bu çalışmada Mori'nin Tekinsiz Vadisi esas alınmıştır ve Mori'nin kavramı ile sanatın içerisindeki korkutucu nesnelerin nasıl ele alındığının cevapları bulunmuştur.
  • Öğe
    Çağdaş heykel sanatında ekoloji ve kent ekseninde yapay deneyimler
    (Düzce Üniversitesi, 2020) Türüdü, Ekrem Yiğit; Satıcı, Ferhat Kamil
    İlk bölümde; tezin kapsamında ekoloji ve alt başlığı olan simbiyotik yaşam biçimleri, tanımları ve terimleri açıklanacaktır. Bu bağlamda, canlıların birbirleriyle ve çevreleriyle uyumları temelinden hareket edilerek insanın çevresi ile olan uyumu kent hayatı temelinde ele alınacak, yine kent kuramları ve ekoloji referansları ile tartışılacaktır. Ekonomik fayda merkezli üretim biçimlerinin, tüketimi kültürleştirerek dönüştürdüğü insan modelinin ve insanın doğadan öğrendiklerini yoz bir anlayışla yapaylaştırması üzerinde durulacaktır. Bu bağlamda; teknolojik gelişmelerin sosyal, siyasal hayata ve kent yaşamına etkileri, yeni medya araçlarının kitle oluşturma stratejileri temelinde incelenerek, güncel kent yaşamında yapay bir kamusal alan ve sosyal çevre yaratma önerileri gözden geçirilecektir. İkinci bölümde Romantik dönemden başlayan özgürleşme hareketleri; teknolojik, sosyolojik, siyasal, ekonomik gelişmelere bağlı değişkenlerle yapaylık, doğallık bağlamlarında, sanat tarihi içerikli bir kronoloji incelemesiyle tartışılacaktır. Bu bağlamda, çağdaş sanatta disiplinler arası çalışmalar, görsel örneklerle incelenecek ve göstergeleri açıklanacaktır. Üçüncü bölümde çağdaş sanatın kurumsal tarihi, müzecilik, koleksiyonculuk, alternatif üretim biçimleri, kolektif ve sürdürülebilir sanat ekosistemi üzerine tartışmalar yapılacak; konu, sanat yapıtı, sanatçı ve sanat piyasası bağlamlarında incelenecektir. Sonuç bölümünde kent, ekoloji ve teknoloji temelli araştırmalar sonucu ortaya çıkan bireysel ve kolektif üretimlerim, yüksek lisans eğitim sürecinde dahil olduğum etkinlikler, ortaya koyduğum yapıtlar örnek görseller üzerinden açıklanacaktır.
  • Öğe
    Sanatta gündelik hayatın temsili ve günümüz bireyi üzerine görsel çözümlemeler
    (Düzce Üniversitesi, 2020) Kurt, Bünyamin; Selçuk, Seniha Ünay
    Bu tezde gündelik hayatın sanatta nasıl karşılık bulduğunu araştırmak ve araştırmanın kişisel çalışmalara yön vermesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda gündelik hayatın genel tanımları yapılmış; gündelik hayatın belirleyicisi olarak düşünülen toplumsal olaylar, ekonomik faktörler, iktidarın birey üzerindeki etkisi, sosyoloji ve psikoloji açısından ele alınmıştır. Özellikle kişisel uygulamalarda görünen pasif, edilgen ve yorgun insan figürlerini bir temele oturtmak için iktidarın bireyler ve sistemler üzerindeki etkisine yer verilmiştir. Bunun yanı sıra gündelik hayatı gösteren resimlerin kökenleri, sanatçılar ve sanat yapıtları üzerinde durulmuştur. Örnekler, gündelik kelimesinin; insanın varlığını geliştirmek için gerçekleştirdiği rutin etkinlikler anlamından hareketle seçilmiştir. Dolayısıyla yeme, içme, ev hali, çalışma hali vb gibi insanın rutin hayatından sahneleri gösteren genellikle resim örneklerine yer verilmiştir. Özellikle 20. yüzyıldan günümüze incelenen sanatçılar ve çalışmalarındaki zenginlik kişisel çalışmalar için de bir zemin oluşturmuştur. Böylelikle bu araştırma, tez sürecinde yapılan çalışmalar hakkında, biçimsel incelemenin yanı sıra içeriksel düşünmeye de fırsat vermiştir. Kişisel uygulamalarda iktidarın ve gündelik olayların getirisi sonucu pasif, yorgun, hareketsiz figürler resmedilmiştir. Gündelik hayatın sanatta sıklıkla ele alınan bir konu olduğu; her dönemin yaşam koşulları, toplumsal olayları, ekonomik faktörlerinin gündelik hayatın algısını değiştirdiği ve bu durumun da sanatçıların çalışmalarında görünür olduğu sonucuna varılmıştır. Antik çağ örneklerinde genellikle gündelik hayatın çalışma ortamı olarak yansıtıldığı; 18. Yüzyıla kadar ev içi mekanlarla gündelik hayatın temsil edildiği; 19. yüzyılda daha kalabalık ve dış mekanlarda gündelik hayatın aktarıldığı; 20. yüzyılda ise genellikle gündelik hayatta kullanılan nesneler ile gündelik hayatın gösterildiği görülmüştür. 2000'ler sonrası çalışmalarda; teknoloji, mimari, popüler kültür gibi genel konuların yanı sıra bireyin yalnızlığı, bireyin yorgunluğu, bireyin ilgisizliği gibi duygu durumlarına da yer verildiği anlaşılmıştır. Araştırmada literatür tarama yöntemi kullanılmıştır. İlkçağlardan günümüze gündelik hayatın temsil biçimleri sanat yapıtı örnekleriyle ele alınmıştır. Basılı ve elektronik kaynaklardan yararlanılmıştır. Sanatçı web siteleri, müze ve galeri web siteleri incelenmiştir.
  • Öğe
    Suç/olay mahalli üzerine görsel çözümlemeler
    (Düzce Üniversitesi, 2021) Korkut, Sevgi Bayram; Günay, Burcu
    Sanatın, insanoğlunun var oluşundan bu yana gelişim, değişim göstererek ilerleyen bir olgu olması gibi, diğer bazı olgular da insanlığın var olduğu ilk zamandan itibaren hayatın içinde olmuştur. Bunlardan biri de suç olgusudur. Suç, olay ve olay mahali olguları; kavram ve biçim ilişkisi açısından yüzyıllardır bazı sanatçıların, sanatta ifade aracı olarak yer almaktadır. Aynı zamanda bu olguların, görsel kompozisyonu, doğallığı ve içeriksel çarpıcılığı pek çok sanatçı için önemli kaynak olmuş, sanatçılar bu verilerden özgün yorumlamalar çıkarmışlardır. Bu bağlamda bu araştırmada "Olay ve Suç Mahali" özelinde adli konuları içeren sanatsal çalışmalar incelenmiş ve elde edilen verilerle, kavram ve biçim ilişkisi açısından yakın görülen, araştırmacının üretim sürecindeki çalışmaları ilişkilendirilerek açıklanmaya çalışılmıştır. Olay ve Suç Mahali ile ilgili sanatsal çalışmalar incelendiğinde; sanatçıların suç ve olay olgularını Adli Sanat bakış açısı ve ondan farklı olarak sabit kurallar çerçevesi dışında, daha esnek ve özgürce yaklaşabildiği çağdaş sanat anlayışı ile ele aldıkları görülmüştür. Sanatçılar genellikle mekâna özgü bir ifade biçimi olan yerleştirme sanatı, arazi sanatı (Land art), performans sanatı (Performance art) ve video sanatı (Video art) gibi yeni açılımların kullanılması ile çağdaş sanatın ifade biçimlerini öne çıkartmışlardır. Sanatçılardan bazıları suç ve olay olgusu ile ilgili çalışmalarını gerçek olay mahali ve kurbanlarla yapmayı denerken, bazıları da belli kurgularla ve modellerle çalışmışlardır. Nitekim kurgu ve gerçek olay arasında organik bir bağ olduğu bu bakımdan, olayın etki gücünün izleyiciye aktarımı açısından ikisinin de oldukça yakın olabileceği görülmüştür. Genel olarak çalışmalarda, suç, ölüm, cinayet vb. kavramların; toplumsal olarak herkesin sakınmaya çalıştığı, konuşulmasından çekindiği buna rağmen hayatın içerisinde yer alan kavramlar olduğuna vurgu yapılmış ve izleyiciler için bir yüzleşme sağlanmıştır. Bu araştırmada, araştırmacı tarafından, suç ve olay mahali olgusunu işleyen 17 kişisel eser üretilmiş, Adli Sanat ve çağdaş sanat bağlamında diğer çalışmalarla karşılaştırılarak sunulmuştur. Kişisel çalışmalardaki üretim sürecine bakıldığında; kimi zaman katil, kimi zaman kurban, kimi zaman adli uzman rollerine girilmiş ve bu yaklaşım ile psikolojik olarak öz değerlendirme yapma ve eserlerini yaratırken farklı açılardan bakabilme konusunda deneyim sağlanmıştır. Bu araştırmada, gündelik yaşamımızda giderek yaygınlaşan suç olgusuna sanatın gözünden bakarak, insanları bilinçlendirme, sanatın enstrümanları ile izleyiciye yeni bir sorgulama alanı yaratma çabası yatmaktadır.
  • Öğe
    Savaş ve göç olgusunun sanatta yansımaları
    (Düzce Üniversitesi, 2021) Kayıkçı, Ersin; Yılmaz, Burhan
    İkinci Dünya Savaşından sonra Ortadoğu'da yaşanan savaşlar büyük toplumsal göçlere neden oldu. Bu savaşların beraberinde yaşanan göçlerin sanat alanına yansımaları bu tezin konusu olarak belirlenmiş ve incelenmiştir. Ancak bu konuya açıklık getirebilmek için öncelikle "savaş-sanat-göç" bağlamında savaşın insanlık tarihindeki yerine bakılmıştır. İncelenen dönemde savaş sebebiyle oluşan göçü sanat eserlerinde işleyen sanatçıların kullandıkları kavramlar ve imgeler, önem arz etmektedir. Bu kavramlar ve imgeler: göç eden insanlar, yuva, yaşam yerini terk etme, yeni yaşam alanı, taşınma, yürüme, göç yolu, sınırlar, sınır kapıları, mülteci olma hali, hatırlama, ayrılma, terk edilmiş insanlar, yıkılan evler olarak belirlendi. Belirlenen bu çerçevede göçün, sanatta kendine bulduğu yer ile sanatçıların yapıtlarında göç olgusunu nasıl işledikleri incelenmiştir. İncelenen sanatçı ve sanat eserleri tez konusuna göre seçilmiştir. Sanat tarihine yaklaşım da yine bu bağlamda gerçekleşmiştir. Bu temelde tezde araştırma yöntemi olarak literatür taraması ve niteliksel araştırma metotları benimsenmiştir. Literatür taraması konusunda sosyal bilimler ve siyasal bilimlerle ilişkili okumalar yapılmıştır. Sonuç olarak, bu tezde ele alınan konu küreselleşen dünyada sanatçılar için önemli bir konu olarak sunulmuştur. Göçü yaşayan sanatçıların bu konudaki sanatsal aktarımlarının kendi öznel yaşamlarından hareketle eserlerinde evrensel bir dil oluşturdukları ortaya çıkmaktadır. Farklı yerlerde ve farklı tarihlerde göçlerle ilgili ortaya çıkan sanat eserleri, göçün olgusal benzerlikleri nedeniyle günümüz sanatçıları tarafından yeniden yorumlanarak üretildikleri saptanmıştır. Bu konuda üretilen eserlerde renkli boya tekniklerinin yanında her türlü "güncel sanat teknikleri" kullanılmıştır. Alanla ilgili yaptığım araştırmalar neticesinde eserler üreterek sanat alanına katkıda bulundum. Yaptığım çalışmalarda incelediğim sanatçıların etkileri de görülmüştür. Bilinen insanlık tarihine bakıldığında tekrar eden göç olgusunun güncel sanat çalışmalarıyla sanat alanında günden güne daha fazla yer aldığı ve evrensel anlamda bir farkındalık yarattığı sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Görsel sanatlarda perde imgesi
    (Düzce Üniversitesi, 2020) Korkmaz, Merve; Yılmaz, Burhan
    Bu tezin amacı, sanatta perdenin ve perde imgesinin hangi anlamlarda kullanıldığına bir ışık tutmaktır. Gündelik hayatta kullanılan perde ve sanat tarihi içerisinde görülen ve günümüzde de sanat eserlerinde kullanılan perde imgesi üzerine araştırma yapılmış, bu araştırmalardan elde edilen bulgular sıralanmıştır. Bu bulgulara göre perde ilk olarak sanat tarihinde görüldüğü şekliyle, sonrasında sanattaki muhtemel anlamları ile sonrasında çağdaş sanattaki kullanımı ile ele alınmıştır. Son olarak da bu tez başlığı altında gerçekleştirilen sanatsal uygulamalardaki kullanımı ile perde hem imge hem de kavram olarak irdelenmiştir. Tez araştırması içerisinde gölge tiyatrosundaki perdede imgenin yansıtıldığı araç olan perdeden günümüzdeki sinema perdesi ve projeksiyonun perdesine kadar gelen süreçler birer durak gibi ele alınmıştır. Gölge tiyatrosunda hareket eden imgeler bulunmaktadır. Hayal perdesi olarak da adlandırılan gölge oyununun var olabilmesini sağlayan yüzeyin perde ile ilişkisi araştırılmıştır. Bu imgelerin oluşabilmesi için gerekli olan ışıktır. Işık sayesinde perdeye gölge düşer ve iki boyutlu bir gösteri düzenlenir. Buradaki gölge ve perde ilişkisinin etkisi Platon'un mağara alegorisinde de bulunmaktadır. Platon'un mağara alegorisinde gölgelerin düştüğü zeminin bir perde olduğu üzerinde durulmaktadır. Buradan hareketle resmin bir perde olarak ele alınmasının yanı sıra, resim sanatında perdenin bir öğe olarak resme girdiği örneklerin bulunması ve sıralanması gerçekleştirilmiştir. Sonrasında da camera obscuranın perdesi, fotoğrafın bir perde olarak durumu ve sinemanın perdede yansıması ele alınmıştır. Sinema perdesinde art arda gelen görüntülerin bir bütün olarak izlenilmesi perdede hareket kazanmaktadır. Araştırmanın konusu olan Perde İmgesi üzerine çalışmış sanatçılar ve perde olarak sayılabilecek eserler incelenmiştir. Perdenin saklanmak, ortaya çıkarmak, yansıtmak ve örtünmek gibi anlamlarda nasıl kullanıldığı verilmeye çalışılmıştır. Bu türden sorgulamalar da tezin sanatsal uygulamalar kısmında işlenilmiştir.
  • Öğe
    Çağdaş sanatta bedene yansıyan iz kavramı
    (Düzce Üniversitesi, 2020) Can, Aydan; Özden, Lütfi
    Değişen dünya, toplumsal yapılar, ekonomi, teknoloji, düşünceler ya da inançlar beden üzerinde egemenlik kurma çabasında olmuş ve varlıklarını belli ederek bedeni biçimlendirmişlerdir. Tarihsel süreçte yaşanan tüm gelişmeler sanat tarihine yansımış ve sanatın temel konusu olan beden farklı anlamlara ve biçimlere sokulmuştur. Sanat tarihi boyunca sanata konu olan beden imgeleri çağdaş sanat ile birlikte doğrudan sanatın malzemesi haline gelmiştir. Bedeni bir anlatım aracı olarak kullanmaya başlayan sanatçılar başkalarının ve kendi bedenleri üzerinde oluşturdukları, bedenin nesneler üzerinde oluşturduğu izlerle yaşadıklarını ya da toplumun yaşadıklarını ifade etmişlerdir. Çalışmada beden ve iz kavramı konulara ayrılmış ve konuyla ilgili çalışmalar incelenmiştir. Çalışmanın ilk bölümünde beden kavramına yer verilerek bedeni etkileyen kavramların bedeni biçimlendirmelerine ve beden üzerindeki izlerine değinilmiştir. Sonraki bölümde iz kavramından bahsedilerek bu kavram ile bedendeki izlerin görünürlüğü ele alınmıştır. Tezin ana bölümünde ise çağdaş sanatta ele alınan iz kavramı üzerinden bedende oluşan, oluşturulan izler, bedenin oluşturduğu izler ve bu izlerin çağdaş sanata yansımaları ele alınmıştır. Bu amaçla "bir şeyin geçtiği veya daha önce bulunduğu yerde bıraktığı belirti, bir şeyin dokunmasıyla geride kalan belirti, bir olay, bir durum veya yaşayıştan kalan belirti, eser, " anlamına gelen iz kavramından yola çıkılmış ve bunun yanı sıra süreç olarak da ele alınmıştır. Ayrıca çeşitli durumlar karşısında kişinin yaşamında, hafızasında bıraktığı izler ya da bir yere ait olmama, iz bırakmama, ötekileşme- yabansı olma durumları gibi süreçler de sanatçıların eserleriyle birlikte ele alınarak görsel sanatlar içinde yorumlanmıştır. Son olarak araştırma süresince gerçekleştirilen çalışmalar sunulmuş ve iz ile beden kavramı vurgulanmıştır. Anahtar Sözcükler: Beden, iz, çağdaş sanat, süreç
  • Öğe
    Çağdaş sanatta savaş sonrası göçün sanatsal temsili
    (Düzce Üniversitesi, 2020) Çetin, Cevher Gözmen; Örs, Mehmet
    Bu araştırmada, son yüzyılda gerçekleşen savaşlar sonucunda özellikle II. Dünya Savaşı, İran-Irak savaşı, Suriye iç savaşı ve İŞİD tarafından saldırıya uğrayan Kobani kentindeki ortaya çıkan göç olgusu, çağdaş sanat perspektifinde incelenmiştir. Sanatçılar, eserlerinde savaş sonrası göçün ortaya çıkardığı kültürel farklılıkları, göçmen, mülteci ve sığınmacıların yaşadığı umutsuzlukları, yaşanan beyin göçünü, çarpık kentleşme ve yabancılaşma olgularını konu etmişlerdir. Ayrıca göç ile eski gelenek ve göreneklerin yok olduğunu, asimile olan inanç anlayışlarını, geçmişe ait anıları hatırlamayı, göç edenlerin vatansızlığı incelenmiştir. Savaş sonrası göçün etkisinde ise sanatçılar, savaşın acımasızlığını, vahşetini, yarattığı umutsuzlukları, yıkıcılığını ve insanları yerinden etmesini, insan ile doğa arasındaki sınırları, bu sınırların ve savaşın olumsuz etkisini eserlerinde ifade etmişlerdir. Savaş sonrası göçe maruz kalan sanatçılar geleneksel teknikler yerine farklı teknik ve yöntemler kullanmasıyla ortaya çarpıcı eserler çıkarttıkları gözlenmektedir. Savaş ve göç kendi olgusunda acı, hüzün, ayrılık, kayıp gibi birçok durumu/duyguyu hatırlatırken aynı zamanda o anı yaşayan sanatçılarda sanatta yaratıcılık kavramının yeniden hayat bulduğu görülmektedir.
  • Öğe
    Videoist ekseninde 2000'lerden günümüze Türkiye'de video sanatını yeniden yorumlama çalışması
    (Düzce Üniversitesi, 2020) Satıcı, Hülya Özdemir; Özgür, Ferhat
    2000'lerden günümüze Türkiye'de video sanatının gelişimi ve serüvenini konu alan tezde video sanatının sergilenmesi ve gösterilmesinde kullanılan alternatif küratöryel çalışmalar, kollektifler, insiyatifler, kendinden organize sanatçı odaklı bakışın ele alınışı, video sanatında ve çağdaş sanat organizasyonlarında Videoist'in odaklandığı sosyal koşullanmışlık meseleleri: kavramlar, durumlar, olgular, tartışmalar yer almaktadır. Birinci bölümde video sanatının doğuşu ve gelişimi incelenmiş, belirli kavramlar ve kuramsal tartışmalarla video sanatının doğuşundan 2000'ler sonrası Türkiye'deki gelişimine kadar gelinmiştir. İkinci bölümde kendinden organize sanat başlığı ile kolektifler ve inisiyatiflerin ortaya çıkış sebepleri ve ortaya koydukları somut çözümler, problemler ele alınmıştır. Üçüncü bölümde video sanatı inisiyatifi olarak Videoist'in gerçekleştirdiği etkinlikler çerçevesinde çağdaş sanat ve video sanatında yer alan koşullanmışlık meseleleri tartışılmış ve yorumlanmıştır. Dördüncü bölümde video üretimine odaklanılarak Videoist'in gerçekleştirmiş olduğu atölye çalışmaları, seminerler, gösterim ve sergiler incelenerek yorumlanmıştır. Tüm araştırma, video sanatının Türkiye'deki yansımaları eşliğinde dünyada bulunduğu yeri ve ülkemizdeki anlam ve önemini irdelemek için oluşturulan bir incelemedir. Anahtar Sözcükler: Videoist, Video Sanatı, Kolektif, İnisiyatif, Çağdaş Sanat, Geç-Avangard, Sosyal Koşullanmışlık, Hafıza
  • Öğe
    Sanatta kurgu ve gerçeklik bağlamında 1939 Erzincan depremi ve cezaevi müzeleri
    (Düzce Üniversitesi, 2020) Sülek, Şerife; Yılmaz, Burhan
    Tezimizin amacı, insanlarda mahkumlara karşı var olan ön yargıları sorgulamak, suçlu da olsa, bu kişilere karşı yaptığımız haksızlıkların sanat aracılığıyla farkına varmamızı sağlamaktır. Dünyanın her yerinde, insanları suça iten ailevi, genetik, hukuksal, toplumsal, ekonomik, kültürel, eğitim ile ilgili sebepler vardır. Ne yazık ki, suç işlenmeden önce suça teşvik eden bu nedenler, cezaevi yaşam koşulları, cezaevinden çıktıktan sonraki topluma uyum süreçleri yeterince irdelenmemektedir. Mahkumların cezalarını bitirip dışarı çıktıktan sonraki toplumsal önyargı, bu insanların kendilerine yeni ve temiz bir hayat kurma şansını tanımamaktadır. İnsanlar eski bir mahkumla aynı apartmanda oturmayı, aynı işyerinde çalışmayı, aynı okula gitmeyi, istememektedirler. Oysa cezaevinden çıkan bir kişi, suçunun karşılığı olan cezayı çekmiştir ve diğer insanlarla aynı haklara sahiptir. Kendisine iyi ve dürüst bir hayat kurmak için önce bir işe ve gelire sonra da sevilip sayılacağı sosyal bir ortama ihtiyacı vardır. İş bulamayan, eski mahkum diyerek itilip kakılan bu insanlar belki de tek çareyi yine suç işlemekte bulmaktadır. Bu çalışma "suçluları kazıyınız, altından insan çıkar" sözünün doğruluğunu, suçlulara gerekli özen gösterilir ve imkan sağlanırsa onların da iyi birer insan olabileceklerini, toplumun bu soruna sırtını dönmesi yerine yüzleşmesi ve kendi sorumluluklarının farkına varması gerektiğine dikkat çekmeyi amaçlamaktadır. Tez konumuz, gerçek bir olaydan yola çıkılarak eser üretmekle ilgili olduğundan, çalışmamızda öncelikle, gerçek ile sanat ve bu iki kavramın birbirleriyle ilişkileri ve sanat akımları içerisindeki gerçeklik kavramı tartışılmıştır. İkinci bölümde kurgu ve sanat başlığı altında edebiyatta ve görsel sanatlarda kurgu anlatılmıştır. Bölümün sonunda, adalet kavramına ve hukuk alanında üretilmiş sanat eserlerine yer verilmiştir. Üçüncü bölümde, 1939 Erzincan Depremi ve deprem sırasındaki mahkumların akıllara durgunluk veren fedakarlık hikayesi fotoğraflarla desteklenerek anlatılmıştır. Bölümün sonunda, Sinop ve Ulucanlar Cezaevleri hakkında bilgi verilmiş ve ziyaretlerimiz sırasında çekilen fotoğraflarına yer verilmiştir. Tezin sonunda ise adalet, cezaevi, ölüm fermanı, yafta gibi hukuksal konularla ilgili bireysel çalışmalarımız ve sonuç bölümü bulunmaktadır. Anahtar Sözcükler: Gerçek, Gerçekçilik, 1939 Erzincan Depremi, Hukuk ve Sanat, Kurgu