ÖZGÜRLÜĞÜ ÖZGÜR BIRAKMAK: SIMONE DE BEAUVOIR’IN VAROLUŞÇU ETİĞİ ÜZERİNE

Küçük Resim Yok

Tarih

2019

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Simone de Beauvoir, insanın yalnızca belirsizlik olarak betimlenebileceği iddiası üzerinden temellendirdiği etik anlayışının, bir varoluşçuluk türü olduğunu ifade eder. Beauvoir için belirsizlik, kesinlik arayışı içinde bertaraf edilmesi gereken olumsuz bir özellik değil, aksine varlığın ontolojik bir yapısıdır. Belirsizlik, dünyaya ve insana anlam veren en temel gerçekliktir. Bu bağlamda varoluşçuluğa getirilen eleştirilerle hesaplaşan filozof, etiğin zorunlulukla başkasının özgürlüğüne dayandığını ortaya koyar. İnsanın bireysel özgürlüğü, kaçınılmaz bir biçimde başkalarının özgürlüğüyle iç içe geçmiştir. Böylece bireyselliği aşarak toplumsallığa bağlanan Beauvoir, etik kararların aynı zamanda politik kararlar olduğu sonucuna da ulaşır. Beauvoir özgürlüğü, salt kendisi için istenen en yüksek insani hedef olarak ortaya koyarak, etik bir yaşamla özdeşleştirir. Varoluşçuluk; herkesin, herkesten sorumlu olduğu olgusunu etik bir değer olarak kişinin omuzlarına yükler. Hiçbir şey seçmemenin de bir seçim olduğunun görülmesiyle birlikte, özgürlüklerimizin birbirine dayandığı ve birbirini gerektirdiği anlaşılır. Bu çalışmanın amacı, Beauvoir’ın belirsizlik düşüncesinin varoluşçu bir etik teoriye dönüştüğünü ve özgürlüğün tam da buradan doğduğunu ortaya koymaktır.
Simone de Beauvoir, insanın yalnızca belirsizlik olarak betimlenebileceği iddiası üzerinden temellendirdiği etik anlayışının, bir varoluşçuluk türü olduğunu ifade eder. Beauvoir için belirsizlik, kesinlik arayışı içinde bertaraf edilmesi gereken olumsuz bir özellik değil, aksine varlığın ontolojik bir yapısıdır. Belirsizlik, dünyaya ve insana anlam veren en temel gerçekliktir. Bu bağlamda varoluşçuluğa getirilen eleştirilerle hesaplaşan filozof, etiğin zorunlulukla başkasının özgürlüğüne dayandığını ortaya koyar. İnsanın bireysel özgürlüğü, kaçınılmaz bir biçimde başkalarının özgürlüğüyle iç içe geçmiştir. Böylece bireyselliği aşarak toplumsallığa bağlanan Beauvoir, etik kararların aynı zamanda politik kararlar olduğu sonucuna da ulaşır. Beauvoir özgürlüğü, salt kendisi için istenen en yüksek insani hedef olarak ortaya koyarak, etik bir yaşamla özdeşleştirir. Varoluşçuluk; herkesin, herkesten sorumlu olduğu olgusunu etik bir değer olarak kişinin omuzlarına yükler. Hiçbir şey seçmemenin de bir seçim olduğunun görülmesiyle birlikte, özgürlüklerimizin birbirine dayandığı ve birbirini gerektirdiği anlaşılır. Bu çalışmanın amacı, Beauvoir’ın belirsizlik düşüncesinin varoluşçu bir etik teoriye dönüştüğünü ve özgürlüğün tam da buradan doğduğunu ortaya koymaktır.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Felsefe

Kaynak

Felsefi Düşün - Akademik Felsefe Dergisi

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

1

Sayı

12

Künye