Bir anlatım unsuru olarak 'parçalanma' ve 1970 sonrası Türk romanına yansıma biçimleri

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2022

Yazarlar

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Düzce Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Rönesansla birlikte ortaya çıkan "akıl" eksenli dünya görüşü, sosyal ve kültürel alanda bütüncül bir bakış açısının benimsenmesine neden olmuştur. Modernizmin bütünselliği, mantıksallık esasıyla tek bir gerçekliği, evrensel bir ahlak anlayışını dayatır. Modernizmin edebiyata yansıması dil ve anlatım hususlarında yeni atılımlar vasıtasıyla görünür hale gelir. 1970'lerde teorik olarak da kendini göstermeye başlayan postmodernizm ise modernizmin "büyük tarih" öngörülü, okunabilirliği esas alan yaklaşımını, karşı-anlatı/küçük-tarih odaklı yazılabilirlik ilkesiyle değiştirir. Dolayısıyla birleşik ve kapalı haldeki biçim, ayrışık ve açık bir karşı biçim halini alır. Bu özellikler anlatının klasik anlamdaki zaman, mekân, zihin, dil/söylem, özne/benlik, anlam ve anlatı bütünlüğünün parçalanmasını esas alır. Metne yansıyan bu parçalanma düşüncesi çeşitli biçimlerde kendini gösterebilir. Özellikle Batı edebiyatı metinlerinde sıklıkla parçalanma düşüncesinin yansımaları görülmektedir. Bu nedenle öncelikle Batı dünyasında görülen örnekler üzerinden kavramın felsefi altyapısı anlaşılmaya çalışılacak ve Türk Edebiyatı tarihi üzerinden genel bir değerlendirme yapılacaktır. Söz konusu düşüncenin altında yatan felsefi tutumdan hareketle Türk Edebiyatı metinleri arasından bir seçki yapılarak, zaman, mekân, zihin, dil/söylem, gerçeklik, özne/benlik, anlam ve anlatı başlıkları altında değerlendirmeler yapılacak ve "parçalanma" düşüncesinin edebiyatı dönüştürme noktasında üstlendiği görev edebi metinler üzerinden tartışılacaktır. Cumhuriyet Dönemi'nde yer alan metinlerde Doğu-Batı ikiliğiyle kendisini gösteren zihinsel parçalanma giderek benlik ve öteki benlik arasındaki parçalanmaya dönüşmüştür. Zamansal ve mekânsal birlik ise yazarın niyeti doğrultusunda geriye dönüş, ileri gidiş, üst kurmaca, anlatı içinde anlatı, metinlerarasılık yöntemleriyle kırılmalara uğratılmıştır. Dilin/söylemin parçalanması ise sözcüklerin sıralanma biçimleri, imla kurallarını görmezden gelme, noktalama işaretlerini kullanmama, yeni kelime türetme ve kelime ile anlam arasındaki doğrudan ilişkinin tahrip edilmesi biçiminde kendisini gösterir. Gerçekliğin kendi zaman ve mekanından koparılarak "hipergerçekliğe" dönüştürümü, yahut ironik söylem ve belirsizliklerle yeni bir gerçeklik inşa edilmesi de klasik anlamda gerçekliğin kırılmasına neden olur. Anlatım unsurlarının ve biçimlerinin çeşitlenmesi de elbette anlamın tek boyutlu yapısının parçalanarak çokanlamlılığa evrilmesiyle sonuçlanır. Tüm bu düşüncelerden hareketle parçalanma düşüncesinin Türk romanına yansıma biçimleri 1970 sonrası romanlardan yapılacak bir seçki üzerinden değerlendirilecektir.
The "reason"-oriented world view that emerged with the renaissance led to the adoption of a holistic perspective in the social and cultural field. The integrity of modernism imposes a single reality, a universal moral understanding on the basis of logic. The reflection of modernism in literature becomes visible through new breakthroughs in language and expression. Postmodernism, which started to show itself theoretically in the 1970s, on the other hand, replaces the "big history" predictive, readability-based approach of modernism with the principle of counter-narrative/small-history-oriented writability. Therefore, the unified and closed form becomes a disjointed and open counterform. These features are based on the fragmentation of the classical sense of time, space, mind, language/discourse, subject/self, meaning and narrative integrity. This idea of fragmentation, which is reflected in the text, can manifest itself in various forms. Especially in the texts of western literature, reflections of the idea of fragmentation are often seen. For this reason, first of all, the philosophical background of the concept will be tried to be understood through the examples seen in the western world and a general evaluation will be made on the history of turkish literature. Based on the philosophical attitude underlying the thought in question, a selection will be made among the texts of turkish literature, and evaluations will be made under the titles of time, space, mind, language/discourse, reality, subject/self, meaning and narrative. Will be discussed through the texts. The mental disintegration, which manifests itself with the east-west duality in the texts of the republican period, gradually turned into the fragmentation between self and the other self. The temporal and spatial unity has been broken by the methods of backwards, forwards, metafiction, narrative within narrative, intertextuality in line with the author's intention. The fragmentation of language/discourse shows itself in the way words are ordered, ignoring the rules of spelling, not using punctuation marks, generating new words and destroying the direct relationship between the word and the meaning. The transformation of reality into "hyperreality" by being cut off from its own time and place, or the construction of a new reality with ironic discourse and ambiguities, also causes the breaking of reality in the classical sense. The diversification of narrative elements and forms of course results in the fragmentation of the one-dimensional structure of meaning and its evolution into polysemy. Based on all these considerations, the reflections of the idea of fragmentation in the Turkish novel will be evaluated through a selection from the post-1970 novels.

Açıklama

Anahtar Kelimeler

Karşılaştırmalı Edebiyat, Comparative Literature, Türk Dili ve Edebiyatı, Turkish Language and Literature, Türk dili ve edebiyatı, Turkish language and literature, Türk edebiyatı, Turkish literature

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye

Koleksiyon