Treatment of steal syndrome in patients with arteriovenous fistula: Narrowing the arterial part of anastomosis
Yükleniyor...
Dosyalar
Tarih
2018
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
If primary vascular access fails, secondary and tertiary vascular accesses in the proximal sides are needed in patients undergoing hemodialysisdue to end-stage renal disease. Unfortunately, the risk of steal syndrome is higher, if the vascular access is created in the proximal sides.Although steal syndrome is rare, it is a potentially devastating complication. Herein, we present two cases of steal syndrome which wastreated by narrowing the arterial part of the anastomosis. With the anastomotic narrowing technique which we used, ischemic symptoms ofthe first case regressed completely, and wound healing was achieved after some time. Ischemic symptoms of the second case also regressedcompletely with pain relief. Arteriovenous fistulas (AVFs) of both cases were preserved, and the patients underwent hemodialysis throughthe AVFs for 40 and 21 months, respectively. We believe that narrowing the arterial part of the anastomosis under the intraoperative colorDoppler ultrasonography guidance is a simple technique which does not require the use of any foreign materials, and it may be effective inpatients with steal syndrome due to a high-flow rate and a large anastomosis, not due to peripheral arterial disease.
Son dönem böbrek yetmezliği nedeniyle hemodiyalize giren hastalarda birincil vasküler erişim sağlanamadığında, proksimal seviyelerdenikincil ve üçüncül vasküler erişime gereksinim duyulur. Ne yazık ki, vasküler erişim proksimal seviyelerden sağlandığında, çalma sendromugelişme riski daha yüksektir. Çalma sendromu nadir görülmekle birlikte, büyük olasılıkla zarar verici bir komplikasyondur. Bu yazıda,anastomozun arteriyel kısmının daraltılması ile tedavi edilen çalma sendromlu iki olgu sunuldu. Kullandığımız anastamoz daraltmatekniği ile birinci olgunun iskemik semptomları tamamen geriledi ve bir süre sonra yara iyileşmesinin olduğu gözlendi. İkinci olgununiskemik semptomları da tamamen geriledi ve ağrı kayboldu. Her iki olgunun da arteriyovenöz fistülleri (AVF) korundu ve hastalar sırasıyla40 ve 21 hafta süre ile bu AVF’ler ile hemodiyalize girdi. Ameliyat sırası renkli Doppler ultrasonografi eşliğinde anastomozun arteriyelkısmının daraltılmasının herhangi bir yabancı materyal kullanımı gerektirmeyen basit bir teknik olduğu ve periferik arter hastalığına bağlıdeğil, fakat yüksek akım hızı ve geniş anastomoz nedeniyle çalma sendromlu hastalarda etkili olduğu kanaatindeyiz.
Son dönem böbrek yetmezliği nedeniyle hemodiyalize giren hastalarda birincil vasküler erişim sağlanamadığında, proksimal seviyelerdenikincil ve üçüncül vasküler erişime gereksinim duyulur. Ne yazık ki, vasküler erişim proksimal seviyelerden sağlandığında, çalma sendromugelişme riski daha yüksektir. Çalma sendromu nadir görülmekle birlikte, büyük olasılıkla zarar verici bir komplikasyondur. Bu yazıda,anastomozun arteriyel kısmının daraltılması ile tedavi edilen çalma sendromlu iki olgu sunuldu. Kullandığımız anastamoz daraltmatekniği ile birinci olgunun iskemik semptomları tamamen geriledi ve bir süre sonra yara iyileşmesinin olduğu gözlendi. İkinci olgununiskemik semptomları da tamamen geriledi ve ağrı kayboldu. Her iki olgunun da arteriyovenöz fistülleri (AVF) korundu ve hastalar sırasıyla40 ve 21 hafta süre ile bu AVF’ler ile hemodiyalize girdi. Ameliyat sırası renkli Doppler ultrasonografi eşliğinde anastomozun arteriyelkısmının daraltılmasının herhangi bir yabancı materyal kullanımı gerektirmeyen basit bir teknik olduğu ve periferik arter hastalığına bağlıdeğil, fakat yüksek akım hızı ve geniş anastomoz nedeniyle çalma sendromlu hastalarda etkili olduğu kanaatindeyiz.
Açıklama
Anahtar Kelimeler
Cerrahi
Kaynak
Damar Cerrahi Dergisi
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
27
Sayı
3