Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Memiş, Nagihan" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    ALT SOLUNUM YOLU ÖRNEKLERİNDEN İZOLE EDİLEN NONFERMENTATİF GRAM NEGATİF BAKTERİLERİN ANTİBİYOTİK DUYARLILIKLARI
    (2021) Kayabaşı, Eda; Öksüz, Şükrü; Memiş, Nagihan; Kaya, Sare; Aslan, Vehbi
    Amaç: Bu çalışmada, hastanemizde yatarak takip edilmiş hastaların alt solunum yolu örneklerinden izole edilen Acinetobacter spp., Pseudomonasspp., Stenotrophomonas maltophilia suşlarının çeşitli antibiyotiklere direnç oranlarının belirlenmesi ve ampirik antibiyotik tedavisine yolgösterilmesi amaçlanmıştır.Yöntem: Ocak 2019-Ocak 2020 tarihleri arasında laboratuvarımıza gönderilen, nonfermentatif Gram negatif bakteriler (NFGNB)’in izole edildiğialt solunum yolu örnekleri retrospektif olarak incelenmiştir. Bakteri identifikasyonu ve antibiyotik duyarlıkları konvansiyonel mikrobiyolojikyöntemler ve otomatize sistem (Vitek 2, bioMerieux, Fransa) ile belirlenmiştir.Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 332 etkenin izole edildiği 207 hastanın %40’ı serviste, %60’ı yoğun bakım ünitesinde takip edilmekteydi.Örneklerin 70’i (%21) balgam, 248’i (%75) derin trakeal aspirat, 14’ü (%4) bronkoalveolar lavajdı. Etkenlerin 160’ı (%48) Pseudomonas spp., 145’i(%44) Acinetobacter spp., 27’si (%8) Stenotrophomonas maltophilia olarak saptanmıştır. Acinetobacter spp. suşlarına en etkili antibiyotiğin kolistin(%98), Pseudomonas spp. suşlarına ise kolistin (%95), amikasin (%85) ve gentamisin (%81) olduğu bulunmuştur. S. maltophilia suşlarında isetrimetoprim-sulfametoksazol (TMP-SXT) (%96) duyarlılığının yüksek olduğu saptanmıştır.Sonuç Acinetobacter spp. ve Pseudomonas spp. suşlarında nefrotoksik etkisi bilinen kolistin ve kombine tedavilerde kullanımı mümkün olanaminoglikozidler dışındaki antibiyotiklere karşı yüksek direnç oranları saptanmıştır. Bu nedenle tedaviye etkenlerin antibiyotik duyarlılıklarıbelirlenerek başlanması gerekmektedir.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    COVID-19 Hastalarında Hastalık Şiddeti ile Viral Döngü Eşik Değeri Arasındaki İlişkinin Değerlendirilmesi
    (2022) Habiloğlu, Arif Doğan; Öztürk, Elif; Özel, Mehmet Ali; Demircan, Serkan; Uludoğan, Burcu; Memiş, Nagihan; Ataoğlu, Özlem
    Amaç: Literatüre göre bazı viral hastalıklarda, viral yük ile hastalık şiddeti arasında pozitif bir ilişki vardır. COVID-19’da ise SARS-CoV-2 viral yükünün hastalık şiddeti üzerine etkisini gösteren çalışmaların sonuçları çelişkili olup söz konusu bulguların, hastaların semptom süreleri ve örnekleme tekniği gibi nedenlerle tespit edilen viral yükün etkilenmesinden kaynaklaması olasıdır. Çalışmamız tespit edilen viral yük ile COVID-19 hastalarının klinik durumu arasındaki ilişkiyi değerlendirmeyi ve literatürde bulunan çelişkili sonuçları açıklamayı amaçladı. Yöntemler: COVID-19 ön tanısı ile 01 Mayıs – 31 Haziran 2020 tarihleri arasında merkezimize başvuran hastaların verileri geriye dönük olarak incelendi. Moleküler tanı için Bio-Speedy® SARS CoV-2 RT-qPCR kiti (Bioeksen AR-GE Teknolojiler, Türkiye) kullanıldı. Kombine burun ve boğaz sürüntüsünde polimeraz zincir reaksiyonu (“polymerase chain reaction – PCR”) ile SARS-CoV-2 saptanan hastalara COVID 19 tanısı koyuldu ve çalışmaya dahil edildi. Has- talar Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) sınıflandırmasına uygun olarak hafif-orta ve şiddetli klinik olarak iki gruba ayrıldı. Demografik verilerin yanı sıra laboratuvar, klinik ve radyolojik sonuçlar elektronik kayıtlardan alındı. Bulgular: Kohortun tamamı 285 hasta olup 254’ü hafif-orta klinik seyir gösterirken, 31’i şiddetli klinikle seyrediyor- du. İstatistiksel analizler, iki grup arasında tanı anına kadar geçen semptom süresinin ve viral yükün benzer olduğunu gösterdi (p>0.05). İki grubun tek değişkenli analizinde; yaş, hastanede kalış süresi, bilgisayarlı tomografi skorları, serum D-dimer, üre, kreatinin, ferritin, aspartat aminotransferaz (AST), laktat dehidrogenaz (LDH), gama-glutamil trans- feraz (GGT), troponin, C-reaktif protein (CRP) ve nötrofil değerleri açısından anlamlı düzeyde farklılık tespit edildi. Bununla birlikte çok değişkenli lojistik regresyon analizinde; yalnızca ferritin, CRP ve LDH’nin şiddetli klinik seyir ile pozitif korelasyon gösterdiği tespit edildi (p<0.05). Sonuç: COVID-19 hastalarında SARS-CoV-2 viral yükü ile klinik şiddet arasında pozitif bir ilişki bulunamadı. Bu nedenle, hastalık şiddetini öngörmede kullanılmasını önermiyoruz. Diğer yanda; ferritin, CRP ve LDH yüksekliğinin şiddetli klinik seyre eşlik ettiğini tespit ettik.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Evaluation of the Relationship Between Disease Severity and Viral Cycle Threshold Value in COVID-19 Patients
    (DOC Design and Informatics Co. Ltd., 2022) Habiloğlu, Arif Doğan; Öztürk, Cihadiye Elif; Özel, Mehmet Ali; Demircan, Serkan; Uludoğan, Burcu Ceren; Memiş, Nagihan; Ataoğlu, Özlem
    Objective: There is a positive and significant relationship between severity and viral load in some viral diseases. Studies on the relationship between SARS-CoV-2 viral load at diagnosis and severity of coronavirus disease-2019 (COVID-19) have yielded conflicting results. Therefore, we aimed to evaluate the relationship between viral load and the clinical status of patients with COVID-19. Methods: Data of the patients diagnosed with COVID-19 and admitted to our center between May 01 and June 31, 2020, were retrospectively reviewed. The patients were divided into two groups according to their clinical characteristics as mild-moderate and severe. The demographic, laboratory, clinical, and radiological data were retrieved from electronic folders. Results: The entire cohort included 285 patients; 254 had a mild-moderate clinical course, and 31 had a severe course. Statistical analyses revealed that SARS-CoV-2 viral load was not associated with symptom duration and clinical status (p>0.05). According to multivariate logistic regression analysis, only ferritin, C-reactive protein, and lactate dehydro-genase elevations were positively correlated with severe clinical course. (p<0.05). Conclusion: We do not recommend using viral load to predict disease severity in COVID-19. We also found that only ferritin, C-reactive protein, and lactate dehydrogenase accompanied severe clinical course. © 2022, DOC Design and Informatics Co. Ltd.. All rights reserved.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Hastane Çalışanlarında SARS-CoV-2 IgG Seropozitifliğinin Araştırılması
    (2021) Öztürk, Cihadiye Elif; Köse, Ezgi; Duran, Pelin; Kahraman, Gözde; Memiş, Nagihan; Kayabaşı, Eda; Çalışkan, Emel
    Amaç: Şiddetli akut solunum sendromu koronavirüs 2'nin (SARS-CoV-2) neden olduğu ve devam eden edenkoronavirüs hastalığı (COVID-19) salgını, sağlık çalışanları için büyük zorluklar oluşturmaktadır. Sağlık çalışanları,hastalardan veya diğer sağlık çalışanlarından SARS-CoV-2 enfeksiyonu bulaşı açısından yüksek riskli birpopülasyondur. Bu çalışmada, Düzce ilindeki sağlık çalışanlarının cinsiyet, yaş grubu, meslek grubu, çalıştığı birim,bildirdiği semptomlar ve aile içi temas öyküsü durumu göz önüne alınarak SARS-CoV-2'ye karşı IgG yapısındakiantikor oluşturma oranlarının belirlenmesi amaçlandı.Gereç ve Yöntemler: Çalışma grubu, Düzce ilindeki pandemi birimlerinde aktif olarak görev yapan sağlıkçalışanlarından randomize olarak oluşturuldu. Katılımcılara sosyodemografik bilgilerin sorgulandığı bir anket uygulandıve kan örnekleri alındı. Antikor düzeyleri SARS-CoV-2 IgG (Euroimmun, Almanya) kiti kullanılarak mikro ELİSAyöntemi ile mikrobiyoloji laboratuvarında çalışıldı.Bulgular: Çalışmaya dahil edilen 93 sağlık personelinden 25’inde (%27) SARS-CoV-2 IgG pozitifliği saptandı. SARSCoV-2 IgG antikoru pozitif olanların 18’i (%72) asemptomatik olarak COVID-19’u geçirmişti. SARS CoV-2 IgGantikoru pozitif olanların 17’sinde ise (%68) COVID-19 pozitif kişi ile aile içi temas öyküsü yoktu. Semptomatikgeçirenlerde antikor düzeylerinin median değeri 2,90 olarak saptanmışken, asemptomatik geçirenlerde bu değer 1,31olarak bulundu.Sonuç: Sonuç olarak çalışmaya dahil edilen ve antikor pozitifliği olan sağlık çalışanlarının büyük çoğunluğununasemptomatik olarak enfeksiyonu geçirdiği ve bu kişilerdeki antikor düzeylerinin semptomatik olanlardan daha düşükolduğu görülmüştür.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    İdrar Örneklerinden İzole Edilen Escherichia coli Kökenlerinin Antibiyotik Duyarlılığı
    (2021) Yüksek, Gonca; Memiş, Nagihan; Öksüz, Şükrü
    Amaç: Üriner sistem enfeksiyonları insanlarda en yaygın görülen bakteriyel enfeksiyonlardır. Komplike ve nonkomplike üriner sistem enfeksiyonlarının en sık nedeni Escherichia coli’dir. E.coli’nin neden olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı oluşan direnç, dünyada ve ülkemizde artmaktadır. Bu direnç artışının önüne geçmek için tedavide uygun antibiyotik seçimi önemlidir. Bu çalışmada, idrar yolu enfeksiyonu ön tanısı ile mikrobiyoloji laboratuvarına gönderilen orta akım idrar örneklerinden izole edilen Escherichia coli izolatlarının, antibiyotik duyarlılığı yönünden incelenmesi amaçlanmıştır.Gereç ve yöntemler: Çalışmamızda 1 Ocak 2016 – 31 Aralık 2016 tarihleri arasında Düzce Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarına gönderilen 1594 orta akım idrar örneğinden izole edilen Escherichia coli kökenlerinin antibiyotik duyarlılıkları retrospektif olarak incelenmiştir. 18 farklı antimikrobiyal ajana karşı duyarlılık oranları The European Committee on Antimicrobial Susceptibility Testing (EUCAST) önerileri doğrultusunda değerlendirilmiştir. Servis ve polikliniklerden gelen örneklerin duyarlılıkları ayrı ayrı belirlenmiştir. Bulgular: Çalışmada, izole edilen E.coli izolatlarının servis ve polikliniklere göre dağılımı incelendiğinde hem yatan hastalar hem de poliklinik hastalarında en yüksek duyarlılık sırasıyla imipenem, amikasin ve nitrofurantoine olarak saptanırken, en yüksek direnç ise sırasıyla ampisilin, piperasilin ve amoksisilin klavulonik aside karşı bulunmuştur. Sonuç: Sonuç olarak bulgularımız E.coli kaynaklı idrar yolu enfeksiyonlarının tedavisinde uygun antibiyotik seçiminde, gereksiz veya yanlış antibiyotik kullanımının önlenmesinde bölgesel yaklaşım için yol gösterici olmuştur.
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Yara Yeri Örneklerinden İzole Edilen Mikroorganizmalar ve Antibiyotik Direnç Oranları
    (2021) Köse, Ezgi; Çalışkan, Emel; Memiş, Nagihan; Dönmez, Betül; Duran, Pelin
    Bu çalışmada, hastanemizin mikrobiyoloji laboratuvarına gönderilen yara yeri örneklerinden izole edilenpatojen mikroorganizmaların dağılımı ve antibiyotik duyarlılıkları belirlenerek, epidemiyolojik verilerekatkı sağlanması ve ampirik tedavide yol gösterici olunması amaçlanmıştır.Laboratuvarımıza 02.01.2017-20.07.2020 tarihleri arasında gönderilen yara yeri enfeksiyonu etkenleriretrospektif olarak incelenmiştir. Üreyen mikroorganizmalar konvansiyonel mikrobiyolojik yöntemler veotomatize sistem ile tanımlanmıştır. Antibiyotik duyarlılık testleri Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemiveya otomatize sistem ile yapılmış ve EUCAST kriterlerine göre değerlendirilmiştir.Çalışmamızda 722 örnekten izole edilen toplam 956 etkenin 370’i (% 39) Enterobacterales takımı, 286’sı(% 30) Gram pozitif kok, 134’ü (% 14) Pseudomonas spp., 83’ü (% 9) Acinetobacter baumannii, 27’si(% 3) Candida spp. olarak tanımlanmıştır. Stafilokok ve enterokoklarda vankomisin, teikoplanin velinezolid direncine rastlanmamıştır. Staphylocoocus aureus’a karşı en etkili antibiyotiğin trimetoprimsülfametoksazol (TMP-SXT) (% 11), koagülaz negatif stafilokoklara ise gentamisin (% 30) ve TMP-SXT(% 28) olduğu saptanmıştır. Enterokoklarda siprofloksasin (% 48) ve levofloksasin (% 58) direncinin diğerantibiyotiklerden yüksek olduğu belirlenmiştir. Ayrıca, Klebsiella spp. suşlarının diğer Enterobacterales cinsisuşlardan daha yüksek direnç oranlarına sahip olduğu ve A.baumannii ve Pseudomonas spp. suşlarında endüşük direnç oranının kolistine (% 1) karşı olduğu belirlenmiştir. Yoğun bakım ünitelerinde ise enterokoklardışındaki etkenlerde antibiyotik direncinin diğer kliniklerden yüksek olduğu saptanmıştır.Çalışmamızda birçok bakteri türü ve mantarların yara yeri enfeksiyonunda etken olabildiği ve antibiyotiklere oldukça yüksek oranlarda direnç geliştiği görülmüştür. Bu nedenle tüm yara yeri enfeksiyonudüşünülen örneklere kültür ve antibiyogram işlemlerinin yapılarak tedavilerin düzenlenmesi gerektiğidüşünülmüştür.

| Düzce Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Düzce Üniversitesi, Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Düzce, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim