Yazar "Korkmaz, Kemal" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aort darlığında takılan kapak ölçülerinin ventrikül hipertrofisi üzerine etkileri(Aves Yayincilik, 2012) Gedik, Hikmet Selçuk; Korkmaz, Kemal; Lafçı, Gökhan; Yalçınkaya, Adnan; Çağlı, KerimAmaç: İzole aort darlığına bağlı aort kapak replasmanı yapılan vakalarda, vücut yüzey alanına göre kapak ölçülerinin, aortik gradiyent ve sol ventrikül hipertrofisi üzerindeki etkilerini sunmayı amaçladık. Yöntemler: Ciddi aort stenozu nedeniyle Ocak 2006- Nisan 2007 tarihleri arasında aort kapak replasmanı yapılan hastalar (12’ si erkek,15’i kadın; toplam 27 ), post-operatif 4. ve 6. aylarda ekokardiyografileri yapılarak prospektif olarak takip edildi. Hastalar operasyon sırasında replase edilen mekanik aort kapak ölçülerine göre iki gruba (19-21 mm ve 23-25 mm) ayrıldı. İki gruba ait primer sonlanım noktası değişkenleri olan renkli ve sürekli dalga Doppler ekokardiyografi ile ölçülen aort kaçak varlığı, sol ventrikül kitle indeksi (SVKİ) ve ortalama transaortik gradiyentleri karşılaştırıldı. Gruplararası karşılaştırmalarda Fischer tam testi ve Mann-Whitney U testi, grup içi analizde Freidman testi kullanıldı. Bulgular: Aort kapaktaki ortalama sistolik gradiyent (OSG) ve SVKİ'de preoperatif ve postoperatif değerler kıyas edildiğinde, 23 mm ve 25 mm kapaklarda, istatistiksel olarak anlamlı gerilemeler bulundu (p<0.01). Preoperatif ve postoperatif ekokardiyografik verilerle, özellikle sol ventrikül kitlesi, SVKİ, pik sistolik gradiyent ve OSG değerlerinde gerilemelerin belirgin olduğu bulundu. Bu gerilemeyle ilişkili değerler, 4. ayda da tespit edilebilir seviyedeyken, asıl anlamlı gerilemenin postoperatif 6.ayda olduğu gözlendi. Diğer taraftan 19 mm ve 21 mm kapaklar için elde edilen değerler istatistiksel olarak diğerlerinden (23 mm ve 25 mm) daha az anlamlı bulundu (p<0.05’e karşı p<0.01). Sonuç: Aort kapak replasmanında uygun kapak ölçülerinin seçiminde yaş, cinsiyet ve aktivite, gibi faktörler önemlidir. Ancak hastanın vücut yüzey alanına göre kapak ölçüsü daha önemli olan kriterdir. (Anadolu Kardiyol Derg 2012; 12: 165-70)Öğe Aort darlığında takılan kapak ölçülerinin ventrikül hipertrofisi üzerine etkileri(2012) Gedik, Hikmet Selçuk; Korkmaz, Kemal; Lafçı, Gökhan; Yalçınkaya, Adnan; Çağlı, KerimAmaç: İzole aort darlığına bağlı aort kapak replasmanı yapılan vakalarda, vücut yüzey alanına göre kapak ölçülerinin, aortik gradiyent ve sol ventrikül hipertrofisi üzerindeki etkilerini sunmayı amaçladık. Yöntemler: Ciddi aort stenozu nedeniyle Ocak 2006- Nisan 2007 tarihleri arasında aort kapak replasmanı yapılan hastalar (12’ si erkek,15’i kadın; toplam 27 ), post-operatif 4. ve 6. aylarda ekokardiyografileri yapılarak prospektif olarak takip edildi. Hastalar operasyon sırasında replase edilen mekanik aort kapak ölçülerine göre iki gruba (19-21 mm ve 23-25 mm) ayrıldı. İki gruba ait primer sonlanım noktası değişkenleri olan renkli ve sürekli dalga Doppler ekokardiyografi ile ölçülen aort kaçak varlığı, sol ventrikül kitle indeksi (SVKİ) ve ortalama transaortik gradiyentleri karşı- laştırıldı. Gruplararası karşılaştırmalarda Fischer tam testi ve Mann-Whitney U testi, grup içi analizde Freidman testi kullanıldı. Bulgular: Aort kapaktaki ortalama sistolik gradiyent (OSG) ve SVKİ'de preoperatif ve postoperatif değerler kıyas edildiğinde, 23 mm ve 25 mm kapaklarda, istatistiksel olarak anlamlı gerilemeler bulundu (p0.01). Preoperatif ve postoperatif ekokardiyografik verilerle, özellikle sol ventrikül kitlesi, SVKİ, pik sistolik gradiyent ve OSG değerlerinde gerilemelerin belirgin olduğu bulundu. Bu gerilemeyle ilişkili değerler, 4. ayda da tespit edilebilir seviyedeyken, asıl anlamlı gerilemenin postoperatif 6.ayda olduğu gözlendi. Diğer taraftan 19 mm ve 21 mm kapaklar için elde edilen değerler istatistiksel olarak diğerlerinden (23 mm ve 25 mm) daha az anlamlı bulundu (p0.05’e karşı p0.01). Sonuç: Aort kapak replasmanında uygun kapak ölçülerinin seçiminde yaş, cinsiyet ve aktivite, gibi faktörler önemlidir. Ancak hastanın vücut yüzey alanına göre kapak ölçüsü daha önemli olan kriterdir.Öğe Can Cervical Blockage Routinly Application at Carotis Artery Surgery?(Düzce Üniversitesi, 2010) Gedik, Selçuk; Deniz, Hayati; Korkmaz, KemalAim: Stroke is most second reason in cardiovascular deaths and most common reason of deathsin neurologic accidents. Changing techniques in carotis endarterectomy operations definesoperation necessities early and mid term fallow up. We evaluated the early and mid term resultsof carotis endarterectomy under deep cervical blockage in our study.Study plan: We examine the 12 patients (4 female, 8 male; mean age 67,5) whom carotisendarterectomy was performed with longitudinal arteriotomy under locoregional anesthesia.Patient’s perioperative properties and postoperative accident was noted as fist week, first month,6th month and one year control. We searched residual and new stenosis, occlusion and falseaneurysms at 3rd and 6th month Doppler ultrasonography follow up. Mean fallow up time was4.3 months Findings: The most clinical findings at patients were transient ischemic attack and unilateralstenosis more than 70%. 6 patients (50%) had coronary artery stenosis and 3 patients (25%)had peripheric arterial obstruction disease. Shunt was used for one patient. Mean carotid arteryclamping time was 9.4±1.9 minutes. Perioperative transient left upper extremity paralyse seenat one patient. There was no death. During the fallowing time new neurologic accident, residualor new stenosis, occlusion and false aneurysm were not discovered.Results: Carotis endarterectomy is an easy, fast and effective technique under locoregionalanesthesia. In most cases enough surgical area was supplied and early and mid term results ofthe surgery is in acceptable limits. Especially, during clamping carotid artery with bilateralsevere carotis stenosis local anesthesia is comfortable for fallowing up cerebral perfusion byconscious and motor activity speaking with the patientÖğe Effect of heparin on neuroprotection against spinal cord ischemia and reperfusion in rats(Verduci Publisher, 2013) Korkmaz, Kemal; Gedik, Hikmet Selçuk; Budak, Ali Baran; Erdem, Havva; Lafcı, Gökhan; Karakılıç, E.; Ankaralı, HandanBACKGROUND: Paraplegia due to ischemia/reperfusion (I/R) injury of the spinal cord is a devastating and undesired complication of thoraco-abdominal aortic surgery. Unidentified clots cause a variety of thromboembolic events and deteriorate the severity of ischemia. We investigated the effect of the degree of anticoagulation on spinal cord I/R injury and whether heparin is protective against I/R injury beside its anticoagulant properties. MATERIALS AND METHODS: Twenty-eight rats were randomly assigned to four groups (n=7 per group) as G1 (no aortic occlusion and heparin administration), G2 (45 min aortic occlusion; no heparin administration), G3 (45 min aortic occlusion; 400 IU/kg heparin to keep activated clotting time (ACT) level around 200 sec), and G4 (45 min aortic occlusion; 800 IU/kg heparin to keep ACT level around 600 sec). After neurologic evaluation at the 48th hour of reperfusion, lumbar spinal cords were removed for histopathologic evaluation and immunohistochemical staining for HSP70 (heat shock protein 70), interleukin-6 and myeloperoxidase (MPO). RESULTS: The Motor Deficit Index (MDI) scores were lowest in G1 group (p < 0.05) and the MDI scores of G3 and G4 were significantly lower than G2 group (p < 0.05). The neuronal degeneration in G3 was significantly lower than the other groups, respectively (p = 0.03). Histopathological evaluation showed no significant intergroup differences in terms of the degree of edema and inflammatory response. There was no statistically significant difference found among the groups in terms of HSP70 staining, IL-6 staining or the degree of MPO staining. CONCLUSIONS: Protection of spinal cord from I/R injury requires a multimodal management. We should not miss out the importance of adequate anticoagulation in thoraco-abdominal surgical procedures. Furthermore, the recently discovered anti-inflammatory property of glycosaminoglycans, including heparin, deserves to be investigated.Öğe Effect of montelukast on hepatic and renal ischemia/reperfusion injury(2017) Budak, Ali Baran; Korkmaz, Kemal; Gedik, Hikmet Selçuk; Lafçı, Gökhan; Kaya, Ertuğrul; Ankaralı, Handan; Günaydın, SerdarAmaç: Torakoabdominal aort anevrizması cerrahisinin sebep olabildiği splanknik iskemi, karaciğer ve/veya böbrek hasarının neden olduğu ciddi postoperatif komplikasyonlarla sonuçlanabilir. Bu çalışmada seçici tersinir bir CysLT1 reseptör antagonisti olan montelukastın, aortanın geçici oklüzyonuyla yaratılan böbrek ve karaciğer iskemi-reperfüzyon (I/R) hasarı üzerindeki koruyucu etkisini incelemek için tasarlandı.Gereç ve Yöntemler: Yirmi bir erkek Sprague-Dawley tipi sıçan, rasgele üç gruba (her grupta n7) ayrıldı; G1 (aort oklüzyonu ve montelukast uygulaması yok), G2 (45 dakika aort oklüzyonu; montelukast uygulması yok) ve G3 (45 dakika aort oklüzyonu, 10 mg/kg montelukast uygulaması). Reperfüzyonun 48. saatinde böbrek ve karaciğerden alınan doku örneklerinden histopatolojik değerlendirme ve HSP 70, interlökin-6 ve miyeloperoksidaz (MPO) ile immünohistokimyasal boyama yapıldı.Bulgular: Böbrekten alınan doku örnekleri tübüler hücre dejenerasyonu, sitoplazmik vakuol formasyonu, hemoraji ve tübüler dilatasyon açısındna incelendi ve gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulundu (P 0.001, P 0.017, P 0.001). G1 ve G3 gruplarında HSP-70 ile boyanmada G2 ye göre anlamlı fark saptandı (P 0.001). G3 karaciğer örneklerinde hepatosit dejenerasyonu G1 ve G2 den anlamlı olarak düşüktü (P 0.027).Sonuçlar: Yapılan çalışmanın bulguları, montelukastın böbrek ve karaciğer üzerinde koruyucu etkileri olduğunu histopatolojik ve immünohistokimyasal olarak göstermiştir. Montelukastın koruyucu etkileri, ilacın antioksidan ve antiinflamatuar etkilerine bağlanabilirÖğe Effect of Montelukast on Spinal Cord Ischemia-Reperfusion Injury(Turkish Neurosurgical Soc, 2015) Korkmaz, Kemal; Gedik, Hikmet Selçuk; Budak, Ali Baran; Yener, Ali Ümit; Kaya, Ertuğrul; Genç, Serhat Bahadır; Çağlı, KerimAIM: Paraplegia due to ischemia-reperfusion (I/R) injury of the spinal cord is a devastating complication of thoracoabdominal aortic surgery. Cysteinyl leukotrienes are potent mediators of inflammation that are associated with I/R injury. The present study was designed to investigate the role of montelukast, a selective reversible CysLT1 receptor antagonist, on spinal cord I/R injury in an experimental model. MATERIAL and METHODS: Twenty-one male Sprague-Dawley rats were randomly assigned to three groups (n=7 per group) as G1 (no aortic occlusion and montelukast administration), G2 (45 min. aortic occlusion; no montelukast administration) and G3 (45 min. aortic occlusion, 10 mg/kg montelukast administration). After neurologic evaluation using the Motor Deficit Index (MDI) score at the 48th hour of reperfusion, lumbar spinal cords were removed for histopathological evaluation and immunohistochemical staining for HSP70, interleukin-6 and myeloperoxidase (MPO). RESULTS: All rats in the G1 group had a normal neurological status and their MDI score was 0 (p<0.05). The MDI score of G3 was significantly lower than G2 group (2.8 vs. 5.5; p<0.05). Vacuolar congestion was found to be significantly lower in G1 than the other groups (p=0.0001). The interleukin-6 receptor level was found to be significantly lower in G3 group than the control group (p=0.013). There was no statistically significant difference found among the groups in terms of the degree of HSP70 and MPO staining. CONCLUSION: Increased generation of leukotrienes in postischemic organs play an important role in I/R injury. The findings of the current study demonstrated that montelukast improved motor recovery and decreased IL-6 levels in spinal cord I/R injury.Öğe Efficacy of iloprost and montelukast combination on spinal cord ischemia/reperfusion injury in a rat model(Bmc, 2013) Lafçı, Gökhan; Gedik, Hikmet Selçuk; Korkmaz, Kemal; Erdem, Havva; Çiçek, Ömer Faruk; Nacar, Osman Arıkan; Ankaralı, HandanBackground: The thoracic or thoracoabdominal aortic aneurysm surgery may cause spinal cord ischemia because of aortic cross-clamping and may result in severe postoperative complications caused by spinal cord injury. Ischemia/reperfusion injury may directly or indirectly be responsible for these complications. In this study we sought to determine whether combination of iloprost and montelukast can reduce the ischemia/reperfusion injury of spinal cord in a rat model. Methods: Medulla spinalis tissue concentrations of interleukin-6 (IL-6), myeloperoxidase (MPO) and heat shock protein 70 (HSP-70) were determined in 3 groups of Spraque Dawley rats: control group (operation with cross clamping and intraperitoneal administration of 0.9% saline, n = 7), sham group (operation without cross clamping, n = 7), and study group (operation with cross-clamping and intraperitoneal administration of iloprost (25 ng/kg) and montelukast (1 mg/kg), n = 7). The abdominal aorta was clamped for 45 minutes, with a proximal (just below the left renal artery) and a distal (just above the aortic bifurcation) clip in control and study groups. Hindlimb motor functions were evaluated at 6, 12, 24, and 48 hours using the Motor Deficit Index score. All rats were sacrificed 48 hours after the procedure and spinal cord tissue levels of myeloperoxidase, interleukin-6, and heat shock protein (HSP-70) were evaluated as markers of oxidative stress and inflammation. Histopathological analyses of spinal cord were also performed. Results: The tissue level of HSP-70 was found to be similar among the 3 groups, however, MPO was highest and IL-6 receptor level was lowest in the control group (p = 0.007 and p = 0.005; respectively). In histopathological examination, there was no significant difference among the groups with respect to the neuronal cell degeneration, edema, or inflammation, but vascular congestion was found to be significantly more prominent in the control group than in the sham or in the study group (p = 0.05). Motor deficit index scores at 24 and 48 hours after ischemia were significantly lower in the study group than in the control group. Conclusion: This study suggests that combined use of iloprost and montelukast may reduce ischemic damage in transient spinal cord ischemia and may provide better neurological outcome.Öğe Evaluations of open hearth surgeries in cardiovascular surgery department of kırıkkale yuksek İhtisas hospital [Yeni kurulan açık kalp cerrahisi merkezindeki açık kalp operasyonlarının de?erlendirilmesi](Duzce University Medical School, 2012) Gedik, Hikmet Selçuk; Korkmaz, Kemal; Deniz, HayatiAim: In this article, our aim is to present the first year results of newly founded cardiovascular surgery clinic. Study Plan: Cardiovascular surgery has been carried out on 106 patients from May 2008 to May 2009 after the completion of all preparations within seven months. The number of Male patients were 57 while the womens were 49 and their average age was calculated as 54,75 years. 19 individuals of total 93 patients who took coronary arterial by-pass were operated by off pump surgery. Of 10 patients who were operated by valve surgery, 5 of them were AVR, 4 patients were MVR and one was operated by both AVR and MVR. 2 patients were treated by ascending aorta due to aneurysm. Adult congenital surgery was applied to one patient due to secundum type atrial septal defect. The major comorbidities in all patients were cronic obstructive lung disease (n=42), type-II diabetes mellitus (n=35), left ventricul disfonction (LV EF%:30-50 n=19), peripherial arterial disease (PAD n=8) morbid obesity (BMI?40 n=5), and cronic renal failor (n=2). Findings: The mortality rate of the hospital is about 3.7% due to the death of four patients who took coronary arterial bypass surgery. And the coronary surgery mortality ratio was calculated as 3.7 %. One of lost patients had both coroner artery disease and abdominal aort aneurysm. Due to aneurysm, operation to patient was planned in 3 rd month after coronary surgery. Aneurysm rupture was formed after extubation in 8th hour of post operation.Aorto-biiliac by pass surgery was immediately applied to the patient. After the development of low cardiac output, the patient was lost. In second mortality, the risk scor of coronery surgery was very high (Euro scoration= 9). In 5 th day of post operative monitoring in service, The coronary arter patient, having preoperative unstable angina pectoris, was lost due to fast developing pulmoner aspiration after respiratuar and cardiac arrest. In third mortality, the patient was retransferred to intensive care due to cerebrovascular stroke in 5. day of postoperation. Despite the early care, the patient was lost at intensive care by pneumonia and sepsis in 44 th day of postoperation. The fourth mortality was occured in 5 th day of bilateral spontaneous pneumothorax development. The morbiditiy ratio was calculated as 6.6 % since 7 patient were re-explorated due to bleeding. No infection including superficial skin infection was experienced. Result: It is inevitable to experience some defections up to the formation of routine sequence in newly founded open hearth surgery centers. In this context, more careful attempts should be considered to prevent the increase in mortality and morbidity. We consider our clinic adequately successful with respect to local and international standarts, in terms of mortality and morbidity, although it is newly set up. © 2012 Düzce Medical Journal.Öğe Massive Air Embolism During Open Heart Surgery(Düzce Üniversitesi, 2011) Deniz, Hayati; Gedik, H Selçuk; Korkmaz, KemalMassive air embolism is the most serious complication of cardiopulmonary bypass during openheart surgery. 24 year old man had undergone an open heart operation for aort valve replacement.After cardiopulmonary bypass started and left atrial vent was applied, we detected a massiveair in the arterial cannula. The pump was stopped and trandelenburg position was given to thepatient. The connection of the arterial line was cut. A cannula was placed to vena cava superiorfor temporary retrograde serebral perfusion. 0.5 - l/min retrograde serebral perfusion wassupplied aproximately for five minutes. Abundant air was discharged from the localizatiof theaortic canulation. Aortic valve replacement was performed under cardiopulmonary bypass. Thepatient developed no neurologic deficit and was discharged without any problem. To avoiddestructive complications of routine cardiac surgery, cardiac surgeons must be fast and knowwhat to doÖğe Off-Pump ile On-Pump Koroner Bypass Cerrahisinde İnflamatuar Yanıtın Karşılaştırılması(2012) Korkmaz, Kemal; Gedik, Hikmet Selçuk; Lafcı, Gökhan; Yalçınkaya, Adnan; Diken, Adem İlkay; Çağlı, KerimAmaç: Bu çalışmamızda off-pump ve on-pump yöntemi ile koroner bypass operasyonu yapılan hastalardaki inflamatuar yanıtta önemli olan tümör nekrozis faktör-alfa (TNF-?) ile Creaktif protein (CRP) değerleri karşılaştırılarak klinik yansımaları incelenmiştir. Çalışma planı: Kliniğimizde koroner bypass operasyonu yapılan 40 hasta çalışmaya alındı. Birinci grup on- pump hastaları (Grup I, n20), ikinci grup ise off pump (Grup II, n20) hastalarından oluşturuldu. Her iki grupta operasyondan bir gün önce ve postoperatif 6.saatte tümör nekrozis faktör, ayrıca operasyondan bir gün önce, postoperatif 1. ve 3. günlerde C-reaktif protein ile akyuvar düzeylerine bakıldı. Sonuçlar: Karşılaştırdığımız tümör nekrozis faktör düzeylerinde preoperatif dönemde anlamlı bir fark izlenmezken (p0.098), postoperatif dönemdeki tümör nekrozis faktör düzeyleri Grup Ide anlamlı olarak daha yüksek bulundu (p0.016). Her iki gruptaki preoperatif C-reaktif protein düzeyleri arasında anlamlı bir fark bulunmazken (p0.074), Grup Ide postoperatif 1. ve 3. gündeki C-reaktif protein düzeyleri anlamlı olarak daha yüksek bulundu (p0.021 - p:0.019). Her iki grubun preoperatif (p0.094), postoperatif 1.gün (p0.091) ve postoperatif 3.gün (p0.095) white blood cell düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmadı. Tartışma: Kardiyo-pulmoner by-pass kullanılarak yapılan operasyonlarda inflamatuar yanıtın bir göstergesi olan tümör nekrozis faktör ve C-reaktif protein düzeyleri atan kalpte yapılanlara oranla anlamlı derecede yüksek bulunmuştur.Öğe Periferik arter bypass cerrahisinde greft seçimi ve bu seçimin greft açıklığına katkısı(2012) Gedik, Hikmet Selçuk; Korkmaz, Kemal; Deniz, HayatiAmaç: Bu çalışmada, periferik bypass cerrahisinde seçilen greftlerle ilgili klinik sonuçlarımızı sunmayı amaçladık. Gereç ve yöntem: Çalışmaya Ağustos 2007- Ocak 2009 tarihleri arasında Kalp ve Damar Cerrahisi kliniğinde periferik arter bypass cerrahisi uygulanan 68 hasta alınmıştır. Hastaların % 81’i erkek (n55), %19’u kadındı (n13) ve yaşları ortalama 5710 idi. Hastalardan 16 tanesine aorto-bifemoral bypass, 36 hastaya femoro-popliteal bypass, 7’sine femoro-femoral kros over bypass, 4’üne iliofemoro- popliteal bypass, 4’üne axillo-bifemoral bypass ve 1 hastaya aorto- femoral bypass yapıldı. Aterosklerotik alana ve yapılacak cerrahi tekniğe göre Safen ven, ringli politetrafloroetilen (PTFE) ve Dacron, ringsiz PTFE ve Dacron veya kompozit greft kullanıldı ve bir yıllık açıklık oranları karşılaştırıldı. Bulgular: Hastalar bir yıl boyunca klinik olarak ve doppler ultrasonografi ile değerlendirmeye alındı. Ringli PTFE ile axillo-femoral yapılan 1 hastada 3. ayda, femoro-popliteal bypass yapılan 1 hastada 6. ayda total oklüzyon görüldü. Ringli PTFE femoro-femorol cross over yapılan bir vakada, ringsiz PTFE kullanılan dört femoro-popliteal vakasında ve otojen safenven kullanılan bir femoropopliteal vakasında asemptomatik %20-50 stenoza yol açan daralmalar tespit edildi. Hastaların 31’ine diz üstü, 37’sine de diz ve diz altı bölgelere cerrahi girişim uygulandı. Diz üstü bölgede kullanılan sentetik greftler arasında ve sentetik greftlerle safen ven greftleri arasında açıklık oranı bakımından önemli bir fark görülmezken, diz ve diz altı bölgesinde safen ven greftinin diğer sentetik greftlere gör daha üstün olduğu görülmüştür.Öğe Protective effect of heparin in the end organ ischemia/reperfusion injury of the lungs and heart(Bmc, 2012) Gedik, Hikmet Selçuk; Korkmaz, Kemal; Erdem, Havva; Karakılıç, Evvah; Lafçı, Gökhan; Ankaralı, HandanBackground: Ischemia/reperfusion (I/R) injury is harmful to the cardiovascular system and is responsible for the inflammatory response and multiple organ dysfunctions. In this study we investigated the effect of activated clotting time level on the aortic cross-clamping triggers a systemic inflammatory response and it effects to lungs and heart. Methods: End organ concentrations of interleukin-6 (IL-6), myeloperoxidase (MPO) and heat shock protein 70 (HSP-70) were determined in four groups of Spraque Dawley rats: ischemic control (operation with cross clamping received IP of 0.9% saline at 2 ml/kg n=7) Sham (operation without cross clamping, n=7), heparin (ACT level about 200), High dose heparin (ACT level up to 600) The infrarenal aorta was clamped for 45 minutes by a mini cross clamp approximately 1cm below the renal artery and 1cm iliac bifurcation in all groups without sham group. Heparin was given intraperitoneal (IP) before the procedure. All rats were sacrificed 48 h later. In a second experiment, the effects of I/R on remote organs (lungs and heart) were harvested for analysis. We evaluated tissue levels of myeloperoxidase, interleukin-6, and heat shock protein (HSP-70) were analyzed as markers oxidative stress and inflammation. Histological analyses of the organs were performed. Results: The lungs paranchymal MPO and HSP-70 levels significantly decreased (p<0.05), but IL-6 level was not significant (p>0.05) in heparinized and high dose heparinized groups when compared to ischemic control group. Histopathological evaluation as edema, cell degeneration, inflammation statistically significantly decreased in both group heparinized and high dose heparinized compared with ischemic control group (p<0.05). The heart paranchymal MPO levels significantly decreased in heparinized and high dose heparinized groups when compared to ischemic control group (p=0.023). IL-6, HSP-70 levels were not significant heparinized and high dose heparinized groups when compared to ischemic control group (p=0.0489, p=0.0143). Histopathological evaluation as degeneration statistically significantly decreased in both group heparinized and High dose heparinized compared with ischemic control group (p=0.005). Conclusion: Heparin decreased remote organs injury on the lung and heart after ischemia/reperfusion of infra-renal section of the body in the rat model. So, we should be balance to act level for avoid to I/R injury per operative and early post operative period as providing ACT level nearly 200.Öğe Spinal Kord İskemi-Reperfüzyon Hasarına Montelukastın Etkisi(2015) Korkmaz, Kemal; Gedik, Hikmet Selçuk; Budak, Ali Baran; Yener, Ali Ümit; Kaya, Ertuğrul; Genç, Serhat Bahadır; Çağlı, KerimAmAÇ: Çalışma, deneysel bir modelde, seçici tersinir bir CysLT1 reseptör antagonisti olan montelukastın, spinal kord iskemi-reperfüzyon (I/R) hasarı üzerindeki rolünü incelemek için tasarlandı. yÖntem ve GereÇler: Yirmi bir erkek Sprague-Dawley tipi sıçan, rasgele üç gruba (her grupta n 7) ayrıldı; G1 (aort oklüzyonu ve montelukast uygulaması yok), G2 (45 dakika aort oklüzyonu; montelukast uygulaması yok) ve G3 (45 dk aort oklüzyonu, 10 mg / kg montelukast uygulaması).Reperfüzyonun 48. saatindeki Motor Defisit Indeksi (MID) skorlaması kullanılarak yapılan nörolojik değerlendirmeden sonra, lomber spinal kordlar, histopatolojik değerlendirme ve HSP70, interlökin-6 ve miyeloperoksidaz (MPO) için immünhistokimyasal boyama amacıyla çıkartıldı. BulGulAr: G1 grubundaki tüm sıçanların nörolojik durumu normaldi ve MDI skorları 0\'dı (p 0.05). G3\'ün MDI skoru, G2 grubuna göre anlamlı derecede düşük bulundu (2.8 vs 5.5; p 0.05 ). G1'de vaküoler konjesyon, diğer gruplara göre anlamlı derecede düşük bulundu (p 0.0001). İnterlökin-6 reseptörü düzeyi, G3 grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha düşük bulundu (p 0.013). HSP70 ve MPO boyanma derecesi açısından gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu. Postiskemik organlarda lökotrienlerin artan üretimi, I/R hasarında önemli bir rol oynamaktadır. sOnuÇ: Çalışmanın bulguları, montelukastın motor iyileşmeyi geliştirdiğini ve spinal kordun I/R hasarında IL-6 düzeylerini azalttığını göstermiştir.Öğe Yeni Kurulan Açık Kalp Cerrahisi Merkezindeki Açık Kalp Operasyonlarının Değerlendirilmesi(2012) Gedik, Hikmet Selçuk; Korkmaz, Kemal; Deniz, HayatiAmaç: Yazımızda yeni kurulan açık kalp cerrahisi merkezindeki ilk bir yıllık sonuçları sunmayı amaçladık Çalışma planı: Kliniğimizde açık kalp cerrahisi için tüm hazırlıklar 7 ay gibi kısa bir sürede tamamlandıktan sonra Mayıs 2008 ile mayıs 2009 tarihleri arasında toplam 106 hastaya açık kalp cerrahisi uygulandı. Bu hastaların 57si erkek, 49u kadın olup ortalama yaş 54.75 20 olarak hesaplandı. Koroner arter bypass uygulanan 93 hastanın 19unda atan kalpte bypass yapıldı. Mitral kapak replasmanı 5, aort kapak replasmanı 4, aort kapak ve mitral kapak replasmanı birlikte 1 hastaya uygulandı. Asendan aort replasmanı, anevrizma nedeniyle 2 hastada uygulandı. Yetişkin konjenital cerrahi ise 1 hastada sekundum atriyal septal defekt nedeniyle uygulandı. Hastalarda major komorbiditeler Kronik obstrüktrif akciğer hastalığı (KOAH, n42), diyabetes mellitus (DM II, n35), sol ventrikül disfonksiyonu (LV EF% :30- 50 n19), periferik arter hastalığı (PAH, n8) morbid obesite (BMI40 n5), ve kronik böbrek yetmezliği (KBY, n2), şeklindeydi. Bulgular: Hastane mortalitesi dört hasta ile %3,7 oranında gerçekleşti. Mortalitelerin 4ü de koroner cerrahi mortalitesi olup yalnızca koroner cerrahi mortalite oranı %4,3 olarak hesaplandı. Kaybedilen hastalardan birincisi koroner arter hastalığı ve abdominal aort anevrizması mevcuttu. Hastaya koroner cerrahi sonrası 3. ayında anevrizmaya yönelik operasyon planlanıyordu. Koroner bypass sonrası postoperatif 8. saatinde ekstübasyon sonrası anevrizma rüptürü nedeniyle acil operasyona alınan hastaya aortobiiliak bypass uygulandı düşük kardiyak output gelişen hasta kaybedildi. İkinci mortalitemiz ise koroner cerrahi risk skoru yüksek olan (euro skorlaması 9) anstabil anjina pektorisli koroner arter hastası olup postoperatif 5. gününde servis takiplerinde ani gelişen aspirasyon nedeniyle solunum ve kardiyak arrest sonrası kaybedildi. Üçüncü mortalite postoperatif 3. gününde servis takiplerinde serebrovasküler inme nedeniyle tekrar yoğun bakıma alındı. Erken dönemde başlayan tedaviye rağmen hasta postoperatif 44. gününde yoğun bakım takibinde pnomoni ve sonrasında gelişen sepsis nedeniyle kaybedildi. Dördüncü mortalite ise bilateral büllöz akciğeri ve morbid obezitesi olan hasta postoperatif 5. gününde bilateral spontan pnomotoraks gelişmesi üzerine kaybedildi. Morbidite olarak 7 (%6.6) hastada drenaj nedeniyle re-explorasyon gerekti. Hiçbir hastada yüzeyel cilt infeksiyonu dahil infeksiyon görülmedi. Sonuç: Ciddi mortalite ve morbiditeye sahip açık kalp cerrahisi operasyonları özellikle yeni kurulan merkezlerde rutin işleyiş yerine oturuncaya kadar gelişebilecek aksaklıklar açısından daha fazla dikkat gerektirmektedir. Henüz yeni kurulmasına karşın kliniğimizde morbidite ve mortalitenin ülkemiz ve dünya standartları ile karşılaştırıldığında başarılı olduğunu düşünmekteyiz.