Yazar "Ekiz, Necmettin Salih" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 19. Yüzyıl Aşkenaz Yahudilerinin Monoteist Reformu İçin Bir Model Olarak Hz. Muhammed(2020) Ekiz, Necmettin Salih; Tolan, John[No Abstract Available]Öğe Arapça Aslından Yapılan İlk İngilizce Kur'ân Tercümesi: George Sale'in The Koran'ı(2022) Kabakcı, Ersin; Çelik, Feyza; Ekiz, Necmettin SalihBu makalede Arapça aslından İngilizceye yapılan ilk Kur’ân tercümesi olarak literatüre geçen İngiliz oryantalist George Sale’in The Koran adlı çalışması analiz edilmektedir. Makale, İngilizce Kur’ân tercümelerinin analizine dair Türkçe literatürde yok denecek kadar az çalışma bulunduğu tespitinden hareket etmektedir. Çalışmanın varsayımı, İslam’ın temel kaynağı Kur’ân’ın İngilizce tercümelerinin, ortaya çıktığı dönemin İslam ve Kur’ân algısına ilişkin önemli veriler sunacağı gibi bu literatürün müteakip dönemi de etkileme potansiyeline sahip olduğudur. Buradan hareketle, kronolojik bir okumanın gerekliliği de düşünülerek, içerdiği 187 sayfalık geniş mukaddimesi ile birlikte The Koran’ın tetkik edilmesi amaçlanmıştır. Sale’in tercümesinin kronolojik önceliğe sahip olmasının yanı sıra müteakip literatürü de etkilediği yönündeki veriler, bu makalenin önemini ortaya koyan hususlar olarak öne çıkmıştır. Böylece sonraki dönemlerde daha akademik bir zeminde gerçekleştirilen İslam’a ve Kur’ân’a yönelik oryantalist araştırmalara etki etmesi muhtemel eserlerin mercek altına alınmayı hak ettiği, haklı bir tez olarak ortaya çıkmıştır. Bu arka planda öncelikle Sale’in hayatına dair sınırlı bilgiler ve tercümesinde atıf yaptığı geniş literatür paylaşılmaktadır. Tercümede Latince, Arapça, İngilizce ve Fransızca çok sayıda kaynağa referans verilmektedir. Buna rağmen söz konusu kaynakların tamamının Sale’in elinde bulunmadığı, onun bu noktada özellikle Ludovico Marracci tarafından kaleme alınan Latince tercümeden yararlandığı yönündeki tespitler ele alınmaktadır. Sale tercümede literal çeviriye büyük oranda bağlı kalmakta ve ayetlere yaptığı ilâve izahları metnin aslından ayırmak amacıyla italik olarak vermektedir. Ancak onun ilave izahları italik olarak verme hassasiyetini zaman zaman koruyamadığı fark edilmektedir. Tercümenin, her sayfasında yer alan detaylı dipnotlarıyla bir “meal-tefsir” özelliğine sahip olduğu görülmektedir. Ayrıca ayetlerin izahında gerek Kitâb-ı Mukaddes’e gerekse bazı mitolojik anlatılara yapılan atıflar, Sale’in bazen metinlerarası bir perspektifle izahlar yaptığını göstermektedir. Eserin mukaddime kısmı, Kur’ân tercümesinde izlenilen metoda ilişkin bir bilgi vermemektedir. Cahiliye dönemi Araplarının dinî, sosyokültürel ve ekonomik durumları, İslam’ın gelmesiyle birlikte ortaya çıkan gelişmeler, imanın ve İslam’ın şartları, Kur’ân’ın kelime anlamı, genel özellikleri, edebî yapısı, cem’i ve istinsahı gibi pek çok konuya ayrıntılı olarak değinilmektedir. Bu itibarla mukaddimenin Kur’ân tercümesine yazılan bir içerikten daha fazlasını ifade ettiği gözlenmektedir. Mukaddimede Kur’ân özelinde yapılan değerlendirmelere bakıldığında, Kur’ân’ın yapısal özelliklerinden ritüellere kadar pek çok konuda Yahudilikten etkilendiği tezi ortaya atılmaktadır. Bu bağlamda makalenin önemli bulgularından birisi de mukaddimede ortaya atılan Yahudi köken iddialarının tercüme ve dipnotlara hemen hiç yansımaması olarak ortaya çıkmaktadır. Söz gelimi abdest, teyemmüm, hurûf-ı mukatta‘a gibi pek çok konuya ilişkin ayetlerin dipnotlarında mukaddime kısmında değinilen Yahudi köken iddialarına dair hemen hiçbir veri yer almamakta yalnızca mukaddimedeki ilgili bölüme atıfla yetinilmektedir. Diğer yandan Sale pek çok yerde Envâru’t-Tenzîl, Celâleyn, Keşşâf gibi tefsirlerdeki izahları neredeyse motamot vermektedir. Sale’in teslis ve Garânîk olayıyla ilişkilendirilen ayetlerin izahında bile aynı tutumu sergilediği açıkça görülmektedir. Gerek tercüme kısımda yer alan italik izahlarda gerekse dipnotlarda Beydâvî’ye verdiği referanslarda mütercimin elinde bulunan Beydâvî tefsirini kullandığı anlaşılmaktadır. Elinde bulunmayan diğer tefsirlere yönelik atıflarının ise içerik olarak Marracci’nin tercümesindeki atıflarla örtüşmesi, Sale’in tercümesindeki Marracci etkisini gösteren önemli bir bulgu olarak ortaya çıkmaktadır. Yine de Sale’in tercümesini Marracci’nin “Kur’ân’a reddiye” amacıyla kaleme aldığı Latince tercümesinin İngilizceye çevirisi mesabesine indirgemenin doğru olmadığını ifade etmeliyiz. Zira her sureye müstakil bir reddiye kısmı ekleyen Marracci’nin aksine Sale’in gerek tercümede gerekse dipnotlarda ilmî bir içerik ve üslup gözetme gayreti içinde olduğu açıkça görülmektedir. Bu bağlamda tercümenin mukaddimesi ile tercüme kısmı arasında iki farklı Sale ortaya çıkmaktadır: Oryantalist Sale ve mütercim Sale. Neticede İngilizce Kur’ân tercümelerinin tarihî serencamına dair bir incelemenin ilk inisiyatifini ifade eden bu makale, Sale’in tercümesinin müteakip tercümelere ya da daha genel anlamda oryantalistik literatüre etkisinin de araştırılmayı hak eden bir konu olduğunu ortaya koymaktadır. Bu bağlamda tercüme literatürüne ilişkin yapılacak müteakip çalışmaların Batı’nın Kur’ân algısında Kur’ân tercümelerinin yerine dair daha kapsamlı veriler sunacağı öngörülmektedir.Öğe The First Qurʾān Translation from Arabic to English :The Koran by George Sale(Hitit Univ, 2022) Kabakcı, Ersin; Ekiz, Necmettin Salih; Çelik, FeyzaThis article analyzes the work of British orientalist George Sale, The Koran, which is known as the first Qur'an translation from its Arabic original to English. The assumption of the study is that the English translations of the Qur'an, the main source of Islam, will provide important data on the perception of Islam and the Qur'an in the period in which it emerged, and that this literature has the potential to influence the following period. From this point of view, considering the need of a chronological reading, it is aimed to examine The Koran with its 187-page introduction. In addition to the chronological priority of Sale's translation, the data that it influenced the subsequent literature stood out as the issues that reveal the importance of this article. Thus, it has emerged as a justified thesis that works that are likely to have an impact on orientalistic research on Islam and the Qur'an, which were carried out on a more academic basis in the later periods, deserve to be scrutinized. In this background, first, we will touch on the limited information available about Sale's life and the extensive literature that he refers to in his translation. Many references are made in the translation in Latin, Arabic, English and French. Besides, we have found out that not all of the mentioned sources are at Sale's disposal, and that these sources were given along with the Latin translation written by Ludovico Marracci. To a great extent, Sale adheres to the literal translation and gives additional explanations to the verses in italics in order to distinguish them from the original text. However, it is seen that he occasionally fails to do so. The work has a translation-commentary format with detailed footnotes on each page. In addition, the references to the Bible and some mythological narratives in the elucidation of the verses show that Sale also makes intertextual explanations. The introduction part of the work does not give any information about the method followed in the translation of the Qur'an. Instead, it includes the religious, socio-cultural, and economic situation of the Arabs of the Jahiliyya period, the developments that emerged with the advent of Islam, the pillars of faith (iman) and Islam, the lexical meaning of the Qur'an, its general characteristics, literary structure, its collection (jamMODIFIER LETTER LEFT HALF RING) and istinsakh. In this regard, we can say that the introduction comprises of more than a content just written for the translation of the Qur'an. Focusing on his considerations about the Qur'an in the introduction part, we can highlight Sale's claim, i.e., that the Qur'an was influenced by Judaism in terms of various topics from its structural features to rituals. In this context, one of the important findings of the article is that the claims of Qur'an's Jewish origin made in the introduction part are hardly reflected in the translation and its footnotes. For example, in the footnotes given for the verses on several matters such as wuduMODIFIER LETTER RIGHT HALF RING, tayammum, and al-huruf al-muqattaMODIFIER LETTER LEFT HALF RINGa, there is not even a brief reference to such kind of claims except referring to the relevant section in the introduction part. On the other hand, in the explanation of verses, Sale shares the information available in tafsirs such as Baydawi, Jalalayn, and Kashshaf, almost without any comment. Sale adopts the same attitude even in the explanation of the verses related to Trinity and the Gharanik event. It is understood that both in the italicized explanations in the translation part and in the references he gave to Baydawi in the footnotes, the translator used the Baydawi tafsir that he had. The fact that Sale's references to other tafsirs which he did not have while making the translation coincide with the citations in Marracci's work emerges as an important finding showing the Marracci effect in Sale. Despite all, it would be unfair to reduce Sale's work to the English translation of Marracci's, which was written for the purpose of refutation of the Qur'an. For, unlike Marracci, who adds a refutation to every sura, Sale attempts at a scholarly style not only in the translated text but also in the footnotes. In this context, it seems there are two different Sale, one in the Preliminary Discourse and the other in the translation part: The orientalist Sale versus the translator Sale. As the first endeavor of a study on the historical significance of the English Qur'an translations, this article argues that the impact of Sale's translation is a significant subject in the orientalistic literature that deserves to be investigated. We anticipate that the subsequent studies on the translation literature will provide more extensive knowledge about the place of the Qur'an translations in the Western perceptions of the Qur'an.Öğe Oryantalist Kur'an Araştırmaları Bir Müslüman İçin Ne İfade Eder?(2023) Ekiz, Necmettin SalihKur’an tarihi, yaklaşık son iki yüz yıldır oryantalist İslam araştırmalarından en önemli ve en çok çalışma yapılan alanlarından biri olmuştur. İslam’ın en temel kaynağı olması hasebiyle Kur’an her zaman oryantalistlerin ilgisini çekmiş ve Kur’an üzerine muhtelif açılardan pek çok çalışma kaleme almışlardır. Dolayısıyla modern anlamıyla bir ilim dalı olarak Kur’an tarihinin kurucusu oryantalistler olmuşlar, bu alanın temel araştırma konularını ve yöntemlerini ilk olarak onlar belirlemişlerdir. Temel paradigmaları itibariyle Kur’an’ın ilahi vahiy olduğunu kabul etmeyip onu bizzat Hz. Muhammed’in yazdığı veya yazdırdığı ön kabulüyle hareket eden oryantalistler, Hz. Muhammed’in peygamberliğinin başından itibaren günümüze kadar Kur’an’ın yazıya geçirilişini ve mushaflaştıktan sonra günümüze kadar geçirdiği aşamaları araştırma konusu etmişlerdir. Bu doğrultuda her şeyden önce Abraham Geiger’ın (ö. 1874) öncülüğünde Kur’an’ın kökenini tespit etmeye çalışmışlar, İslam’ın kökenini başta semavi dinler olmak üzere çevre din ve kültürlerde aramışlardır. Hemen hemen eş zamanlı olarak, modern dönemde Kur’an tarihinin kurucu ismi kabul edilen Theodor Nöldeke’nin (ö. 1930) açtığı yoldan giderek Kur’an el yazmaları üzerine yaptıkları çalışmalar üzerinden en otantik metne ulaşma ve kritik edilmiş bir Kur’an metni ortaya koymayı hedeflemişlerdir. Kur’an metninin tarihinin yanı sıra Kur’an’ın iç yapısıyla da ilgilenmişler, sûre ve ayet tertibinin yanı sıra yine sûre ve ayetler arasındaki münasebât, diğer deyişle metiniçi bütünlük üzerine de çalışmalar yapmışlardır. Müslümanlar ise modern anlamıyla Kur’an tarihine oryantalistlerden sonra giriş yaparak genelde onların iddialarını cevaplamaya matuf çalışmalar kaleme almışlardır. Bu çalışmada ilk olarak modern dönemde Kur’an tarihinin ortaya çıktığı dönemden günümüze kadar geçirdiği aşamalar, yapılan çalışmalar, ekoller, temel iddialar ve yöntemler ele alınarak Batılı Kur’an tarihi literatürü sunulmuştur. Başta, Kur’an tarihi konularının neredeyse tamamının kurucusu sayılabilecek Alman oryantalist geleneği üzere olmak üzere diğer Batılı geleneklere de dikkat çekilmiş, kronolojikten ziyade ülke ve gelenek bazlı bir anlatım benimsenmiştir. Ekollerin benimsediği yöntemler arasındaki temel farklar üzerinde özellikle durulmuş, tarihsel süreçte yaşanan kırılma ve dönüşümlere vurgu yapılmıştır. Bu şekilde oryantalist gelenek ve birikim ortaya konduktan sonra bunun Müslüman araştırmacılar için ne ifade ettiği tartışılmıştır. Bu tartışma yapılırken her iki dünya arasındaki ön kabuller ve paradigma farkları göz önünde bulundurulmuştur. Bu mukayese sonucunda Batılı araştırmacılar tarafından oluşturulan birikimin Müslümanlar tarafından uygulanabilirliğinin keyfiyetine ışık tutularak yapılabilecek yeni çalışmalara ve açılabilecek yeni alanlara işaret edilmiştir.Öğe Oryantalist Literatürde Kur’ân’ın Yahudi Kökenli Olduğu İddiası: Bir Tarihçe Denemesi(2022) Ekiz, Necmettin SalihBu çalışmada oryantalistik Kur?ân araştırmalarının en tartışmalı konularından biri olan Kur?ân?ın Yahudi kökenli olduğu iddiası konu edilmiştir. İlgili iddia, onu modern dönemde ilk kez akademik bir çalışmada ortaya koyan Abraham Geiger (1810-1874) üzerinden ele alınmıştır. Abraham Geiger?ın bu çalışması hem akademik hem de dinî çevrelerde büyük yankı uyandırmış ve kendisinden sonra aynı yöntem kullanılarak pek çok çalışmanın yapılmasına zemin hazırlamıştır. Her ne kadar durum böyle olsa da bu çalışmada ondan önceki dönemde bu iddianın varlığı sorgulanmış ve iddianın ilk örneklerine Orta Çağ Yahudi âlimlerinin eserlerinde rastlandığı tespit edilmiştir. Üç başlıktan oluşan çalışmada ilk olarak Abraham Geiger öncesi Yahudi köken iddiasının tarihî seyri mercek altına alınmıştır. Bu bağlamda Kur?ân?ın nüzul döneminden başlamak suretiyle Ortaçağ Yahudi literatürü incelenmiş ve Geiger?a gelinceye değin ilgili iddianın örnekleri tespit edilmiştir. Geiger?ın iddialarının özgünlüğünü tahlil etme ve selefleriyle benzer yahut farklı noktalarını tespit etme açısından bu tarihçenin önem arz ettiği düşünülmektedir. İkinci başlıkta önce Geiger?ın hayatı ve eserleri hakkında bilgiler verilmiş, yaşadığı dönemin dinî ve sosyo-kültürel şartlarının çalışmaları ve zihin dünyası üzerindeki etkisi sorgulanmıştır. Akabinde Yahudi köken iddiasını detaylı bir şekilde temellendirmeye çalıştığı doktora tezi üzerinden iddiasında takip ettiği yöntem ve temel iddiaları ortaya konulmuştur. Üçüncü ve son başlıkta ise Geiger sonrası oluşan Yahudi köken literatürü incelenmiş, eser-yazar bilgileri üzerinden örnekler verilerek iddianın son dönemdeki seyrine dikkat çekilmiştir. Çalışma neticesinde, oryantalist Kur?ân araştırmalarında ciddi bir yer tutan Yahudi köken iddiasının tarihsel seyri Abraham Geiger öncesi ve sonrası incelenmek suretiyle ortaya konulmaya çalışılmıştır.Öğe Perception of Islam in 19th Century German-Jewish Orientalism(Sakarya Univ, 2022) Ekiz, Necmettin SalihIn this study, the perception of Islam by 19th century German-Jewish orientalists is discussed. The study consists of four titles, excluding the introduction and conclusion. Firstly, general information about German orientalism is given, its relationship with imperialism and colonial activities is questioned, and attention is drawn to its connection with other orientalist traditions such as British and French. According to the researchers, the relationship of German orientalists with colonial activities was not as intense as the members of other orientalist traditions, so political factors remained in the background in their research, and they were able to adopt a more objective point of view. This was explained by Germany's relatively late participation in colonial activities. Therefore, it is important to determine the religious and socio-cultural factors in their perception of Islam. The beginning of German orientalism's involvement in Middle Eastern and Islamic studies dates to the first half of the 19th century. This was mostly carried out by the hand of German-Jewish orientalists. Thanks to them, there was a boom in orientalist Islamic studies, and this situation continued until the Second World War. In other words, German-Jewish orientalists had a vital importance for both German and Western orientalism. In the second section, the religious and socio-cultural positions of German-Jewish orientalists in the 19th century were examined, and the factors behind their participation in Islamic studies were tried to be determined. It has been tried to reveal that they participated in Islamic studies with some religious and socio-cultural factors as well as political factors. While participating in Islamic studies, the main starting points were determined, and in this context, their thoughts and studies on both Judaism and Christianity were pointed out. The fact that the Bible criticism studies carried out at that time also raised some questions about the authenticity of Jewish sources were influential in the involvement of Jews in theological academic activities. The German-Jewish orientalists, who came together in the activities called Wissenschaft des Judenthums (Science of Judaism), tried to develop an original science of Judaism in the academy, where Christians were the dominant power and attempted to rewrite the history and theology of Judaism. In addition, they tried to break the negative perception of Jews and Judaism in Europe for centuries, and they wanted to show that Jews could be useful members of Europe if the necessary opportunity was given. Islam occupied an important place in all these efforts. As a matter of fact, they used Islam as a tool to achieve their goals in question. First, Rabbi Abraham Geiger claimed that it was derived from Judaism, a claim that came to the fore at the academic level with his doctoral thesis. The main purpose of these claims is to emphasize the superiority and perfection of Judaism by showing that a religion like Islam, which has presented a magnificent civilization to the world, is actually derived from Judaism. After Geiger, a huge literature of origins has emerged, and although the tone and nature of the studies have changed relatively, the basic claim has remained the same. German-Jewish orientalists not only claimed that Islam was of Jewish origin but also claimed that Christianity was of Jewish origin. Abraham Geiger pioneered this issue. By claiming that Jesus was a Pharisee Jew, he claimed that Christianity was actually invented by Paul and broke with Jewish teaching at his hand. Geiger's another contemporary scholar German-Jewish Heinrich Graetz, made a similar claim, but unlike Geiger, he argued that Jesus was not a Pharisee but an Essene Jew. With this claim, Graetz was not actually different from Geiger. As a matter of fact, while claiming that he was a Pharisee, Geiger emphasized the ideal Jewish belief and actually referred to the claim that Jesus was a faithful Jew and did not establish a new religion; Graetz, on the other hand, by saying that he was Essene, is actually he claimed that Jesus introduced neither a moral nor a theological system, and that he was an ignorant and bigoted person. Both claims had the same goal: When Jesus was Judaized, there would be no religion called Christianity. Reformist identities of German-Jewish orientalists have come to the fore in both their Islamic and Christian studies. For example, Abraham Geiger, who is considered to be the founder of Reformist Judaism, praised Islam's strict adherence to the belief of oneness (tawhid). He saw Muhammad as a great reformer because of his struggles in this direction. In doing so, his main purpose was to draw attention to the ideal state of Judaism. According to him, if the Jews rediscover their own selves, they will be able to reach this level easily. He also spoke highly of Islam's openness to science and philosophy and compared all these positive features with the negative features of Christianity. Because the Jews have been exposed to Christian persecution for centuries and have had the opportunity to develop only under Muslim rule. The emphasis on Muslim Spain has come to the forefront in the revival of Judaism in the modern period and in the usage of Islam as a functional tool in making it ideal. Because the Jews lived their most prosperous period in Muslim Spain and they found the opportunity to develop the most in every sense there. This led German-Jewish researchers to question whether the same was possible for 19th century European Jews. These perspectives of German-Jewish orientalists did not remain only in theory; Jewish scholars who went to Islamic countries after the establishment of travel facilities witnessed the environment they dreamed of and spoke highly of it. Jewish scholars, who talked about the beauties of Islam even in the diaries they kept during their travels, described the Judaism they desired through Islam. In other words, these researchers, who stood out with their reformist identities, tried to transform Judaism into Islam, which they took as a model. Therefore, by developing a positive discourse about Islam and its prophet, they caused a paradigmatic break in the negative Christian-Western perception of Islam that has been going on for centuries.Öğe YAHUDİLİĞİ ORYANTALİZMDEN KURTARMAK İÇİN İSLAM'I ARAÇ OLARAK KULLANAN ALMAN-YAHUDİ ARAŞTIRMALARI(2020) Heschel, Susannah; Ekiz, Necmettin SalihOryantalist İslam çalışmaları 19. yüzyılda altın çağını yaşamıştır. Günümüzde halatemel başvuru kaynakları olarak kullanılan eserlerin kaleme alındığı bu dönemdeAlman-Yahudi oryantalistlerin müstesna bir konumu vardır. Alman-Yahudioryantalistlerin İslam araştırmalarına dahil olmaları, İngiliz ve Fransızoryantalistler gibi birtakım kolonyal ve emperyalist saiklerden ziyade daha çokteolojik kaygılarla olmuştur. İslam’a uygulanan “öteki” söylemi aynı şekilde odönemde Hristiyan-Batı tarafından Yahudiliğe de uygulanmaktaydı. Budurumundan kendilerini ve dinlerini kurtarmak isteyen Alman-Yahudiaraştırmacılar İslam araştırmalarına dahil olmuşlardır. Bunu yaparkenkullandıkları en önemli araçlardan biri de İslam olmuştur. İslam gibi tek tanrıcılığasıkı sıkıya bağlı ve düzenli hukuk sistemi olan bir dinin Yahudilik’ten türediğiiddiası üzerinden Yahudilik Hristiyanlık karşısında konumlandırılarak Avrupalıokuyucuya sunulmak istenmiştir. Abraham Geiger öncülüğünde başlayançalışmalar zengin bir literatür meydana getirmiş ve uzunca bir dönem oryantalistçalışmalara yön vermiştirÖğe YAHUDİLİĞİ ORYANTALİZMDEN KURTARMAK İÇİN İSLAM’I ARAÇ OLARAK KULLANAN ALMAN-YAHUDİ ARAŞTIRMALARI(2020) Ekiz, Necmettin Salih; Heschel, SusannahOryantalist İslam çalışmaları 19. yüzyılda altın çağını yaşamıştır. Günümüzde halatemel başvuru kaynakları olarak kullanılan eserlerin kaleme alındığı bu dönemdeAlman-Yahudi oryantalistlerin müstesna bir konumu vardır. Alman-Yahudioryantalistlerin İslam araştırmalarına dahil olmaları, İngiliz ve Fransızoryantalistler gibi birtakım kolonyal ve emperyalist saiklerden ziyade daha çokteolojik kaygılarla olmuştur. İslam’a uygulanan “öteki” söylemi aynı şekilde odönemde Hristiyan-Batı tarafından Yahudiliğe de uygulanmaktaydı. Budurumundan kendilerini ve dinlerini kurtarmak isteyen Alman-Yahudiaraştırmacılar İslam araştırmalarına dahil olmuşlardır. Bunu yaparkenkullandıkları en önemli araçlardan biri de İslam olmuştur. İslam gibi tek tanrıcılığasıkı sıkıya bağlı ve düzenli hukuk sistemi olan bir dinin Yahudilik’ten türediğiiddiası üzerinden Yahudilik Hristiyanlık karşısında konumlandırılarak Avrupalıokuyucuya sunulmak istenmiştir. Abraham Geiger öncülüğünde başlayançalışmalar zengin bir literatür meydana getirmiş ve uzunca bir dönem oryantalistçalışmalara yön vermiştir