Yazar "Akar, Nida" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 10 / 10
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bir Üniversite Hastanesindeki Oksijen Tedavisi Nemlendiricilerinin Mikrobiyolojik Açıdan İncelenmesi(2019) Akar, Nida; Arbak, Peri Meram; Öztürk, C. Elif; Kılınçel, Özge; Çalışkan, Emel; Şahin, İdris; Öksüz, ŞükrüAmaç: Hastane enfeksiyonları tıp dünyasının çözüm bulmaya çalıştığı öncelikli sorunlar arasında yeralmaya devam etmektedir. Yatan hastalarda nozokomiyal pnömoniye sebep olabilecek kaynaklardanbiri de oksijen tedavisi sırasında kullanılan nemlendirme cihazlarıdır. Bu çalışmada Düzce Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’nin çeşitli servislerinde bulunan oksijen tedavisi nemlendiricilerinimikrobiyolojik açıdan incelemek amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntemler: 16.9.2016—20.3.2017 döneminde toplam 102 adet oksijen tedavisi nemlendiricisinden steril kaplara su örnekleri alınarak %5 koyun kanlı agar, eosin methylene blue agar, Sabourauddextrose agar ve Löwenstein–Jensen besiyerine ekim yapıldı. Üreyen koloniler konvansiyonel ve otomatize yöntemler kullanılarak tanımlandı.Bulgular: Yüz iki örneğin 69’unda (%68) toplam 98 adet mikroorganizma üremiştir. Bu organizmaların75’i (%77) bakteri, 23’ü (%23) mantar idi. Bakterilerin 56’sı (%75) nonfermentatif Gram-negatif bakteri(Chryseobacterium indologenes, Pseudomonas aeruginosa, Acinetobacter lwoffii, Acinetobacter baumannii, Acinetobacter ursingii, Acinetobacter haemolyticus, Sphingomonas paucimobilis, Stenotrophomonas maltophilia, Delftia acidovorans, Brevundimonas diminuta); 13’ü (%18) Corynebacterium spp.;2’si (%3) Rhizobium radiobacter; 1’i (%1) Bacillus spp.; 1’i (%1) Neisseria spp.; 1’i (%1) Staphylococcusepidermidis; 1’i ise (%1) Mycobacterium gordonae idi. Mantarların ise 21’i (%91) küf mantarı (Fusariumspp., Aspergillus spp., Penicillium spp., Exophiala spp., Cladosporium spp., Acremonium spp., Cladophialophora spp., Alternaria spp.); 2’si (%9) maya mantarı (Candida krusei, Candida albicans) idi.Tartışma ve Sonuç: Servislerde bulunan oksijen tedavisi nemlendiricilerinin kullanımı ve dezenfeksiyonuile ilgili kurallara yeterince uyulmadığı görülmüştür. Sağlık çalışanlarının bu kurallara riayet konusundaeğitilmesi ve denetlenmesi gerektiği düşünülmüştür.Öğe Düzce ili orman köylerinde Hantavirus ve Borrelia burgdorferi seroprevalansının ve bölge halkının farkındalığının araştırılması(Düzce Üniversitesi, 2016) Akar, Nida; Çalışkan, EmelBu çalışmada Düzce ili orman köylerindeki Hantavirus ve B. burgdorferi seroprevalansı ile riskli bölgede yaşayan insanların bu virus ve bakterinin sebep olduğu hastalıklar konusundaki farkındalıkları araştırılmıştır. Anket formu ile çalışmaya katılanların sosyodemografik özellikleri, meslekleri, Hantavirus ve B. burgdorferi'nin bulaşında rol oynayabilecek faktörler araştırılmış ve bu faktörlerin Hantavirus ve B. burgdorferi seroprevalansı ile ilişkileri irdelenmiştir. Araştırmaya, 28.06.2016 ile 10.07.2016 tarihleri arasında yapılan saha çalışması ile Düzce iline bağlı orman içi köylerde yaşayan 18-70 yaş arasındaki kişilerden alınan serum örnekleri dahil edilmiştir. Çalışmada serum örneklerinde Hantavirus ve B. burgdorferi IgM ve IgG tipinde antikorların tespitinde Enzyme-Linked Immuno Sorbent Assay (ELISA) yöntemi kullanılmış, Hantavirus IgG ile B. burgdorferi IgM ve IgG pozitiflikleri Western blot (WB) yöntemi ile doğrulanmıştır. Düzce iline bağlı orman içi köylerden toplanan 193 adet serum örneği ilk aşamada ELISA yöntemi ile çalışılmış, 11 (% 5.7)'inde Hantavirus IgM, 13 (% 6.7)'ünde Hantavirus IgG, 27 (% 13.9)'sinde B. burgdorferi IgM ve 21 (% 10.9)'inde B. burgdorferi IgG pozitif olarak bulunmuştur. WB sonuçlarına göre ELISA yöntemi ile B. burgdorferi IgM pozitif bulunan 27 örneğin üçü (% 11.1) pozitif, B. burgdorferi IgG pozitif bulunan 21 örneğin 12 (% 57)'si pozitif olarak saptanmıştır. Yine ELISA yöntemi ile Hantavirus IgG pozitif bulunan 13 örneğin WB yöntemi ile altısı (% 46.1) pozitif olarak bulunmuştur. Araştırmamızda kerpiç evde yaşamanın ve 61-70 yaş grubunda olmanın B. burgdorferi IgG seroprevalansını artıran faktörler olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca bölge halkının kene ve kemirgenler yoluyla bulaşan hastalıklar konusunda bilinçli olmadığı gözlenmiş, konu ile ilgili halkı bilgilendirici eğitimlerin yapılması gerektiği düşünülmüştür.Öğe Gamma İnterferon Salınım Testi İle Latent Tüberküloz İnfeksiyonunun Araştırılması(Duzce Univ, 2017) Çalışkan, Emel; Öztürk, Cihadiye Elif; Öksüz, Şükrü; Akar, NidaAmaç: Tüberkülozun ilk infeksiyonu genellikle gizli kalmakta ve vücut savunma mekanizmaları tarafından sınırlandırılmaktadır. Vücut direncinde zayıflama olursa bu infeksiyon aktif hale gelebilmektedir. Latent infeksiyon radyolojik ve bakteriyolojik olarak tanınamamaktadır. Bu infeksiyonun erken tespit edilmesi günümüzde pek çok hastalıkta kullanılan immunosupresif tedaviler öncesinde gerekmektedir. Ayrıca aile içi tüberküloz geçişinin ve küçük çocuklardaki infeksiyonun gösterilmesinde önemlidir. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya, 20.02.2016-15.03.2017 tarihleri arasında Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin servis, yoğun bakım ve polikliniklerinden tüberküloz şüphesi olan hastalar, sağlık personeli ve verem savaş dispanseri personeli olan toplam 76 kişi dahil edilmiştir. Latent infeksiyonun gösterilmesinde gama interferon salınım testi “QuantiferonTb Gold ELISA testi (QIAGEN, Almanya)” kullanılmıştır. Bulgular: Toplam 19 (% 25) kişide test pozitif olarak saptanmıştır. Pozitiflik saptanan 19 kişinin 8 (% 42)’ i akciğer tüberkülozu tanısı, 4 (% 21)’ü akciğer dışı tüberküloz ön tanısı ve 7 (% 37)’si tüberkülozlu hastalarla temas etmiş olması nedeniyle çalışmaya alınmıştır. Pozitiflik saptanan kişilerin ikisi (% 10.5) akciğer tüberkülozu, biri (% 5.2) tüberküloz lenfadenit, biri (% 5.2) ise tüberküloz menenjit tanısı almıştır. Verem savaş dispanserinden çalışmaya alınan sağlık personelinin hepsinde test pozitif bulunmuştur. Son olarak, hastanemiz mikrobiyoloji laboratuvarında çalışan 19 kişiden sadece birinde test pozitif bulunmuş olup onun da ailesinde tüberküloz öyküsü olduğu öğrenilmiştir. Sonuç: Quantiferon Tb gold ELİSA testinin tüberkülozlu hastalarla sürekli temasta olan sağlık çalışanları başta olmak üzere, tüm sağlık çalışanlarında; ayrıca aktif tüberküloz infeksiyonu düşünülüp kültür sonucu çıkıncaya kadar hastanın tedavisinin erken planlanmasının gerektiği durumlarda uygulanabilecek bir yöntem olduğu düşünülmüştür.Öğe Gamma İnterferon Salınım Testi İle Latent Tüberkülozİnfeksiyonunun Araştırılması(2017) Çalışkan, Emel; Öztürk, Cihadiye Elif; Öksüz, Şükrü; Akar, NidaAmaç: Tüberkülozun ilk infeksiyonu genellikle gizli kalmakta ve vücut savunma mekanizmaları tarafından sınırlandırılmaktadır. Vücut direncinde zayıflama olursa bu infeksiyon aktif hale gelebilmektedir. Latent infeksiyon radyolojik ve bakteriyolojik olarak tanınamamaktadır. Bu infeksiyonun erken tespit edilmesi günümüzde pek çok hastalıkta kullanılan immunosupresif tedaviler öncesinde gerekmektedir. Ayrıca aile içi tüberküloz geçişinin ve küçük çocuklardaki infeksiyonun gösterilmesinde önemlidir. Gereç ve Yöntem: Çalışmaya, 20.02.2016-15.03.2017 tarihleri arasında Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nin servis, yoğun bakım ve polikliniklerinden tüberküloz şüphesi olan hastalar, sağlık personeli ve verem savaş dispanseri personeli olan toplam 76 kişi dahil edilmiştir. Latent infeksiyonun gösterilmesinde gama interferon salınım testi "QuantiferonTb Gold ELISA testi (QIAGEN, Almanya)" kullanılmıştır. Bulgular: Toplam 19 (% 25) kişide test pozitif olarak saptanmıştır. Pozitiflik saptanan 19 kişinin 8 (% 42)' i akciğer tüberkülozu tanısı, 4 (% 21)'ü akciğer dışı tüberküloz ön tanısı ve 7 (% 37)'si tüberkülozlu hastalarla temas etmiş olması nedeniyle çalışmaya alınmıştır. Pozitiflik saptanan kişilerin ikisi (% 10.5) akciğer tüberkülozu, biri (% 5.2) tüberküloz lenfadenit, biri (% 5.2) ise tüberküloz menenjit tanısı almıştır. Verem savaş dispanserinden çalışmaya alınan sağlık personelinin hepsinde test pozitif bulunmuştur. Son olarak, hastanemiz mikrobiyoloji laboratuvarında çalışan 19 kişiden sadece birinde test pozitif bulunmuş olup onun da ailesinde tüberküloz öyküsü olduğu öğrenilmiştir. Sonuç: Quantiferon Tb gold ELİSA testinin tüberkülozlu hastalarla sürekli temasta olan sağlık çalışanları başta olmak üzere, tüm sağlık çalışanlarında; ayrıca aktif tüberküloz infeksiyonu düşünülüp kültür sonucu çıkıncaya kadar hastanın tedavisinin erken planlanmasının gerektiği durumlarda uygulanabilecek bir yöntem olduğu düşünülmüştür.Öğe INVESTIGATION OF CAUSATIVE AGENTS IN COMMUNITY-ACQUIRED ATYPICAL PNEUMONIA CASES(Parlar Scientific Publications (P S P), 2019) Çalışkan, Emel; Öksüz, Şükrü; Öztürk, Cihadiye Elif; Şahin, İdris; Kılınçel, Özge; Akar, Nida; Alaşan, FatifTo investigate the causative agents involved in atypical community-acquired pneumonia (CAP) patients with lower respiratory tract infections. This prospective study (October 2014-August 2016) included 92 adult patients with pre-existing CAP. Serum samples were analyzed for IgG and IgM antibodies using the indirect immunofluorescence antibody (IFA) method. Causative agents associated with typical pneumonia were evaluated in simultaneously obtained sputum cultures. The IgM antibodies and/or the cultures of typical agents exhibited positivity for atypical CAP causative agents in 26 (28%) of the patients. Positive IgM antibodies were found for influenza B virus in five patients, parainfluenza serotype 2 virus in four, echovirus in four, parainfluenza serotype 1 virus in two, parainfluenza serotype 3 virus in two, influenza A (H1N1) virus in two, C. pneumoniae in two and H. influenzae in one. Thirteen (50%) of these patients had typical bacterial growth, while more than one agent was detected in five (20%). The rate of atypical causative agents other than L. pneumophila was quite high. Viruses were the main agents in the atypical CAP patients. The high incidence of typical pneumonia agents found in these patients indicates the necessity of determining the etiologic agents prior to initiation of treatment.Öğe Investigation of Tetanus Antibody Levels in Adults(2019) Alkan, İlknur; Öztürk, Cihadiye Elif; Çalışkan, Emel; Akar, NidaAim: Tetanus is an acute and lethal disease caused by exotoxins named tetanospasminproduced by Clostridium tetani. Despite being vaccine-preventable, tetanus is still a toxicinfectious disease with high mortality. In this cross-sectional study, it is aimed to determinelevels of tetanus anti-toxin IgG and factors affecting it in adults in the region.Material and Methods: This cross-sectional study was conducted with patients applied to theblood sampling laboratory unit of Düzce University Hospital. Tetanus anti-toxin IgG EnzymeLinked Immuno Sorbent Assay kits (Catalog number: EI 2060-9601 G, Euroimmun, Germany)were used for detection of tetanus antibodies. Those with tetanus anti-toxin IgG >0.1 IU/mlwere considered immunized. Socio-demographic information of participants were collectedusing a questionnaire during blood collection.Results: Sufficient tetanus antibody was detected in 140 (39.3%) of 356 patients. Protectiveantibody ratios were found as 49 (70.0%) in 30-40 age group, 39 (54.9%) in 41-50 age group,22 (31.0%) in 51-60 age group, 16 (22.2%) in 61-70 age group and 14 (19.4%) in >71 agegroup. Tetanus immunity ratios were significantly reduced with aging (p<0.001). Protectiveantibodies were found to be higher in the groups who had more education and who werevaccinated in adult ages for any reason than in the other groups (both p<0.001).Conclusion: It was thought that the childhood immunity should be reinforced with the boosterdoses during adulthood by routine tetanus immunization program. In addition, the high level oftetanus immunity in those with high educational level has shown the importance of education.Öğe INVESTIGATION OF TIGECYCLINE SUSCEPTIBILITY OF MULTIDRUG-RESISTANT ACINETOBACTER BAUMANNII ISOLATES BY DISC DIFFUSION, AGAR GRADIENT AND BROTH MICRODILUTION TESTS(Sestre Milosrdnice Univ Hospital, 2022) Çalışkan, Emel; İnce, Nevin; Akar, Nida; Öztürk, Cihadiye ElifThe use of tigecycline is becoming increasingly important because of the high levels of antibiotic resistance in Acinetobacter baumannii (A. baumannii) isolates. In this prospective study, multidrug-resistant A. baumannii isolates were obtained from various tissue and fluid samples of patients admitted to or treated at various departments and tested in Laboratory of Microbiology, Duzce University Medical Faculty between January 2013 and December 2015. Tigecycline resistance in multidrug-resistant A. baumannii isolates were analyzed using the disc diffusion test (DDT), agar gradient test (AGT), and gold standard test [broth microdilution test (BMT)]. A. baumannii isolates resistant to multiple drugs were included in the study (N=94). Using the BMT method, 89 (95%), 4 (4%) and 1 (1%) A. baumannii isolates were determined as tigecycline susceptible, intermediate and resistant isolates, respectively. Using the Food and Drug Administration criteria, the rates of major error (ME), minor error (mE) and categorical agreement (CA) for DDT were 26%, 67% and 9%, respectively. In contrast, for AGT, the rates of ME, mE and CA were 0%, 4%, 95%, respectively. Tigecycline resistance as assessed by BMT showed no increase between 2013 and 2015. Accordingly, isolates found to be resistant or intermediate by DDT should be confirmed by BMT. Due to the ease of application, AGT is a safe method of detecting susceptibility.Öğe Metisiline Dirençli Stafilokoklarda Azalmış Vankomisin Duyarlılığının Araştırılması(2020) Avcıoğlu, Fatma; Öztürk, C. Elif; Şahin, İdris; Öksüz, Şükrü; Kızılırmak, Arif; Akar, NidaAmaç: Son yıllarda metisilin dirençli stafilokoklarda glikopeptid grubu antibiyotiklere karşı azalmış duyarlılıktan sözedilmektedir. Hastanemiz mikrobiyoloji laboratuvarına gönderilen çeşitli klinik örneklerde vankomisine dirençli (VRS),azalmış duyarlı (VIS) ve heterojen dirençli (hVIS) stafilokok suşlarını araştırmayı amaçladık.Gereç ve Yöntemler: Toplam 341 stafilokok suşu incelemeye alındı. S. aureus izolatlarında metisilin direncinisaptamada, oksasilin agar tarama testi kullanıldı. Koagülaz negatif stafilokok izolatlarında metisilin direncininsaptanmasında oksasilin disk difüzyon testine göre duyarlılığı ve özgüllüğü daha yüksek olan sefoksitin disk difüzyon(30 µg) yöntemi kullanıldı. Metisiline karşı dirençli bulunan stafilokoklarda vankomisin direncini saptamada;vankomisin agar tarama, standart E-test, Makro E-test ve popülasyon analiz profili yöntemleri kullanıldı.Bulgular: S. aureus izolatlarının 115’i (%54,2) metisilin dirençli S. aureus (MRSA), koagülaz negatif stafilokokizolatlarının 66’sı (%51,2) metisilin dirençli koagülaz negatif stafilokok (MRKNS) olarak bulundu. 181 metisilindirençli stafilokok suşunun vankomisin agar tarama yöntemine göre ilk 24 saatte sadece ikisinde kuşkulu vankomisineduyarlılığı azalmış stafilokok suşu (VIS) üremesi saptandı. Üreme saptanan suşların her ikisi de S. aureus idi. Metisilindirençli S. aureus suşları standart E Test ve Makro E Test incelemelerinde vankomisine duyarlı olarak bulundu. PAPyöntemi ile hiçbir suşta vankomisin direnci saptanmadı.Sonuç: Çalışmamıza göre laboratuvarımızda izole edilen metisilin dirençli stafilokoklarda vankomisine karşı direnç(VRS), azalmış duyarlılık (VIS) ve heterojen direnç (hVIS) saptanmamıştır. Bu seçkin antibiyotiğin özenlikullanılmasının, gerek tedavi öncesi, gerekse tedavi sırasında hastaların mikrobiyolojik yönden yakın izleminin önemlive gerekli olduğu düşünüldü.Öğe Seroprevalence of hantavirus and Borrelia burgdorferi in Düzce (Turkey) forest villages and the relationship with sociodemographic features(2019) Akar, Nida; Çalışkan, Emel; Öztürk, Cihadiye Elif; Ankaralı, Handan; Kılınçel, Özge; Öksüz, Şükrü; Şahin, İdrisBackground/aim: Hantavirus and Borrelia burgdorferi are two zoonotic agents that pose a great risk especially for people living in forestareas. This study aimed to investigate the seroprevalence of hantavirus and B. burgdorferi in forest villages of Düzce and its relationshipwith sociodemographic features.Materials and methods: The presence of immunoglobulin M (IgM) and immunoglobulin G (IgG) antibodies against hantavirus andB. burgdorferi in serum samples was investigated via enzyme-linked immunosorbent assay (ELISA). Hantavirus IgG and B. burgdorferiIgM and IgG positivity was then validated by western blot (WB) method.Results: During the analyses, 193 serum samples were tested. Eleven (6%) cases of hantavirus IgM was found positive by ELISA. Six(3%) cases of hantavirus IgG, 3 (2%) cases of B. burgdorferi IgM, and 12 (6%) cases of B. burgdorferi IgG were found positive by WB.Borrelia burgdorferi IgG positivity was found to be higher in the 46–70 age group and it was seen that the positivity was the highestamong those who lived in mud-brick houses.Conclusion: This study was the first to determine the frequency of hantavirus in the study region and it includes current data for B.burgdorferi. Consequently, it is recommended that similar studies be carried out on rodents in all the regions at risk.Öğe Threat in water for drinking and domestic use: Nontuberculous mycobacteria(Wolters Kluwer Medknow Publications, 2021) Atik, Dursun; Oksuz, Sukru; Ozturk, Elif; Caliskan, Emel; Akar, Nida; Sungur, Mehmet AliObjective: Nontuberculous mycobacteria (NTM) have been recognized as a diverse group of organisms that are ubiquitous in environmental sources. In most regions of the world, NTM are not reportable as a public health disease, so epidemiological data are not easily available. However, data in published studies note increasing trends at the rate of NTM isolation from different geographic regions of the world. Increasing NTM isolation may have important public health implications. The aim of our study is the investigation of NTM from water resources and networks in Duzce, Turkey. Methods: NTM are common in water resources and water networks. They can cause waterborne infections in humans. A total of 120 water samples measured of chlorine and pH levels were decontaminated and filtered. Then, the filters were placed in the culturing media. Statistical Analysis Used: Chi-square and t-test were used for the statistical analysis. Results: NTM were detected in 20 (16.6%) samples. Nine of them (45%) were Mycobacterium fortuitum, three (15%) were Mycobacterium gordonae, three (15%) were Mycobacterium szulgai, two (10%) were Mycobacterium lentiflavum, two (10%) were Mycobacterium chelonae, and one (5%) was Mycobacterium peregrinum. Conclusions: These environmental bacteria can cause serious illnesses in both immunocompetent and especially immunocompromised individuals. For the correct treatment of these patients, it is important to determine NTM in clinical samples. Surveillance is necessary to know the source of NTM infection, to identify and type the strains, and to establish effective control measures such as disinfection, maintenance, and modernization of water systems.