Serum TGF-? düzeyleri ve stent-içi restenoz arasındaki ilişki

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2015

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Düzce Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Giriş: Koroner arter hastalığı (KAH) gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye'de de mortalite ve morbidite nedeni olarak birinci sırada yer almaktadır. Perkütan koroner girişim (PKG), KAH tedavisinde en yaygın kullanılan revaskülarizasyon yöntemidir. Başlangıçta yalnız balon anjiyoplasti(PTCA) yapılırken, günümüzde olguların %80'inden fazlasına stent uygulanmaktadır. Başarılı PTCA takiben yaklaşık 6 ay sonra olguların %32-57'sinde restenoz ortaya çıkmaktadır (6). Her ne kadar, peruktan koroner stentlemenin (PCI) yaygınlaşmasıyla restenoz oranları PTCA'ya kıyasla anlamlı olarak azalsa da stent-içi restenoz (SİR) hala vakaların %10-40'ında görülmektedir (8,9). SiR, koroner arter hastalarında stent implantasyonu sonrası erken ve geç dönem morbiditenin en önemli nedenlerinden birisidir. Restenoz ön görülebilir ise maliyet etkinliği ve mortalite ve morbiditeyi azaltması açısından ve hatta tedavi stratejisini belirlemede çok önemli bir potansiyele sahip olabilir. Amaç: Biz bu çalışmada serum transforming growth faktör- ? (TGF- ?) düzeyleri ile restenoz arasında bir korelasyon olup olmadığını ve TGF- ? düzeyin gelişebilecek SİR'i ön gördürüp gördürmeyeceğini araştırmayı planladık. Materyal-metod: Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji Bölümünde daha önce PCI uygulanmış ve herhangi bir endikasyonla koroner anjiografi (KAG) planlanmış toplam 82 hasta çalışmaya dahil edildi. Restenoz, stent içinde >%50 daralma olması şeklinde tanımlandı. 34 hastada restenoz saptanırken 48 hastada anjiografik olarak kritik lezyon saptanmadı. Tüm hastalarda plazma TGF- ? düzeyi ölçüldü. Bulgular: SİR ile TGF- ? düzeyi arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki saptanamamıştır(p=0,754). Yapılan alt grup çok değişkenli regresyon analizinde hedef damar çapı ile SİR arasında negatif, RCA lezyonları ile SİR arasında pozitif korelasyon saptanmıştır. Sonuç: TGF- ? ile SİR arasındaki ilişkiyi irdeleyen başka çalışma yoktur. Bu çalışma her hangi bir zamanda bakılan TGF- ?'nin SİR ön gördürücü bir özelliği olmadığını ortaya koymuştur. Bu çalışmanın daha geniş hasta sayılarıyla ve mümkünse prospektif olarak planlanarak tekrarlanması ve başka moleküllerin de beraberinde çalışılması gerekliliği açıktır.
Introduction: Coronary artery disease (CAD) is the leading cause of mortality and morbidity in Turkey as well as the other developed countries. Percutaneous coronary intervention(PCI) is the most common revascularization strategy in management of CAD. Earlier, PTCA is the only revascularization strategy; however, today over %80 of the patients has undergone PCI. Restenosis rate six month after succesfull PTCA is reported as %32-57 (6). Although restenosis rates compared to PTCA has been significantly decreased after PCI has become prevalent, in-stent restenosis(ISR) has been encountered about %10-40 of the cases (8,9). ISR is one of the most important cause of both early and late morbidity in CAD. If predicted, ISR could have very important potential to decrease the mortality and morbidity rates and provide cost-effectivity and even in picking up the treatment strategy. Objectives: We planned to investigate if there is a corelation between plasma TGF- ? levels and ISR and whether or not this molecule could predict future ISR. Method: 82 patients who has prior PCI history in Düzce University Medicine Faculty Hospital and is scheduled for coronary angiography for any reason is included the study. ISR is defined as >%50 narroing inside the stent. Plasma TGF- ? levels are studied in all patients. Findings: We found no significant corelation between ISR and TGF- ? levels (p=0,754). In multivariate regression analysis there is negative corelation between ISR and target vessel diameter, and positive corelation between ISR and RCA lesions. Conclusion: As far as we know there is no study investigating the corelation between ISR and TGF- ? levels. This study has shown that there is no quality of TGF- ? in predicting ISR. It is clear that this study should be redisigned with larger cohort and conducted as a prospective study with other molecules assumed to have predictive values of ISR as well as TGF- ? if possible .

Açıklama

YÖK Tez No: 435495

Anahtar Kelimeler

Kardiyoloji, Cardiology, Stent-içi restenoz, TGF- ?, Koroner arter hastalığı, Perkütan koroner girişim, in-stent restenosis, TGF- ?, coronary artery disease, percutaneous coronary implantation

Kaynak

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

Sayı

Künye