Öksüz Yayınlar Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 5 / 5
  • Öğe
    Cumhuriyet Döneminde Ağrı Nüfusundaki Gelişmeler(1927-1980)
    (2017) Tunç, Bilal; Özçelik, Fatih
    Evvelden beri her devlet, belirli tarihlerde sahip oldukları kuvveti anlamak maksadıyla nüfus sayımı yapmaktadır. Bilhassa nüfus sayımlarından elde edilen sonuç, devletlerin hem iktisadi hem de sosyal gücünü ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle, Türkiye'de cumhuriyetin ilanından beri nüfus sayımları yapılmaktadır. Bilindiği üzere, nüfus sayımlarında her vilâyetin durumu ayrı olarak değerlendirilmektedir. Nüfus sayımları neticesi Ağrı nüfusu, gösterdiği değişiklikler bakımından dikkat çekmektedir. Cumhuriyet döneminde yapılan ilk nüfus sayımı olan 1927 yılından 1980'e kadar, Ağrı'da nüfus artış hızı 1960'tan sonra göçlerin etkisiyle azalmasına rağmen; daima Türkiye ortalamasının üzerinde olmuştur. Böylece Ağrı nüfusu sürekli olarak artmıştır. Malum olduğu üzere, Ağrı'da nüfus alanındaki gelişmelere bağlı olarak hem kent merkezleri hem de kırsal alan nüfus oranlarında önemli değişiklikler olmuştur. Bu çalışmada Cumhuriyet döneminde Ağrı nüfusundaki gelişmeler ve değişimler ele alınmıştır. Makale, başta TÜİK verileri olmak üzere; araştırma ve inceleme eserlerden istifade edilerek oluşturulmuştur.
  • Öğe
    Prof. Dr. M. Orhan Okay’ın Ardından Yeni Hatırlamalar ve Yeniden Okumalar
    (2018) Akkuş, Metin
    Bu çalışma iki başlık halinde düzenlenmiştir. İlk bölüm, Okay'ın kişiliğine dair hatırlama ve tespitlerden oluşur. İkinci bölümde ise onun eserlerinden hareketle bilimsel kimliği belirlenmeye çalışılmıştır. Okay'ın yaşamı bilgiye odaklanmıştır. Geniş bir bilgi oluşturma çabası onun gelişim çağının temelidir. Meslek yaşamında ise, bu defa bilginin paylaşımı yaşamının odak noktası haline gelmiştir. Bir eğitimci, bir araştırmacı olarak kendine has sağlam bir bilim/yazı dili oluşturmuştur. Okay, iyi bir hoca, başarılı bir araştırmacı, saygın bir bilim adamı kimliği oluşturmuştur. O, bilimsel bir tavır olarak, araştırmacının geçmiş ve gelecek arasında bir kültür köprüsü kurma görevi yüklenmesi gerektiği kanaatindedir
  • Öğe
    Erken Dönem Tarihî ve Edebî Kaynaklarda Kanije Müdafaası
    (2016) Ünlü, Osman
    Arapça "gazâ/gazve" kelimesi ile Farsça "nâme" kelimesinin birleşiminden meydana gelen gazavâtnâme kelimesi düşmanla yapılan savaşları konu alan eserlerin genel adıdır. Gazavât, gazâ kelimesinin çoğuludur. Bu tür eserler belli bir döneme ait olayları ayrıntılı bir şekilde anlattıklarından tarih araştırmacıları için de önemli bir kaynak teşkil eder. Gazavâtnâme geleneği Türk edebiyatında XV. yüzyılda başlar ve XVI. yüzyılda büyük gelişme gösterir. Bu tür eserlerden biri de Osmanlı-Avusturya savaşları sırasında 10 Eylül 17 Kasım 1601 tarihleri arasında Kanije Kalesinin düşmana karşı savunulmasını ele alan gazavâtnâmelerdir. Bu eserlerde anlatılan savunma destanı günümüze kadar canlı bir biçimde gelmiş ve popülerliğini devam ettirmiştir. Bu yazıda, XVII. yüzyılın ilk yarısında kaleme alınan iki edebî metin çerçevesinde olayın kurgusal bir hale dönüşmesi tarihî kaynaklarla mukayese edilerek gösterilmiştir.
  • Öğe
    Osman Nevres Dîvânı’nda Yazıya Dair Unsurlar
    (2019) Tok, Eda
    Sanatkârların bir sanat eserini meydana getirirken yaşadığı sosyal ve doğalçevreyi eserine yansıtmayacağını, bir diğer ifadeyle çevrenin etkisi altındakalmadan eserini meydana getirebileceğini söylemek pek mümkün değildir.Dîvân şairleri de yaşadıkları toplumun özelliklerini, yaşayış biçimlerini,günlük hayatta karşılaştıkları her nesneyi şiirlerinde dile getirmiş, duygu vedüşüncelerini anlatmak için onları birer araç olarak kullanmışlardır. 19. yüzyılşairlerinden Osman Nevres’in Dîvânı incelendiğinde de şairin çevresindekiher şeye karşı ne kadar ilgili olduğu, maddî ve manevî hemen hemen herşeyin çeşitli tasavvurlarla şiirlerine yansıdığı görülmüştür. Nevres Dîvânı’nınözellikle giyim kuşamdan yeme içmeye; savaş aletlerinden müzik aletlerine,mimariden yazı araç gereçlerine kadar maddî unsurlar bakımından oldukçazengin olduğu tespit edilmiştir. Çalışmamızı bu unsurlar arasından dikkatimiziçeken Osman Nevres Dîvânı’ndaki yazı ile ilgili araç ve gereçlerin incelenmesioluşturmaktadır. Şairin şiirlerinde kalem başta olmak üzere mürekkep, tebeşir,defter, tomar, levh, varak, hatt, kitap, mektup, telgraf gibi yazıya dair birçokunsura çeşitli tasavvur ve hayallerle yer verdiği görülmüştür. Osman Nevres’in-şair olması münasebetiyle- yaşamının daima içerisinde olan yazıya dair buaraç gereçlere şiirlerinde hangi hayaller ve tasavvurlarla yer verdiği ortayakonulmaya çalışılacaktır.
  • Öğe
    “Ben Kadınım” Söyleminin Seksenli Yılların Türk Romanındaki İzdüşümü
    (2016) Bayram, Sibel
    Kadın, toplumun devamını sağlayan, toplumu etkileyen ve toplumdan etkilenen bir varlıktır. O, toplumsal yapının temel parçasıdır. Kadın, bazen özne bazen de nesne konumundadır. Özne ya da nesne olma durumu toplumsal değişime ve gelişime bağlı olmuştur. Kadın ve erkek arasındaki çatışma, tarihin başlangıcından beri var olan bir durumdur. Cinsiyet kimliği sadece biyolojik bir mesele değildir. Bu kimlik kadın ve erkeğe doğdukları andan itibaren toplum tarafından kodlanır. Toplumsal kodlamadan dolayı kadın ve erkeğin dünyaları her zaman çok farklı görülmüştür. Çünkü toplumsal kodlama, erkeğin daha güçlü kadının, erkeğe göre daha zayıf, güçsüz olduğu yönünde baş göstermiştir. Yüzyıllardan beri var olan bu anlayış "kadın sorunu"nu da beraberinde getirmiştir. Zamanla kadın sorunu resmi bir politika olarak ele alınmış ve çözülmesi gereken bir problem olarak görülmüştür. Simone De Beauvoir'in öncülüğünde başlayan ve "İkinci Dalga Kadın Hareketi" olarak adlandırılan feminist hareketin seksenli yıllarda Türkiye'yi de etkilediği görülür. Kadınlar, kadının kamusal alandaki eşitliğini yeterli görmemekte, öznel yaşamda da özgür olması gerektiğini savunmaktadırlar. problemlerinin tartışıldığı, kadın olmanın, kadınsal sorunların, kadınlığın ele alındığı bir döneme girilmiştir. Artık onlar, dinleyen konumda değildirler; konuşan, tartışan nasıl olmaları gerektiğine kendilerinin karar verdikleri bir mecraya geçmişlerdir. Çalışmamızda 1980 sonrası Türk toplumunda kadının değişimi, bu değişimin Türk romanına nasıl yansıdığı aile ve evlilik hayatı, toplumsal olgular ve kadın, sosyal-siyasal hayatta kadın, çalışma ve eğitim hayatında kadın, kadın sorunsalı başlıkları altında ortaya konulacaktır