Yazar "Tekin, Ahmet Coşkun" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Demokrat Parti iktidarı döneminde sol hareketler (1950-1960)(Düzce Üniversitesi, 2018) Tekin, Ahmet Coşkun; Dokuyan, SabitTürkiye, İkinci Dünya Savaşı'na girmemiş ancak çevresindeki tehlikelere karşı tedbiri de elden bırakmamıştır. Her an meydana gelecek olumsuzluklara karşı güvenliği amacıyla hazır bir ordu bulundurmuş ve ülke içi denetimi sağlamak amacıyla etkin bir polis teşkilatı oluşturmuştur. Bunun yanı sıra savaşın dünya ekonomisinde yarattığı olumsuz hava Türkiye'yi de etkilemiş ve halk oldukça sıkıntılı bir süreç geçirmiştir. Karaborsacılıktan yeni zenginler doğmuştur. Toplum içerisinde meydana gelen huzursuzluk neticesinde CHP iktidarına karşı olumsuz bir hava oluşmaya başlamış, savaş ortamını fırsat bilen zenginler yönetimde söz sahibi olmaya çalışmıştır. Tek parti iktidarı, halkı baskı altında tutmanın yanı sıra ülkede oluşan zengin sınıfın tepkisini çekecek kararlar da almıştır. Örneğin 1945 yılında ortaya atılan toprak reformu fikri, parti içerisinde muhalefetin oluşmasına neden olmuştur ve parti grubuna verilen "Dörtlü Takrir" sonrasında ise CHP'den kopmalar yaşanmıştır. Dörtlü Takrirde imzaları bulunan kişilerin öncülüğünde Demokrat Parti kurulmuştur. Bundan sonra Türkiye'de çok partili hayat başlamıştır. İç ve dış politikada yepyeni bir sürece girilmiştir. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle birlikte ortaya çıkan iki kutuplu soğuk savaş döneminde Türkiye, batı bloğunun öncüsü ABD ve sosyalist bloğun lideri SSCB arasında kalarak dış politikasını şekillendirmiştir. Bu süreçte ABD'den yana bir tavır sergilemeye başlamıştır. Dış politikadaki bu tutum ülke iç siyasetine de tesir etmiş, sol hareketlere karşı olumsuz bir tutum kendini göstermiştir. Solcular "kızıl ajan" olarak tanımlanmış, 1945 yılında sol hareketlere karşı baskı ciddi derecede artmaya başlamıştır. 1950 yılında Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle iç ve dış politikada bu tutumdan vazgeçilmemiştir. Kore Savaşı'nın başlamasıyla, batı bloğunun desteğini tam manasıyla almak amacıyla meclis kararı olmadan Kore'ye asker gönderilmiştir. Hatta Kore Savaşı'na karşı yapılan eleştiriler baskıyla susturulmuştur. Savaşa muhalif solcular tutuklanmış ve yayın organları kapatılmıştır. Daha sonraki yıllarda solculara karşı olumsuz tutum giderek artmıştır. Devlet solcu hareketlerin tümüne savaş açmış ve geniş soruşturmalar başlatmıştır. Hatta solcuların kolay yargılanabilmesi amacıyla Ceza Kanunu'nda değişiklik yapılmıştır. DP iktidarı döneminde meydana gelen 6-7 Eylül olaylarının sorumlusu iktidar ve yanlıları tarafından komünistler olarak gösterilmiştir. Türkiye'nin öğretmen ihtiyacını karşılamak için büyük hayallerle kurulan Köy Enstitüleri de solcu yetiştirdiği gerekçesiyle kapatılmıştır. On yıllık iktidar sürecinde kurulan solcu partiler kısa süre içerisinde kapanmış ya da kapatılmıştır. Zaten bu dönemde sol bir parti kuracak insan sayısı çok azdır. Önde gelen solcu isimlerin büyük çoğunluğu tutuklanarak hapishaneye gönderilmiştir. Kurulan dernek, gazete ve dergilerin durumu da kurulan solcu partilerden çok farklı olmamıştır. Çünkü bunlar arasında solcu propaganda yaptığı tespit edilenler devlet tarafından kapatılmış, bu yapılar içerinde faaliyet gösteren kişiler de tutuklanmıştır. Türkiye'de sol hareketler ancak 27 Mayıs 1960 darbesi sonrasında gerçek manada canlanmaya başlamışlardır. Anahtar Sözcükler: Sol Hareketler, Demokrat Parti, 1950-1960Öğe Sıtkı Ulay’ın sosyal demokrat partisi(2023) Tekin, Ahmet Coşkun27 Mayıs 1960 darbesinden sonra Cumhuriyet Senatosu üyesi olan Sıtkı Ulay siyasi bir oluşumda aktif rol almak istemiştir. 1962'de bu konuda girişimde bulunup başarısız olduysa da Ulay'ın bu isteği gündemde kalmıştır. Ulay’ın 1963'te yeni bir parti kuracağı söylentisi yayılmaya başlamıştır. Söylentileri doğrulayan Ulay, Türkiye'nin iç siyasetindeki krizlerin kendisini parti kurmaya yönelttiğini açıklamıştır. Bu süreçte Alaattin Tiritoğlu, Ulay'a birlikte parti kurma teklifinde bulunmuştur. Ulay'ın teklifi kabul etmesi üzerine vakit kaybetmeden yeni parti kurma hazırlıklarına başlanmıştır. 21 Eylül 1964'te Ulay ve Tiritoğlu öncülüğünde Sosyal Demokrat Parti (SDP) resmen kurulmuştur. Ulay, kuruluş sürecindeki etkisi ve senatörlük konumu nedeniyle SDP içinde önde gelen bir figür haline gelmiştir. Partinin kuruluşunda fahri genel başkan seçilmiş ve daha sonra parti içindeki özgül ağırlığının da etkisiyle parti genel başkanı olmuştur. Tüm emekçilerin partisi olma iddiasıyla siyasi faaliyetine başlayan SDP, kısa sürede 8 ilde teşkilatlanmıştır. Ancak partinin bütçesinin düşük olması nedeniyle mali sorunlar baş göstermiş, bu durum il ve ilçelerde teşkilatlanmayı zorlaştırmıştır. Aynı zamanda partiye yardım ve destek verilmemiştir. Öte yandan SDP halkta karşılık bulamamış ve beklenen başarıyı sağlayamamıştır. İçinde bulunulan koşullara rağmen etki alanını geliştirmek isteyen parti yöneticileri ittifak arayışına girmiş, bundan da istediği neticeyi alamamıştır. En sonunda, 1 Aralık 1965 tarihli genel kurulda SDP feshedilerek üyeleriyle birlikte CHP'ye katılmıştır. Mücadelesinde başarısızlığa uğrayan SDP, Türk siyasi tarihinde “sosyal demokrat” kimliğiyle var olmaya çalışan ender partilerden biridir. Ne var ki direkt parti ile ilgili herhangi bir akademik çalışma bulunmamaktadır. Türkiye'de siyasi partiler üzerine yapılan çalışmalarda çok kısaca değinilmiş, detaylı bir tahlil yapılmamıştır. Bu bağlamda SDP'nin kuruluşu, faaliyetleri, kapatılması ve Türk siyasi hayatındaki yeri incelenmiştir. Böylece literatürdeki boşluğun doldurulması amaçlanmıştır.Öğe Türkiye'de sosyal ve ekonomik sorunlar (1973-1980)(Düzce Üniversitesi, 2022) Tekin, Ahmet Coşkun; Dokuyan, SabitTürkiye'de 1973-1980 yılları arasında yaşanan sosyal ve ekonomik sorunlar bu çalışmada incelenmiştir. Belirtilen dönemin incelenmesi ile Türk siyasi tarihine katkı sağlamak amaçlanmıştır. 12 Mart 1971 Muhtırasıyla başlayan ara rejim dönemi 14 Ekim 1973 tarihinde yapılan genel seçimlerle son bulmuş ve Türkiye'de 12 Eylül 1980 darbesine kadar devam eden yeni bir döneme girilmiştir. Türkiye tarihinin önemli bir kesitini oluşturan bu dönemde, iç ve dış politikada meydana gelen olaylar sosyal ve ekonomik alanlarda pek çok sorunu beraberinde getirmiştir. Sağ-sol ideolojilerin karşı karşıya geldiği bu dönemde toplumsal kutuplaşma belirgin bir hale gelmiştir. Bazı siyasi oluşumlar tarafından bu durum körüklenmiştir. Türkiye'nin pek çok yerinde toplumsal olaylar yaşanmıştır. Bu olayların dışında toplumda ön plana çıkmış kişilere siyasi suikastlar düzenlenmiştir. 1973-1980 yılları arasında ciddi anlamda sosyal bunalım döneminden geçilmiştir. Sosyal sorunların yanı sıra Dünya'da yaşanan gelişmeler ve ekonomi alanındaki uygulama hataları, Türkiye'deki ekonomik sorunların şiddetini arttırmıştır. Süreç içerisinde Türkiye ekonomisi ağır koşullar altında kalmıştır. İdeolojik olarak kutuplaşan halk bir taraftan birbiri ile çatışırken diğer taraftan da ekonomik sorunlarla mücadele etmiştir. İktidara gelen hükümetlerin sosyal ve ekonomik sorunlara, çözüm yolu bulamadığı gerekçesiyle 12 Eylül 1980 Darbesi gerçekleştirilmiştir. Darbeyle birlikte Türkiye'deki demokratik süreç kesintiye uğratılmıştır. Neticesinde Türkiye etkileri günümüzde dahi devam etmekte olan buhran döneminden geçmiştir.