Yazar "Keskin, Mustafa" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Kerrâmîler’in Dinî Anlayışları ve Horasan Bölgesindeki Faaliyetleri(Amasya Üniversitesi, 2024) Keskin, MustafaHorasan ve Mâverâünnehir bölgesi, İslâm düşünce tarihinde özellikle itikadî alanda çeşitli mezheplerin faaliyet gösterdiği önemli bir merkez olarak öne çıkmıştır. IV/X. ve V/XI. asırlarda bu bölge hem köklü mezheplerin etkinlik alanı olmuş hem de yeni düşünce akımlarının gelişimine ev sahipliği yapmıştır. Mu'tezile, Hâriciyye, Şîa, Mürcie ve Cebriyye gibi erken dönem mezhepler burada etkili olurken Ehl-i Sünnet'in iki temel kanadını oluşturacak Eş'arîyye ve Mâtürîdiyye mezhepleri de bu dönemde şekillenmeye başlamıştır. Bu zengin düşünce ortamında III/IX. asırda ortaya çıkan Kerrâmiyye mezhebi, kurucusu Muhammed b. Kerrâm'ın (öl. 255/869) öncülüğünde özgün bir düşünce sistemi geliştirmiştir. Sicistan'a bağlı Zerence'de hicrî ikinci asrın sonlarında (190/806) doğduğu belirtilen İbn Kerrâm, ilk eğitimini burada aldıktan sonra Nîşâbur'da Ahmed b. Harb, Atîk b. Muhammed Haşrî ve Ahmed b. el-Ezher en-Nîsâbûrî gibi dönemin önemli âlimlerinden ders almış hem ilmi hem de zâhidâne yaşantısıyla dikkatleri üzerine çekmiştir. Kerrâmiyye mezhebi, başlangıçta Mürcie'nin bir alt kolu olarak görülse de zamanla kendine has itikadî ve fıkhî yaklaşımlarıyla özgün bir ekol haline gelmiştir. Mezhebin en belirgin özelliği, imanı "dil ile ikrar" olarak tanımlaması ve Allah'ın sıfatları konusundaki görüşleridir. Kerrâmîler, bu görüşleri nedeniyle bir yandan Mürcie ile ilişkilendirilirken, diğer yandan Allah'ın sıfatları konusundaki yaklaşımları sebebiyle Mücessime ve Müşebbihe akımlarıyla da bağlantılı görülmüştür. Allah hakkında "cevher" ve "cisim" terimlerini kullanmaları ve O'nun arşa temas ettiği görüşü, Kerrâmîler en çok tartışılan görüşleri arasında yer almıştır. Kerrâmiyye mezhebi, nübüvvet ve imamet konularında da özgün görüşler geliştirmiştir. Peygamberliği doğuştan gelen iki temel sıfata dayandıran mezhep, bu sıfatları taşıyan kişinin peygamber olarak gönderilmesini Allah için zorunlu görmüştür. İmamet konusunda ise toplumsal uzlaşıyı esas almış ve aynı anda birden fazla imamın olabileceğini savunarak, dönemin siyasî realitesine uygun bir yaklaşım sergilemiştir. Mezhep, özellikle IV/X. asırda büyük bir gelişme göstermiş, kurdukları hankâhlar vasıtasıyla hem eğitim faaliyetlerini sürdürmüş hem de İslâm'ın yayılmasına katkıda bulunmuştur. Herat, Semerkant, Cürcân, Cûzcân, Fergana ve diğer birçok şehirde kurulan bu hankâhlar hem tarikatların ortaya çıkışını ve kurumsallaşmasını etkilemiş hem de sonraki dönem medreselerine örnek teşkil etmiştir. Bazı kaynaklara göre İslâm coğrafyasının batısında hankâhların sayısı yedi yüze kadar ulaşmıştır. İbn Kerrâm'dan sonra İshak b. Mahmeşâz ve Muhammed b. Heysem gibi önemli şahsiyetlerin katkısıyla mezhep sistemli bir teoloji geliştirmiştir. Özellikle İshak b. Mahmeşâz döneminde, beş bin kadar gayrimüslimin İslâm'a girmesi ve Nîşâbur'daki Kerrâmî nüfusunun yirmi bine ulaşması, mezhebin etkinliğini göstermektedir. Gazneli Sultanı Sebük Tegin ve oğlu Sultan Mahmud dönemlerinde resmî açıdan destek gören Kerrâmîler, bu dönemde Şâfiî-Eş'arîler ve Şiîlere karşı üstünlük elde etmişlerdir. Ancak Sultan Mahmud'un, Ebû Bekir b. Mahmeşâz'ın tecsîm görüşünü benimsediğini öğrenmesi üzerine (402/1011-12) yılında desteğini çekmesiyle mezhep güç kaybetmeye başlamıştır. Hicrî 488 veya 489 (m. 1095 veya 1096) yılında Nîşâbur ve Beyhak'ta yaşanan olaylar sonucunda Kerrâmî liderin öldürülmesi ve medreselerinin tahrip edilmesiyle mezhep, Nîşâbur'daki etkisini yitirmiştir. Buna rağmen hicrî yedinci asrın başlarına kadar varlığını sürdüren mezhep, Moğol istilasına kadar hankâhlar vasıtasıyla eğitim faaliyetlerini devam ettirmiştir. Kerrâmiyye'nin en önemli mirası, geliştirdikleri eğitim kurumları ve İslâmlaşma sürecine yaptıkları katkılar olmuştur. İman konusundaki esnek yaklaşımları, özellikle yeni Müslüman olan toplulukların İslâm'a geçişini kolaylaştırmış, kurdukları hankâhlar ise hem tasavvufî hem de ilmî eğitimin kurumsallaşmasına öncülük etmiştir. Her ne kadar mezhebin kendi eserleri günümüze ulaşmamış olsa da İslâm düşünce tarihine yaptıkları özgün katkılar, onların önemini ortaya koymaktadır. Bu makalede, Kerrâmiyye mezhebinin Horasan ve bölgesindeki faaliyetleri, dinî düşünceleri ve bölgenin İslâmlaşma sürecine yaptıkları katkıları incelenecektir.Öğe The Influence of ?anafi-Maturidism on the Determination of the Qualities of Ahl al-Sunnah wa’l-Jama?ah in the Fourth Century: (The Example of al-?akim al-Samarqandi’s al-Sawad al-A??am)(Ahmet İshak DEMİR, 2024) Keskin, Mustafa; Teber, HaticeThe main issue of our research is to reveal the influence of Hanafi-Maturidism on the determination of the qualifications of the Ahl al-Sunnah wa’l-Jama?ah in the fourth century of Hijra, with the example of al-?akim al-Samarqandi's al-Sawad al-A??am. In Samarqand, in this century, superstitions and bid'ah (innovation), which were created by the claims of the members of sects other than the main mass, spread in the society day by day. This situation created the necessity of determining the qualifications and principles of the "great majority". At the invitation of the Samanids, a large number of ?anafi scholars came to the region and started educational activities in Samarqand and the surrounding areas. Thus, ?anafiyya became an influential sect in the region. However, the influence of sects and factions such as the Mu?tazila, Shi?a, Kharijiyya, and Murji ?a continued. Ismail b. Ahmad (d. 295/907), the Samanid emir of the period commissioned al-?akim al-Samarqandi (d. 342/953) to determine and write down the qualitications of Ahl al-Sunna wa al-Jama?a in order to ensure that the people stay away from the superstitions and bid?ahs spread by non-Sunni sects. Samarqandi was also a contemporary of Imam al-Maturidi (d. 333/944). The fact that al-Maturidi and al-Samarqandi grew up in the same time period, in the same region, and belonged to the same school of thought, brought up the influence of ?anafi-Maturidism on al-Sawad al-A??am. This study aims to understand the relationship between Samarqandi's thoughts and the basic principles of belief of Ahl al-Sunna and to determine the position of Ahl al-Sunna within the diversity of sects in the Samarqand region. Samarqandi's work, which is based on sources from the early period of Hanafi-Maturidi theology, is the first book to define the main structure in the broadest framework and to list its characteristics in items.Öğe Türkiye’deki Fallopia (Polygonaceae) Cinsi(Düzce Üniversitesi, 2023) Keskin, Mustafa; Severoğlu, ZekiFallopia, daha önce Polygonum cinsi altında incelenmekteydi. Sahip olduğu farklılıklar nedeniyle günümüzde farklı bir cins olarak kabul edilmektedir. Özellikle Reynoutria cinsi ile akrabalık göstermektedir. Bu iki cins arasındaki farklar ilk kez Türkiye örnekleri üzerinden ve ilgili makaleler ışığında rapor edilmektedir. Türkiye'deki Fallopia cinsine ait türler için detaylı tanımlamalar, teşhis anahtarı ve ekolojileri hakkında bilgiler verilmektedir.