Yazar "Demir, Kadir" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Co-infection with hepatitis B does not alter treatment response in chronic hepatitis C(Elsevier Masson, Corporation Office, 2013) Uyanıkoğlu, Ahmet; Akyüz, Filiz; Baran, Bülent; Şimşek, Binnur Pınarbaşı; Ermiş, Fatih; Demir, Kadir; Kaymakoğlu, SabahattinBackground/Aim: To investigate the clinical features and treatment response in patients with hepatitis B (HBV) and hepatitis C virus (HCV) co-infection receiving anti-HCV therapy. Patients and method: Patients with HBV/HCV co-infection, who were eligible for anti-HCV therapy, were included in the study. Patients had detectable HBsAg for at least 6 months and detectable HCV-RNA before the initiation of therapy. Primary end-point was the proportion of patients achieving sustained virological response (SVR). HBV serology and HBV-DNA results obtained during the follow-up were assessed to determine HBV clearance or reactivation after anti-HCV therapy. Results: There were 612 patients in the HCV cohort and 52 (8.5%) of them were HBV/HCV co-infected. Twenty-eight patients (20 male, mean age: 47 +/- 12) received anti-HCV treatment and followed-up for a mean duration of 53 months (12-156). Fifteen patients received peginterferon/ ribavirin combination while the remaining patients received standard interferon/ribavirin combination (n = 6) or standard interferon monotherapy (n = 7). Patients receiving interferon monotherapy were under chronic hemodialysis therapy. SVR was achieved in 14 (50%) patients at the end of follow-up. The proportion of patients with SVR in three treatment arms were not significantly different (P = 0.78). Eight of 11 patients with detectable HBV-DNA cleared HBV-DNA during treatment. Seven (25%) patients experienced a rebound in HBV-DNA, and one patient experienced an acute hepatitis flare which was controlled by tenofovir therapy. Two (7%) patients cleared HBsAg and one of them was seroconverted to anti-HBs. Conclusion: Co-infection with HBV does not have a negative impact on the efficacy of anti-HCV treatment, but HBV-DNA should be monitored to overcome the risk of HBV exacerbation. (C) 2013 Published by Elsevier Masson SAS.Öğe Extrahepatic manifestations of chronic viral hepatitis: possible associated complications must not be forgotten in daily clinical practice(2012) Ermiş, Fatih; Uyanıkoğlu, Ahmet; Akyüz, Filiz; Demir, Kadir; Kaymakoğlu, SabahattinGiriş ve Amaç: Hepatit etkeni virüsler kronik karaciğer hastalıklarına yol açmanın yanısıra ekstrahepatik bulgular olarak adlandırılan diğer organ ve dokularda da bozukluklara neden olabilirler. Tedavide ekstrahepatik tutulumları da gözardı etmemek gereklidir. Gereç ve Yöntem: stanbul Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalında 1997-2010 yılları arasında takipli toplam 2870 hastada klinik olarak semptomatik ekstrahepatik tutulumu olan 52 hastanın (%2) demografik özellikleri retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgular: Elli iki hastadan 27si (%52) hepatit C, 24ü (%46) hepatit B ve 1 (%2) hasta da hem hepatit B hem de hepatit C idi. Bunlardan 25i (%48) erkekti, ortalama yaş 5113 (18-78) yıldı. Otuz iki hasta (%61) sirotik evrede, 20 hasta (%39) ise presirotik evrede idi. Sonuç: Ekstrahepatik tutulumlar genelliklatlanmaktadır. Klinisyenler ekstrahepatik bulguların tanısında daha duyarlı olmalıdırlar.Öğe Extraintestinal manifestations of inflammatory bowel disease(2014) Uyanıkoğlu, Ahmet; Akyüz, Filiz; Ermiş, Fatih; Demir, Kadir; Özdil, Sadakat; Beşışık, Fatih; Mungan, ZeynelGiriş ve Amaç: İnflamatuvar barsak hastalığında ekstraintestinal bulgu - ların sıklığı %6-47 olarak bildirilmiştir. Kliniğimizde takip edilen inflama- tuvar barsak hastalarında görülen ekstraintestinal bulguları değerlendir- dik. Gereç ve Yöntem: Nisan 1998 ve Ocak 2008 arasında takip edilen hastalar ekstraintestinal bulgular, epidemiyolojik veriler, hastalık sürele- ri, komplikasyonları açısından retrospektif olarak değerlendirildi. Bulgu- lar: 494 hasta (254 erkek, yaş ortalaması 38,6313,32 yıl, yaş dağılımı 6-78) değerlendirmeye alındı. Bu hastalardan 283ü (%57,3) ülseratif kolit, 194ü (%39,3) Crohn hastalığı ve 17si (%3.4) indetermine kolit idi. Hastalık yaşı ortalama 70,6675,93 (1-1008) ay idi. Ortalama takip süresi 36,4045,09 ay (1-288 ay) idi. Tüm inflamatuvar barsak hastala- rında ekstraintestinal bulguların sıklığı %19,2 (95/494) olup dağılımı: seronegatif artrit 32 (%6,5), hepatik tutulum 13 (%2,6), deri tutulumu 3 (%2,6), kombine 16 (%3,2), renal kalkül 12 (%2,4), tromboemboli 5 (%1), göz tutulumu 4 (%0,8) idi. 78 hastada (%15,8) komplikasyon görüldü: [29 abse (%5,9), 15 perforasyon (%3), 5 malignite (%1), 1 toksik megakolon (%0,2) ve 15 diğer komplikasyonlar (%2,6)]. Crohn hastalığında komplikasyon oranı ülseratif kolitten fazla idi (%29,3e %3,6). Ülseratif kolitli hastalarda ekstraintestinal bulgular ile kompli- kasyon sıklığı arasında (p0,007, R0,173), Crohn hastalarında kolonik tutulum ile ekstraintestinal bulgular arasında (p0,04, R0,144) pozitif korelasyon tesbit edildi. Sonuç: İnflamatuvar barsak hastalarında en sık ekstraintestinal bulgu seronegatif artrittir. En sık komplikasyon ise abse ve perforasyondur. Ekstraintestinal bulguların varlığı ülseratif kolit seyrinde komplikasyon riskini arttırır. Crohn hastalığında kolonik tutu - lum, ekstraintestinal bulguların varlığını gösteren prediktif bir faktördür.Öğe Has the role of diagnostic laparoscopy in a single gastroenterology unit changed over 20 years?(2013) Ermiş, Fatih; Uyanıkoğlu, Ahmet; Akyüz, Filiz; Demir, Kadir; Beşışık, Fatih; Kaymakoğlu, SabahattinGiriş ve Amaç: Girişimsel olmayan görüntüleme metotlarındaki ge - lişmeler sonrasında tanısal laparoskopinin kullanımı azalmıştır. Biz de gastroenteroloji ünitemizde tanısal laparoskopi olgularını inceledik. Gereç ve Yöntem: 1989-2010 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalında laparoskopik işleme giren 1484 hasta - nın raporları retrospektif olarak değerlendirildi. Laparoskopi işlemi lokal anestezi altında Storz marka laparoskopi cihazı ile yapıldı. Bulgular: Asitli hastalar serum-asit albumin farklarına göre 1,1 g/dL ve 1,1 g/dL olacak şekilde iki gruba ayırılarak incelendi. Toplamda 93 (%6,3) hastanın tanısı laparoskopik inceleme sonrası değişti. Son beş yılda ek- suda asit ve peritoneal hastalık için yapılan tanısal laparoskopi sayısı azalmış olsa da bu azalma transuda asitlilerle karşılaştırıldığında azalma oranının daha düşük olduğu görülmektedir. Sonuç: Tanısal laparoskopi halen peritoneal tüberküloz tanısını koymada ve diğer malign hastalık- ların ayırıcı tanısında tercih edilen bir yöntemdir.Öğe Hepatik kitle ile prezente olan, ERCP ile ekstraksiyonu yapılan Fasciola hepatica: olgu sunumu ve literatürün gözden geçirilmesi(2013) Uyanıkoğlu, Ahmet; Demir, Kadir; Akyüz, Filiz; Ermiş, Fatih; Beşışık, Fatih; Boztaş, GüngörFasciola hepatica infeksiyonu ülkemizin bazı bölgelerinde endemik olarak rastlanan bir karaciğer trematodudur. Klinik bulgular nonspesifik olup; karın ağrısı, sağ üst kadranda hassasiyet şeklinde olabilir. Laboratuvarda eozinofi- li, karaciğer enzimlerinin yükselmesi, pozitif seroloji görülür. Görüntüleme yöntemlerinde karaciğerde çok sayıda nodüller ve safra yollarında dilatasyon görülür. Triclabendazol hepatik ve biliyer fazda etkilidir. Endoskopik retrog- rad kolanjiopankreatografi ile canlı Fasciola hepaticaların biliyer kanaldan uzaklaştırılması ile de tedavi edilir. Burada karaciğerde kitle nedeniyle tetkik edilen, safra yollarında dilatasyona neden olan ve endoskopik retrograd ko- lanjiopankreatografi ile tedavi edilen fasciola hepaticalı genç bayan olgusu sunulmuştur.