Yazar "Celayir, Sinan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Antenatal tanılı komplet Currarino triadı sendromu: Nadir bir olgu sunumu(2006) İlçe, Zekeriya; Güney, Cengiz; Celayir, Sinan; Sarımurat, NüvitCurrarino triad'ı ilk kez 1981 yılında tanımlanmıştır. Sendrom, presakral kitle, anal malformasyon ve sakral kemik deformasyonundan oluşur. Yazıda prenatal tanılı sakro-koksigeal kitle ile doğan bir komplet Currarino Triadı olgusu sunuldu. Doğum sonrası yapılan incelemelerde kitlenin teratom olduğu belirlendi. Kitleye, rekto-vestübüler fistül, sakral kemik deformitesinin eşlik ettiğinin de saptanması ile komplet Currarino Triad'ı olduğu görüldü. Hasta ikinci gün kitlenin çıkarılması ve anorektoplasti amacı ile ameliyata alındı. Kitle çıkarıldıktan sonra oluşan anestezi problemi nedeniyle anoplasti işlemi ertelendi. Bir yıl sonra anal stimülasyon sonrası posterosagittal anorektoplasti amaliyatı yapılarak poliklinik takibine alındı. Sendromun tanısında, bileşenlerden birinin saptanması durumunda diğerlerinin araştırılması önemli bir aşamadır.Öğe Cerrahi yenidoğan yoğun bakım ünitelerindeki gizli tehlike: Mantar sepsisi(2004) İlçe, Zekeriya; Güney, Cengiz; Köksal, Fatma; Celayir, SinanÖnbilgi/amaç: Nazokomiyal mantar sepsisi yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde son yıllarda giderek artan, mortalitesi yüksek bir sorundur. Uzun süreli ve geniş etki alanlı antibiyotik kullanımı, prematürite ve düşük doğum ağırlığı mantar sepsisinin en önemli nedenlerindendir. Cerrahi yenidoğanlarda mantar sepsisi konusunda literatürde sınırlı bilgi bulunmaktadır. Bu çalışmanın amacı yenidoğan cerrahi yoğun bakım ünitesinde son 7 yılda saptanan mantar sepsisli olguların değerlendirilmesidir. Yöntem: 1995-2001 yıllarında yatırılarak inceleme ve tedavisi yapılan olgular; ortalama başvuru yaşı, cinsiyet, kilo, mantar sepsisi, bakteriyel sepsisle olan ilişki, tedavi yaklaşımı ve mortalite açısından geriye dönük irdelendi. Bulgular: Ünitemizde yılda ortalama 100.3 (87-124) olgunun tanı ve tedavisi yapılmaktadır. 1995-2001 arasında izlenerek mantar sepsisi saptanan 23 olgunun ortalama başvuru yaşı 3.8 gün (1-14 gün), ortalama ağırlığı 2376 gr (1654-6400 gr), erkek/kız oranı ise 17/6 idi. Mantar sepsisi saptanan 23 olgunun 17'sinde eşlik eden bakteriyel sepsis saptandı. Bakteriyel etkenler; Enterobacter Sp. (n11), Metisiline dirençli staphylococcus aureus (n4) ve diğer (n2) olarak belirlenmiştir. Saptanan mantar sepsis etkeni tamamı Candida Albicans'tı. Kandida sepsisi en sık 1995 yılında gözlenmiş, rastlanan 14 olgunun 8'i kaybedilmiştir. Uygulanılan koruyucu antifungal tedavi nedeniyle mantar sepsisi azalmış, 2001 yılında ise hiç saptanmamıştır. Sonuç: Yoğun bakım ünitelerinde uzayan yatış süreleri, nazokomiyal bakteryel sepsis sıklığını attırmakta, bu nedenle kullanılan geniş etki alanlı antibiyotik tedavileri mantar sepsislerine zemin hazırlamaktadır. Mantar sepsislerinin engellenmesi için koruyucu antifungal kullanımı bir çözüm olarak görünmekle birlikte, ek riskler taşımaktadır. Bu durum antibiyotik kullanımını düzenleyen ciddi hastane enfeksiyon politikalarını gerekli kılmaktadır.Öğe Cerrahi yenidoğanları nasıl besliyoruz?(2005) İlçe, Zekeriya; Argun, Burak; Celayir, SinanAmaç: Bu çalışmada kliniğimizde değişik endikasyonlarla ameliyat edilen yenidoğanlarda beslenme şekillerinin irdelenmesi amaçlandı. Gereç ve Yöntem: Cerrahi yenidoğan yoğun bakım ünitemizde 2001-2002 yılları arasında teşhis ve tedavi edilen ve beslenme kayıtları düzenli tutulmuş olgular geriye dönük olarak irdelendi. Olgular başvuru yaşı, ağırlık, oral beslenmeye başlama zamanı ve şekli açısından incelendi. Olgular laparatomi ve rezeksiyon anostomoz yapılan (Grup 1), rezeksiyon anostomoz yapılmayan (Grup 2), stoma açılan (Grup 3), özofagus atrezisi nedeni ile opere edilen (Grup 4), torokotomi yapılan (Grup 5) ve diğerleri (Grup 6) (sakrokoksigeal teratom, üriner sistem patolojileri vb) olmak üzere 6 farklı grupta irdelendi. Bulgular: Toplam 44 olgu değerlendirmeye alındı. Kız/ erkek oranı 1/3 idi. Ort. başvuru yaşı 3,4 gün (133), ort. ağırlık ise 2695 gr (1286-3960) idi. Grup 1 (n11): Bu olguların ortalama enteral beslenmeye başlama zamanı 4,8 gün (1-6) idi, 9 olgu oral beslenirken, 2 olgu da nazogastrik gavajla beslenmeye başlandı. Beslenme 31 (3 saat sürekli 1saat ara & residiv bakma) şeklinde uygulandı. Residiv miktarına göre kademeli arttırmaya gidildi. Grup 2 (n8): Bu olgularda beslenmeye başlanma zamanı ise ort. 3,5 gün (1-14), ort. beslenme miktarı ise 9,5 cc (2-30) idi. Tamamı oral beslenme ile başlanıp ve beslenme miktarı günlük kademeli arttırılarak devam edildi. Grup 3 (n10): Bu olguların ort. beslenme zamanı 1,5 gün (1-3), beslenme miktarı 5 cc ve tamamı oral idi. Grup 4 (n8): Özefagus atrezili olgularda ort. beslenmeye başlama zamanı 4,3 gün (3-6) idi. Olguların 5'i oral, 3'ü nazogastrik gavajla, ort. 3,3 cc (3-5) ile beslenmeye başlandı. Grup 5 (n2): Torakotomi yapılan olgular ise postop 1. gün 5cc ile oral beslenmeye başlandı. Grup 6 (n5): Diğer nedenlerle olguların tamamı postop 1. gün ort. 15 cc (5-30) ile oral beslenmeye başlandı. Sonuç: Çalışmamızda GI sistemde rezeksiyon yapılan olgular en geç beslenmeye alınan grup olarak gözlenmiş, oral beslenme sıklıkla başlangıç için tercih edilen metod olmuştur. Bu parenteral beslenmenin meydana getireceği komplikasyonları da engellemiş olmaktadır.Öğe Dikkat: Kayıp yabancı cisim(2006) Mammadov, Emil; Samsum, Hakan; İlçe, Zekeriya; Celayir, SinanRadyolojik görüntülemeler, sindirim ve solunum sistemi yabancı cisim aspirasyonlannda altın standart haline gelmiştir. Ancak görüntülemelerin nasıl yapılması gerektiği konusunun standardize edilmemiş olması, takip sırasında Hinisyeni yanıltabilmektedir. Bu olgu sunumunda radyolojik muayenede bronşta saptanan bir toplu iğnenin çıkarılma hazırlığı yapılırken kısa sürede yer değiştirerek sindirim sistemine geçmesi sonucu orta-ya çıkan Minik tablo özetlenmiştir.Öğe Prenatal diagnosis of complete Currarino's triad syndrome: Rare case report(2006) İlçe, Zekeriya; Güney, Cengiz; Celayir, Sinan; Sarımurat, NüvitCurrarino triad'› ilk kez 1981 y›l›nda tan›mlanm›flt›r. Sendrom, presakral kitle, anal malformasyon ve sakral kemik deformasyonundan oluflur. Yaz›da prenatal tan›l› sakrokoksigeal kitle ile do¤an bir komplet Currarino Triad› olgusu sunuldu. Do¤um sonras› yap›lan incelemelerde kitlenin teratom oldu¤u belirlendi. Kitleye, rekto-vestübüler fistül, sakral kemik deformitesinin efllik etti¤inin de saptanmas› ile komplet Currarino Triad'› oldu¤u görüldü. Hasta ikinci gün kitlenin ç›kar›lmas› ve anorektoplasti amac› ile ameliyata al›nd›. Kitle ç›kar›ld›ktan sonra oluflan anestezi problemi nedeniyle anoplasti ifllemi ertelendi. Bir y›l sonra anal stimülasyon sonras› posterosagittal anorektoplasti amaliyat› yap›larak poliklinik takibine al›nd›. Sendromun tan›s›nda, bileflenlerden birinin saptanmas› durumunda di- ¤erlerinin araflt›r›lmas› önemli bir aflamad›r.Öğe Seks hormonlarının dişi tavşanlarda mesane fonksiyonları üzerine etkileri: Ürodinami çalışması(2004) Celayir, Sinan; İlçe, ZekeriyaFarklı seks hormonlarının kullanımı ile mesanede, ürodinamik olarak kapasite ve komplians değişiklikleri olmaktadır. Bu çalışmanın amacı, daha önce erkek tavşanlarda yaptığımız çalışmanın devamı olarak, seks hormonlarının dişi tavşan mesanesi üzerindeki ürodinamik etkilerini araştırmaktır. Çalışmamızda hamile olmayan Yeni Zelanda tipi beyaz dişi tavşanlar kullanıldı. Denekler beş ayrı gruba ayrıldı. G-I: Laparatomi (L) %0,9NaCl. G-II: L Östrojen. G-III: L Bilateral Ooferektomi (BO) Östrojen. G-IV: LBOProgesteron. G-V: L BO Testesteron. Başlangıç kan seks hormon seviye tayini ve ürodinami uygulandı. Gruplarda bütün deneklerin hormon enjeksiyonunu takip eden 5. 10. ve 30. günlerde ürodinamik incelemeleri tekrarlanarak kapasite ve komplians değerleri kaydedildi. Ayrıca takip süresince kan östrojen, progesteron ve testesteron seviyeleri düzenli olarak ölçüldü. Bulgular: Verilen tedaviler ile deneklerde 5. ve 10. günlerde kan hormon düzeylerinde artma saptanmış, bu değerler 30. günün sonunda normal seviyelerine dönmüşlerdir. G-I: mesane kapasitesi ve kompliansta belirgin bir değişiklik saptanmadı. G-II ve III: 5. ve 10. günlerde istatistiksel anlamlı mesane kapasite ve komplians artışı saptandı (p0,005). G–IV: Komplians ve kapasite değişiklik saptanmadı. G-V: 10. günde mesanede kapasite ve komplians düştü, ancak bu düşüş istatistiksel olarak anlamlı değildi (p0,005). Sonuç: Dişi tavşanlarda progesteron ve testosteron uygulaması mesane kapasite ve komplians değerlerinde hafifçe düşmeye, buna karşın östrojen ise artışa neden olmaktadır.Öğe Sindirim sisteminde çengelli iğne: Ne zaman müdahale edilmeli?(2006) Emre, Şenol; Özcan, Rahşan; İlçe, Zekeriya; Celayir, SinanYutulan yabancı cisimlerin çoğunluğu özefagusa takılmaktadır, çünkü gastrointestinal sistemin en dar yeri özefagustur. Mideye geçen yabancı cisimlerin çoğu ise tıbbi bir sorun oluşturmadan anüsten çıkmaktadır. Sindirim sisteminde çengelli iğne ile ilgili literatüre Türk yayınların dışında pek karşılaşılmaktadır. Yazımızda takip ve tedavisi açısmdan ilginç bir seyir gösteren bir olgu irdelendi. 9 aylık erkek, 1 gün önce bir çengelli yutma hikayesi ile başvurduruldu. Uzun süre takiplerinde çengelli iğne yer değiştirmemesine üzerine cerrahi çıkarılma kararı alındı. Ancak cerrahinin hemen öncesi sekilen grafide yabancı cismin hareket ettiği görüldü ve 30. gün kendiliğinden rektal yolla klinik sorun oluşturmadan çıktı. Sonuç: Yutulan çengelli iğne mide yada distalinde ise uzun süre anotomik olarak yerini değiştirmeyebilir. Bu gibi durumlarda hastaların klinik şikayeti yoksa yakın takip edilmek koşuluyla olgular uzun süre izlenebilir.