Yazar "Bolu, Filiz" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 14 / 14
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Annelerin Ev Kazalarına Yönelik Güvenlik Önlemlerinin Tanımlanması(Duzce Univ, 2017) Erdem, Sabri Sefa; Bolu, Filiz; Mayda, Atilla SenihAmaç: Bu çalışmada Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Hastalıkları Polikliniği’ne başvuran 0-6 yaş çocukların annelerinin ev kazalarına yönelik güvenlik önlemlerini alma düzeylerini araştırma amaçlanmaktadır. Yöntem: Bu araştırma 2 Ağustos 2016-1 Eylül 2016 tarihleri arasında Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hastalıkları Polikliniği’ne herhangi bir nedenle başvuran 0-6 yaş çocukların annelerinden araştırmaya katılmayı kabul eden 117 kişi üzerinde yapıldı. Veriler anket formu ve ‘‘ev kazalarına yönelik güvenlik önlemlerini tanılama ölçeği” ile toplanmıştır. Verilerin sunumunda tanımlayıcı istatistiklerden sıklık, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapma ile kategorik değişkenlerin analizinde Pearson Ki-kare veya Fisher’s exact testleri kullanıldı, p<0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Araştırma sonucunda annelerin ölçek puan ortalaması 168,03±20,49’du. Annelerin ölçekten aldıkları puanlar anne yaşı ve çocuğun ev kazası geçirme durumuna göre değerlendirildiğinde; yaşı 30 ve altında olanlar ile çocuğu son 2 ayda ev kazası geçirmiş olanların puanlarının diğerlerinden istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğu saptanmıştır (p=0,038, p=0,010). Çocukların son 2 ayda ev kazası geçirme durumu ile bazı demografik özelliklerin karşılaştırılmasında ise anlamlı bir sonuç saptanmamıştır. Sonuç: 0-6 yaş çocuğu olan annelerin %12.8’inin çocuğunun son 2 ayda ev kazası geçirdiği ve bunların çoğunun erkek olduğu saptandı. Tüm aile bireylerine ev kazalarına yönelik farkındalık kazandırılması gerekmektedir. Ev kazalarını önlemek için alınması gereken önlemler bir kontrol listesi şeklinde sunulabilir. Konuyla ilgili daha geniş çapta çalışmalar yapılmalıdır.Öğe Annelerin Ev Kazalarına Yönelik Güvenlik Önlemlerinin Tanımlanması(2017) Bolu, Filiz; Mayda, Atilla Senih; Erdem, Sabri SefaAmaç: Bu çalışmada Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Hastalıkları Polikliniği'ne başvuran 0-6 yaş çocukların annelerinin ev kazalarına yönelik güvenlik önlemlerini alma düzeylerini araştırma amaçlanmaktadır. Yöntem: Bu araştırma 2 Ağustos 2016-1 Eylül 2016 tarihleri arasında Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hastalıkları Polikliniği'ne herhangi bir nedenle başvuran 0-6 yaş çocukların annelerinden araştırmaya katılmayı kabul eden 117 kişi üzerinde yapıldı. Veriler anket formu ve ''ev kazalarına yönelik güvenlik önlemlerini tanılama ölçeği" ile toplanmıştır. Verilerin sunumunda tanımlayıcı istatistiklerden sıklık, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapma ile kategorik değişkenlerin analizinde Pearson Ki-kare veya Fisher's exact testleri kullanıldı, p0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. Bulgular: Araştırma sonucunda annelerin ölçek puan ortalaması 168,0320,49'du. Annelerin ölçekten aldıkları puanlar anne yaşı ve çocuğun ev kazası geçirme durumuna göre değerlendirildiğinde; yaşı 30 ve altında olanlar ile çocuğu son 2 ayda ev kazası geçirmiş olanların puanlarının diğerlerinden istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek olduğu saptanmıştır (p0,038, p0,010). Çocukların son 2 ayda ev kazası geçirme durumu ile bazı demografik özelliklerin karşılaştırılmasında ise anlamlı bir sonuç saptanmamıştır. Sonuç: 0-6 yaş çocuğu olan annelerin %12.8'inin çocuğunun son 2 ayda ev kazası geçirdiği ve bunların çoğunun erkek olduğu saptandı. Tüm aile bireylerine ev kazalarına yönelik farkındalık kazandırılması gerekmektedir. Ev kazalarını önlemek için alınması gereken önlemler bir kontrol listesi şeklinde sunulabilir. Konuyla ilgili daha geniş çapta çalışmalar yapılmalıdır.Öğe Assesment of the effect of summer camp on the life quality of diabetic children(2017) Bolu, Semih; Danış, Ayşegül; Arslanoğlu, İlknur; Bolu, Filiz; Akçalı, Figen; Aytar, GülşenAim: Type 1 diabetes which is a chronic metabolic disease can affect the quality of life of a person. The aim of this study is to evaluate the life quality of diabetic children and adolescents who are diagnosed with type 1 diabetes mellitus and compare the perceptions of life quality through the life quality scale before and after summer camp.Materials and Method: A scale of life quality was applied to 31 children/adolescents with type 1 Diabetes Mellitus between ages 9-16 years in the Diabetes Summer Camp.Results: The perceived quality of life of children / adolescents with type 1 diabetes were better after diabetes camp (p 0.05). When the Quality of Life Scale scores compared by gender, it was found that the emotional well being and self esteem subscale scores and the total scores of boys were statistically significantly higher after diabetes camp. But the Quality of Life Scale scores of girls did not show a significant increase.Conclusion: This study showed that the diabetes camp, which promoted the ability of diabetic children and adolescents to manage their illnesses, changed the perception of quality of life of male diabetic patients in particular. However, repeating similar studies involving a larger number of cases will allow better evaluation of the results of such activities.Öğe Bir Öğrenci Yurdunda Kalan Üniversite Öğrencilerindeki İnternet Bağımlılığı İle Beck Depresyon Ölçeği Arasındaki İlişki(2015) Mayda, Atilla Senih; Yılmaz, Muammer; Bolu, Filiz; Dağlı, Sinemis Çetin; Gerçek, Gökçe Çağdaş; Teker, Nurettin; Önder, Alper DoğanAmaç: Bir üniversite öğrenci yurdunda kalan öğrencilerde internet bağımlılığı ile depresyon arasındaki ilişkileri saptamaktır. Yöntem: Bu tanımlayıcı tipte araştırmada bir öğrenci yurdunda kalan 1000 üniversite öğrencisinden 698ine yüz yüze görüşülmek suretiyle sosyo-demografik özellikleri ile ilgili 15 ve Goldbergin internet bağımlılığı tanı kriterlerinden yararlanarak hazırlanan 7 soru olmak üzere toplam 22 soruluk bir anket formu ve Beck Depresyon Ölçeği (BDÖ) uygulanmıştır. Bulgular: Katılımcıların 397sinin (%56.9) internet bağımlılığı vardır. İnternet bağımlılığı cinsiyete göre anlamlı bir farklılık göstermekte olup, erkeklerde (%61.4) kadınlardan (%51.6) daha fazladır (x²6.90, p0.009). Yaş gruplarına göre 19 yaş ve üstünde olanlarda 19 yaş altında olanlara göre internet bağımlılığı anlamlı olarak fazladır (x2 5.07, p0,024). BDÖ puanı 18 ve üstü olan 241 öğrenciden 194ünde (%80.5) internet bağımlılığı varken, puanı 17 ve altı olan 457 öğrenciden 203ünde (%44.4) internet bağımlılığı vardır. BDÖ puanları sınıfta kalanlarda ve kronik hastalığı olanlarda daha yüksektir. Sonuç: BDÖ değerlendirmesine göre depresyona yatkınlığı olanlarda internet bağımlılığı daha fazla görülmektedir. Depresyona yatkınlık, internet bağımlılığında bir neden olabileceği gibi bir sonuç da olabilir. Depresyon sadece internet bağımlılığına bağlı olmayıp; kronik hastalık, son bir yıl içinde yakınını kaybetme, sınıfta kalma, bölüm memnuniyeti, öz anne baba varlığı ve birlikteliği gibi nedenlere de bağlı olabileceği için bu etkenlerin bağımsız olarak depresyonla ilişkisi araştırılmalıdır.Öğe Diyabetik Hastalarda Özelleştirilmiş Eğitim Programının Metabolik Parametreler Üzerine Etkisi(2019) Yılmaz, Özlem; Bolu, Semih; Özdemir, Zeyneb Soysal; Arslanoğlu, İlknur; Bolu, FilizAmaç: HbA1c metabolik kontrolün ölçüsü olarak kullanılmakta olup, üç aylık ortalama kan şekeri değerinigöstermektedir. Diyabet eğitiminin metabolik kontrol, duygusal durum ve öz-bakım üzerine uzun vadeliyararları gösterilmiştir. Bu çalışmada, diyabet kongresi ve yaz okulu öncesi ile sonrasında ölçülen HbA1cdüzeyleri karşılaştırılarak, eğitim programının metabolik kontrol üzerindeki etkisinin incelenmesi amaçlandı.Yöntem: Bu çalışmada, diyabet kongresine ve yaz okuluna katılan, diyabetli çocuk ve aileleri ile erişkindiyabetlilere diyabet eğitimi verildi. Katılımcıların eğitim öncesi ve sonrası HbA1c ölçümleri yapıldı. Başkabir klinikten takip edilen hastaların söyledikleri HbA1c değerleri kabul edildi.Bulgular: Bu çalışmada, diyabet kongresine katılan 91 diyabetli arasından, 57 kişi çalışmaya dahil edildi.Yaz okuluna ise 58 diyabetli hasta katıldı. Kongre öncesi ortalama HbA1c değeri 8,88, kongre sonrası 8,76iken, yaz okulu öncesi ortalama HbA1c değeri 9,94, sonrası ise 9,6 olarak bulundu. Kongre ve yaz okulununöncesindeki ve sonrasındaki HbA1c düzeyleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı.Sonuç: Çalışmamızda, diyabetli bireylerde komplikasyonların azaltılması için iyi HbA1c değerleri hedeflenmektedir. Bu hedefi tutturmak için bireylerin motivasyonlarının artırılması, hastaların ve ailelerin diyabeteğitimlerinin tekrarlanması ve eğitimin sürekliliği gerekmektedir.Öğe Düzce hava kalitesi izleme istasyonu 2014 yili verilerinin saatlik, günlük ve mevsimsel değişimlerinin incelenmesi(Gulhane Military Medical Academy, 2015) Bolu, Filiz; Zoroğlu, Gülsüm; Mayda, Atilla SenihAmaç: Düzce ilinin 2014 yılı hava kalitesi verilerinin saatlik, günlük ve mevsimsel değişimlerini incelemek amaçlanmıştır. Yöntem: T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Hava Kalitesi İzleme İstasyonları Web Sitesi’nden Düzce’nin 1 Ocak -31 Aralık 2014 tarihleri arasındaki partikül madde 10, SO2, rüzgar hızı ve rüzgar yönü ölçüm sonuçları alınmıştır. Verilerin günün saatlerine, haftanın günlerine, aylara ve mevsimlere göre değişimi incelenmiştir. Bulgular: Yıllık ortalama PM10 konsantrasyonu 106,42±102 μg/m3, SO2 konsantrasyonu ise 6,15±5,39 μg/m3 bulunmuştur. PM10 ve SO2 kış sezonu ölçümleri yaz sezonundan anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Rüzgar hızı ortalaması ise yaz sezonunda kış sezonundan anlamlı derecede yüksektir. En yüksek PM10 ortalaması kasım ayına ait olup 189,4±171,8 μg/m3’tür. En düşük PM10 ortalaması haziran ayına ait olup 58.0±24.5 μg/m3’tür . En yüksek rüzgâr hızı ortalaması haziran ayına, en düşük rüzgâr hızı ortalaması ise aralık ayına aittir. PM10 ve SO2 ölçümleri rüzgar yönü ile pozitif, rüzgar hızı ile negatif korelasyon göstermektedir. PM10 ölçümlerinin en yüksek olduğu günler yaz sezonunda perşembe iken, kış sezonunda çarşambadır. En düşük olduğu günler ise her iki sezonda da pazar günüdür. PM10 ortalamaları hafta içi günleri hafta sonu günlerine göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. En yüksek ortalama PM10 değeri saat 23.00’te 146,6±131,3 μg/m3 olarak ölçülmüştür. En düşük ortalama PM10 değeri saat 15.00’te 73,8±55,9 μg/m3 olarak saptanmıştır. Sonuç: Düzce’de yaz sezonunda da hava kirliliği sorunu vardır. Sanayi kaynaklı kirlilik kontrolünde mevcut kuruluşların emisyonlarının sürekli takibi sağlanmalıdır. Akşam saatlerinde PM10’un daha yüksek bulunması gün içerisindeki trafiğe ve ısınma amaçlı yakıt kullanımına bağlı olabilir. Doğalgaz kullanımının yaygınlaştırılması ve toplumsal bilinç oluşturularak bireysel tedbirler alınması hava kirliliğinin azaltılmasında etkili olabilir.Öğe Düzce hava kalitesi izleme istasyonu 2014 yılı verilerinin saatlik, günlük ve mevsimsel değişimlerinin incelenmesi(2015) Bolu, Filiz; Zoroğlu, Gülsüm; Mayda, Atilla SenihAmaç: Düzce ilinin 2014 yılı hava kalitesi verilerinin saatlik, günlük ve mevsimsel değişimlerini incelemek amaçlanmıştır. Yöntem: T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Hava Kalitesi İzleme İstasyonları Web Sitesi'nden Düzce'nin 1 Ocak -31 Aralık 2014 tarihleri arasındaki partikül madde 10, SO2, rüzgar hızı ve rüzgar yönü ölçüm sonuçları alınmıştır. Verilerin günün saatlerine, haftanın günlerine, aylara ve mevsimlere göre değişimi incelenmiştir. Bulgular: Yıllık ortalama PM10 konsantrasyonu 106,42102 ?g/m3, SO2 konsantrasyonu ise 6,155,39 ?g/m3 bulunmuştur. PM10 ve SO2 kış sezonu ölçümleri yaz sezonundan anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Rüzgar hızı ortalaması ise yaz sezonunda kış sezonundan anlamlı derecede yüksektir. En yüksek PM10 ortalaması kasım ayına ait olup 189,4171,8 ?g/m3'tür. En düşük PM10 ortalaması haziran ayına ait olup 58.024.5 ?g/m3'tür . En yüksek rüzgâr hızı ortalaması haziran ayına, en düşük rüzgâr hızı ortalaması ise aralık ayına aittir. PM10 ve SO2 ölçümleri rüzgar yönü ile pozitif, rüzgar hızı ile negatif korelasyon göstermektedir. PM10 ölçümlerinin en yüksek olduğu günler yaz sezonunda perşembe iken, kış sezonunda çarşambadır. En düşük olduğu günler ise her iki sezonda da pazar günüdür. PM10 ortalamaları hafta içi günleri hafta sonu günlerine göre anlamlı olarak yüksek bulunmuştur. En yüksek ortalama PM10 değeri saat 23.00'te 146,6131,3 ?g/m3 olarak ölçülmüştür. En düşük ortalama PM10 değeri saat 15.00'te 73,855,9 ?g/m3 olarak saptanmıştır. Sonuç: Düzce'de yaz sezonunda da hava kirliliği sorunu vardır. Sanayi kaynaklı kirlilik kontrolünde mevcut kuruluşların emisyonlarının sürekli takibi sağlanmalıdır. Akşam saatlerinde PM10'un daha yüksek bulunması gün içerisindeki trafiğe ve ısınma amaçlı yakıt kullanımına bağlı olabilir. Doğalgaz kullanımının yaygınlaştırılması ve toplumsal bilinç oluşturularak bireysel tedbirler alınması hava kirliliğinin azaltılmasında etkili olabilir.Öğe Düzce ilinde avlanılan tatlı su ve deniz balıkları ile musluk sularında ağır metal düzeyleri(Düzce Üniversitesi, 2016) Bolu, Filiz; Mayda, Atilla SenihAmaç: Eylül 2014-Ağustos 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilen bu çalışmada Düzce İl'inde musluk sularında ve halkın tüketimine sunulan balıklarda ağır metallerin düzeylerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Balıkçı tezgahından alınan deniz balıkları ve farklı alabalık üretim tesislerinden alınan alabalıklar ile 14 noktadan toplanan musluk sularında bor (B), alüminyum (Al), skandiyum (Sc), vanadyum (V), krom (Cr), mangan (Mn), demir (Fe), kobalt (Co), nikel (Ni), bakır (Cu), çinko (Zn), arsenik (As), selenyum (Se), stronsiyum (Sr), molibden (Mo), gümüş (Ag), kadmiyum (Cd), kalay (Sn), antimon (Sb), baryum (Ba), civa (Hg), kurşun (Pb) ve Bizmut (Bi) düzeyleri incelenmiştir. Metal düzeylerinin analizinde ICP-MS cihazı kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmada bazı aylarda kurşun, kadmiyum, arsenik, civa ve çinko elementlerinin deniz balığı türlerinden bazılarında ve alabalık numunelerinde Türk Gıda Kodeksi'nde yer alan sınır değerlerin üstünde bulunduğu saptanmıştır. Musluk suyu numunelerinde ise bazı aylarda bazı numunelerin alüminyum ve demir elementleri bakımından Dünya Sağlık Örgütü tarafından aşılmaması önerilen üst sınırları aştığı görülmüştür. Sonuç ve Öneriler: Bu verilere göre bölgede avlanan balıkların metal yükü açısından sağlık sorunlarına yol açabileceği düşünülmektedir. Yüksek metal düzeylerinin saptandığı aylarda analizler tekrarlanarak, önemli bir protein kaynağı olan balıkların ağır metal kirliliğinden etkilenmemesi için gerekli önlemler alınmalıdır.Öğe Düzce'de Satılan Şişe Suları İle Musluk Sularının Ağır Metal Düzeylerinin İncelenmesi(2017) Bolu, Filiz; Mayda, Atilla Senih; Poyraz, Bayram; Yılmaz, MuammerAmaç: Bu çalışmada şişelenmiş kaynak suları ile Düzce şebeke suyunun ağır metal içeriği açısından karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Musluk suyunu analiz etmek için belirlenen 14 ayrı noktadan aynı tarihte numune alınmıştır. Ticari doğal kaynak suyu numuneleri 500 ml pet şişelerde satışa sunulan 10 farklı markadan alınan örneklerdir. Su örneklerindeki ağır metal değerleri; Inductively Coupled Plasma-Mass Spectrometer (ICP-MS) cihazı ile ölçülmüştür. Sonuçlar ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA), Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından önerilen kriterlere göre değerlendirilmiştir. Bulgular: Alınan musluk suyu ve ticari su numunelerinde ağır metal düzeyleri DSÖ, EPA ve T.C. Sağlık Bakanlığı'nın önerdiği limit değerlerden düşük bulunmuştur. Ticari su ağır metal düzeyi ortalaması ile musluk suyu örneklerinin ağır metal düzeyi ortalaması karşılaştırıldığında bor (B), alüminyum (Al), krom (Cr), mangan (Mn), demir (Fe), nikel (Ni), arsenik (As), stronsiyum (Sr), molibden (Mo), kadmiyum (Cd), civa (Hg) ve kurşun (Pb) düzeyleri ticari su numunelerinde musluk sularına göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. Sonuç: Ağır metal düzeyleri açısından musluk suyu ve ticari şişe sularının içilmesinde bir sakınca bulunmadığı görülmektedir.Öğe Düzce’de Satılan Şişe Suları İle Musluk Sularının Ağır Metal Düzeylerinin İncelenmesi(Duzce Univ, 2017) Yılmaz, Muammer; Bolu, Filiz; Mayda, Atilla Senih; Poyraz, BayramAmaç: Bu çalışmada şişelenmiş kaynak suları ile Düzce şebeke suyunun ağır metal içeriği açısından karşılaştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Musluk suyunu analiz etmek için belirlenen 14 ayrı noktadan aynı tarihte numune alınmıştır. Ticari doğal kaynak suyu numuneleri 500 ml pet şişelerde satışa sunulan 10 farklı markadan alınan örneklerdir. Su örneklerindeki ağır metal değerleri; Inductively Coupled Plasma-Mass Spectrometer (ICP-MS) cihazı ile ölçülmüştür. Sonuçlar ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA), Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından önerilen kriterlere göre değerlendirilmiştir. Bulgular: Alınan musluk suyu ve ticari su numunelerinde ağır metal düzeyleri DSÖ, EPA ve T.C. Sağlık Bakanlığı’nın önerdiği limit değerlerden düşük bulunmuştur. Ticari su ağır metal düzeyi ortalaması ile musluk suyu örneklerinin ağır metal düzeyi ortalaması karşılaştırıldığında bor (B), alüminyum (Al), krom (Cr), mangan (Mn), demir (Fe), nikel (Ni), arsenik (As), stronsiyum (Sr), molibden (Mo), kadmiyum (Cd), civa (Hg) ve kurşun (Pb) düzeyleri ticari su numunelerinde musluk sularına göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşük bulunmuştur. Sonuç: Ağır metal düzeyleri açısından musluk suyu ve ticari şişe sularının içilmesinde bir sakınca bulunmadığı görülmektedirÖğe FREQUENCY AND THE FACTORS AFFECTING VIOLENCE TOWARDS PREGNANT WOMAN ADMITTED TO A UNIVERSITY HOSPITAL PREGNANCY OUTPATIENT CLINIC(Nobel Ilac, 2015) Bolu, Filiz; Mayda, Atilla Senih; Yılmaz, MuammerObjective: To estimate frequency of exposure and the related factors during pregnancy of women who applied to a pregnancy outpatient clinic. Material and Method: This cross-sectional study consists of 1239 pregnant women admitted to pregnancy outpatient clinic of a University Hospital. Systematic sampling method was used and a survey was applied to one of six women. Thus the research group was formed of 191 pregnant women. Results: Physical, emotional, economic and sexual violence prevalence was respectively 26.5%, 57.9%, 30.3% and 11.2%. All forms of violence were related to each other. Physical, emotional and economic violence was found to be associated with age at marriage and the types of marriage, the presence of someone who uses alcohol at home was associated with the emotional violence. Unemployment of the woman and unwanted pregnancy was found to be associated with economic violence. When multiple analysis performed to variables; considering divorceand exposure to emotional violence were found to be related with physical violence and exposure to physical and economic violence was found to be related with emotional violence. 75% of women stated that they could answer questions of health staff about violence. Conclusion: The results of this study shows that women mostly were exposed to emotional violence and that all forms of violence associated with each other. Creation of job opportunities for women and family planning services could contribute to reduction in violence against women. Antenatal care can be an opportunity to determine women under risk for domestic violence and to prevent violence.Öğe Internet Addiction and Beck Depression Inventory in the University Students at a Student Hostel(Duzce Univ, 2015) Mayda, Atilla Senih; Yılmaz, Muammer; Bolu, Filiz; Dağlı, Sinemis Çetin; Gerçek, Gökçe Çağdaş; Teker, Nurettin; Önder, Alper DoğanObjective: To determine the relationship between internet addiction and depression in students at a student hostel. Methods: The data of this descriptive study was collected with questionnaires applied to 698 of 1000 university students by face to face interview. Data was collected with Beck Depression Inventory and with the interview form that includes 15 questions about sociodemographic characteristics and 7 questions they were prepared using Goldberg's diagnostic criteria. Results: Among the participants 397 (56,9%) were diagnosed as Internet addicts. 61,4% of men and 51,6 %of women were internet addicts and the difference was significant (x(2)=6.90, p=0.009). Internet addiction was higher in the group over and at the age 19, then the group under 19 years (x(2)=5.07, p=0,024). 194 (80,5%) of 241 students they have 18 points and higher by Beck Depression Inventory were in the internet addicts group. Although 203 (44.4%) of 457 students they have 17 points and lower were prone to depression. BDI points were higher by the students they had chronic illness and they were to fail. Conclusion: According to BDI, internet addiction is most common by students they are prone to depression. The tendency to depression can be a cause or a consequent of internet addiction. Depression is not only associated with internet addiction. It can be related with chronic illness, losing relatives in the past year, satisfaction by faculty, school failure, and parents to be alive and together. Thus it must be researched if these are independent related with depression.Öğe MORTALITY RATES OF TRAUMATIC TRAFFIC ACCIDENT PATIENTS AT THE UNIVERSITY HOSPITAL(Svenciliste U Zagrebu, Fakultet Prometnih Znanosti, 2014) Mayda, Atilla Senih; Yılmaz, Muammer; Bolu, Filiz; Uslu, Mustafa; Yeşildal, NurayThe aim of the study is to estimate hospitalization and mortality rates in patients admitted to the University Hospital due to traffic accidents, and to determine the mean cost of the applicants in the hospital due to traffic accident. In this retrospective study data were obtained from the records of a university research and practice hospital. There were 802 patients admitted to emergency and other outpatient clinics of the University Hospital because of traffic accidents throughout the year 2012. Out of these patients, 166 (20.7%) were hospitalized, and the annual mortality rate was 0.87%. The total cost was 322,545.2 euro and 402.2 euro per patient. Road traffic accident detection reports covered only the numbers of fatal injuries and injuries that happened at the scene of accidents. Determination of the number of the dead and wounded with overall mortality rate would be supposed to reveal the magnitude of public health problem caused by traffic accidents.Öğe Trafik kazaları ve risk faktörleri: Düzce il merkezinde meydana gelen trafik kazalarının değerlendirilmesi(2015) Mayda, Atilla Senih; Yılmaz, Muammer; Bolu, Filiz; Çelebiler, NurayAmaç: Düzce Merkez'de 2011 yılında meydana gelen ölümlü-yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazalarının epidemiyolojik özelliklerinin araştırılması ve kazaya neden olan faktörlerin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Geriye dönük bu çalışmada veriler Düzce Merkez'de 2011 yılında meydana gelen ölümlü-yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazaları için tutulan Trafik Kazası Tespit Tutanaklarından elde edilerek analiz edilmiştir. Bulgular: Düzce İl Merkez'inde 2011 yılında meydana gelen trafik kazaları için tutulan Kaza Tespit Tutanak'larına göre 291'i maddi hasarlı ve 332'sı ölümlü-yaralanmalı toplam 623 kaza meydana gelmiştir. Maddi hasarlı kaza nedenleri en fazla sıklıkla manevraları düzenleyen genel şartlara uymama iken ölümlü-yaralanmalı kazalarda ise ilk neden kavşakta geçiş önceliğine uymamadır. Sürücüleri erkek olan kazalarda ölümlü yaralanmalı kazalar daha fazladır. Maddi hasarlı kazalar daha çok, aralık ve eylül aylarında ve kış mevsiminde gerçekleşirken, ölümlü-yaralanmalı kazalar, eylül, ekim, kasım aylarında ve sonbaharda daha sık gerçekleşmiştir. Hem ölümlü yaralanmalı hem de maddi hasarlı kazalar daha çok açık havada meydana gelmektedir. Maddi hasarlı kazaların en çok Salı ve Çarşamba günleri, ölümlü yaralanmalı kazalar ise en çok cumartesi günleri meydana gelmiştir. Sonuç: Kazanın zamanı, yeri, yolun ve havanın durumu, kazayı yapan kişinin özellikleri trafik kazalarının meydana gelişinde etkilidir. Trafik kazalarının önlenmesi için bütüncül bir yaklaşımla önlemler alınmalıdır