Konuralp Tip Dergisi Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Ürolojik Sorunlu Pediatrik Hasta Grubundaki İdrar Kültür Antibiyogramların Değerlendirilmesi(Düzce Üniversitesi, 2014) U, Şenel; Hi., TanrıverdiPurpose: Urinalysis and urine culture gives valuable information examination markers, is very important for Pediatric Urology outpatient clinic follow-up patients. In this study, we aimed to investigate antibiotic resistance in patients in this patient group. Methods: The study consisted of 145 patients that were treated and followed for urological complaints on the Pediatric Surgery outpatient clinic between January 2012 and December 2012. Patients were evaluated according to their diagnosis, age, gender, urinalysis and urine culture antibiogram. Results: The median age of patients was 8,08 years and male/female ratio was 102/43. When we assessed 316 urine culture and antibiogram results, bacterial proliferation was not detected in 114 and in 66 contaminations was reported. E. coli was isolated most commonly and Staphylococcus, Klebciella and Enterobacter were other isolated organisms. Antibiograms results showed that Antibiotic resistance was detected mostly for Ampicillin-sulbactam, and followed by Cotrimoxazole, Cephazolin and Cephtriaxone. Conclusion: Pediatric Urology outpatient clinics frequently use cephalosporins for prophylaxis and treatment of these diseases but drug resistance has been a high rate for our studyÖğe Yoğun Bakıma Kabul Edilen Sepsisli Geriatrik Hastalarda Polifarmasinin Prokalsitonin Değerlerine Olan Etkisi(Düzce Üniversitesi, 2020) Demir, İsmail; Yılmaz, İsmailAmaç: Yoğun bakım (YB) hastalarının önemli kısmı sepsisli ve kronik hastalıkları nedeniyle polifarmasi maruziyeti olan yaşlılardır. Prokalsitonin (PCT) klinikte sepsis ön tanısında kullanılan, değeri gittikçe artan bir biyobelirteçtir. Çalışmamızla sepsis ön tanılı 65 yaş üstü hastaların yoğun bakıma kabulünde polifarmasinin PCT düzeylerine olan etkisi incelenmiştir.Gereç ve Yöntem: Sepsis nedeniyle yoğun bakım kabulü yapılan yaşlı hastaların demografik özellikleri, sepsisle ilişkili laboratuvar sonuçları, SOFA ve APACHE skorları, kullandıkları ilaçlar kaydedildi. Bulgular: Toplam 227 hastanın olduğu çalışmada medyan yaş 77(70-84)’dir. Hastaların %41’i genç-yaşlı, %35.7’si orta-yaşlı, %23.3’ü ileri-yaşlıdır. %49.8 hastada polifarmasi varken, %50.2’sinde yoktur. Genç-yaşlıların %39.8’i polifarmasi(+), %60.2’si ise polifarmasi(-)’dir. Orta-yaşlılarda oranlar sırasıyla %56.8 ve %43.2 iken ileri yaşlılarda %58.5 ve %41.5’dir. Yaş gruplarına göre polifarmasi görülme açısından genç-yaşlılarla diğer gruplar arasında anlamlı fark vardır (p lt;0.05). Ortalama 5.7±2.4 farklı ilaç kullanan hastalarda sıkça kullanılan ilaçlar sırasıyla antihipertansifler, proton pompası inhibitörleri, steroid olmayan antiinflamatuarlardır. Polifarmasi(+) grupta, polifarmasi(-) gruba göre PCT değerlerinde anlamlı azalma vardır. YB’a alınacak ciddi enfeksiyonlu ve sepsis riski taşıyan polifarmasili yaşlılarda, 5 ng/mL’nin üzerindeki PCT değerleri polifarmasi gözlenmeyenlere göre anlamlı düşüktür (p lt;0.05). 5 ng/mL’nin altındaki lokal enfeksiyonlu ve olası sepsis riski taşımayan yaşlı hastalardaysa gruplar arasında PCT düzeyleri açısından anlamlılık yoktur.Sonuç: Yoğun bakıma kabul edilen sepsisli yaşlılarda yaş ilerledikçe polifarmasi görülme oranları artmaktadır. Yoğun bakıma kabul edilen özellikle ciddi enfeksiyonlu ve sepsis riski taşıyan polifarmasili yaşlılarda PCT değerleri polifarmasi gözlenmeyenlere göre anlamlı şekilde düşüktür. Polifarmasili yaşlılarda sepsisin tanı ve takibinde dikkatli olunmalı, PCT değerleri mutlaka klinik bulgularla birlikte değerlendirilmelidir.Öğe Yumuşak Doku Enfeksiyonu Sonrası Beyin Absesi(Düzce Üniversitesi, 2013) A, AkozThe brain abscess, which is a focal intracerebral infection, is one of the serious complications of the head infections. It generally occurs in the immunocompromised patients due to the spreading from another infection focus on the body. It can be seen with the findings such as fever, headache, nausea, vomiting, diplopia, dysarthria and paralysis. Imaging methods are used in the diagnosis. In its treatment, antibiotherapy and surgical methods can be used. Sometimes, as in our case, brain abscess can appear in a case which is thought to be a simple soft tissue infection. We think that especially, at the diagnosis and treatment stage of infections in head and neck region, physicians must be more careful and diligentÖğe Weight Loss Experiences of Obese Individuals; Qualitative Study(Düzce Üniversitesi, 2019) Döner Güner, Pınar; Kahveci, Rabia; Aksoy, Hilal; Özkara, AdemObjectives: Obesity is a leading preventable cause ofdeath worldwide. Being overweight or obese has a serious impact on health.Treatment of obesity needs a comprehensive approach. Biopsychosocial approachof family physicians is invaluable in obesity management. This study wasperformed in order to find answers to “why”, “how’’ and “when’’ our patientsbecame obese.Methods:Weconducted in-depth, semi-structured, face to face interviews with 30participants (BMI gt;30). Interviews were audio-recorded and transcribed, andqualitatively analysed using a thematic framework method.Results:26women and 4 men accepted to join our study. Analysis of indepth interviewsemerged 5 major themes which were the different perception of obesity amongindividuals; awareness of obesity; loss of selfconfidence; belief in treatmentand effects on quality of life.Conclusion:Eachpatient has a different need and different expectation while controllingweight. As a part of biopsychosocial approach the family physician needs tounderstand the factors that bring the patient to current condition and seewhich approach would be the best for individual patient for weight management.Öğe Türkiye'de Aile Hekimliği Alanında Yapılan Tezlerin Kalitatif Değerlendirmesi(Düzce Üniversitesi, 2011) H, YamanAmaç: Bu çal?ºmada Türkiye’de Aile Hekimli?i alan?nda yap?lan tezlerinin kalitatif olarak de?erlendirilmesi, yay?na dönüºme ve sitasyon durumlar?n?n incelenmesi amaçlanm?ºt?r. Materyal ve metot: Bu tan?mlay?c? ve kesitsel çal?ºmada 1981 ile 2008 y?llar? aras?nda aile hekimli?i alan?nda yap?lan 140 adet tez de?erlendirmeye al?narak, yap?ld??? yer, yay?na dönüºme ve sitasyon durumlar? incelenmiºtir. Araºt?rmada incelenen tezler ULAKB?M Tez Katolo?u taraf?ndan indekslenen tezlerdir. ULAKB?M’de ad? geçen tezlerden elde edilen yay?nlar, SCI, CINAHL, Google ve pubmed’de arand?. Anahtar kelimesi olarak: “aile hekimli?i”, “birincil bak?m”, “aile hekimli?i uzman?” anahtar kelimeleri kullan?lm?ºt?r. Tam metnine ulaº?labilen yay?nlar de?erlendirmeye al?nd?. Bulgular: Tezler ortalama 82.9±37.0 (19–258) sayfadan oluºmaktad?r. Tez yöneticilerinin ço?unlu?unun Profesör oldu?u, araºt?rma konusunun di?er uzmanl?k alanlar?yla da iliºkilendirilebilece?i, çal?ºmalar?n ço?unlukla tan?mlay?c?, kesitsel ve gözlemsel oldu?u belirlenmiºtir. Onbeº adet tez uluslararas? indekslerde yay?nlanm?º olarak gözükmektedir. SCI de yer alan üç ayr? makaleye de çal?ºma tarihine kadar toplam dört kez at?f yap?ld??? belirlenmiºtir. Tezlerin yap?ld??? y?la göre da??l?mlar? de?erlendirildi?inde, 1999 (27, %19.3) ve 2007 (25, %17.9) y?llar?nda pik yapt??? belirlenmiºtir. Sonuç: Aile hekimli?i disiplininin yap?lan tezlerle tam anlam? ile hedeflenen sonuçlara ulaº?lamasa da, kendi alan?nda tezler üretti?i; ancak ço?u tezlerin di?er disiplinlerle birlikte çal?º?larak üretildi?i, birçok tezin de yay?na dönüºtürülemedi?i görülmektedirÖğe Tıp Fakültesinde Görev Yapan Araştırma Görevlilerinde Kronik Yorgunluk ve Depresyon Sıklığının İncelenmesi(Düzce Üniversitesi, 2013) S, SayınAim: Purpose of this study; to examine to the frequency of chronic fatigue syndrome (CFS) and depression of research assistants of Düzce University Medical Faculty and also to evaluate the factors involved in the development of this syndrome. Material and methods: 78 physicians that including 47 male, 31 female, participated in this descriptive and cross-sectional survey. Questionnaire form applied by Face-to-face interview method and it consist of open-ended questions and two or multiple-choice questions. It consists of 14 questions in respect to demographic attributes, working conditions, habits and spare time activities. Also, index of the 17-item HAM-D (Hamilton rating scale for depression) and CFS evaluations criteria of CDC (Center for Disease Control) added in the survey. Results: In our study, there were no differences in physicians of CFS (chronic fatigue syndrome), ICF (idiopathic chronic fatigue), PF (prolonged fatigue), and NF (No fatigue) groups with regards to monthly expenses, average age and BMI (body mass index). Although there was no a statistically significant difference, cases of ICF and CFS observed as more working, less social life and more slept. Also, it detected as patients of ICF and CFS were significantly worse health status than other groups. 29,4% of the participants were considered to be CFS. Risk factors that impact on the CFS (when considering age, gender, marital status, working hours, school performance, boarding school, alcohol and smoking): alcohol, smoking, boarding school for a long time, gender (being female) and overachievement on graduate education. There was detected higher HAM-D scale value for CFS patients. Conclusion: It is a high rate of CFS in research assistants, and it was also found in association with CFS and depression, female gender, cigarette smoking and boarding for a long time to educationÖğe Tiroid İnce İğne Aspirasyon Biyopsilerinin Histopatolojik Sonuçlarının Retrospektif Olarak Karşılaştırılması(Düzce Üniversitesi, 2012) H, ErdemAmaç: Tiroid ince iğne aspirasyon biyopsisi (TİİAB) sonuçları ile opere edilen olguların patoloji rapor sonuçları karşılaştırılarak, tiroid lezyonlarının etkinliğinin saptanmasıdır. Yöntem: Kliniğimizde 347 olgunun ultrasonografi eşliğinde ince iğne aspirasyon biyopsisi yapıldı. Sitolojik tanılar benign, folliküler neoplazm, malignite pozitif ve yetersiz materyal olarak sınıflandırıldı. Bulgular: Hastaların 35'i (%20.6) erkek olup, yaşları 20-74 arasında, ortalama 45.0±6.2; 135'i (%79.4) kadın olup, yaşları 15-85 arasında, ortalama 36.6±7.1 idi. Sitolojik değerlendirme sonucu 347 nodül (%84.1) benign, 35 nodül (%3.8) şüpheli malign, 21 nodül (%2.3) malign, 92’si (%9.9) ise yetersiz materyal olarak rapor edildi. Rezeksiyon sonuçları incelendiğinde, İİA’ nın benign tanısındaki başarısı (sensitivitesi) %75.9, foliküller neoplazi tanısındaki başarısı %31.3, malign tanısında başarısı %14.3 olarak saptanmuştır. Sonuç: İnce iğne aspirasyon biyopsisi etkin ve güvenilir bir tanı yöntemidir. Doğru nodülden örnek alınmasında ultrasonografi önemli bir yardımcıdır. Utrasonografi eşlikli ince iğne aspirasyon biyopsisi tiroid nodüllerinin tanısında altın standart yöntemdirÖğe TÜİK Verilerine Göre Türkiye'de 2009 ve 2016 Yılları Arasındaki Ölüm Oranları ve Nedenleri(Düzce Üniversitesi, 2019) Akturan, Selçuk; Gümüş, Burak; Özer, Ömer; Balandız, Hüseyin; Erenler, Ali KemalAmaç: Ölüm istatistikleri; toplumdaki ölüm eğilimini ve farklılıklarını, biyomedikalaraştırmalardaki öncelikleri, halk sağlığı programlarını, finansman kaynaklarınındağıtımına ilişkin kararları ve epidemiyolojik çalışmaların yönlerini belirlemedeyararlıdır. Farklı kaynaklardan elde edilen ölüm istatistiklerinin belirli aralıklarla biraraya getirilip tasnif edilerek sağlıkta kanun koyucularla ve sağlık profesyonelleriylepaylaşılması, dünyada gelişmiş ülkelerde sık kullanılan bir yöntemdir. Bu çalışmadaTürkiye'deki ölüm oranlarını ve yaygın ölüm nedenlerini tespit etmeyi, böyleliklesağlıkta kanun koyuculara ve sağlık profesyonellerine günlük pratiklerinde ve sağlıkhizmeti sunumunun planlanmasında kullanabilecekleri önemli bir kaynak sağlamayıamaçladık.Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in websitesinden faklı zamanlarda ve farklı kaynaklardan paylaştığı istatistiksel verilerkullanılmıştır. TÜİK veri tabanından, 2009-2016 yılları arasındaki ölüm nedenleri,ölüm oranları ve nüfus verileri toparlanıp, analiz edilerek tasnif edilmiştir.Bulgular: Türkiye'de ölüm oranı her iki cinsiyette de 2009 ve 2016 yılları arasındaartma eğiliminde olduğu saptanmıştır. En sık ölüm nedeni dolaşım sistemi hastalıklarıolarak belirlenmiştir. Ölümlerin çoğu kış aylarında meydana gelmiştir. Bölgeselhastalık dağılımı incelendiğinde, dolaşım ve solunum sistemlerine bağlı ölümlerinKaradeniz bölgesinin Batı ve Doğu bölgelerinde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.Her iki cinsiyet göz önüne alındığında, dolaşım sistemi bozuklukları, maligniteler vesolunum sistemi bozukluklarının en sık ölüm nedenleri olduğu saptanmıştır.Sonuç: Ölüm oranlarının ve ölüm nedenlerinin belirlenmesi, sağlık harcamalarınıazaltarak sağlık alanında geliştirilen politikaların ve sağlığa ayrılan bütçenin daharasyonel oluşturulmasına yardımcı olmaktadır.Öğe Türkiye, Yozgat'da Hamile Kadınlarda Aşı İle Önlenebilir Hastalıklara Karşı Antikorlar; Kızamık, Kabakulak, Kızamıkçık, Suçiçeği ve Tetanoz(Düzce Üniversitesi, 2017) Kader, Çiğdem; Kara, Mustafa; Göçmen, Ayşe Yeşim; Erbay, Ayşe; Polat, Muhammet FevziAMAÇ:Hamilelik esnasında geçirilen aşı ile önlenebilen hastalıklar sadece anne için değil fetus için de risklidir.Bu çalışmanın amacı; Türkiye’nin Yozgat ilindeki hamile kadınlarda seçilmiş aşıile önlenebilen hastalık etkenleri olan kızamık, kızamıkçık, kabakulak,suçiçeği (KKKS) ve tetanoz hastalığı antikorlarının seroprevalansınıaraştırmaktır.METHOD:Kan örnekleri, hastanemiz kadın hastalıkları ve doğum polikliniğinebaşvuran 176 hamile kadından alındı.KKKS virüsleri ve tetanoza karşı spesifik antikor titreleri ELISA ilekantitatif olarak saptandı. Hastalık, aşılama geçmişi ve demografikbilgilerinin dahil olduğu anket formu dolduruldu. SONUÇLAR: Katılımcıların yaşortalaması 27.2±4.9 (18-45) idi. Tetanoz ,KKKS IgG seropozitifliği sırasıyla %90.34, % 97.16, % 98.30, % 99.4, % 100 idi. Son 5 yıl içerisinde tetanoz aşısıolanlarda bağışıklık oranı olmayanlara göre daha yüksek bulundu (93.7% ye 84.6% , p= 0.049). Tetanoza karşı bağışık olanların yaş ortalaması 26.9±5, bağışıkolmayanların yaş ortalaması 29.8±3.7 bulundu (p=0.0195). Yaş ile tetanozbağışıklık oranları arasında ters korelasyon tespit edildi. Yaş artıkça tetanozbağışıklık oranının azaldığı tespit edildi (p=0.002). TARTIŞMA:Çalışmamızdagebelerde yüksek oranda tetanoz ve KKKS bağışıklığı bulunmuştur. Ancak,hamilelik esnasında enfeksiyonun neden olduğu riskler göz önündebulundurulduğunda, aşı ile önlenebilen hastalıklara karşı antikorlar; daha önceaşılanmamış ya da hastalık geçirmemiş doğurganlık çağında olan kadınlardataranmalıdır ve seronegatif olanlar aşılanmalıdır.Öğe Türkiye’de Sağlık Okuryazarlığı Politikalarının Hastaneler Açısından Değerlendirilmesi(Düzce Üniversitesi, 2019) Kutlu, Gamze; Akbulut, YaseminAmaç:Türkiye’de hastanelerde sağlık okuryazarlığına yönelik geliştirilen politikalarkonusunda farklı kurumlarda çalışan uzmanların görüşlerinin belirlenmesiamaçlamıştır. Bu amaçla, hastanelerde sağlık okuryazarlığı politikalarınınpaydaşlar tarafından nasıl tanımlandıkları, politikaların uygulamadaki yeri,toplumsal faydası, önündeki engeller ve öneriler ortaya konulmaktadır.Yöntem:Çalışmadaaraştırma grubunun belirlenmesinde paydaş analizi ve amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmışve bu kapsamda üniversiteler, sağlık bakanlığı, medya kuruluşları, sağlıkkurumlarında konu ile ilgili çalışanlar belirlenmiştir. Buna göre, araştırmayakatılmayı kabul eden 13 kişi araştırma grubunu oluşturmuştur. Veri toplamaaracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Verilerinanalizinde, niteliksel veri analizine imkân veren bir yazılım programıkullanılarak, tema ve alt temaların gösteriminde kod-ilişkiler ve kod-matristabloları oluşturulmuştur. Bulgular: Sağlık okuryazarlığıdüzeyinin artması toplumsal refahı da artırmaktadır. Bu bağlamda, politikalarıngeliştirilmesi ile toplumsal faydanın artışına yönelik görüşler, ekonomikaçıdan iyileşmeler, uygun sağlık davranışlarının geliştirilmesi, memnuniyet veverimliliğin artması olarak üç alt temada toplanmıştır. Buna göre, ekonomikaçıdan gereksiz kullanımın engelleneceği, sağlık harcamalarını ve maliyetleriazaltacağı bulunmuştur. Bununla birlikte, bilinçli hasta profili oluşturulmasıve hastanın tedaviye uyumu ile beklenen sağlık davranışlarının artacağıbelirtilmiştir. Ayrıca, işbirliği yapılması gereken kuruluşlar konusundakatılımcıların çoğunluğu Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı’nı ifadeetmişlerdir. Sonuç:Sağlık okuryazarlığı önemli bir politika konusu olarak değerlendirilmekte vekonuyla ilgili uzanmalar tarafından da önemi vurgulanmıştır. Sağlığa ayrılankaynakların verimli ve eltili kullanımında, kaliteli sağlık hizmetininsunulmasında dikkatlerin sağlık okuryazarlığı üzerinde olması beklenmektedir.Son olarak, politika yapıcılar arasında bu işe değer veren ve sağlıkokuryazarlığının gelişmesinin olumlu çıktıları artıracağı vizyonuna sahip olankişiler olması gerektiği söylenebilir.Öğe Türk Yetişkinlerinde Anormal EKG Bulguları: Epidemiyolojik Gözlemsel Çalışma(Düzce Üniversitesi, 2014) A, KarabacakObjective: Atherosclerotic cardiovascular disease (CVD) is the leading cause of death worldwide. Abnormal electrocardiography (ECG) findings are predictors of short-term cardiovascular risk. We aimed to contribute lacking national epidemiologic data regarding the prevalence of abnormal ECG findings in Turkish adults. Methods: The prevalence of abnormal ECG findings and arrhythmias were investigated in the west Black sea region of Turkey. A total of 2239 subjects over 18 years old were examined with 12 derivation resting ECG in this large epidemiological observational cohort study. Pathological Q waves, axis deviation, high R amplitude, ST-T changes, atrioventricular (AV) blocks, intraventricular (IV) blocks, arrhythmias and low QRS voltage were interpreted as ECG parameters. ECG findings were classified according to the Minnesota coding system. Results: Mean age was 50 ± 15 (age=18 to 92) years. Age-adjusted (over 40 years old) prevalence of abnormal ECG findings and arrhythmias were detailed in the following respectively; pathological Q waves 2.06%, left axis deviation 9.64%, high R wave amplitude 6.57%, ST segment depression 2.01%, T inversion 3.25%, left bundle branch block (LBBB) 2.63%, extra systoles 3.26% and atrial fibrillation 2.01%. Conclusion: This observation reveals the increasing trend of the prevalence of arterial hypertension, coronary artery disease (CAD) and atrial fibrillation in the last two decades in TurkeyÖğe Total Diz Artroplasti Tedavisinin Sağlıkla İlişkili Yaşam Kalitesi, Ağrı ve Fonksiyon Üzerine Etkisi: Birinci Yıl Sonuçları(Düzce Üniversitesi, 2013) Ö, ŞahinObjective: The aim of this study was to investigate the effect of total knee arthroplasty (TKA) on functional status, and quality of life of individuals with severe knee osteoarthritis (OA) after postoperative one year of TKA. Methods: Twenty-seven volunteered patients with knee OA undergoing TKA were enrolled into the study. Pain levels, functional status, and health related quality of life were evaluated before and after a year of TKA. Pain levels were assessed by visual analog scale (VAS). Functional status was evaluated by Western Ontario and McMaster Universities OA Index (WOMAC), and Lequesne Index, and health related quality of life was assessed by Short Form-36 Questionnaire (SF-36). Results: There were significant improvements in VAS, Lequesne Index, WOMAC scores, and all of subscales of SF-36 Questionnaire in one year after the TKA compared to pretreatment scores (pÖğe Türkiye’de Büyüyen Tehlike: Esrar(Düzce Üniversitesi, 2016) Öztürk, Agah BahadırAmaç:Tüm Dünya’da ve Türkiye’de madde kullanımı toplum sağlığı ve huzuru açısından giderek artan bir tehlike olarak görülmektedir. Türkiye’de madde kullanımı ile ilgili sınırlı sayıda çalışma mevcut olup bu çalışmalar daha çok batı bölgelerinde yoğunlaşmaktadır. Özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesinde madde kullanımı ile ilgili veriler oldukça sınırlıdır.Güneydoğu Anadolu bölgesinde bu yönde artan riske dikkat çekmek amacıyla bu çalışmada, Adıyaman İlindeki madde kullanım durumları araştırılmıştır.Yöntem: Bu çalışma kapsamında 2013-2016 yılları arasında, Adıyaman İli Kamu Hastaneleri Birliğine bağlı ilçe hastanelerinde, ceza sorumluluğunun belirlenmesi amacıyla 932 kişi için istenmiş, yasa dışı madde kullanımının tespit edilmesini sağlayan idrar tarama testi sonuçları geriye dönük olarak incelenmiştir.Bulgular:Çalışmada vakalar içerisinde erkek cinsiyet oranı % 97.2 (n=906) olarak tespit edildi. Vakaların tamamının, % 72’ sinin (n=673) madde kullanımının olduğu ve % 59’ unun yalnızca tek bir madde kullandığı, birden fazla kullanım oranının ise %13olduğu tespit edildi. Tüm vakalar içerisinde, % 68.7 (n=640) oranı ile ilk sırada esrar, ikinci sırada ise % 11.9 (n=111) oranı ile morfin kullanımının olduğu saptandı. Çalışmada esrar kullanımının 18-24 yaş grubunda daha yaygın olduğu dikkati çekmektedir.Sonuç:Adıyaman'da doğrudan veya dolaylı suça karışmış, hastane acillerine getirilen adli olgular içerisinde özellikle erkek ve genç erişkinlerde madde kullanımının yaygın olması uzun vadede toplumumuzu bekleyen halk sağlığı ve kamu güvenliği açısından büyük tehlikeye işaret etmektedir.Öğe Turkish Version of the Norwich Patellar Instability Score: Minimal Detectable Change among Patients with Traumatic Patellar Dislocation(Düzce Üniversitesi, 2024) Ayas, İnci Hazal; Hazar, Zeynep; Kaya, İbrahim; Ataoglu, Muhammet Baybars; Kanatlı, UlunayObjective: This study aimed to calculate the minimal detectable change (MDC) in the Norwich Patellar Instability score (NPI) and validate the score for Turkish-speaking individuals with patellar instability. Method: Sixty-four patients (mean age 21.87 ± 9.44 years) who had experienced at least one patellar dislocation during athletic activities participated in the study. The Turkish version of the NPI (NPI-T) was evaluated for reliability and internal consistency. The Minimal Detectable Change was calculated as an overall value for the participants. MDC was calculated based on the standard error of measurement (SEM) and the selected confidence level (ICC) for the study population. Pearson's correlations were examined to assess construct validity between the Kujala Patellofemoral Disorder score and the Lysholm Knee Score. Result: The MDC for the NPI-T was 17.29, with a SEM of 6.24. The score demonstrated high internal consistency, with a Cronbach’s alpha value of 0.85, indicating substantial reliability. The consistency of measurements was excellent, with an ICC2,1 of 0.95. Additionally, the NPI-T score exhibited a strong negative correlation with both the Kujala (r = -0.85, p < 0.001) and Lysholm (r = -0.89, p < 0.001) scores. A floor effect was observed, but no ceiling effect was present. Conclusion: The study confirms that the NPI-T demonstrates strong psychometric properties, with high internal consistency and excellent reliability, as evidenced by its low MDC and SEM. The use of the NPI-T as a reliable and valid tool for assessing patellar instability in patients with patellar dislocation will provide valuable information to clinicians.Öğe Transsective Identity Transition in Lesbian Sexual Directions and Clinical Case Study on the Future of the Lesbian Relationship(Düzce Üniversitesi, 2019) Taş, Ertuğrul; Batık, Meryem Vural; Öztürk, OnurIn this study, a case was analyzed that allows thequestion of sexual identity, sexual orientation and sexuality. Sexualorientation and gender identity were dealt with during the therapy session withthe patient who applied to the clinic due to relational and sexual problemswith her virgin lesbian partner and defined herself as a lesbian. The case hasbeen reconfigured to understand the difference in gender identity and to takesexual position. Accordingly, the relationship psychically defined as a lesbianrelationship has become psychically transsexual (heterosexual) and has led tothe question of the future of the lesbian relationship. In this case analysis,sexual position taking, sexual identity, sexual orientation and sexual behaviorwere examined through lesbian and transsexual relations.Öğe THE TURKISH HYPERTENSION CONSENSUS REPORTS: WHAT CHANGED FROM 2015 TO 2019?(Düzce Üniversitesi, 2020) Böcek Aker, Esra; Doğaner, Yusuf Çetin; Aydoğan, ÜmitHypertension, a common public health problem in the society, requires an effective diagnostic approach and strict control regarding to its high morbidity and mortality rates. The Turkish Hypertension Consensus Report, which could be used in clinical practice by physicians in our country for the approach to hypertension, which is of interest to many different branches, was published in 2015. Based on updating the guidelines of the American College of Cardiology/American Heart Association (ACC/AHA) American College of Physicians (ACP) in 2017 and the European Society of Cardiology (ESC) in 2018, this report also required to be renewed. In the Turkish Hypertension Consensus Report updated in 2019; blood pressure (BP) levels were reclassified, a separate section was written for secondary hypertension and a new algorithm was developed for the follow-up of untreated patients. The number of drug groups to be preferred in pharmacological treatment was reduced from five to four and it was emphasized that beta blockers could only be used for specific indications. Target values of BP were redefined regarding to age and comorbid diseases in hypertension treatment and it was mentioned that drug treatment decision could be made with “risk-based approach” in the increased BP group (systolic BP 120-139 mmHg, diastolic BP 80-89 mmHg). A new section has been added for the treatment in pregnancy and lactation. In our review, changes in the 2019 report were discussed and it was aimed to reflect the current national approach to follow-up and treatment of BP control in primary health care services.Öğe The Increase in the Social Utility of the Geriatric Population Gained from the Human Health Workers during the Pandemic(Düzce Üniversitesi, 2022) Çiftçi, MuratObjective: It was intended to analyze the change in social utility loss in 2020, when the pandemic showed its first shock, caused by the inter-provincial distribution of health personnel of the elderly compared to 2019 and other indicators based on this (rate of social utility, SHW, IHW, SHW/IHW per thousand elderly people).Method: The method used in the study is the Atkinson inequality index. The data used in the application are for 2019 and 2020 at the NUTS-3 level. Health personnel data were compiled from SSI and data for the elderly population were compiled from TSI.Results: The Atkinson inequality index varied between 0.414 and 0.302 in 2019. The index value fell between 0.292 and 0.206 in 2020. Depending on the index values, while the rate of social utility varied between 69.8% to 58.6% in 2019, it increased to vary between 79.4% to 70.8% in 2020. The rate of social utility loss, on the other hand, while being varied from 41.4% to 30.2% in 2019, decreased to being varied between 20.6% to 29.2% in 2020.Conclusions: The findings show that there is a significant improvement in the social utility of the elderly from the human health workers. This serves as evidence to the situation which shows that the health policies implemented during the pandemic period, unlike many other countries, supported the access of the elderly to health services.Öğe The Role of Some Parameters in Diagnosis in the Absence of PCR in the Children with COVID-19(Düzce Üniversitesi, 2022) Solmaz, Abdullah; Ercan, Tuğba Meliha Fatma; Erat, Tuğba; Solmaz, FilizObjective: Infectious diseases cause inflammation in the human body and produce numerical and functional changes in peripheral blood cells. Coronavirus disease-19 (COVID-19) is also an infectious disease diagnosed by the Polymerase Chain Reaction (PCR) test. However, PCR testing may not always be available. The aim of this study is to show the effect of numerical and functional changes in blood parameters on the diagnosis of COVID-19 in children.Method: In this retrospective study, 296 patients and 286 healthy children were included. Nasopharyngeal swabs were collected. The swabs were analyzed by Real-time PCR. Independent-t/Mann-Whitney-U tests were applied; Receiver Operating Characteristic (ROC) curves and logistic regression modelling were evaluated.Result: Gender and age distributions of the groups were similar (p>0.05). There were significant differences between the two groups in terms of white blood cell (WBC) (pÖğe The effects of pathophysiological changes in Type-2 diabetic patients on thyroid dysfunction and nodular goiter development in Turkey(Düzce Üniversitesi, 2023) Ergenç, Zeynep; Karaca Ocak, Özlem; Aksoy, Erkan; Ergenç, HasanObjective: The prevalence of thyroid dysfunction is higher in patients with diabetes, and its diagnosis could cause better diabetes management. The purpose of the present study is to examine the impact of pathophysiological changes in patients with Type-2 diabetes on the frequency of thyroid dysfunction, thyroid autoimmunity, thyroid nodule, and thyroid cancer in Turkey. Methods: The study was conducted on a total of 3.276 patients with Type-2 diabetes who underwent thyroid tests and thyroid ultrasonography (US). The demographic characteristics, biochemical and hormonal values, thyroid US reports, and histopathology reports were collected from the patient's electronic records. Results: Thyroid autoimmunity positive TPOab 15.9% (n = 524) and/or positive TGab 9.9% (n = 327), the rate of positivity of both antibodies (TPOab + TGab) in the same patient, and total thyroid autoimmunity was found to be 32.57% (n=1067) in Type-2 diabetic patients. Thyroid dysfunction was detected in 18.3% (n = 602) of these patients. The distribution of thyroid dysfunction was 9.09% (n = 298) subclinical hypothyroidism, 4.1% (n = 135) clinical hypothyroidism, 3.1% (n = 102) subclinical hyperthyroidism, 2.0% (n = 67) clinical hyperthyroidism. Also, 67.9% (n = 2225) thyroid nodules, and 5% (n = 164) thyroid cancer were detected. Conclusion: Thyroid dysfunction was found to have increased in patients with Type-2 diabetes at significant levels.Öğe The prevalence of anxiety, depression, insomnia, and post-traumatic stress disorders symptoms among healthcare workers after the COVID-19 vaccinations(Düzce Üniversitesi, 2024) Şahin, Mustafa Kürşat; Aker, Servet; Şahin, Gülay; Böke, ÖmerObjective: The purpose of this study was to determine the frequencies of depression, anxiety, insomnia, and post-traumatic stress disorder (PTSD) symtoms among HCWs in Turkey after the COVID-19 vaccinations and to evaluate the associated factors.Method: A cross-sectional online survey was conducted in Turkey between November and December 2021. We used a demographic data form, COVID-19 vaccination status, the Patient Health Questionnaire-9, General Anxiety Disorder-7, the Insomnia Severity Index, and the National Stressful Events Survey post-traumatic stress disorder (PTSD) Short Scale.Results: A total of 1013 HCWs participated in the study. Women constituted 68.5% of the participants, 65.4% were physicians, 32.5% had histories of COVID-19, and 98.0% had received at least one dose of the COVID-19 vaccine. Depressive symptoms were exhibited by 50.3% of the HCWs, while 35.7% exhibited anxiety, 44.6% insomnia, and 12.0% PTSD symptoms. Nurses reported significantly greater depression (p