Düzce Tıp Fakültesi Dergisi Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Pediyatrik Pilonidal Sinüs Hastalığında Klasik Açık Cerrahi Tekniğine Göre Deri Dokusunda Kayıp Olmaksızın Ters 'ᗡ' Tekniği(Duzce University, 2021) Kabaklıoğlu, Murat; Kaya, MuratAmaç: Pilonidal sinus hastalığı genellikle cerrahi yöntemlerle tedavi edilmesine rağmen, optimal cerrahi prosedürler ve minimal invaziv yöntemler arayışı devam etmektedir. Bu çalışmanın amacı, minimal doku kaybı ile gerilimsiz bir kapatma sağlayan ters 'ᗡ' tekniğini klasik açık cerrahi tekniği ile karşılaştırarak değerlendirmektir. Gereç ve Yöntemler: Ocak 2014 ve Ekim 2020 tarihleri arasında başvuran, ters 'ᗡ' cerrahi ve klasik orta hat açık cerrahi uygulanan, yaş ortalaması 15,85±1,82 olan 37'si (%56,9) erkek ve 28'i (%43,1) kadın 65 hasta geriye dönük olarak değerlendirildi. Bulgular: Erken postoperatif komplikasyon olarak ters 'ᗡ' grubunda 2 (%7,4) hastada kanama görüldü ve 3 (%11,1) hastada yara enfeksiyonu vardı. Aynı komplikasyonlar klasik grupta sırasıyla 4 (%10,5) ve 4 (%10,5) idi. Tamamen normal yaşam aktivitelerine dönme süresi iki grup arasında istatistiksel olarak farklıydı (10,36±0,43'e karşı 11,30±0,93 gün, p<0.001). Takip süresi boyunca hastalarda ters 'ᗡ' grubunda 1 (%3,7) nüks, klasik grupta 9 (%23,7) nüks gelişmesi istatistiksel olarak anlamlı idi (p=0,037). Sonuç: Mevcut teknik, sakrokoksiks pilonidal hastalığa neden olan patolojik dokuyu 'ᗡ' kesi ile oluşturulan flebin altındaki deri altı cerrahi çalışma alanı ile ortadan kaldırmayı ve orta hattan doku kaybı olmadan gerilimsiz kapatmayı amaçlamaktadır. Sakrokoksiks pilonidal hastalığın tedavisi için basit ve etkili bir cerrahi teknik olması nedeniyle pediatrik hasta grubunda 'ᗡ' insizyonu ve primer sütür yöntemini içeren operasyonun ilk seçenek olarak değerlendirilmesi gerektiğine inanıyoruz.Öğe Ocular Pathologies in Children with Mental Retardation: A Prospective Study(Duzce University, 2020) Arıcan, Nurdan; Tunç, MuratAim: The aim of this study is to investigate the ocular pathologies in mentally retarded pediatric patients without Down syndrome or any certain chromosomal-genetic anomaly.Öğe Biyotinidaz Eksikliği Şüphesiyle Başvuran Hastaların Klinik Bulguları ve BTD Geni Moleküler Analizi Sonuçları(Duzce University, 2018) Eröz, Recep; Turan, Betül; Doğan, Mustafa; Yüce, Hüseyin; Kocabay, Kenan; Özmerdivenli, RecepAmaç: Biyotinidaz eksikliği, biyotinidaz üretiminden sorumlu biyotinidaz (BTD) genindeki patojenik mutasyonların neden olduğu, geç başlangıçlı biyotine duyarlı multipl karboksilaz eksikliği olarak da bilinen otozomal resesif geçişli bir hastalıktır. Bu çalışmada biyotinidaz eksikliği nedeniyle başvuran hastaların klinik bulgularının ve BTD geni moleküler analizi sonuçlarının literatür eşliğinde sunulması amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntemler: Topuk kanı taramasında pozitif olan, nörolojik, duyusal, solunum ve cilt bulguları biyotinidaz eksikliği ile uyumlu olan 9 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Çalışmaya dahil edilen olgulardan genomik DNA izolasyonu için 2 cc periferik kan Etilen Diamin Tetra Asetik Asitli (EDTA) tüplere alınmış ve genomik DNA’ları izole edilerek BTD geninin dizi analizi yapılmıştır.Bulgular: Yapılan BTD geni tüm ekzon dizi analizi sonuçlarına göre 1 hastada homozigot c.1368A>C/p.Gln456His mutasyonu, 1 hastada heterozigot c.1368A>C/p.Gln456His mutasyonu, 1 hastada birleşik heterozigot c.1330G>C/p.Asp444His ve c.511G>A/p.Ala171Thr mutasyonu, 1 hastada birleşik heterozigot c.1336G>C/p.Asp446His ve c.511G>A/p.Ala171Thr mutasyonu, 1 hastada ise heterozigot c.557G>A/p.Cys186Tyr mutasyonu tespit edildi. Dört hastada herhangi bir mutasyon tespit edilmedi.Sonuç: BTD bozukluğu olan hastaların yaşadığı sıkıntıların giderilebilmesi ve gecikme halinde ortaya çıkabilecek komplikasyonların önlenmesi için erken tanı ve tedavi oldukça önemlidir. Hastaya ve aile bireylerine genetik danışmanlık verilerek otozomal resesif kalıtılan hastalık için prenatal tanı veya preimplantasyon genetik tanı yöntemi şansının mevcut olduğu hakkında bilgilendirme yapılması, taşıyıcı ailelerin sağlıklı çocuk sahibi olması açısından önemlidir.Öğe Erişkinlerde Tetanoz Antikor Düzeylerinin Araştırılması(Duzce University, 2019) Alkan, İlknur; Öztürk, Cihadiye Elif; Çalışkan, Emel; Akar, NidaAmaç: Tetanoz, Clostridium tetani tarafından oluşturulan tetanospazmin isimli ekzotoksinlerin neden olduğu, akut ve ölümcül bir hastalıktır. Aşılama ile önlenebilir olmasına rağmen tetanoz halen mortalitesi yüksek olan toksi-infeksiyoz bir hastalıktır. Bu kesitsel çalışmada, bölgemizdeki erişkinlerde tetanoz anti-toksin IgG seviyelerinin ve tetanoz anti-toksin IgG seviyelerini etkileyen faktörlerin saptanması amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntemler: Bu kesitsel çalışma, Düzce Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Laboratuvarı kan alma ünitesine başvuran hastalar ile yapılmıştır. Tetanoz antikorlarının saptanmasında Tetanus anti-toksin IgG Enzyme-Linked Immuno Sorbent Assay kitleri (Katalog no: EI 2060-9601 G, Euroimmun, Almanya) kullanılmıştır. Tetanoz anti-toksin IgG ≥0,1 IU/ml olanlar bağışık kabul edilmiştir. Çalışmaya katılan kişilere ait sosyodemografik bilgiler kan alma esnasında anket yapılarak toplanmıştır.Bulgular: Toplam 356 hastanın 140 (%39,3)’ında yeterli tetanoz antikoru saptanmıştır. Koruyucu düzeyde antikor, 30-40 yaş grubunda 49 (%70,0), 41-50 yaş grubunda 39 (%54,9), 51-60 yaş grubunda 22 (%31,0), 61-70 yaş grubunda 16 (%22,2), >71 yaş grubunda 14 (%19,4) oranlarında saptanmıştır. Tetanoza bağışıklık oranlarının yaşlanma ile birlikte belirgin biçimde azaldığı görülmüştür (p<0,001). Eğitim süresi fazla olanlar ve herhangi bir nedenle erişkin yaşlarında aşı yapılan gruplarda koruyucu düzeydeki antikorlar diğer gruplara göre daha yüksek oranda bulunmuştur (her iki p<0.001).Sonuç: Çocukluk çağındaki bağışıklığın, yetişkinlik döneminde rutin tetanoz bağışıklık programı ile rapel dozlarla güçlendirilmesi gerektiği düşünülmüştür. Ayrıca eğitim seviyesi yüksek olanlarda tetanoz bağışıklık oranının da yüksek bulunması eğitimin önemini göstermiştir.Öğe Rare Benign Neoplasm of the Bladder: Leiomyoma of the Bladder(Duzce University, 2019) Baba, Dursun; Başaran, Ekrem; Kayıkçı, Muhammet AliBenign mesenchymal lesions of the bladder are very rare and constitute 1-5% of all bladder tumors. Among these, leiomyoma is the most common. Benign lesions are clinically important because they mimic radiologically malign masses. The diagnosis is made histopathologically by detecting the mass by radiological examinations and subsequent surgical excision or biopsy. Extravesical and intramural forms may not be detected cystoscopically, while intravesical leiomyomas can be detected by cystoscopy. Bladder leiomyoma should be considered in the differential diagnosis when protruding, partially smoothly bound and covered bladder mucosa lesions are observed during cystoscopy. A 44-year-old male patient who presented to our clinic with irridative symptoms and was found to have microscopic hematuria and 2x2 cm mass in the bladder. A case of leiomyoma diagnosed after minimally invasive treatment (TUR-bladder) is presented.Öğe Çocuklarda Tek Kesi Laparoskopik ve Açık Yaklaşım Gastrostomi Yöntemlerinin Karşılaştırılması(Duzce University, 2020) Kabaklıoğlu, Murat; Kaya, MuratAmaç: Bu çalışmanın amacı çocuklarda tek insizyonlu laparoskopik gastrostomi (single incision laparoscopic gastrostomy, SILG) ile açık cerrahinin karşılaştırılmasıdır.Öğe Opinions on Using Operating Room Effectively in Chronic Subdural Hematoma Surgery(Duzce University, 2019) Tuncer, Cengiz; Polat, ÖmerAim: Chronic subdural hematoma is one of the most common extracerebral hemorrhages that causes significant morbidity with increasing human life. Associations with mild head trauma are reported in 60-80% of the literature. The aim of this study is to investigate whether local and general anesthesia performed in the operation of chronic subdural hematoma patients make a difference in terms of operative time, operation cost and total times for using the operating room.Material and Methods: The records of 27 patients who were operated with diagnosis of unilateral chronic subdural hematoma between the years 2016 and 2018 in Duzce University Medical Faculty Training and Research Hospital, Neurosurgery Department were reviewed retrospectively. Age, gender, ASA score, operative time, time between entry and exit to the operating room, length of hospital stay and operating costs were recorded.Results: It was found that the operating cost and total time between entry and exit to the operating room were shorter in patients undergoing local anesthesia, and the difference between patients undergoing general anesthesia was found statistically significant (both p values are <0.001).Conclusion: In our study, a significant difference was found between the time of entrance and exit of patients who underwent local and general anesthesia. In the general anesthesia group, the costs were significantly higher. In patients with chronic subdural hematoma, local anesthesia is a more useful method in terms of efficient use of hospital operating room and reduction of operating costs. We believe that this practice will also contribute to the national economy.Öğe The Effect of Traumatic Experiences on Self-Esteem(Duzce University, 2019) Ataoğlu, Buşra Bahar; Ataoğlu, Ahmet; Ankaralı, HandanAim: The aim of this study was to investigate effect of trauma on self-esteem and relationship between self-esteem and psychiatric symptoms, by comparing severity of trauma experienced by psychiatric patient group and healthy control group without psychiatric disease.Material and Methods: The study included 100 patients with depression, anxiety disorders, somatoform disorders, obsessive-compulsive disorders, posttraumatic stress disorder and no psychotic disorder, and 100 healthy control groups, applying to Duzce University Faculty of Medicine Department of Psychiatry. Socio-demographic characteristics of the patient and control groups were recorded. The severity of trauma perception was evaluated with Visual Analogue Scale (VAS). Traumatic Experiences Checklist (TEC) for determining experienced trauma, Post-Traumatic Cognitive Inventory (PTCI) for determining cognitive status, Rosenberg Self-Esteem Scale (RSES) for self-esteem, and Symptom Checklist-90 Revised (SCL-90R) for determining psychological symptoms were used.Results: Both the self and parental education levels of patient group was lower than control group, while VAS was found higher. In terms of RSES, self-esteem, parental interest and relationship with father were found lower in the patient group than the control group, while sensitivity to criticism, depressive mood, dreaminess, psychosomatic symptoms, feeling threat in interpersonal relationships and psychological isolation were found high. Both TEC and PTCI scores and all symptoms in SCL-90R were higher in the patient group.Conclusion: In the patient group trauma scores were higher and self-esteem were lower than the control group. Trauma and low self-esteem caused to be higher psychiatric symptoms in the patient group.Öğe Prevalence of Obstructive Sleep Apnea Syndrome in Psoriasis Patients(Duzce University, 2019) Karagün, Ebru; Balbay, Ege GüleçAim: Psoriasis is a frequently seen chronic systemic inflammatory disease accompanied by several comorbid conditions that affects 2-3% of the general population. One of the comorbidities rarely accompanying psoriasis is obstructive sleep apnea syndrome (OSAS). OSAS is a disease characterized by recurrent complete (apnea) or partial (hypopnea) upper airway obstruction episodes and frequently by decreased blood oxygen saturation. The purpose of this study was to evaluate the risk factors for OSAS by investigating OSAS symptoms in psoriasis patients.Material and Methods: Eighty-two patients aged over 16, diagnosed with psoriasis, and under follow-up by the Duzce University Medical of Faculty, Dermatology and Venereal Diseases Polyclinic, Turkey, were included in the study. Patients’ OSAS symptoms were investigated. The Epworth Sleepiness Scale was used to assess excessive daytime somnolence.Results: Of the patients 51.2% (n=42) were male and 48.8% (n=40) female. Patients’ mean age was 47.09±14.10 years. Patients’ mean time of psoriasis diagnosis was 16.97±10.55 years, and mean Psoriatic Area Severity Index (PASI) score was 11.25±6.32. Severe disease was present in 54.9% of patients (n=45) based on PASI classification. Prevalence of 56.1% for snoring, 25.6% for excessive daytime sleepiness, and 15.9% for witnessed apnea were determined in these patients. Forty-seven (57.3%) cases had at least one major symptom. The most common minor symptoms were inability to sleep with 25.6% (n=21) and insufficient disrupted sleep with 22.0% (n=18).Conclusion: Prevalence of OSAS symptoms in psoriasis patients were found high. Psoriasis patients with OSAS symptoms must be referred to relevant specialists for polysomnographic evaluation.Öğe Yüksek Dereceli Primer Beyin Tümörleri ile Metastatik Beyin Tümörlerinin Difüzyon MR Bulgularının Karşılaştırılması(Düzce Üniversitesi, 2024) Hızal, Mustafa; İmrek, Ahmet KeremAmaç: Glioblastomalar en yüksek dereceli ve en ölümcül primer beyin tümörleridir. Beyin dışı dokulardaki kanserlerin beyne metastazı ile ortaya çıkan beyin kitleleri glioblastomaların ayırıcı tanısında yer almaktadır. Bu çalışmada, primer ve metastatik beyin kitlelerinin difüzyon ağırlıklı görüntüleme sinyal özelliklerinin karşılaştırılması ve ayırıcı tanıda faydalı olabilecek bulguların tanımlanması amaçlandı.Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya patolojik olarak glioblastoma tanısı almış hastalar ile patolojik olarak metastaz tanısı almış veya radyolojik olarak beyin metastazı tanısı almış hastalar dahil edildi. 1,5 Tesla tarayıcı ile elde edilen manyetik rezonans görüntüleme incelemelerindeki difüzyon ağırlıklı görüntüleme sinyal özellikleri geriye dönük olarak analiz edildi. Her iki hasta grubunda lezyonların sinyal özellikleri ile kısa ve uzun çapları ölçüldü ve karşılaştırıldı.Bulgular: Bu çalışmaya 24 glioblastoma ve 30 beyin metastazı olmak üzere toplam 54 hasta dahil edildi. Glioblastoma grubunda difüzyon ağırlıklı görüntülemenin en yaygın sinyal özelliği 20 (%83,3) heterojen hiper ve hipointens alanlar olarak saptandı. Metastaz grubunda en sık görülen sinyal özelliği 16 (%53,3) hastada periferik hiperintens halka ve santral hipointens sinyal olarak saptandı. Lezyon sayısı ile primer beyin tümörü ve metastazlar arasında anlamlı bir ilişki bulunamadı.Sonuç: Difüzyon ağırlıklı görüntülemede kantitatif değerlendirme yapılmadan sadece sinyal özellikleri kullanılsa da primer ve metastatik beyin kitlelerinin ayırıcı tanısında yardımcı olabilir. İki gruptaki kitlelerin karşılaştırılabilir sinyal özelliklerine sahip olabileceğini unutmamak önemlidir.Öğe Vocal Registers From Laryngeal Point(Düzce Üniversitesi, 2016) Saruhan, ŞahinLaryngeal muscles participate in the production process of each vocal register in a differentmanner and ratio. It thinks, that in extend of the deviation from the normal ratio of thisparticipation, the overloading symptoms will be increase. These fact create a necessity regardingto be well informed about the laryngeal contexts that product registers, both for voice therapistsand vocal pedagogues. The purpose of this paper is to review the literature on the voice registersthat lay stress on the laryngeal contexts/mechanisms in vocal production processÖğe Unilateral Double Superior Cerebellar Artery Variation: A Cadaveric Case Report(Düzce Üniversitesi, 2024) Sönmez, Sefa; Özgen, Merve Nur; Kasap, Abdulkerim; Nahir, MertThe superior cerebellar artery (SCA) is a vessel anterior to the brainstem, usually originating from the basilar artery (BA). In this case, a different course of left SCA in a 74-year-old male cadaver was reported. The origin of the SCA was found to be a unilateral double root at the left side on the anterior surface of the pons. The distances of the starting points of roots to the bifurcation of BA were 31.09 mm on the right side, on the left side the rostral root was 33.84 mm and the caudal root was 30.95 mm. The diameter of the right SCA was 2.37 mm, the left rostral root was 2.05 mm and the caudal root was 1.24 mm. Knowing the course of SCA, and especially morphological variations, will be helpful for the clinical branches in preventing complications during surgical operations, evaluating angiographic examinations, and diagnosing and treating neurovascular diseases.Öğe Urinary Bladder Hernia, Rarely Seen and Difficult to Diagnose: Report of Two Cases(Düzce Üniversitesi, 2014) Göçer, Serhat; Eken, Hüseyin; Peker, Kemal; Çelebi, Bülent; Yılmaz, İsmayil; Çavdar, FarukHerniation of the bladder into inguinal canal is rarely seen and constitute about 1-4% of allinguinal hernias. Diagnosis before surgery is important in the prevention of potentialcomplications. In this article we reported two cases in one of which complication occurredcomplication occured during inguinal hernia surgeryÖğe Variköz Venlerde Endovenöz N-Bütil Siyanoakrilat Tedavisi Sonuçlarımız(Düzce Üniversitesi, 2019) Çetin, Erdem; Demirdaş, Ertan; Erol, Gökhan; Sicim, Hüseyin; Kartal, Hakan; Arslan, GökhanAmaç: Bu çalışmada kliniğimizde variköz venli hastalarda non-tümesan endovenöz ablasyon tekniği olan endovenöz N-Bütil Siyanoakrilat (NBSA) tekniğinin sonuçlarının değerlendirilmesi amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntemler: Nisan 2014 ve Ağustos 2016 tarihleri arasında merkezimize başvuran tek ya da iki taraflı safenofemoral venöz yetmezliği olan, semptomatik 542 hasta çalışmaya dahil edildi. Yüz on beşi bilateral olmak üzere 542 hastanın toplam 657 alt ekstremitesine NBSA uygulandı. Hastaların CEAP sınıflamasına göre C2, C3, C4, C5, C6 venöz yetmezliği mevcuttu. Vena safena magna (VSM) çapı diz seviyesinde en az 5,5 mm, safenofemoral bileşke (SFB) düzeyinde ise en az 6 mm ve reflü süresi 2 saniye veya daha uzundu.Bulgular: Altı yüz elli yedi alt ektremitenin ortalama CEAP sınıflandırması 3,1±0,6, VSM çapı diz seviyesinde 6,7±1,1 mm, SFB’de 8,3±2,1 mm, işlem süresi 15,2±2,9 dakika ve hastanede kalış süresi 1,7±0,6 saat idi. Altı aylık takipte sadece 7 (%1.1) VSM’de parsiyel rekanalizasyon, 1 (%0.2) alt ekstremitede popliteal vende derin ven trombozu ve 9 (%1.4) VSM’de dizüstü 1/3 distal kesiminde medikal tedavi ile düzelen tromboflebit gözlendi. Yapılan işlemlerin tamamı herhangi bir komplikasyon oluşmadan tamamlandı.Sonuç: Yeni gelişen teknikler hızla geleneksel yöntemlerin yerini alarak hasta konforunu arttırmaktadır. NBSA; tekniğe has avantajları, erken ve orta dönemdeki yüksek başarı oranları ile endovenöz ablasyon tedavileri arasında etkin bir yöntem olarak yerini almıştır.Öğe Üniversite Öğrencilerinin Psikolojik İyilik Halini Belirlemek İçin Bir Mobil Uygulama Geliştirilmesi(Düzce Üniversitesi, 2024) Demirezen, Dilek; Karaca, AyselAmaç: Bu çalışmada, üniversite öğrencilerinin psikolojik iyilik halini belirlemek için bir mobil uygulama geliştirilmesi amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntemler: Yenilikçi ve disiplinler arası bir yaklaşıma sahip olan bu çalışma, Eylül 2022'den Haziran 2023'e kadar uzanan titiz bir metodoloji izlemektedir. Mobil uygulamanın geliştirilmesi, işlevselliğini, kullanılabilirliğini ve güvenilirliğini sağlamak için sistematik ve yapılandırılmış bir süreç izlemiştir. Geliştirmenin tüm aşamalarında, uygulamanın teknik sağlamlığını, güvenilirliğini ve etkinliğini sağlamak için bilgi teknolojilerinden profesyonel destek alınmıştır. Çalışma, ihtiyaç belirleme, teknik geliştirme, müdahale tasarımı ve tanıtım aşamalarından oluşan dört gelişim aşamasını kapsamaktadır. Bu aşamalar öğrenci merkezli bir yaklaşım sağlarken, uygulama, depresyon, anksiyete, stres, ilişki şiddeti tutumları, bağımlılık, internet bağımlılığı, uyku kalitesi ve yeme bozukluklarına ilişkin içgörüler sunmaktadır.Bulgular: Psikolojik iyilik hallerini değerlendirmek ve geliştirmek amacıyla üniversite öğrencilerine özel, kapsamlı bir mobil uygulama geliştirildi. Uygulamanın gerçek zamanlı duygu takibi özelliği ile öğrenciler anlık duygusal durumlarını izleyebilir ve öz farkındalık kazanabilirler. Uzun süreli olumsuz duyguların tespit edilmesi durumunda, erken uyarı sistemi etkinleştirilerek eyleme geçmektedir. Acil durumlarda anında müdahale ve destek için nitelikli profesyonellere kesintisiz yönlendirme ve kullanıcı şikayetleri ve önerileri için geliştirilmiş bir geri bildirim mekanizması sağlamaktadır. Ayrıca gerektiğinde, anında destek sağlamak için anonim sistem kaydı oluşturarak duyarlı bir değerlendirme ve triyaj süreçleri sağlamaktadır. Uygulama öğrencilerin stres yönetimi yönlendirmelerini de içermektedir.Sonuç: Bu uygulama, ruh sağlığı profesyonelleri için öğrencilerin ruhsal durumuna ilişkin genel bakış sağlayan gerçek zamanlı veri sunmaktadır.Öğe Ultrasonography Guided Fine Needle Aspiration Biopsies On Thyroid Nodules(Düzce Üniversitesi, 2009) Şengöz, Tuba; Çubuk, Rahmi; Kaya, Handan; Arıbal, ErkinObjective: The objective for this study is to investigate the efficiency of ultrasonography guided fine-needle aspiration biopsies on thyroid nodules. Methods: The study population consisted of 929 ultrasonography guided thyroid nodule biopsies in 831 patients. The cytological results were classified as benign, suspicious for malignancy, malignant and inadequate material. The ultrasonography results are registered by designated criterias.Results: Cytological results were reported as 781 (% 84.1) benign nodules, 35 (%3.8) malignant suspicious nodules, 21 (% 2.3) malignant nodules and 92 (% 9.9) inadequate materials. Patients with malignant thyroid nodules were evaluated and there was no statistically significant difference found in age, gender, number and sonographic features of nodules (p gt;0.05).Conclusion: Fine needle aspiration biopsy is a functional and reliable diagnosing method. Complications of the procedure, such as hematoma or pain, are rare. The use of US guidance is necessary to define the correct side of semisolid thyroid lesions and helpful to obtain adequate sample from nodules. Fine needle aspiration biopsy has become the gold standard to diagnose thyroid nodulesÖğe Working Principle and Production Techniques of the Immunochromatographic Card Tests(Düzce Üniversitesi, 2014) Akata, İlgaz; Bakırcı, Sinan; Dereli, Deniz; Küçükgüven, Eda; Yılmaz, İsmail; Kaya, ErtuğrulThe lateral flow immunoassays have low cost, long shelf life, high precision and selectivity, alow detection limit. These tests can give quick results and are used all over the world. Lateralflow immunoassays can be used in wide area such as pregnancy test, drug screening tests,microbiological diagnostic tests and food safety tests. A person can see the results of these testsclearly with eyes so there is no need for any other analysis machine in order to see the results.These tests are usually used as a qualitative method but if we add most test lines that havedifferent detection limits at the same test, we can obtain half quantitative tests. Antigen-antibodyreactions that have a specificity are used mainly at these tests so their accuracy rates are over%98. There are two types as sandwich model and competitive model.A person that read this article can answer questions that “how a pregnancy test works?” or “howcan we make a new lateral flow immunoassay?”. In addition we hope that this article can helppeople who try to do new lateral flow immunoassays. For our researches, this article is the firstarticle about card tests in TurkishÖğe Türkiye'de Deprem Felaketi: Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi Perspektifinden Bir Değerlendirme(Düzce Üniversitesi, 2023) Güler Aksu, Gülen; İmrek, YaseminDepremin çocuk ve ergenler üzerinde uzun süre devam eden çeşitli zihinsel ve davranışsal etkileri bulunmaktadır. Bu gözden geçirmenin amacı, psikiyatrik sorunların doğası ve kapsamını, yönetim seçeneklerini ve etkilenen çocuklar için psikolojik müdahaleleri organize etme sürecini tartışmaktır. Bireyler afet sonrasında başa çıkmalarına yardımcı olabilecek bir dizi fiziksel, duygusal ve bilişsel olarak sağlıklı tepkiler gösterir. Bazı çocuklarda ise travma sonrası akut stres reaksiyonları, travma sonrası stres bozukluğu, depresyon, anksiyete bozukluğu, artmış suisid riski, uyku bozuklukları, madde kullanım bozuklukları ve psikotik bozukluklar gibi psikiyatrik belirtiler gelişebilmektedir. Komorbiditeler ve sub-klinik sendromlar da yaygındır. Ruhsal bozuklukların gelişimde çok sayıda risk faktörü ve koruyucu faktör bulunmaktadır. Yüksek risk altındaki çocukların yakın takibi ile psikosoyal destek müdahalelerinde bulunulması ruhsal bozuklukların gelişimini engelleyebilir. Müdahaleye en erken dönemde başlamak çok önemlidir. Genç afet kurbanlarının psikolojik etkileri, vasıflı yerel gönüllüler, tıp uzmanları ve temel sağlık hizmetleri programlarındaki eğitmenler tarafından ele alınabilir. Ulusun genel sosyal ve ekonomik hızlı iyileşmesi ile çocuklar travmatik deneyimlerden daha çabuk kurtulabilir.Öğe Üçüncü Basamak Sağlık Kuruluşundaki Hemşirelerin Kanser Tarama Programları Bilgileri ile Tarama Testlerini Yaptırma Durumları(Düzce Üniversitesi, 2018) Şeker, Neslihan; Köksal Yasin, Yağmur; Özaydın, Esma; Çapacı, Burak; Okyay, PınarAmaç: Hemşirelerin kanser tarama programlarını bilme, risk altındakileri belirleme ve erken teşhis yöntemlerinin önemi ile ilgili toplum eğitiminde, kanserin belirti ve bulgularını saptamada vazgeçilmez rolü vardır. Bu çalışmada, üçüncü basamak bir sağlık kuruluşunda çalışan hemşirelerin kanser tarama programları ile Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) hakkındaki bilgilerini ve tarama testlerini yaptırma durumlarını saptamak amaçlanmaktadır.Gereç ve Yöntemler: Şubat-Mart 2016 tarihleri arasında yapılan araştırma, tanımlayıcı tipte olup Adnan Menderes Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi’nde çalışan 325 hemşire ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcılara yüz yüze görüşme yöntemiyle 18 soruluk anket formu uygulanmıştır. Tanımlayıcı istatistikler, kategorik veriler için sayı ve yüzde, sayısal veriler için normal dağılıma uygunluğu incelenerek ortanca (en küçük-en büyük) değerler şeklinde verilmiştir.Bulgular: Katılımcıların ortanca yaşı 25 ve %85,5’i kadındır. Katılımcıların %30,1’i ailesinde kanser öyküsü olduğunu belirtmiş, bunların yalnızca %9,1’ine tarama önerilmiştir. Her beş katılımcıdan biri KETEM’i duymamıştır. Katılımcıların %32’si mezuniyet sonrası kanser taraması ile ilgili bilgiyi televizyon-radyodan öğrendiklerini belirtmişlerdir. Katılımcıların yalnızca %46,4’ü, kanser taramalarının amacını ‘kanseri erken dönemde yakalamak’ olarak tam doğru cevap vermiştir. Katılımcılardan 30 yaş üstündekilerin %20,7’si pap-smear, 40 yaş üstündekilerin %45,4’ü mamografi yaptırmıştır.Sonuç: Bu çalışma katılımcıların KETEM ve kanser tarama programları ile ilgili bilgilerinin yeterli olmadığını göstermiştir. Hemşirelerin kendi farkındalıklarındaki artış toplumun farkındalığını da artıracaktır. Hemşirelerin meslek hayatı boyunca da hizmet içi eğitimlerle bilgilerini güncellemeleri sağlanmalıdır. Böylece hem kendileri hem de verecekleri danışmanlık hizmetleri için doğru ve tam gerçek bilgi sağlanacaktır.Öğe Youtube’da Paylaşılan Labioplasti Videolarındaki Bilgilerin Güvenilirliğinin ve Kalitesinin Değerlendirilmesi(Düzce Üniversitesi, 2024) Kızılet, Hakan; Doğan, Ozan; Başbuğ, AlperAmaç: Bu çalışmanın amacı YouTube’da yer alan labioplasti prosedürlerine ilişkin videoları güvenilirlik ve kalite açısından değerlendirmektir.Gereç ve Yöntemler: Youtube’da “labiaplasty” ve “labia minora reduction” arama terimleri ile bir arama yapıldı. Her bir anahtar kelime için ilk 100 video incelendi ve 42 video analiz edildi. Video türlerinin dağılımı incelendi. Videolar beş kişilik bir komite tarafından küresel kalite ölçeği (global quality scale, GQS) ve modifiye DISCERN (mDISCERN) ölçekleri kullanılarak puanlandı. Hekimler ve akademisyenler tarafından yüklenen videolar profesyoneller grubu, hastalar, ticari kuruluşlar ve yardımcı sağlık personelleri tarafından yüklenenler ise non-profesyoneller grubu olacak şekilde sınıflandırıldı.Bulgular: Tüm videoların mDISCERN puan ortalaması 2,29±0,65, GQS puan ortalaması 2,75±0,67 idi. Profesyonel ve non-profesyonel grupları karşılaştırıldığında mDISCERN ve GQS puanı profesyonel grupta anlamlı olarak daha yüksekti (sırasıyla p=0,017 ve p=0,010). Cerrahi teknik videoları ile hastalık veya cerrahi hakkında bilgi veren videolar karşılaştırıldığında, mDISCERN ve GQS puanları bakımından anlamlı bir farklılık yokken video güç indeksi (video power index, VPI), görüntülenme oranı ve yorum sayıları açısından anlamlı farklılık mevcuttu (sırasıyla p=0,001, p=0,001 ve p=0,003). mDISCERN puanı ile VPI arasında (rs=-0,326; p=0,037), GQS puanı ile izlenme oranı arasında (rs=-0,392; p=0,010) ve GQS puanı ile VPI arasında (rs=-0,382; p=0,014) zayıf negatif korelasyonlar gözlendi.Sonuç: YouTube labioplasti ile ilgili güvenilir bir bilgi kaynağı değildir. Düşük kaliteli videolar daha fazla etkileşim içindedir. Obstetri ve jinekoloji dernekleri bu konu hakkında Youtube’da içerik üretmelidirler.












