Yazar "Naldemir, İbrahim Feyyaz" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Acil Pandemi Polikliniğine Başvuran ve COVID-19 Şüphesiyle Değerlendirilen Hastaların Retrospektif Analizi(2021) Altınsoy, Hasan Baki; Naldemir, İbrahim Feyyaz; Çalışkan, Emel; Şahin, İbrahim Ethem; Karadağ, Mehmet; Boğan, MustafaAmaç: SARS-CoV-2 olarak adlandırılan yeni tip korona virüsün neden olduğu COVID-19 pandemisi halen tüm dünyada etkisini sürdürmektedir. COVID-19 etkeninin neden olduğu semptomlar diğer solunum yolu etkenlerine benzese de toplumsal etkileri oldukça şiddetli ve farklı seyretmektedir. Bu çalışma hastanemizin acil servis girişinde oluşturulan acil pandemi polikliniğine başvuran ve COVID-19 ön tanısıyla tetkik edilen hastaların analizinin yapılması amacıyla planlanmıştır.Gereç ve Yöntemler: Acil pandemi polikliniğine başvurmuş 16 yaş ve üzeri hastalardan, ateş, öksürük, nefes darlığı şikayetleri olup COVID-19 şüphesiyle polimeraz zincir reaksiyonu (PZR) testi için üst solunum yolundan sürüntü örneği alınmış ve Toraks bilgisayarlı tomografisi (TBT) yapılmış olanlar dahil edilmiştir. Bulgular: PZR testi pozitif ve negatif olan hastaların geliş şikayetleri karşılaştırıldığında, iki grubun da benzer şikayetlere sahip olduğu görülmüştür. PZR testi pozitif hastaların WBC sayıları (5748,39 ± 1547,01), nötrofil sayıları (3650,32 ± 1355,58), lenfosit sayıları (1467,74 ± 472,3) ve platelet sayıları (224,65 ± 76,01); PZR testi negatif olan hastalardan daha düşük bulunmuştur.Sonuç: COVID-19 PZR testi pozitif hastalarda daha düşük WBC, nötrofil ve lenfosit sayısı tespit edilmiştir. Toraks bilgisayarlı tomografi bulguları olan PZR pozitif vakalarda platelet sayısı daha düşük ve CRP değeri daha yüksek izlenmiştir. Bu verilerin özellikle ileri tanı testlerinin olmadığı veya geç sonuçlandığı sağlık kuruluşları için hastalıktan şüphelenme ve erken izolasyon için yol gösterici olabileceğini düşünmekteyiz.Öğe Bos akım MRG incelemesinde T2A 3D-space sekansının tanıya katkısı(Düzce Üniversitesi, 2021) Naldemir, İbrahim Feyyaz; Önbaş, ÖmerAmaç: BOS akım inceleme yöntemi, santral sinir sistemini etkileyen birçok hastalığın değerelendirilmesinde tanıya yardımcı olan bir yöntemdir. Sıklıkla faz kontrast sine MRG tekniği kullanılan bu yöntem teknik yetersizlik veya tecrübe eksikliği nedeniyle eksik veya hatalı sonuçlar verebilmektedir. Biz bu çalışmada T2A 3D-SPACE sekansında, 4. ventrikül seviyesinde oluşan sinyal kaybını sınıflayarak, faz kontrast sine MRG görüntüleri ile olan uyumunu değerlendirdik. Faz kontrast sine MRG'de kantitatif olarak hesaplanan BOS akım hızı ve BOS akım volümünün T2A 3D-SPACE sekansında kalitatif bir karşılığı olabileceğini göstermeyi amaçladık. Gereç ve Yöntem: 2018-2020 yılları arasında Düzce Üniversitesi Hastanesi'nde klinik branşların isteği üzerine, bölümümüzde var olan 3 Tesla MRG cihazı ile yapılan tüm BOS akım MRG incelemeleri değerlendirildi. Tüm incelemelere T2A 3D-SPACE sekansı dahil edildi. Sagital plan T2A 3D-SPACE sekansında, 4. ventrikülde BOS akımına sekonder oluşan sinyal kaybı miktarı 4 grade olarak sınıflandırıldı. Grade 0; aquaduktus serebri distalinde ve 4. ventrikülde hiç sinyal kaybı olmayan. Grade 1; aquaduktus serebri distali ve 4. ventrikül proksimalinde ince sinyal kaybı. Grade 2; 4. ventrikül anteriorunda ventrikül distaline kadar uzanan ancak median dorsal resesi doldurmayan lineer sinyal kaybı. Grade 3; 4. ventrikül median dorsal reses dahil tamamını dolduran sinyal kaybı. Bulgular: Ölçüm yapılan seviyede ileri akım hızı ortalamaları incelendiğinde; farklı gradelerde, ileri akım hızı ortalamalarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptandı. Ölçüm yapılan seviyede akım volümü ortalamaları incelendiğinde; farklı gradelerde, akım volümü ortalamalarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık saptandı. Akuaduktus serebri seviyesinde yapılan alan boyutu ortalamaları incelendiğinde; Grade 0 olarak tanımlanan hasta grubunda akuaduktus serebri alanı ortalamasının diğer gradelere göre anlamlı düzeyde farklı olduğu görüldü (p<0.001). Farklı gradelere sahip hastaların yaş ortalamalarının benzer olduğu görüldü (p=0,144). Yapılan korelasyon analizinde; akuaduktus serebri alanı ile akım volümü arasında pozitif yönde orta şiddette bir anlamlı korelasyon, grade ile akım volümü aralarında pozitif yönde orta şiddette bir anlamlı korelasyon, grade ile ileri akım hızı arasında pozitif yönde şiddetli ve istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon, akım volümü ile ileri akım hızı arasında pozitif yönde şiddetli ve istatistiksel olarak anlamlı bir korelasyon saptandı. Sonuç: T2A 3D-SPACE sekansında, 4. ventrikülde ortaya çıkan sinyal kaybı miktarının, BOS akım MRG incelemesinde kantitatif ölçülen pik sistolik hız ve flow volüm ile kolere olduğu bulunmuş olup tanısal değerlendirmede yardımcı olduğu kanısına varılmıştır. Buna bağlı olarak T2A 3D-SPACE sekansının BOS akım MRG incelemelerinde eklenmesi gerektiğini düşünmekteyiz.Öğe A Case of Choroid Plexus Papilloma with Rare Location Presenting with Impaired Consciousness(Istanbul Training & Research Hospital, 2019) Ünal, Nurcan; Engin, Muhammet Mesut Nezir; Kılıçaslan, Önder; Naldemir, İbrahim Feyyaz; Yalçın, Gülşen; Avcı, Uğur; Kocabay, KenanIntraventricular papillary neoplasms originating from the choroid plexus epithelium are called choroid plexus tumors (CPT). In pediatric patients. The most common findings in CPT are seizures, subarachnoid hemorrhage, focal neurological deficits, hydrocephalus and symptoms of increased intracranial pressure. A 4.5-month-old, previously healthy girl was admitted to our Pediatric Emergency Department with complaints of inadequate nutrition, vomiting and drowsiness in the last 2 days. The patient was admitted to the pediatric intensive care unit and saline loading treatment was initiated due to presumed dehydration caused by inadequate nutrition. As dehydration-related pathology was not detected, brain tomography scan was performed for possible cranial pathology and it revealed increased bilateral lateral ventricular diameters. As a result of magnetic resonance imaging results, the patient was diagnosed as having choroid plexus papilloma. After the shunt was inserted, the patient regained consciousness and an elective surgery was planned. Inadequate nutrition and drowsiness are the most common causes of admissions to pediatric emergency department, and these symptoms are usually due to dehydration. Cranial pathologies should be considered in patients who do not respond to fluid loading treatments and whose laboratory findings and vital signs are stable. As in our patient, the patients with choroid plexus papilloma should be evaluated clinically and shunt surgery should be performed firstly. Timing of surgery should be decided according to the effect and clinical status.Öğe Fokal Asimetrik Meme Dansitelerinin Değerlendirilmesinde Tomosentezin Tanıya Katkısı(2023) Güçlü, Derya; Naldemir, İbrahim Feyyaz; Unlu, Elif Nisa; Onbas, OmerAmaç: Bu çalışma ile mamografik incelemelerde fokal asimetrik dansite saptanan ve ek tetkik gerektiren olgularda tomosentezin tanıya katkısını araştırmak amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Hastanemiz Radyoloji Anabilim Dalı Meme Görüntüleme Ünitesine Şubat 2020-Haziran 2022 tarihleri arasında tarama ya da tanısal amaçlı dijital mamografi tetkiki yapılan ve fokal asimetrik meme dansitesi saptanan 56 olguya, ek olarak tomosentez inceleme yapıldı ve bulgular BI-RADS kullanılarak sınıflandırıldı. Hasta yaşı, meme paterni, fokal asimetik dansite bulunan meme ve kadranı kaydedildi. Sonrasında tamamlayıcı ve altın standart tetkik olarak bilateral meme ultrasonografi incelemesi yapılarak bulgular kaydedildi. Bulgular: Dijital mamografi görüntüleme sonucunda fokal asimetrik dansite nedeniyle BI-RADS 0 olarak değerlendirilen 56 kadın olgunun ortalama yaşları 51,5 ± 8,1’dir. %12,5’i (n=7) A tipi, %42,9’u (n=24) B tipi, %41,1’i (n=23) C tipi, %3,6’sı (n=2) D tipi meme paternine sahiptir. Fokal asimetrik dansitelerin % 44,6’sı (n=25) sağ, %55,4’ü (n=31) sol memede saptanmıştır. Dijital tomosentez incelemelerinin değerlendirilmesinde, olguların % 41,1’i (n=23) BI-RADS 1, % 16,1’i (n=9) BI-RADS 2, % 21,4’ü (n=12) BI-RADS 3, 21,4’ü (n=12) BI-RADS 4 olarak sınıflanmıştır. Ultrasonografik incelemede hastaların %42,9’u (n=24) asimetrik fibroglandüler doku, %17,9’u (n=10) olası benign lezyon, % 19,6’sı (n=11) ise malign lezyon olarak değerlendirilmiştir. Histopatolojik inceleme önerilen 12 hastanın ikisi stromal fibrozis, diğer 10’u ise biri lobüler olmak üzere invaziv meme karsinomu olarak değerlendirilmiştir. Sonuç: Bu çalışma mamografik incelemeler ile morfolojisi değerlendirilemeyen ve ek tetkik gerektiren fokal asimetrik dansitelerde tomosentezin tanısal önemini vurgulamaktadır. Tomosentez, son dekatta kullanımı giderek artan ve parankime süperpoze lezyonlarda yaşanabilecek tanı güçlüklerini çözebilecek görece yeni bir tekniktir.