Yazar "Kuduban, Ali Kemal" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ben iyiyim ifadesinin tekrarının depresyon hastalarında etkisi(Düzce Üniversitesi, 2016) Kuduban, Ali Kemal; Ataoğlu, Ahmet; Özçetin, AdnanAmaç: Depresyon tedavisindeki güçlükler klinisyenleri yeni arayışlara yönlendirmektedir. Depresyon tedavisinde, kolay uygulanabilir, hızlı etkili, maliyeti olmayan, bir çalışma yapmayı amaçladık. Yöntem: Çalışmamıza katılan 29 çalışma grubu hastasını ve 29 kontrol grubu hastasını DSM-V majör depresyon tanı kriterlerini sağlayan hastalardan seçtik. Çalışmaya aldığımız hasta grubunu servis ortamında takip ettik ve çalışmamızı uyguladık, kontrol grubunu poliklinikten takip ettiğimiz hastalardan oluşturduk. Her iki grubada farmakoterapotik müdahalede bulunduk. Servisde yatan hastalara farmakoterapotik müdahaleyle beraber çalışmamızı uyguladık. Servisde yatan çalışmaya aldığımız hastalara yüz yüze, ayna karşısında ve toplum içinde olacak şekilde 3 farklı oturumda, her oturumu 10'ar gün süreyle, her gün günde 8 defa, her defasında 20 kere ''ben iyiyim'' tekrarı yapıldı. Servisde yatarak çalışmamızı uyguladığımız hastalara, çalışmamıza başlamadan başlangıç olarak birinci HAM-D ölçeğini, çalışmamızı yaptığımız 30 günün ardından ikinci HAM-D ölçeğini uyguladık. Servisde yatarak çalışmamızı uyguladığımız hastaları 30 günün ardından ikinci HAM-D ölçeğini yaptıktan sonra taburcu ettik ve bu hastalara taburculuklarından 30 gün sonra üçüncü kez HAM-D ölçeğini uyguladık. Ayaktan takip ettiğimiz kontrol grubu hastalarını tedaviye başlamadan birinci HAM-D ölçeğini, 30 gün sonrasında ikinci HAM-D ölçeğini, 60 gün sonrasında üçüncü HAM-D ölçeğini uyguladık. Bulgular: Hastalara tedaviye başlamadan önce yapılan HAM-D ölçeğinde ''ben iyiyim'' çalışmasına aldığımız 29 kişilik çalışma grubunda ilk yapılan HAM-D ölçeği puan ortalaması 27.03 bulunmuştur. Aynı şekilde 29 kişilik kontrol grubunda ilk yapılan HAM-D ölçeği puan ortalaması ise 22.31 olarak bulunmuştur. Çalışma ve kontrol gruplarının ilk yapılan HAM-D ölçeklerinin ortalama puanları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı çıkmıştır(p=0.001). Çalışma grubunda, 30 günlük çalışma sonucunda tedaviye yanıt veren hasta yüzdesi %76, ayaktan, sadece antidepresan ilaç tedavisiyle takip ettiğimiz kontrol grubunda 30 gün sonunda tedaviye yanıt veren hasta yüzdesi ise %34,4 olarak tespit edilmiştir, bu sonuçlar istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur(p=0.012). Servisde yatarak çalışmamızı uyguladığımız hastalara 60 gün sonra yapılan HAM-D ölçeğinde tedaviye cevap veren hasta oranı %69 olarak tespit edilmiştir(p=0.107). Kontrol grubunda ise 60 gün sonra yapılan HAM-D ölçeğinde tedaviye cevap veren hasta oranı %41.3 olarak tespit edilmiştir. Sonuç: Çalışmamızın sonucunda, olumlu sözcük tekrarıyla depresyondaki olumsuz bilişsel alışkanlıkların değiştirilebileceğini düşündük ve 30 ile 60 günün sonunda iki grubun tedaviye cevabı karşılaştırıldı, ''ben iyiyim'' uygulaması yapılan grubun tedaviye cevabında 30 günün sonunda anlamlı sonuçlar elde edildi(p=0.012)Öğe A comparison of plasma nitrite, nitrate and asymmetric dimethylarginine levels in major depression patients before and after escitalopram treatment(Nobelmedicus, 2018) Hisarvant, Arzu; Ataoğlu, Ahmet; Özçetin, Adnan; Kılıç, Osman; Ölmez, Safiye Bahar; Kuduban, Ali KemalObjective: Asymmetric dimethyl arginine (ADMA) function, which is an intracellular repressor of nitric oxide (NO) and NO, examined and revealed in many mental disorders. In this study, we compared the simultaneous levels of plasma nitrite (NO2), nitrate (NO3) and ADMA before and after escitalopram treatment at Major Depression Disorder (MDD) patients and healthy controls. Material and Method: 40 patients with MDD according to DSM-IV-R and 40 heathy controls was included in this study. The Montgomery-Åsberg Depression Rating Scale was used to determine the severity of illness. Plasma NO2, NO3 and ADMA levels were measured in the MDD and the control groups. Results: Pretreatment plasma NO2, NO3 and ADMA levels in MDD group were significantly lower (but ADMA levels were higher) than in the control group. After the treatment NO levels of MDD group were close to control group, ADMA levels were statistically lower than the control group. Conclusion: Our study can contribute to the understanding of the role of NO and ADMA and relationship between complicated neurotransmitter systems at MDD etiopathogenesis. © 2018, Nobelmedicus. All rights reserved.Öğe A COMPARISON OF PLASMA NITRITE, NTTRATE AND ASYMMETRIC DIMETHYL ARGININE LEVELS MAJOR DEPRESSION PATIENTS BEFORE AND AFTER ESCITALOPRAM TREATMENT(Nobel Ilac, 2018) Hisarvant, Arzu; Ataoğlu, Ahmet; Özçetin, Adnan; Kılıç, Osman; Ölmez, Safiye Bahar; Kuduban, Ali KemalObjective: Asymmetric dimethyl arginine (ADMA) f unction, which is an intracellular repressor of nitric oxide (NO) and NO, examined and revealed in many mental disorders. In this study, we compared the simultaneous levels of plasma nitrite (NO), nitrate (NO3) and ADMA before and after escitalopram treatment at Major Depression Disorder (MDD) patients and healthy controls. Material and Method: 40 patients with MDD according to DSM-IV-IR and 40 heathy controls was included in this study. The Montgomery-Asberg Depression Rating Scale was used to determine the severity of illness. Plasma NO2, NO3 and ADMA levels were measured in the MDD and the control groups. Results: Pretreatment plasma NO2, NO3 and ADMA levels in MDD group were significantly lower (but ADMA levels were higher) than in the control group. After the treatment NO levels of MDD group were close to control group. ADMA levels were statistically lower than the control group. Conclusion: Our study can contribute to the understanding of the role of NO and ADMA and relationship between complicated neurotransmitter systems at MDD etiopathogenesis.Öğe Somatoform Bozukluk ve Fibromyalji Hastalarında Kişilik Özelliklerinin Karşılaştırılması(Duzce University Medical School, 2017) Kon, Yavuz F.; Ataoğlu, Ahmet; Özçetin, Adnan; Ölmez, Safiye Bahar; Kuduban, Ali Kemal; Kocagöz, Zehra BaşarDuzce Tıp Fak Derg, 2017;19(1):8-13 8 Araştırma Makalesi / Research Article Düzce Tıp Fakültesi Dergisi / Duzce Medical Journal 2017;19(1):8-13 Somatoform Bozukluk ve Fibromyalji Hastalarında Kişilik Özelliklerinin Karşılaştırılması A Comparison of Personality Characteristics in Patients with Somatoform Disorder and Fibromyalgia Figen KON YAVUZ1, Ahmet ATAOĞLU2, Adnan ÖZÇETİN2, Safiye Bahar ÖLMEZ2*, Ali Kemal KUDUBAN3, Zehra BAŞAR KOCAGÖZ2 1Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Dörtçelik Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi, Bursa 2Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD, Düzce 3Dörtyol Devlet Hastanesi, Hatay ÖZ Amaç: Somatoform bozukluklar ve Fibromyalji Sendromu (FMS) ağrı belirtileriyle seyreden hastalıklar arasındadır. Bu çalışmanın amacı FMS hastaları ve somatoform bozukluk hastalarının kişilik özelliklerinin her iki grup arasında ve sağlıklı kontrollerle karşılaştırılmasıdır. Gereç ve Yöntemler: Çalışmaya 2010-2011 yılları arasında, Düzce Üniversitesi Psikiyatri Polikliniği’ne başvuran ve Mental Hastalıkların Tanısal Sınıflaması Rehberi (DSM IV-TR) kriterlerine göre somatoform bozuklukların alt gruplarından birisi için tanı almış hastalar ile Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Polikliniği’ne başvuran ve FMS tanısı ile takip edilen hastalar çalışma grubu olarak dahil edilmiştir. DSM IV-TR’ye göre hiçbir psikiyatrik hastalığı ve ilaveten FMS tanısı da bulunmayan sağlıklı bireyler ise kontrol grubunu oluşturdu. Katılımcıların kişilik özellikleri Hacettepe Kişilik Envanteri (HKE) ile değerlendirildi. Bulgular: Çalışma sonucunda somatoform bozukluk alt grupları ve FMS hastalarının HKE alt ölçeklerinden kişisel uyum (KU) puanlarının, sağlıklı kontrol grubundan anlamlı düzeyde daha düşük olduğu bulundu (p<0.05). Sosyal uyum (SU) alt ölçeğine göre çalışma grupları incelendiğinde tüm gruplar arasında anlamlı bir fark olmadığı görüldü (p>0.05). KU ve SU ölçek puanlarının toplanmasıyla elde edilen genel uyum (GU) puanına göre ise; somatoform bozukluk alt grupları ve FMS grubunda yer alan hastaların genel uyumları; kontrol grubuna göre istatistiksel açıdan anlamlı düzeyde düşüktü (p<0.05). Sonuç: Çalışma sonucunda, hem somatoform bozukluk alt gruplarında hem de FMS grubunda, kontrol grubundan farklı olarak düşük kişisel uyum, iyi sosyal uyum ve düşük genel uyumu içeren benzer kişilik özelliklerin bulunduğu belirlenmiştir.