Yazar "Keskin, Banu Hümeyra" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 5 / 5
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Çok ilaca dirençli gram negatif bakterilerdeki seftazidim-avibaktam duyarlılığının araştırılması(2023) Akbaş, Emel; Keskin, Banu Hümeyra; Kayman, Hande; Yekenkurul, Dilek; Çalışkan, Emel; Öksüz, Şükrü; Şahin, İdrisÇoklu ilaca dirençli (MDR) Gram negatif bakteriyel patojenler ciddi mortalite ve morbidite ile seyreden enfeksiyonlara neden olabilirler. Bu izolatların etken olduğu enfeksiyonlarda tedavi seçenekleri sınırlıdır. Çalışmamızda çeşitli klinik örneklerden izole edilen MDR Gram negatif bakterilerde seftazidim-avibaktam duyarlılık oranının araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya Düzce Üniversitesi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarında Temmuz 2018-Temmuz 2022 tarihleri arasında çeşitli klinik örneklerden izole edilen Enterobacterales ve Pseudomonas aeruginosa suşları dahil edildi. Tür düzeyinde tanımlama ve antimikrobiyal duyarlılık testleri için klasik yöntemlere ilave olarak otomatize sistem (VITEK 2 Compact /Phoenix) kullanıldı. Bunların içinden MDR olduğu saptanan izolatlarda disk difüzyon yöntemi ile seftazidim-avibaktam (10-4 ?) (Bioanalyse, Türkiye) duyarlılığı araştırıldı. Çeşitli klinik örneklerden toplam 83 adet MDR Enterobacterales ve 33 adet MDR P. aeruginosa olmak üzere 116 suş izole edildi. İzolatların 45’i (%38.7) seftazidim-avibaktama duyarlı bulundu. Seftazidim-avibaktam duyarlılığı Enterobacterales için %44.6 iken, P. aeruginosa suşlarında %24.2 olarak saptandı. Sonuç olarak çalışmamızda, MDR Enterobacterales’te en etkili antibiyotik kolistin (p<0.001), ikinci seftazidim-avibaktam (p<0.001) oldu. MDR P. aeruginosa suşlarında da en etkili antibiyotik kolistin (p<0.001) olmakla birlikte; gentamisin, amikasin ve seftazidim-avibaktam duyarlılıklarının benzer olduğu görüldü (p<0.819). Yapılan çalışmalarda P. aeruginosa'nın seftazidim-avibaktama karşı direnç oranlarının diğer Gram-negatif patojenlere göre daha yüksek olduğu gösterilmiştir. Sonuçlarımız seftazidim-avibaktamın MDR-Enterobacterales ile gelişen enfeksiyonların tedavisi için bir alternatif olabileceğini; ancak, MDR-P. aeruginosa suşlarında duyarlılık test sonuçlarının önemli olduğunu düşündürmektedir.Öğe Düzce İlinde Son Bir Yılda Görülen Yurt Dışı Kaynaklı Dört Sıtma Olgusu(2020) Keskin, Banu Hümeyra; Tunca, Bekir; Ince, Nevin; Öztürk, Cihadiye Elif; Gökçe, Özlem; Dönmez, BetülSıtma, dünyada tropikal ve subtropikal bölgelerde endemik olarak görülmektedir. Son yıllarda seyahatler ve göçlernedeniyle endemik olmayan bölgelerde de dış kaynaklı sıtma olgularıyla karşılaşılmaktadır. Bu olgu sunumundailimizde son bir yılda görülen yurt dışı kaynaklı dört olgu irdelenmiştir. Olguların hepsinin Afrika’ya seyahat öyküsüolup, ikisinin sıtma profilaksisi almadığı öğrenilmiştir. Tüm olgularda tanı; ince yayma ve kalın damla preparatlarınınincelemelerinde plazmodyum görülmesi ile konulmuştur. İki olguda yapılan PCR testinin sadece birinde pozitifliksaptanmıştır. Etken, iki olguda Plasmodium falciparum, diğer iki olguda ise Plasmodium vivax olarak belirlenmiştir. P.falciparum sıtması olan bir olgu derin anemi nedeniyle yoğun bakımda takip edilmiş ve tüm olgular şifa ile taburcuedilmiştir. Bu olgu sunumunda endemik olmayan bir bölgede görülmüş olan yurt dışı kaynaklı sıtma vakalarınınözellikleri toplu olarak incelenmiştir. Hastanelere ateş nedeniyle başvuran hastalarda sıtmanın endemik olduğubölgelere seyahat sorgulanmalı ve anamnezinde seyahat öyküsü olan ateşli hastalarda ayırıcı tanıda sıtmadüşünülmelidir.Anahtar KelimelÖğe Investigation of the Effect of Leaky Gut on COVID-19 Clinic(2022) İnce, Nevin; Kayabaşı, Eda; Demir, Mehmet Cihat; Cangür, Şengül; Keskin, Banu Hümeyra; Öztürk, C. Elif; Kaya, SareAim: In the course of the COVID-19 pandemic, in millions of cases were observed those of some patients do not exhibit any symptoms whereas some others are hospitalized with having fatal outcomes. One of the most significant findings is that patients with existing comorbidities are extremely exposed to severe clinical conditions developed due to excessive inflammatory response. That is to say, the indicative cause of chronic inflammation may be bacterial translocation derived from the impaired intestinal mucosal barriers. This study is aimed to investigate the probable relations between the impaired intestinal barrier integrity and which would be associated with severity of COVID-19 clinical conditions. Material and Methods: According to the clinical and laboratory findings, the patients were classified into three groups as mild, moderate, and severe clinical conditions. All patients’ blood samples were collected on the first admission to the hospital. Serum concentrations of lipopolysaccharide-binding protein (LBP), were analyzed to evaluate the intestinal barrier function and bacterial translocation. Results: The proportions of those with high LBP levels among all the groups were significantly different (p<0.001). The proportion of the patients with high LBP levels in the mild patient group (65.4%) was significantly lower than those with moderate (100%) and with severe clinical conditions (95.2%) (p<0.05 for each). Conclusion: In recent years, it has been clearly demonstrated that the functions of the intestines are much more than the digestive function, and that the intestinal microbiota and mucosal barrier integrity have a great impact on the immune system. These results would indicate that the impaired intestinal barrier integrity and bacterial translocation might be effective in severe COVID-19 development.Öğe Klinik örneklerden izole edilen corynebacterium türlerinde biyofilm oluşumunun, anti-quorum sensing aktivitesinin ve antimikrobiyal direnç durumunun araştırılması(Düzce Üniversitesi, 2023) Keskin, Banu Hümeyra; Şahin, İdrisKorinebakteriler için son on yılda artan sayıda çeşitli klinik enfeksiyonlar bildirilmiştir. Çalışmamızda izolatlar kültürdeki üreme şekline göre gruplara ayrılarak saf olarak üremeyen korinebakterilerin patojenik potansiyeli hakkında fikir sahibi olunabileceği düşünülmüştür. Düzce Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi ve İstanbul Başakşehir Çam ve Sakura Şehir Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarına Haziran 2021 ile Haziran 2022 tarihleri arasında gönderilen çeşitli klinik örneklerden izole edilen 240 adet Corynebacterium spp. izolatı kültürdeki üreme şekillerine göre saf, başka bir etken ile birlikte ve polimikrobiyal olarak üç grupta sınıflandırıldı. Antibiyotik duyarlılıkları disk difüzyon ve vankomisin için sıvı mikrodilüsyon yöntemleri ile belirlendi. İzolatların biyofilm oluşumları kantitatif olarak belirlendi. Güçlü biyofilm yapan 17 izolatın biyoaktif bileşen ekstraksiyonu yapılıp agar difüzyon yöntemi ile anti-quorum sensing aktivitesine bakılmış sonrasında viyolasin pigment üretimi kantitatif olarak ölçüldü. Çalışmaya alınan 240 adet Corynebacterium spp. izolatının; 138'i (%58) saf, 52'si (%22) etken ile birlikte ve 50'si (%20) polimikrobiyal grupta yer almıştır. İzolatların 140'ı C. striatum, 34'ü C. amycolatum, 24'ü C. afermentans olarak tanımlanmıştır. Corynebacterium izolatlarının antibiyotik direnç oranları gruplara göre incelendiğinde rifampisin ve tetrasiklin antibiyotiklerine karşı direnç oranı polimikrobiyal grupta diğer gruplara göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde düşük olarak saptanmıştır. İzolatlarda penisilin, klindamisin, siprofloksasin, moksifloksasin, rifampisin, tetrasiklin ve linezolide karşı sırasıyla; %96,7, %88,3, %86,3, %73,8, %62,5, %59,2 ve %0,8 oranında direnç görülmüştür. Tüm izolatlar vankomisine karşı duyarlı iken iki adet C. afermentans izolatında linezolid direnci görülmüştür. Biyofilm oluşturma kapasiteleri incelendiğinde 87 (%36,3) izolat biyofilm oluşturmuştur. Polimikrobiyal gruptaki izolatların biyofilm oluşturma oranı diğer iki gruptan daha düşük oranda bulunmuştur. Biyofilm oluşturma kapasitelerine göre güçlü biyofilm oluşturan 17 adet izolatın anti-quorum sensing aktivitesine bakılmış, hiç bir Corynebacterium ekstraktının anti-quorum sensing aktivitesi bulunmamışken beş adet izolat ekstraktının antimikrobiyal etkisi görülmüştür. Antimikrobiyal etki gözlenen bakteri ekstraktlarının dört tanesi C. amycolatum bir tanesi ise C. afermentans'a ait olduğu belirlenmiştir. Sonuç olarak hem antibiyotik direnç oranlarına hem de biyofilm oluşturma oranlarına bakıldığında kültürde etken ile birlikte üreyen korinebakterilerin saf kültür olarak üreyen korinebakteriler ile benzer özellikler gösterdiği, ayrıca korinebakterilerin antimikrobiyal etkilerinin olması nedeniyle bu etkinin flora bakterilerini baskılayarak virulansını artırmada mı yoksa patojen bakterileri baskılayarak enfeksiyon oluşumunu önlemede mi rolünün olduğunun belirlenmesi için ileri çalışmalar yapılması gerekmektedir.Öğe Üriner Sistem Enfeksiyonlarında Etken Bakteriler ve Antibiyotik Direnç Oranları(2021) Kaya, Sare; Keskin, Banu Hümeyra; Çalışkan, Emel; Şahin, İdris; Köse, EzgiAmaç: Üriner sistem enfeksiyonları, günümüzde tüm yaş gruplarında, hastane ortamında ve hastane dışında en sık karşılaşılan bakteriyel enfeksiyonlardır. Ampirik tedavide kullanılacak uygun antibiyotiğin seçilebilmesi için bölgemizdeki en sık etken bakterilerin ve antibiyotik direnç oranlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Kasım 2019-Kasım 2020 tarihleri arasındaki idrar kültürü sonuçları retrospektif olarak incelenmiştir. Antibiyotik direnç oranları ve bakteriler, toplum kaynaklı ve hastane kaynaklı enfeksiyonlara göre gruplandırılmıştır. Konvansiyonel yöntemler ya da VITEK 2 Compact (bioMérieux- Fransa) sistemi kullanılarak bakterilerin tanımlanması ve antibiyotik duyarlılık testleri yapılmış ve Avrupa Antimikrobiyal Duyarlılık Testi Komitesi (EUCAST) önerilerine göre değerlendirilmiştir. Bulgular: Örneklerin 1912’sinde (%69) Enterobacterales türleri saptanmış olup, nitrofurantoin ve fosfomisin dışındaki tüm antibiyotiklere hastane kaynaklı enfeksiyonlarda (HKE) toplum kaynaklı enfeksiyonlara (TKE) oranla istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha yüksek direncin olduğu görülmüştür. Gram pozitif bakterilerde HKE’lerde siprofloksasin direnci TKE’lerden daha yüksek oranda saptanmış olup, vankomisin, teikoplanin, linezolid direnci belirlenmemiştir. Nonfermenter Gram negatif bakterilerde piperasilin (%47), siprofloksasin (%43) ve levofloksasin (%42) direncinin en yüksek, amikasin (%12) direncinin ise en düşük olduğu saptanmıştır. Sonuç: Çalışmamızda, oral kullanımı olan, ampirik tedavide sıklıkla tercih edilen antibiyotiklere karşı görülen artmış direncin yanında, yatan hastalarda sıklıkla tercih edilen piperasilintazobaktam, karbapenem ve aminoglikozid grubu antibiyotiklere karşı da önemsenmesi gereken direnç oranları görülmüştür