Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • Sistem İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Kara, Ali Can" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Acil servise başvurusunda geçici iskemik atak düşünülen hastaların rosıer, ABCD2 skorları ile Whiteley Indeksi ve Bradford Bedensel Belirti Envanteri sonuçlarının değerlendirilmesi
    (Düzce Üniversitesi, 2025) Kara, Ali Can; Boğan, Mustafa
    Amaç: Bu çalışmada inme ve Geçici İskemik Atakta görülebilen semptomlarla acil servise başvuran hastalarda tanısal değerlendirmeye ilaveten hastalara uygulanan skorlamalar ve hastaların klinik sonlanımlarla olan ilişkileri incelenmiştir. Elde edilen verilerin Geçici İskemi Atak ve inme hastalarıyla inme taklitçilerinin ayırıcı tanısında kullanılması hedeflenmiştir. Metod: Prospektif olarak planlanan bu çalışma Düzce Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalı'na 01/03/2024 ile 01/02/2025 arasında başvuran hastalarda son 24 saat içinde geçirilmiş senkop, konvülziyon, fokal nörolojik semptom tarifleyen hastalarda tanısal değerlendirmeye ilaveten ABCD2, ROSIER, WI-7, BBBE-44 skorlamaları hesaplanmış ve hastaların klinik sonlanımları arasındaki ilişkiler istatistiksel olarak incelenmiştir. Verilerin analizinde SPSS 25 kullanıldı. 24 saat içinde kafa travması geçiren, kanser ve epilepsi tanısı olan, ileri derece afazisi olan hastalar çalışmaya dahil edilmemiştir. Bulgular: İnme şüphesiyle takip edilen 115 hastanın %28.7'si (n=33) nörovasküler hastalık tanısı alırken %71,3'ü (n=82) inme taklitçisi olarak değerlendirilmiştir. Başvurular içinde en sık görülen semptom baş dönmesidir(%33,9). Nörovasküler hastalık tanısı alan hastaların içinde baş dönmesi semptomu olanların oranı (%15.2) tanı almayan hastaların içindeki baş dönmesi semptomu olanların oranından (%41.5) anlamlı şekilde düşüktü(p=0.007). Nörovasküler hastalık tanısı alanlar ve inme taklitçileri karşılaştırıldığında; afazi (p<0.001), üst kstremitede parestezisi (p=0.009), alt ekstremitede pleji (p=0.001) bulguları ve ABCD2 skoru (p<0.001), ROSIER skoru (p<0.001) anlamlı olarak yüksek bulundu. Nörovasküler hastalık tanısı alan hastaların içinde WI7 skoru orta-yüksek olanların oranı %30.3, tanı almayan hastaların içindeki WI7 skoru orta-yüksek olanların oranı ise %34.1 şeklinde daha düşük olsa da aralarında anlamlı bir fark yoktu (p=0.692). Hasta semptomlarının ve skorlama sistemlerinin inme tanısı açısından lojistik regresyon analizi yapıldığında modelin; duyarlılığı (sensitivite) %66.7, özgüllüğü (spesifisite) ise %95.1 olarak hesaplandı ve %87 doğruluğa sahip olduğu görüldü. Sonuç: Duyarlılığın %66.7 olması, modelin nörovasküler hastalık tanısı konan hastaların üçte ikisini doğru şekilde belirleyebildiğini gösterirken, %95.1 özgüllük, modelin nörovasküler hastalığı olmayan bireyleri büyük oranda doğru şekilde dışladığını göstermektedir. %87 doğruluk oranı, modelin genel olarak başarılı bir performans sergilediğini desteklemektedir. Yaptığımız regresyon analizlerindeki sonuçlarda; inmeyi taklit eden patolojileri tarayan skorlamalar ile inmeyi ön gören skorlamaların birlikte kullanımının tanısal performansta daha güvenilir sonuçlar elde edilebileceğini gördük. Modelin özellikle yüksek özgüllüğe sahip olarak yanlış pozitif tanı oranının düşük olması inme taklitçilerini ayırt etme açısından klinik kullanımda umut vadetmiştir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    A Case of Pulmonary Arterial Air Embolism: A 10-hour Cruise
    (2024) Yüregır, Ugur; Balbay, Ege Gulec; Boğan, Mustafa; Kara, Ali Can
    Air embolism is a condition that often goes unnoticed, and although it is potentially life-threatening, it is rarely reported. The condition usually develops iatrogenically and resorbs spontaneously, although complications such as pulmonary edema and parenchymal destruction can develop. In our case, in lung tomography images taken 10 hours apart, the air seen in the pulmonary artery and right atrium disappeared, while areas of increasing consolidation were identified in the left lung. It is thought that air embolisms may be a cause of pneumonia etiologies in patients undergoing intravenous (IV) procedures, while other studies have referred to the condition, considered pneumonia, as an inflammatory process that develops due to the destruction following an air embolism. There is a need to investigate the frequency of complications and pneumonia in cases that develop air embolisms following IV procedures.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Deprem Sonrası Acil Servise Akut Travma Stres Bozukluğu Belirtileri ile Başvuran Hastaların Değerlendirilmesi
    (Duzce University, 2025) Sultanoğlu, Hasan; Kara, Ali Can; Kara, Neslihan; Sultanoğlu, Tuba Erdem
    Amaç: Akut Stres Bozukluğu, aşırı travmatik bir stres kaynağı ile karşılaştıktan sonra başlayan veya kötüleşen istem dışı belirtiler, olumsuz duygudurum, disosiyasyon, kaçınma ve uyarılma belirtilerinin görüldüğü durumlar olarak tanımlanmıştır. Bu çalışmanın amacı deprem sonrası acil servise başvuran hastalarda akut stres bozukluğunun değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntemler: 23 Kasım 2022 tarihinde meydana gelen Düzce depreminden sonra 2 ile 30. gün arasında üçüncü basamak acil servise başvuran hastalar çalışmaya dahil edildi. Acil servise başvuran toplam hasta sayısı 11091 idi ve deprem sonrası etkilenen 562 hasta tespit edildi. Çalışmaya dahil edilme kriterlerine uygun 376 hastanın dosya kayıtları retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Çalışmamızda yaş ortalaması 42,54±6,93 idi. Kadın cinsiyet oranı yüksek (%54,3) olarak saptandı. Anksiyete ile tüm değişkenler karşılaştırıldığında anksiyetesi olan hastaların yaş (p=0,028), taşikardi (p=0,001) ve daha önce psikiyatrik tanısı olması (p=0,002) anksiyete olmayanlara göre istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı. Cinsiyet (p=0,08) ve baş dönmesinde (p=0,673) istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Sonuç: Depremler kişinin canını, malını ve yaşamının anlamını tehdit eden güçlü bir stres kaynağıdır. Akut stres bozukluğunun travma sonrası stres bozukluğuna dönüşmemesi için erken tanı konulmalı ve destekleyici tedaviye başlanmalıdır. Acil servisin yoğun çalışma koşullarına rağmen bu gibi durumlarda hastaların tedavi sürecini başlatabilmek amacıyla psikiyatriye yönlendirilmesi göz ardı edilmemelidir.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Retrospective study on suicide attempts among psychiatric emergencies admitted to the emergency department of a Regional hospital in Turkey
    (Springer, 2024) Bogan, Mustafa; Bekircan, Esra; Bogan, Fatma; Kara, Neslihan; Kara, Ali Can
    IntroductionThe aim of this study was to determine the sociodemographic characteristics of psychiatric emergencies presenting to emergency departments (ED), the provisional diagnoses and reasons for consultation by emergency physicians, and to determine the rate of suicide attempts among patients presenting to emergency departments for psychiatric emergencies.MethodsThe records of all patients aged 18 years and older admitted to the emergency department of the Department of Emergency Medicine, a tertiary hospital, with either a pre-existing psychiatric diagnosis or a new psychiatric provisional diagnosis made by emergency physicians between January 2020 and December 2023 were reviewed.ResultsAccording to the data obtained in the study, it was determined that the most common provisional diagnoses made by emergency physicians in psychiatric emergencies were suicide attempts (41.88%), agitation (21.94%), schizophrenia (8.44%), psychosis (7.91%) and manic attack (6.54%). It was found that 49.3% of psychiatric emergencies resulted in discharge and 25.5% resulted in hospitalisation. Among the provisional diagnoses, depression, mutism and sleep disorders were most commonly associated with refusal of treatment, while depression and suicide were the most common reasons for hospitalisation. Among psychiatric emergency patients who attempted suicide, medication, sharp objects and chemicals were the most common substances ingested.DiscussionIn this study, it was determined that a great portion of the emergency psychiatric cases admitted to the emergency department consisted of patients who attempted suicide. However, due to the crowdedness and fast pace of emergency departments, it is understood that in psychiatric emergencies, epidemiological profile data are missing in the files of the cases and detailed medical history cannot be obtained from the patients We think that recording better data of patient who admitted a psychiatric condition to the emergency department will provide better information about the patients in future visits and improve the care to be provided. Psychiatrists and psychiatric nurses recommend the implementation of emergency department-based rehabilitation programs for these patients. Psychiatric emergencies presenting to emergency departments should not be overlooked in terms of suicide risk.Psychiatric emergencies who have attempted suicide should be closely followed at frequent intervals.Emergency department staff should be educated about psychiatric emergencies and suicide risk.

| Düzce Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Düzce Üniversitesi, Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı, Düzce, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez Ayarları
  • Gizlilik Politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri Bildirim