Yazar "Ercan, Nurten" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 11 / 11
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Association of anxiety, sleepiness, and sexual dysfunction with restless legs syndrome in hemodialysis patients(Wiley-Blackwell, 2014) Dikici, Süber; Bahadır, Anzel; Baltacı, Davut; Ankaralı, Handan; Eroğlu, Mustafa; Ercan, Nurten; Sav, TansuRestless legs syndrome (RLS) is characterized by unpleasant sensations, pain in the legs along with irresistible urges to move the legs when at rest. It is often accompanied by sleep disturbance. The purpose of this study was to assess the association of anxiety and sleepiness with sexual function in hemodialysis patients with and without RLS. Sociodemographic parameters, laboratory data of hemodialysis patients from three dialysis centers were collected prospectively. Anxiety, sleepiness, sexual function, and presence of RLS symptoms were assessed with standardized questionnaires as the RLS Diagnosis and Scale, Hamilton Anxiety Rating Scale, Epworth Sleepiness Scale (ESS), Arizona Sex Experiences Scale (ASEX). Univariate, regression tree method were used for statistical analysis. RLS was observed in 45.9% (n=113) of hemodialysis patients (n=246). The mean age of patients and duration of hemodialysis were 59.7 +/- 14.0 and 4.9 +/- 4.2 years, respectively. The correlation between Arizona Sexual Experiences Scale (ASEX) and sociodemographic features was significant (P<0.0001). Patients with RLS had higher scores for anxiety (9.4 +/- 7.8 with RLS and 6.8 +/- 6.0 without), higher ESS (ESS, 6.6 +/- 5.2 with RLS and 4.6 +/- 4.0 without), and higher ASEX (24.6 +/- 5.7 with RLS and 22.5 +/- 6.8 without) than did those without RLS. The presence of RLS symptoms in hemodialysis patients was associated with sleepiness, anxiety, and sexual dysfunction. A regression tree method, which is a different statistical method, can help physicians estimate patients ASEX, RLS, ESS, and anxiety scores.Öğe CAN POOR SLEEP QUALITY SUGGEST DEPRESSION IN ELDERLY PATIENTS UNDERGOING HEMODIALYSIS?(Gunes Kitabevi Ltd Sti, 2013) Dikici, Süber; Aydın, Leyla Yılmaz; Bahadır, Anzel; Baltacı, Davut; Eroğlu, Mustafa; Ercan, NurtenIntroduction: Sleep disorders increase with aging. Comorbidities cause a further increase in sleep disturbance. The aim of the study was to evaluate the relationship between subjective sleep quality and depression in subjects aged older than 65 years and undergoing hemodialysis. Materials and Method: Socio-demographic data of participants were recorded in this cross-sectional study. The Pittsburg Sleep Quality Index and the Beck Depression Inventory were administered face to face. Vital measures and Body Mass Index calculations were completed. Blood samples were taken for hemogram, biochemical parameters. Results: Fifty two female and 47 male patients were included in the study. Their mean age was 72.11+/-5.79 years. The mean Beck Depression Inventory score was 11.95+/-6.80. Mild, moderate and severe depression, as measured by the Beck Depression Inventory, were 77.8%, 20.2% and 2% of patients, respectively. The mean Pittsburg Sleep Quality Index was 7 (3-12). Those with good and poor sleep quality were 40.4% and 59.6%, respectively. Statistically significant differences were not found between age, duration of dialysis, body mass index, and systolic and diastolic arterial blood pressures, and sleep quality. There was a statistically significant difference between sleep quality and Beck Depression Inventory (p=0.000). Moderate to severe depression was detected in 32.2% of poor sleepers and only 7.5% of good sleepers. Conclusion: The quality of sleep is significantly impaired in elderly patients undergoing hemodialysis. Advanced age, with co-morbid diseases, adversely affects the quality of sleep. Poor sleep quality and depression trigger each other. The quality of life in elderly end stage renal failure patients can be improved and possible morbidity can be prevented by investigating patients' quality of sleep to diagnose a possible depression.Öğe Enerji içecekleri hakkında neler biliyoruz?(2012) Dikici, Süber; Yılmaz, Leyla Aydın; Kutlucan, Ali; Ercan, NurtenGenç erişkinler arasında popüler olan enerji içecekleri, özellikle 21-35 yaş arası üniversite öğrencilerine, atletlere ve aktif kişilere pazarlanmaktadır. Enerji içeceklerinin kullanımı başlangıçta fiziksel ve mental performansı belirgin olarak artırabilir. Enerji içeceklerinin ana bileşenlerini ginkgo ve gingsengin oluşturduğu bitkisel ürünler oluşturmuş olup, kafein ve guarana içeren gibi bileşenler karışımını içerir Ne yazık ki enerji içeceklerinin vücut üzerine etkileri ile ilgili literatür sınırlıdır ve bu iyileşmenin kafein veya diğer bitkisel içeriklere bağlı olup olmadığı bilinmemektedir. Alkol ile enerji içeceklerinin beraber kullanımı sonrası ciddi klinik tablolar ortaya çıkabilir. Bu makalenin amacı; enerji içeceklerinin içerikleri ve kullanımı sonrasın da oluşabilecek klinik tablolarla ilgili farkındalığı artırma ve bilgileri güncellemektir.Öğe Headache frequency among the health care workers and the relationship working conditions(2013) Dikici, Süber; Baltacı, Davut; Arslan, Güven; Atar, Gülşen; Ercan, Nurten; Yılmaz, Aylin; Kara, İsmail HamdiAmaç: Bu çalışma Düzc e Üniversitesi Tıp Fakültesi sağlık çalışanlarında başağrısı sıklığını, başağrısının karakteristiğini, sosyo -demografik özelliklerini, çalışma koşulları ve memn uniyet durumlarının değerlendirilmesi amacıyla yapıldı. Yöntem: Kesitsel tipteki bu çalışmada olgular, teknisyen (n32, %15,9), hemşire (n100, %49,8), sözleşmeli personel (n29, %14,4) ve memurlar (n40, %19,9) olarak 4 grupta incelendi. Olgulara sosyodemografik faktörler ve baş ağrısının özelliklerine ilişkin bir anket yüz yüze görüşme yöntemiyle uygulandı. Başağrısının tanısı için Uluslararası Başağrısı Topluluğunun kriterleri kullanıldı. Bulgular : Çalışma, yaş ortalaması 30.36.8 (20 -56) yıl olan, 57si (%28,4) erkek, 144ü (%71,6) kadın olan, toplam 201 olguda gerçekleştirildi. Olguların çoğu üniversite mezunuydu (n122, %60,7; p0.0001). Evli olgular (130, %64,7) çoğu nluktaydı. Olguların çoğu 10 yıl ve daha az çalışma süresine (154, %76,6) sahipti. Olgularda başağrısı görülme sıklığı; teknisyenlerde %50, hemşirelerde %58, sözleşmeli personellerde %37,9 ve memurlarda %62,5 idi (p0.05). En yüksek MİDAS skoru ortalaması teknisyenlerde (7.84.9) iken, en düşük skor hemşirelerdeydi (5.94.7), (p0.0001). Baş ağrısı ile kadın cinsiyeti arasında r0,228, p0.001 pozitif korela syon saptandı. Çalışma koşullarından memnuniyetin en az olduğu grup teknisyenlerdi. Sonuç : MİDAS skoru ve başağrısı süresi en fazla teknisye nlerde gözlendi. Çalışma memnuniyetin en az olduğu grup da yine teknisyenlerdi. Çalışanların çoğu doktor tavsiyesi olm adan ağrı kesici alıyordu. Özellikle ağrı kesici kullanımı hakkı nda hasta eğitimi tüm sağlık birimlerinde verilmelidir.Öğe Hemodiyalize Giren Yaşlı Bireylerde Kötü Uyku Kalitesi Depresyonu Öngörür Mü?(2013) Dikici, Süber; Aydın, Leyla Yılmaz; Bahadır, Anzel; Baltacı, Davut; Eroğlu, Mustafa; Ercan, NurtenGiriş: Yaşlanma ile birlikte uyku bozukluğu artar. Eşlik eden hastalıklar, uyku bozukluğunundaha da artmasına neden olur. Çalışmanın amacı 65 yaş ve üzeri hemodiyalize giren bireylerdeuyku kalitesi ve depresyon arasındaki ilişkinin değerlendirilmesidir. Gereç ve Yöntem: Hemodiyaliz hastalarında yapılan kesitsel bir çalışmadır. Yüz yüze sormayöntemi ile uygulanan anket formu sosyodemografik verileri; Pittsburg Uyku Kalite İndeksi'ni veBeck Depresyon Ölçeği'ni içeren üç bölümden oluşuyordu. Vital bulgular ve Beden Kitle İndeksideğerlendirmesi tamamlandı. Hemogram ve biyokimyasal parametreler için kan örnekleri alındı. Bulgular: Çalışmaya alınan 52 kadın, 47 erkek olgunun yaş ortalaması 72.115.79 yıl idi.Olguların Beck Depresyon Ölçeği ortalaması 11.956.80 olup; Beck Depresyon Ölçeğine görehafif depresyonu olanlar %77.8, orta depresyonu olanlar %20.2 ve ağır depresyonu olanlar ise%2 idi. Olguların Pittsburg Uyku Kalite İndeksi ortalaması 7 olarak bulundu. İyi uyku kalitesine sahip olanlar %40.4; kötü uyku kalitesine sahip olanlar %59.6 idi. Uyku kalitesine göre yaş,diyaliz süreleri, beden kitle indeksi, sistolik-diyastolik arteryel tansiyonları arasında istatistikselolarak anlamlılık saptanmadı. Beck Depresyon Ölçeği ile uyku kalitesi arasında istatistiksel anlamlıfarklılık vardı (p0.000). Kötü uyuyanların %32.2 inde, iyi uyuyanların ise sadece %7.5 undaorta/ağır depresyon saptandı. Sonuç: Hemodiyalize giren geriatrik hastalarda uyku kalitesi belirgin olarak bozulmuştur. İlerlemiş yaş ve eşlik eden hastalıklar uyku kalitesini kötü etkilemektedir. Kötü uyku kalitesi vedepresyon birbirini tetiklemektedir. Uyku kalitesi sorgulanarak olası depresyonun öngörülmesi,takip ve tedavisinin yapılması son dönem böbrek yetmezliği olan geriatrik hastaların yaşamkalitesini artırılabilir ve olası morbiditenin önüne geçilebilirÖğe Higher P-wave dispersion in migraine patients with a higher number of attacks(Wiley-Blackwell, 2010) Koçer, Abdulkadir; Eryılmaz, Mehmet; Tutkan, Hava; Ercan, Nurten; Küçükbayrak, Zeynep Seçkin…Öğe Higher P-Wave Dispersion in Migraine Patients with Higher Number of Attacks(Hindawi Publishing Corporation, 2012) Koçer, Abdulkadir; Eryılmaz, Mehmet; Tutkan, Hava; Ercan, Nurten; Küçükbayrak, Zeynep SeçkinObjective and Aim. An imbalance of the sympathetic system may explain many of the clinical manifestations of the migraine. We aimed to evaluate P-waves as a reveal of sympathetic system function in migraine patients and healthy controls. Materials and Methods. Thirty-five episodic type of migraine patients (complained of migraine during 5 years or more, BMI < 30 kg/m(2)) and 30 controls were included in our study. We measured P-wave durations (minimum, maximum, and dispersion) from 12-lead ECG recording during pain-free periods. ECGs were transferred to a personal computer via a scanner and then used for magnification of x400 by Adobe Photoshop software. Results. P-wave durations were found to be similar between migraine patients and controls. Although P WD (P-wave dispersion) was similar, the mean value was higher in migraine subjects. P WD was positively correlated with P max (P < 0.01). Attacks number per month and male gender were the factors related to the P WD (P < 0.01). Conclusions. Many previous studies suggested that increased sympathetic activity may cause an increase in P WD. We found that P WD of migraine patients was higher than controls, and P WD was related to attacks number per month and male gender. Further studies are needed to explain the chronic effects of migraine.Öğe Low scores on the Benton Facial Recognition Test associated with vertebrobasilar insufficiency(Churchill Livingstone, 2013) Koçer, Abdulkadir; Koçer, Emel; Beşir, Halit; Dikici, Süber; Domaç, Füsun M.; Ercan, NurtenBackground: Decreased posterior cerebral circulation has been observed in patients with vertebrobasilar insufficiency (VBI). Reduced cerebral perfusion may have an impact on mental performance as measured by the Benton Facial Recognition Test (BFRT). We evaluated the usefulness of BFRT in identifying cognitive decline in patients with VBI by correlating test performance with total blood flow in the vertebrobasilar system and other variables such as educational level and gender. Materials and methods: Thirty-three participants without dementia (mini-mental state examination; MMSE >27) and cranial magnetic resonance imaging abnormality, but with atherosclerotic risk factors were involved in the study. Nineteen subjects had a total vertebrobasilar flow volume less than 200 ml/min (Group I), and 14 subjects had a flow volume more than 200 ml/min (Group II). Results: The groups were similar in regard to gender, age, and educational level. BFRT results were 19.53 +/- 3.12 and 22.36 +/- 2.73 for Groups I and II, respectively (p = 0.01). The educational level was the main factor affecting the BFRT score in Group I (p = 0.04). Discussion: BFRT is clearly impaired in VBI as measured by Doppler ultrasound examination. We concluded that the test appears to adequately distinguish cognitive levels between VBI and other patients. Additionally, our results suggest that education is associated with BFRT results, and for normative purposes, gender consideration is unnecessary. Further studies are needed to investigate the association between VBI and memory dysfunction in early dementia. (C) 2013 Elsevier Ltd. All rights reserved.Öğe Nadir Bir Kombinasyon: Miyokard İnfarktüsü ve Serebral İskemi(2012) Dikici, Süber; Bulur, Serkan; Ercan, Nurten; Büyükkaya, RamazanMiyokard infarktüsü (Mİ), kalbin bir bölümüne kan akımının azalmasından kaynaklanan kalp kası hücrelerinin ölümüdür. Kan akımının azalması, kalbin oksijen ihtiyacını artırır. Eğer tedavi edilmez ise kalp kasında hasara ve ölüme neden olabilir. Serebral iskemi, beyne yetersiz kan akımı sonucu beyinde oluşan metabolik hasarı ifade eder. Serebral hipoksi sonrasında, serebral iskemi dediğimiz ilgili beyin dokusunun ölümü olur. Serebral iskeminin belirtileri arasında bilinç kaybı (somnolansdan stupora kadar gidebilen), körlük, denge problemleri, güçsüzlük, kardiyopulmoner arrest ve geri dönüşümsüz beyin hasarı sayılabilir. Mİ ve serebral iskeminin birarada gözlenmesi nadir olup her ikisinin birlikte gözlendiği bu olguyu son literatür bilgileri eşliğinde değerlendirmeyi amaçladık.Öğe Secondary Cough Headache Responding to Topiramate(Aves, 2013) Dikici, Süber; Kocaman, Gülşen; Baltacı, Davut; Ercan, NurtenCough headache is a type of headache lasting one minute to 30 minutes and arising from activities, such as cough and Valsalva maneuver, which increase intra-abdominal pressure. It is seen in adults aged forty years and older. It is bilateral, intense and stabbing type of headache. Herein, we report the case of a 65-year-old patient presented with severe headache which was aggravated with defecation, lifting a heavy object and going up and downstairs. Her neurologic examination was normal. Magnetic resonance imaging revealed Arnold-Chiari malformation type 1. Surgical operation was planned, but she denied surgical operation. Indomethacin was not administered due to intractable dyspeptic complaints. Topiramate was administered to lower intracranial pressure. Her headache symptom considerably disappeared. Topiramate was stopped after 6 months, but her headache recurred. Hereupon, topiramate was re-administered. Headache symptom was quite relieved. We concluded that, topiramate could be medical alternative for secondary headaches, such as cough headache in case of Arnold-Chiari malformation type 1. (Archives of Neuropsychiatry 2013; 50: 82-83)Öğe Thrombocytopenia due to intravenous immunglobulin therapy in a patient with Guillain Barre syndrome: Case report(2013) Kutlucan, Ali; Erdoğan, Murat; Dikici, Süber; Aydın, Yusuf; Coşkun, H.; Celbek, G.; Ercan, NurtenThrombocytopenia is a common disease and diagnosis is based on the findings in a variety of reasons. One of the major and reversible cause of thrombocytopenia is drug-induced thrombocytopenia. We herein report a Guillain-Barre case developed thrombocytopenia after intravenous immunoglobulin (IVIG) administration. A 36-year-old female patient, who diagnosed as Guillain Barre and had an idiopathic thrombocytopenic purpura attack 18 month ago, treated 5 day course of 30 g/day dose of IVIG. Initial thrombocyte level of the patient was 193×103/?L, but its level was observed on further days after IVIG administration as 62.8×103/?L and 5.74×103/?L, respectively. Platelet counts did not respond to the pulse methylprednisolone so cyclosporine therapy was applied. Patient's platelet counts became to normal ranges after cyclosporine treatment. Copyright © 2013 by Türkiye Klinikleri.