Yazar "Beyazçiçek, Ersin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 39
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Agonist and Antagonist Effects of ATP-Dependent Potassium Channel on Penicillin Induced Epilepsy in Rats(2016) Acar, Yıldız; Özmerdivenli, Recep; Demir, Şerif; Beyazçiçek, Ersin; Ankaralı, Seyit; Beyazçiçek, Özge; Ankaralı, HandanAMAÇ: Epileptik nöbetler, beyindeki uyarıcı ve duraklatıcı sistemler arasındaki dengenin, uyarıcı sistemlerin aktivitelerinin artışı yönünde bozulması sonucunda meydana gelir. İn vitro ve in vivo çalışmalarında, birçok K kanal açıcılarının antiepileptik etkisi gösterilmiştir. Bu çalışmada, çeşitli deneysel epilepsi modellerinde etkisi araştırılan KATP kanal agonist (pinacidil) ve antogonistlerinin (glibenclamide) penisilinle oluşturulan deneysel epilepsi modeli üzerindeki akut etkisi araştırıldı.YÖNTEM: Çalışmada 200-250 gr ağırlığında 32 adet erkek WistarAlbino sıçan kullanıldı. Deney 10 hayvanları, kontrol, DMSO (dimetilsülfosit), pinasidil ve glibenklamid olarak dört gruba ayrıldı. Sıçanlar 1,25 gr/kg üretan dozunun intraperitoneal olarak uygulanmasıyla anestezi altına alındı. Sıçanlar anestezi altına alındıktan sonra sol korteks açıldı ve somatomotor alana elektrotlar yerleştirildi. Epileptiform aktivite intrakortikal (i.c.) penisilin (500 IU, 2,5 ?l) uygulanmasıyla oluşturuldu. Penisilin uygulamasının 30. dakikasında tüm maddeler (salin, DMSO, pinasidil ve glibenklamid) intraperitoneal 15 (i.p.) olarak uygulandı. Kayıtlardan elde edilen elektrokortikografik (ECoG) veriler yazılım programı ile analiz edildi. Epileptiform aktivitenin diken dalga sıklığı ve diken dalga genliği istatistiksel olarak analiz edildi.BULGULAR: Penisilin ile oluşturulan deneysel epilepsi modelinde pinasidilin diken dalga sıklığını azalttığı (p0,05), fakat diken dalga genliği üzerinde anlamlı bir etkisinin olmadığı görüldü (p0,05). Benzer şekilde KATP kanal kapatıcısı olan glibenclamidenin ise hem diken dalga sıklığı hem diken dalga genliği üzerine anlamlı bir etkisinin olmadığını bulundu (p0,05).SONUÇ: Yapılan çalışmada pinasidil uygulamasının sıçanlarda penisilinle oluşturulmuş deneysel epilepsi modeli üzerinde antiepileptik etkiye sahip olduğu gösterildi. Pinasidil gelecekte potansiyel bir antiepileptik ilaç olabilir.Öğe Agonist and Antagonist Effects of ATP-dependent Potassium Channel on Penicillin-induced Epilepsy in Rats(Wiley-Blackwell, 2016) Beyazçiçek, Ersin; Acar, Yıldız; Özmerdivenli, Recep; Demir, Şerif; Ankaralı, Seyit; Beyazçiçek, Özge; Ankaralı, Handan…Öğe Are Blood Groups Protective Against COVID-19?(2021) Beyazçiçek, Özge; Beyazçiçek, Ersin; Demır, SerifThe SARS-CoV-2 or COVID-19 disease, which has spread rapidly since its first appearance and caused pandemic, has become more dangerous day by day, and by infecting large masses caused the death of many people. The numbers of cases and deaths reaching dangerous levels globally have pushed scientists to get to know this infection more closely and to investigate preventive and therapeutic methods. At this point, scientists have discovered, based on past infectious disease researches, that some individuals are more susceptible to certain infections. Importantly, in the light of this information, it has been determined that there is a relationship between infectious diseases and blood groups, and individuals with certain blood groups are more susceptible to these infectious diseases. The obtained data suggested that there may be a relationship between blood groups and SARS-CoV-2, and research has been shifted in this direction in order to quickly determine susceptibility to the disease. Indeed, relationships between SARS-CoV-2 patients' blood groups, from hospitals in China, US, Italy, Spain and Turkey, and caught this infectious were investigated. It has been demonstrated that blood groups have an effect on getting this disease. With the discovery of this relationship, it has been revealed in studies that A, B, AB and O blood groups can be a potential biomarker in determining the sensitivity to COVID-19 infection. Studies have determined that individuals with blood type A have an increased sensitivity to COVID-19, and individuals with blood type O have a decreased sensitivity to it. It is thought that the reason for the decreased sensitivity to COVID-19 in individuals with that blood group, and the increased sensitivity seen in individuals with blood group A is due to the antibody A in the blood. This antibody can inhibit virus-cell adhesion in individuals with antibody A. Therefore, it is very important for individuals with blood group A, who do not carry this antibody in their blood, to use personal protective equipment to protect themselves from COVID-19. The purpose of this review is to bring together studies that reveal the relationship between COVID-19 and blood types.Öğe Atletizm Sporcularının Doping Türleri ve DopingleMücadele Hakkındaki Görüşlerinin Belirlenmesi(2017) Çelebi, Evrim; Gündoğdu, Cemal; Beyazçiçek, Ersin; Özmerdivenli, RecepAmaç: Bu araştırma atletizm milli takım sporcularının, sporda kullanılan doping türleriyle ilgili bilgi düzeylerinin ve dopingle mücadele konusundaki görüşlerinin belirlenmesi amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı 7 türdeki araştırma, Türkiye Atletizm Federasyonu'nun faaliyet programında yer alan Süper Lig Final yarışmaları ve Gençler Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası yarışmalarına katılan ve araştırmaya katılmayı kabul eden 73 sporcu ile yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından hazırlanan anket formu kullanılmıştır. Veriler sayı ve yüzde olarak ifade edilmiş, analizde ki kare testi kullanılmıştır. Bulgular: Sporcuların %79.5'i sporda en çok uyarıcıların kullanıldığını belirtmiştir. Bunu %68.5 ile anabolik androjenik steroidler, %65.8 ile anti-östrojenik ajanlar izlemiştir. Sporcuların yaklaşık üçte ikisi dopingin sporcular, antrenörler ve idareciler tarafından yeterince bilindiğini (%64.4), kendilerinin de bu konuda bilgi sahibi olduğunu (%64.4) ve dopingle ilgili yayınlar okuduğunu (%65.8) ifade etmiştir. Sporcular, dopingle mücadele konusunda başta devlet (%76.7), federasyon (%82.2) ve kulüpler (%63.0) olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşların faaliyetlerini yeterli bulmaktadır. Sonuç: Sonuç olarak araştırmaya katılan sporcular arasında en çok fikir sahibi olunan doping türlerinin başında uyarıcıların ve anabolik-androjenik steroidlerin yer aldığı, sporcuların yaklaşık üçte ikisinin, dopingin sporcular, antrenörler ve idareciler tarafından yeterince bilindiği ve kendilerinin de bu konuda bilgi sahibi olduklarını düşündüğü, sporcuların yarıdan fazlasının, dopingle mücadele konusunda ilgili kurum ve kuruluşların faaliyetlerini yeterli buldukları belirlenmiştir.Öğe The Determination of Opinions of Triathlon Athletes on Doping and Anti-Doping Matters(Duzce Univ, 2017) Gündoğdu, Cemal; Evrim, Çelebi; Beyazçiçek, Özge; Beyazçiçek, Ersin; Tüfekçi, Şakir; Özmerdivenli, RecepObjectives: This study aims to determine the knowledge of triathlon athletes on the types of doping used in sports as well as their opinions on the anti-doping matters. Methods: This descriptive study was conducted with 92 individuals participated in Tasucu Triathlon and Istanbul Salcano Triathlon Series, which was organized in 2015 by the Turkish Triathlon Federation. A questionnaire was used to collect data. Chi-square test was used in analysis of the data. Corticosteroids, masking agents, anti-estrogenic agents, beta blockers, and cannabinoids were among the types of doping which were least known by the triathlon athletes. These were followed by peptide hormones, narcotic analgesics, anabolic-androgenic steroids and stimulants. Results: Approximately two thirds of triathlon athletes consider that knowledge of athletes, coaches and administrators on doping is not sufficient. Conclusion: The majority of the athletes participated in the study stated that the relevant institutions and organizations are not fighting against doping adequately.Öğe Determination of Plasma Cholecystokinin Levels in Patient With Migraine Without Aura(Wiley, 2017) Alemdar, Hacer; Demir, Şerif; Beyazçiçek, Ersin; Bulduk, Serap…Öğe Doping Types of Athletics Sportsmen and Determination of the Opinions About Anti-Doping(Duzce Univ, 2017) Çelebi, Evrim; Gündoğdu, Cemal; Beyazçiçek, Özge; Beyazçiçek, Ersin; Özmerdivenli, RecepObjective: This research was conducted to determine the level of knowledge of athletics national team athletes about doping types used in sport and their views on anti-doping. Methods: Seven descriptive type studies were conducted with 73 athletes who participating in the Super League Final Competitions and Junior European Champion Club Cup competitions in the Activity Program of the Turkish Athletics Federation and agreeing to participate in the research. Survey form prepared by researchers was used as data collection tool. The data are expressed in numbers and percentages, using the chi-square test in the analysis. Results: 79.5% of the athletes stated that the most stimulants were used in the sport. This was followed by anabolic androgenic steroids with 68.5%, and anti-estrogenic agents with 65.8%. Approximately two-thirds of the athletes said they were well informed about doping by athletes, coaches and administrators (64.4%), and also they had knowledge about it (% 64.4) and had read doping related publications (65.8%). In terms of anti-doping, athlethes find the activities satisfactory of the related institutions and organizations, in particular state (76.7%), federation (82.2%) and clubs (63.0%). Conclusion: As a result, it has been determined that among the participating athletes, the most common types of doping are in which stimulants and anabolicandrogenic steroids, and approximately two-thirds of the athletes said they were well informed about doping by athletes, coaches and administrators, and also think that they had knowledge about it, moreover more than half of the athletes find the activities of the related institutions and organizations satisfactory for the anti-doping.Öğe E-cigarettes: A Novel Phenomenon(2020) Beyazçiçek, Özge; Beyazçiçek, Ersin; Ozmerdıvenlı, Recep; Demır, SerifElectronic cigarettes (e-cig), since it developed, have very big market all over the world, and which increases day byday. Nowadays e-cigarette represents a new “tobacco” industry that could reduce the incidence of tobacco smoking.Electronic cigarettes are electronic delivery system are devices designed to deliver aerosolized nicotine with at least onevehicle. The main purpose of electronic cigarettes is to give the user the feeling of smoking without using tobacco. Ecigarette suppliers are marketed e-cigs as a way to reduce or completely quit smoking, and many users, especiallyyoung, prefer e-cigarettes because they thought it was safer than tobacco cigarettes in general. Many e-cigarette brandsare currently sold in the markets and a new one is added every day. In addition to this there are various e-liquids withdistinctive aromas which contain many different types of sweetening agents for e-cigarettes. Main ingredients of thesee-liquids are nicotine, propylene glycol and vegetable glycerin. Due to various e-liquid ingredients, e-cigarette's effecton human health after inhalation is still undetermined. In this review is focused on general information about the ecigarette history, its working mechanism, development and marketing, parts and feature of it, ingredients, nicotine andnicotine's pharmacokinetics, regulation of the countries.Öğe E-sigaralar: Yeni Bir Fenomen(Düzce Üniversitesi, 2020) Beyazçiçek, Özge; Beyazçiçek, Ersin; Özmerdivenli, Recep; Demir, SerifElektronik sigaralar, geliştirildiğinden beri, tüm dünyada her geçen gün artan bir pazara sahiptir. Günümüzde e-sigara, tütün kullanımı insidansını azaltabilecek yeni bir “tütün” endüstrisini temsil etmektedir. Elektronik nikotin verme sistemi olarak da bilinen elektronik sigaralar minimal bir araçla aerosol haline getirilmiş nikotini vermek üzere tasarlanan cihazlardır. Elektronik sigaraların asıl amacı kullanıcıya sigara içiyor hissini tütün kullanmadan vermektir. E-sigara üreticileri elektronik sigaraları, sigarayı azaltmanın ya da tamamıyla bırakmanın bir yolu olarak pazarlamakla birlikte pek çok kullanıcı, özellikle gençler, e-sigarayı tütün sigarasından daha güvenli olduklarını düşündükleri için tercih etmektedirler. Birçok e-sigara markası marketlerde satılmakta ve bunlara her gün yeni bir tanesi eklenmektedir. Ek olarak, e-sigaralar için birçok farklı tatlandırıcı madde içeren ve birbirinden farklı aromalara sahip çeşitli e-likitler vardır. Bu e-likitlerin ana içerikleri; nikotin, propilen glikol ve bitkisel gliserindir. Çeşitli e-likit içerikleri nedeniyle, e-sigaranın inhalasyondan sonra insan sağlığı üzerindeki etkisi hala belirsizdir. Bu derlemede, e-sigaranın tarihi, çalışma mekanizması, gelişimi ve pazarlaması, bölümleri ve özellikleri, içerdiği maddeler, nikotin ve nikotinin farmakokinetiği, ülkelerin getirdiği düzenlemeler hakkında genel bilgiler ele alınmıştır.Öğe Effect of (R)-(-) and (S)-(+) Carvone on the Penicillin-induced Epileptiform Activity in Rats(Wiley-Blackwell, 2016) Beyazçiçek, Özge; Taka, Sümeyye; Demir, Şerif; Beyazçiçek, Ersin; Taşcı, Şeymanur Yılmaz; Bahadır, Anzel; Ankaralı, Handan…Öğe Effect of Acute and Chronic Ellagic Acid Administration on Penicillin-induced Epileptiform Activity in Rats(Wiley, 2017) Beyazçiçek, Ersin; Ankaralı, Seyit; Beyazçiçek, Özge; Ankaralı, Handan; Çetinkaya, Ayhan…Öğe Effect of Epigallocatechin gallate on Penicillin-induced Epileptiform Activity in Rats(Wiley-Blackwell, 2016) Ankaralı, Seyit; Özcan, Recep; Beyazçiçek, Ersin; Ankaralı, Handan…Öğe The Effect of Galanin and Exercise on Depression in Rats(Wiley, 2017) Beyazçiçek, Ersin; Mermerci, Asuman; Özmerdivenli, Recep; Beyazçiçek, Özge; Orallar, Hayriye; Sungur, Mehmet Ali…Öğe THE EFFECT OF RAPAMYCIN (SIROLIMUS) ON PENICILLIN-INDUCED EPILEPTIFORM ACTIVITY IN RATS(Wiley-Blackwell, 2014) Ankaralı, Seyit; Beyazçiçek, Ersin; Demir, Şerif; Taka, S.; Ankaralı, Handan…Öğe Effect of Rapamycin on Maternal Aggression in Rats(Kafkas Univ, Veteriner Fakultesi Dergisi, 2016) Beyazçiçek, Özge; Ankaralı, Seyit; Beyazçiçek, Ersin; Ankaralı, Handan; Demir, ŞerifRapamycin which is an inhibitor of mammalian target of rapamycin (mTOR), has effects as antineoplastic, retarding aging, anti-inflammatory and neuroprotective. Aim of this study is to investigate the effects of rapamycin on maternal aggression in rats. In this study 63 Wistar female rats were used. The animals were divided into 3 groups: the solvent (DMSO) group, the 5 mg/kg rapamycin group, and the 10 mg/ kg rapamycin group. For behavioral testing the resident-intruder paradigm was used. The groups were compared in terms of the latency to the first aggressive behavior, the number of attacks, the total duration of aggressive behaviors and the intensity of attacks. When the groups were compared in terms of the latency to the first aggressive behavior, it was found that 5 and 10 mg/kg rapamycin groups were significantly prolonged latencies compared to the control group. When were evaluated the number of aggressive behaviors, total duration of aggressive behaviors and average severity of attacks it was found that 5 mg/kg rapamycin group's values were significantly lower than the control groups. These results show that acute administration of rapamycin, especially in 5 mg/kg dose of rapamycin prolongs the latency of maternal aggression, and decreased the number of attacks, the intensity of attacks and the total duration of aggressive behaviors in rats. Therefore rapamycin may have potential for use as a sedative drug, however it is necessary to conduct further studies.Öğe Effect of Rapamycin on Maternal Aggression in Rats [1] [2](2016) Beyazçiçek, Özge; Ankaralı, Seyit; Beyazçiçek, Ersin; Ankaralı, Handan; Demir, ŞerifMemelideki rapamisin hedefinin (mTOR) bir inhibitörü olan rapamisin antineoplastik, yaşlanmayı geciktirici, anti-inflammatuar ve nöroprotektif etkilere sahiptir. Bu çalışmadaki amacımız sıçanlarda rapamisinin maternal agresyon üzerine etkisini araştırmaktır. Çalışmada 63 adet dişi Wistar sıçan kullanıldı. Hayvanlar çözücü (DMSO) grubu, 5 mg/kg rapamisin grubu ve 10 mg/kg rapamisin grubuna ayrıldı. Davranış testi için ev sahibi-yabancı paradigması kullanıldı. Gruplar; ilk agresif davranışın başlama zamanı, toplam atak sayısı, agresif davranışın toplam süresi ve atak şiddeti açısından karşılaştırıldı. Gruplar ilk agresif davranış başlama zamanı bakımından karşılaştırıldığında 5 ve 10 mg/kg rapamisin gruplarının kontrol grubuna göre başlama zamanını anlamlı düzeyde uzattığı bulundu. Toplam agresif davranış sayısı, agresif davranışın toplam süresi ve ortalama atak şiddeti değerlendirildiğinde 5 mg/kg rapamisin grubunun değerleri kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde düşük bulundu. Bu sonuçlar akut rapamisin uygulamasının, özellikle 5 mg/kg dozda, sıçanlarda maternal agresyonun başlama zamanını uzattığını, toplam atak sayısı, atak şiddeti ve agresyonda geçen toplam süreyi kısalttığını göstermektedir. Fakat rapamisinin sedatif bir ilaç olarak kullanılabilme potansiyeline sahip olabilmesi için daha ileri çalışmalar gerekmektedir.Öğe The Effect of Rapamycin on Penicillin-Induced Epileptiform Activity in Rats: An Electrophysiological Study(2016) Ankaralı, Seyit; Beyazçiçek, Ersin; Ankaralı, Handan; Demir, ŞerifAmaç: Yeryüzünde yaklaşık elli milyon insan epilepsinin pençesindedir ve bu hastaların büyük bir bölümü şimdiye kadar keşfedilmiş antiepileptik ilaçlara karşı dirençlidir. Bunun yanı sıra, bu ilaçların yan etki profilleri de oldukça geniştir. Memelideki rapamisin hedefi (mTOR) inhibitörü olan rapamisin; antineoplastik, yaşlanmayı geciktirici ve antienflamatuvar etkilere sahiptir. mTOR'un sinir sistemi üzerindeki etkilerine dair çalışmalarda ise nöroprotektif etkisinin olduğu gösterilmiştir. Buna ek olarak, tüberoskleroz hastalarında rapamisin kullanımının epileptik nöbetleri azalttığı bildirilmiştir. Bu çalışmanın amacı mTOR inhibitörü rapamisinin sıçanlarda penisilinle oluşturulmuş deneysel epilepsi üzerindeki akut etkisini araştırmaktır. Gereç ve Yöntemler: Bu çalışmada penisilinle oluşturulmuş deneysel epilepsili kırk adet erişkin erkek Wistar sıçan içeren bir model kullanılmıştır. Söz konusu kırk sıçan; salin, çözücü (dimetilsülfoksit), ve de 0,1 mg/kg, 0,4 mg/kg ve 0,8 mg/kg rapamisin grupları olmak üzere beş gruba ayrıldı. Tüm maddeler intraperitoneal yolla uygulandı. Sıçanlara anestezi için 1,25 g/kg üretan uygulandıktan sonra hayvanların sol kafatası açıldı ve beyin üzerine elektrotlar yerleştirildi. Elektrokortikografi kaydı başlatıldı. Rapamisin uygulamasından iki saat sonra intrakortikal olarak penisilin uygulandı. Penisilin uygulandıktan sonra elektrokortikografi verileri iki saat daha kaydedildi. Bulgular: Rapamisinle tedavi edilen sıçan gruplarında, 0,4 mg/kg ve 0,8 mg/kg rapamisin uygulamaları epileptiform aktivitenin diken-dalga sıklığını ve genliğini anlamlı olarak azaltmıştır. Fakat latensleri karşılaştırıldığında gruplar arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır.Tartışma ve Sonuç: Akut rapamisin uygulaması sıçanlarda penisilinle oluşturulmuş epileptiform aktivitenin diken-dalga sıklığını ve diken-dalga genliğini azaltmıştır ve bu bulgular rapamisinin antiepileptojenik bir potansiyele sahip olduğunu göstermektedirÖğe The Effect of Rose Oil on Penicillin-Induced Epileptiform Activity in Rats: An Electrophysiological Study(Duzce Univ, 2018) Ankaralı, Seyit; Beyazçiçek, Ersin; Kılınç, Erkan; Beyazçiçek, Özge; Özkan, Kayhan; Çetinkaya, Ayhan; Ankaralı, HandanObjective: Rose oil (from Rosa damascene) has several effects which are analgesic, antispasmodic, antioxidant and neuroprotective role. Its antiepileptic effect has not been yet studied enough. In the present study, it was aimed to investigate acute effects of rose oil on the epileptiform activity in penicillin-induced epilepsy model in rats. Methods: Forty-two male Wistar rats weighing 230 to 260 g were divided into six groups with seven rats in each group. Control (+Penicillin), RO alone, Diazepam, and different doses of Rose oil including 100, 500 and 1000 mg/kg. Rats were pretreated with different doses of RO 30 min prior to penicillin treatment. Electrocorticogram recordings were taken from each animal for 2 hours after penicillin treatment. Results: Only the dose of 100 mg/kg of rose oil reduced significantly epileptic spike-wave frequency of epileptiform activity. However, comparing in terms of latency and spike-wave amplitude of epileptiform activity, there were no significant difference between the groups. Conclusions: In conclusion, acute administration of rose oil reduces spike-wave frequency of penicillin-induced epileptiform activity in rats. Therefore, these findings indicate that rose oil has antiepileptic effects.Öğe THE EFFECT OF THYMOQUINONE ON PENICILLIN-INDUCED EPILEPTIFORM ACTIVITY IN RATS(Wiley-Blackwell, 2014) Beyazçiçek, Ersin; Ankaralı, Seyit; Beyazçiçek, Özge; Ankaralı, Handan; Demir, Şerif; Özmerdivenli, Recep…Öğe The effect of vortioxetine on penicillin-induced epileptiform activity in rats(Assoc Arquivos Neuro- Psiquiatria, 2019) Ogün, Muhammed Nur; Çetinkaya, Ayhan; Beyazçiçek, ErsinVortioxetine is a multimodal antidepressant agent that modulates 5-HT receptors and inhibits the serotonin transporter. It is indicated especially in cases of major depressive disorder related to cognitive dysfunction. There are many studies investigating the effects of antidepressants on the seizure threshold and short-term epileptic activity. However, the effect of vortioxetine on epileptic seizures is not exactly known. Our aim was to investigate the effects of vortioxetine on penicillin-induced epileptiform activity. Twenty-seven Wistar rats were divided into three groups: sham-control group, positive control group (diazepam), and vortioxetine group. After a penicillin-induced epilepsy model was formed in each of the three groups of animals, 0.1 ml of saline was administered to the control group, 0.1 ml (10 mg/kg) vortioxetine was administered in the vortioxetine group, and 0.1 mL (5 mg/kg) of diazepam was administered in the positive control group, intraperitoneally. The epileptic activity records were obtained for 120 minutes after the onset of seizure.There was no significant difference in spike wave activity between the vortioxetine and diazepam groups, whereas this was significantly reduced in the vortioxetine group compared with the controls. The administration of vortioxetine at a dose of 10 mg/kg immediately after the seizure induction significantly decreased the spike frequencies of epileptiform activity compared with the control group. No significant difference was found between the vortioxetine and positive controls.This study showed that vortioxetine reduces the number of acutely-induced epileptic discharges. Vortioxetine may be an important alternative for epileptic patients with major depressive disorder-related cognitive dysfunction.
