Yazar "Aktüre, Gülşah" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Assessment of the relationship between coronary flow rates and myocardial perfusion abnormality in patients with nonobstructive coronary artery disease: an observational study in cardiac syndrome X and coronary slow flow(Lippincott Williams & Wilkins, 2019) Özde, Cem; Aktüre, Gülşah; Aytekin, Seda; Sayın, Ahmet Egemen; Ay, Esra Koç; Coşkun, Gökhan; Kayapınar, OsmanObjectives In this study, we evaluated and compared the level of myocardial ischaemia caused by cardiac syndrome X (CSX) and coronary slow flow (CSF) with single photon emission computed tomography myocardial perfusion imaging (SPECT-MPI), and determined if changes in the level of myocardial ischaemia exist in CSF and CSX cases according to thrombolysis in myocardial infarction frame count (TFC). Materials and methods The study population consisted of 66 patients with CSF and 78 angiographically normal patients (36 of them with CSX and 42 of them healthy controls). The coronary flow rates of all patients were documented using TFC. Subsequently, all patients were evaluated with SPECT-MPI and categorized into the following groups according to their results: patients with CSF, patients with CSX, and patients with normal coronary arteries. Finally, we investigated whether a relationship existed between the SPECT-MPI and TFC results from these three groups. Results All ischaemia scores for MPI were significantly higher in the CSF group than in the CSX and control groups (P < 0.05). TFC was significantly associated with the severity of ischaemia in the CSF patients. There was a significant positive correlation between the summon difference score (SDS) and mean TFC value (P < 0.05) as well as between the SDS and each individual coronary TFC value in the CSF patients (P < 0.05). The number of vessels involved in CSF was positively correlated with the SDS. Conclusion CSF is associated with more severe myocardial ischaemia than CSX. The level of myocardial ischaemia on SPECT-MPI was correlated with the TFC and the number of affected coronary vessels in patients with CSF. These results suggest that CSF is a more serious clinical entity than CSX, and that the clinical severity of CSF appears to increase as the coronary flow rate decreases.Öğe Evaluation of the Early Effects of Childhood Asthma and Its Treatment on Cardiac Function as Revealed by Two-Dimensional Speckle-Tracking Echocardiography(Springer, 2022) Özde, Şükriye; Kayapınar, Osman; Doğru, Mahmut; Aktüre, Gülşah; Kaya, Adnan; Coşkun, Gökhan; Keskin, MuhammedThere is minimal information available regarding the early effects of bronchial asthma (BA) and its treatment on cardiac function in children. We used two-dimensional speckle-tracking echocardiography (2D-STE) to evaluate cardiac function before and after the treatment of childhood BA. We enrolled 44 children with moderate and severe BA who had not been treated over the preceding 3 months or who were newly diagnosed. All children received the same treatment (that recommended by the Global Initiative for Asthma [GINA] in 2017). All children also underwent transthoracic 2D-STE before treatment and 6 months later. Clinical data were compared before and after treatment. After treatment, significant increases were evident in right ventricular (RV) systolic and diastolic strain, as well as the systolic strain rate. Before and after treatment, the RV global longitudinal systolic strains were - 22.8 +/- 3.6 and - 25.1 +/- 4.5, respectively (p = 0.036); the RV global longitudinal diastolic strains were - 18.5 +/- 6.0 and - 21.5 +/- 5.2, respectively (p = 0.038); and the RV systolic strain rates were - 1.26 +/- 0.4 and - 1.12 +/- 0.3, respectively (p = 0.025). After treatment, significant increases were observed in the right atrial (RA) peak longitudinal strain and strain rate. Before and after treatment, the RA peak atrial longitudinal strains were 32.5 +/- 10.8 and 44.7 +/- 11.2, respectively (p = 0.042) and the RA longitudinal strain rates were - 1.6 +/- 0.3 and - 2.0 +/- 0.5, respectively (p = 0.041). RV and RA subclinical dysfunction may develop in children with early-stage BA. However, asthma treatment appears to improve such dysfunction. In children with BA, clinical and subclinical changes in cardiac functions can be easily detected via 2D-STE.Öğe Hipertansiyon Hastalarında Obezite ve Depresyonun Değerlendirilmesi(2024) Aktüre, Gülşah; Kayapınar, Osman; Özde, Cem; Sayın, Ahmet Egemen; Coşkun, Gökhan; Ekşi, EnsarAmaç: Hipertansiyon, dünyada önlenebilir ölüm nedenlerinin arasında en sık karşılaşılanların başında gelir. Anksiyete ve depresyon semptomlarının da hipertansiyon gelişimine önemli katkısı olduğu daha önce birçok çalışmada araştırılmıştır. Ancak, çalışmaların sonucunda farklılıklar gözlenmiştir. Hipertansiyona neden olan en önemli risk faktörlerinden birisi obezitedir. Biz bu çalışmamızda Düzce Üniversitesi Aile Hekimliği polikliniğine başvuran hastalarda, vücut kitle indeksi (VKİ) ve Hamilton depresyon skorunun kan basıncı üzerine olan etkisinin araştırılması amaçlandı. Gereç ve Yöntemler: Bu kesitsel çalışmaya, Düzce Üniversitesi Aile Hekimliği polikliniğine başvuran ve obezite tanısı konan 228 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların VKİ ve Hamilton depresyon skorları hesaplanarak, sistolik ve diastolik kan basınçları ile olan ilişkileri incelendi. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen hastaların 28‘i erkek (%12), 200‘ü kadın (%88) idi. Çalışmamızda cinsiyet, meslek durumu, öğrenim durumu ve sigara içiciliğinin HAMD depresyon puanı üzerine anlamlı etkisi olmadığı saptandı. Çalışmaya dahil edilen 228 hastanın Hamilton depresyon puanı incelendi. 182 (%79,8) hastada depresyon saptanmadı. 35 hastada (%15,3) minör depresyon saptandı. 11 hastada (%4,8) majör depresyon saptandı. Hamilton depresyon skoru artışının sistolik kan basıncında artışı üzerine istatistiksel olarak anlamlı etkisi olduğu saptandı (p=0,017). Sonuç: Elde edilen bulgulara göre, VKİ ve Hamilton depresyon skoru artışının kan basıncı artışı ile ilişkili olabileceği saptandı. Hipertansiyon hastalarına bütünsel yaklaşımlar önemlidir. Hastaların yaşam tarzı, alışkanlıkları, mevcut kilo durumu ve psikolojik stres durumları ayrıntılı olarak incelenmelidir. Bu da bize gösteriyor ki, aile hekimliğinin hastalara biyopsikososyal olarak bütünsel yaklaşımı hipertansiyon korunması ve tedavisinde önemli bir rol oynamaktadır.Öğe Yavaş koroner akim fenomeni?nde adi?ponekti?n ve vaspi?n düzeyleri?(Düzce Üniversitesi, 2014) Aktüre, Gülşah; Albayrak, Enver SinanYavaş koroner akım fenomeni belirgin epikardiyal koroner stenoz yokluğunda distal damar opasifikasyonunun gecikmesi ile karakterize anjiografik bir bulgudur. Patolojik mekanizması tam olarak anlaşılamamıştır. Altta yatan fizyopatolojik mekanizma olarak mikrovasküler disfonksiyon, endotel ve vasomotor disfonksiyon ve okluzif hastalık gösterilmiştir. Adipoz doku vücut ağırlığı homestazının yanında inflamasyon, koagulasyon, fibrinoliz, insülin direnci, diyabet ve ateroskleroz üzerinde de etki gösteren çeşitli bioaktif mediatörlerin salındığı aktif endokrin ve parakrin bir organdır. Adiponektin ve vaspin gibi adipositokinlerin salınması, abdominal yağlanması olan kişilerde farklılık gösterir ve bu endokrin farklılık kardiyovasküler hastalık riskinin artmasına katkıda bulunabilir. Ancak bu adipositokinlerin yavaş koroner akım fenomeininde ki yeri tam olarak anlaşılamamıştır. Biz YKAF ile adiponektin ve vaspin serum düzeyi ilişkisini araştırmayı amaçladık. Çalışmamıza Düzce Üniversitesi katater laboratuarında ardışık olarak koroner angiyografi yapılan, yavaş koroner akım (n=40) ve normal koroner akım (n=38) olguları dahil edildi. Çalışmamızda adiponektin düzeyleri YKAF olan hasta grubunda NKA hasta grubuna göre daha düşük saptanmasına rağmen her iki grup arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı. Çalışmamızda değerlendirdiğimiz parametrelerden adiponektin ve vaspinin dağılımlarına bakıldığında vaspin dağılımının normal olmadığı gözlendi. Bundan dolayı non-parametrik Mann Whitney U testi uygulandı. Buna göre YKAF nde vaspin değeri NKA hastalarına göre anlamlı derecede yüksek bulundu(p<0.001). Bu moleküllerin, KAH'nın ve onun bir varyantı olarak düşünülen YKAF' in tarama ve tespitinde kullanılabilmesi için daha büyük gruplarda araştırılması gerekmektedir.