Yazar "Çetin, Bilal" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 9 / 9
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Afforestation restoration of saline-sodic soil in the Central Anatolian Region of Turkey using gypsum and sulfur(Finnish Soc Forest Science-Natural Resources Inst Finland, 2017) Yıldız, Oktay; Altundağ, Ernaz; Çetin, Bilal; Güner, S. Teoman; Sargıncı, Murat; Toprak, BülentA significant amount of land area in the Central Anatolian Region of Turkey has saline-sodic soil properties. The aim of the current study was to use both soil amendment and tree to restore these degraded lands. The primary objective was to ameliorate soils by leaching excess sodium with gypsum and sulfur applications. Following soil treatments, salt cedar (Tamarix smyrnensis Bunge), Russian olive (Elaeagnus angustifolia L.) and silver poplar (Populus alba L.) seedlings were planted on experimental and control sites to evaluate the effects of the treatments on survival and growth of these species. In the fall of 2013, three-year-old seedlings were planted using 1.5 x 1.5 m spacing on each plot. Survival rates were determined and height and diameter were measured at the end of September 2015. Second year infiltration measurements indicated that both chemical treatments had significantly increased the infiltration capacity of the soil (P = 0.0003). Soil infiltration capacity on gypsum treated sites was about 55% higher than on sulfur sites. Following the second growing season, salt cedar had the highest survival rates of 80%. Silver poplar had 36% survival rates across the treatments. Russian olive had 50 cm height growth on both gypsum and sulfur application sites vs. only 25 cm on controls. Diameters of Russian olive on gypsum and sulfur sites were about 9.3 mm vs. 5 mm on the controls. Silver poplars on gypsum treated sites grew 42% taller than controls. Salt cedar had no significant growth responses among treatments. With appropriate soil amendments, especially gypsum, Russian olive gave the best overall two-year results.Öğe Düzce ve Yakın Çevresindeki Bazı Endemik Bitki Türlerinin Mevsimsel Deği?im Potansiyelinin Belirlenmesi(2019) Eroğlu, Engin; Ak, M. Kıvanç; Kulaç, Şemsettin; Çetin, Bilal; Kaya, Sertaç; Aydın, Harun; Meral, AlperenTürkiye bitki çeşitliliği açısından oldukça zengin bir doğal bitki örtüsüne sahiptir. Yüksek çeşitlilikteki doğalbitki örtüsü içerisinde yer alan birçok ağaç, çalı ve otsu karaktere sahip bitki türleri bulunmaktadır. Doğal bitkitürleri bulundukları coğrafyada kullanıldıklarında yöre koşullarına en iyi adapte olabilen türler olmaktadırlar.Peyzaj mimarlığı uygulamalarında bakım maliyetlerinin azaltılması, sağlıklı bir bitki dokusu sağlanması, yerelçevreye uyum, çevre kalitesinin iyileştirilmesi gibi nedenlerle doğal türlerin kullanılması büyük önemtaşımaktadır. Türkiye’de özellikle doğal kaynak yönetimleri açısından yaşam birliktelikleri son derece önemkazanmaya başlamıştır. Özellikle Batı Karadeniz bölgesi gerek içermiş olduğu tür zenginliği ve gerekse deyaşam birliktelikleri çeşitliliği ile dikkat çekmektedir. Bu çalışmada Düzce Kent Merkezi çevresinde envanteriçıkarılmış olan endemik bitki türleri mevsimsel olarak gözlemlenmiş ve bu bitkilerin estetik ve fonksiyonelyönden kentsel alanlarda yapılacak olan peyzaj tasarımlarında değerlendirilme olanakları saptanmıştır.Öğe Early growth performances of various seed sources of black (Prunus serotina Erhr.) and wild cherry (Prunus avium L.) seedlings on low and high elevation sites in the western Black Sea Region of Turkey(Academic Journals, 2011) Esen, Derya; Yıldız, Oktay; Kulaç, Şemsettin; Çiçek, Emrah; Çetintaş, Cengiz; Çetin, Bilal; Kutsal, ÇiğdemThe growth performances of one-year old seedlings of various black cherry (BC) and wild cherry (WC) seed sources (SSs) that were planted on low elevation sites (LES) and high elevation sites (HES) in the western Black Sea Region (BSR) of Turkey were assessed one and five years after planting (YAP). Significance between and within-species variations were found for seedling growth. On species basis, WC was superior to BC for seedling groundline diameter and height growth for the low elevation sites (LES) of one and five years after planting (YAP), whereas no substantial survival and growth differences were found between the species for the high elevation sites (HES) of five YAP. Generally, seedlings averaged a greater survival on the LES, when compared with those on the HES. Local WC SSs (Tefen, Yayla and Dirgine) demonstrated an enhanced seedling survival and growth on LES than the other SSs. Unlike the LES results, a collection of BC (Michigan 1 and Ukraine) and WC SSs (Dirgine, Germany, and Tefen) displayed the best seedling growth over five years. The HES seedlings frequently experienced diebacks and forking due to heavy snow fall and wildlife browsing. Selection of the local WC SSs was vital for the LES. However, BC SSs may present a potential for planting on the HES with harsher environmental conditions.Öğe Experimental arid land afforestation in Central Anatolia, Turkey(Springer, 2018) Yıldız, Oktay; Altundağ, Ernaz; Çetin, Bilal; Güner, S. Teoman; Sargıncı, Murat; Toprak, BülentThe afforestation of arid lands faces many challenges, and perhaps the most important key for success is choosing one or more species that are adapted well for local environmental conditions. We explored species that would be suitable for the steppe region of Central Anatolia. Intensive site preparation included ripping the subsoil (to 80 cm) and plowing the upper soil before planting seedlings of Elaeagnus angustifolia, Robinia pseudoacacia, Fraxinus angustifolia, and Pinus nigra were used as tree species. We also tested the success of several shrub species: Amygdalus orientalis, Calligonum polygonoides, and Spartium junceum. After five growing seasons, E. angustifolia showed the highest survival, with 80% of planted seedlings remaining. For the shrubs, A. orientalis was the most successful species with a 95% survival rate. Broad-leaved trees grew a cumulative average of 34 cm in height in 5 years, whereas P. nigra seedings grew only 9 cm. The greatest height growth occurred in the shrubs, with A. orientalis gaining 40 cm in height in 5 years. Overall, E. angustifolia and A. orientalis appeared best suited for afforestation in these areas. R. pseodoacacia and F. angustifolia may also be used as alternative species.Öğe Kurutma, Çimlendirme Sıcaklığı ve Saklamanın Göl Soğanı (Leucojum aestivum L.) Tohumlarının Çimlenmesine Etkisi(2013) Çiçek, Emrah; Çetin, Bilal; Özbayram, Ali Kemal; Türkyılmaz, HasanGöl soğanı (Leucojum aestivum, Amaryllidaceae) ihracatı yapılan doğal çiçek soğanlarından olup, Leucojum cinsinin ülkemizdeki tek doğal türüdür. Türün Türkiye'deki asıl yaşam alanlarını Karadeniz ve Marmara bölgesi taban arazilerindeki dişbudak (Fraxinus angustifolia Vahl.) orman ekosistemleri oluşturmakla birlikte populasyonları bu alanlarda da sınırlıdır. Söz konusu orman alanlarından odun dışı orman ürünü olarak toplatılmaktadır. Avrupa ülkelerinde uzun zamandan beri süs bitkisi ve tıbbi bitki olarak kullanılmaktadır. Bu araştırmada öncelikle kurutma ve çimlendirme sıcaklığının göl soğanı tohumlarının çimlenmesine etkisi araştırıldı. Yaş ve hava kurusu tohumlar beş hafta sıcak katlamadan sonra 20 ve 25ºC sabit sıcaklıklar ile 30/20ºC (8/16 s) değişken sıcaklıkta ve karanlıkta çimlendirildi. Yirmi sekiz günlük test süresi sonunda yapılan değerlendirmede, kurutmanın çimlenmeyi etkilemediği ancak sıcaklığın etkilediği belirlendi. Yaş ve kuru tohumlarda en yüksek çimlenme 20ºC sıcaklıkta gerçekleşti (%53.2 ve 50.9). Test süresi sonunda, 20ºC sıcaklıktaki çimlenmeyen tohumlar yaklaşık altı ay daha izlendi ve toplam %90 civarında çimlenme belirlendi. Buna göre göl soğanı tohumlarının geniş bir zaman aralığında çimlendiği söylenebilir. Çalışmada daha sonra 20, 4 ve -5ºC sıcaklıklarda altı ay saklanan hava kurusu tohumlar beş hafta sıcak katlamayı takiben 20ºC sıcaklıkta çimlendirildi. Çimlendirme sonucunda 4 ve -5ºC'de saklanan tohumlar birbirine benzer ve 20ºC'de saklananlardan daha yüksek çimlenme gösterdi. Başlangıçta %50.9 olan çimlenme yüzdesi altı ay sonra %15.0 seviyesine geriledi. Bununla birlikte başlangıçtaki ve altı ay sonraki canlılık oranları benzer ve oldukça yüksekti (%96.8 ve %94.3).Öğe PHYTOTOXICITY OF CLOPYRALID AT HIGH RATES ON SEED GERMINATION OF MEDITERRANEAN PINES(Croatian Forestry Soc, 2022) Bakan, Oğuzhan; Esen, Derya; Çetin, BilalBlack pine (Pinus nigra J. F. Arnold), maritime pine (P. pinaster Aiton), Scots pine (P. sylvestris L.), and Turkish red pine (TRP, P. brutia Ten.) are ecologically and economically important conifers of the Mediterranean Basin, and in particular for Turkish forestry. They are commonly used for the regeneration and restoration of degraded ecosystems in Turkey. Weeds compete with tree seedlings for vital site elements such as soil moisture and nutrients and solar radiation, substantially reducing tree establishment and growth. herbicides can offer the practitioner efficient and cost-effective weed control compared to other methods. Rapid herbicide seed screening allows testing of crop-safe herbicides and application rates at much lower costs in a very short time-frame when compared to lengthy field trials. Clopyralid is a systemic herbicide used to rid pine seedlings of competing vegetation. The present study examined the effect of clopyralid phytotoxicity on these pine species using a rapid herbicide seed screening test in order to compare different application rates on seed germination and to identify crop-safe rates. Clopyralid was not phytotoxic to any of the pine species at low rates (i.e., <2%, v:v); however, pine sensitivity to the herbicide increased with increasing rates, especially for rates higher than 3%. Moreover, at high rates, clopyralid reduced the germination speed. This herbicide can he used at low rates for degraded areas and nursery sites in which sowing is used as the main regeneration or restoration method. Field confirmation of the obtained results is also recommended.Öğe Seed screening of three pine species for glyphosate sensitivity for forest restoration(Taylor & Francis Ltd, 2018) Türedi, Mustafa; Eşen, Derya; Çetin, BilalAustrian black pine (Pinus nigra J.F. Arnold), Scots pine (Pinus sylvestris L.), and maritime pine (Pinus pinaster Aiton) are commonly used in restoration practices in the Mediterranean base including Turkey. Direct seeding can secure desired level of tree establishment and survival on degraded sites wherever, favorable safe sites are scattered throughout the landscape. Glyphosate is a commonly used herbicide for weed control in forest, nursery and restoration sites worldwide, due to its broad-spectrum efficacy and considerably less toxicity on the environment compared to other chemicals. The present study screened the glyphosate phytotoxicity of three dominant pine species in Turkey during a seed germination trial, after seeds had been presoaked in 15 different dose-glyphosate solutions varying between 0 and 5%, v:v. Glyphosate applications damaged seed germination speed more than cumulative germination rate. As a systemic herbicide, glyphosate appeared highly phytotoxic to Austrian black pine. Scots pine showed an intermediate glyphosate phytotoxicity. Maritime pine was the least sensitive species, tolerating glyphosate at1% doses. In conclusion, glyphosate may be used at low doses on restoration sites seeded with maritime pine while it is not recommended to be used on degraded sites seeded with Austrian black pine and Scots pine.Öğe Three-year growth comparison between rooted cuttings and seedlings of Fraxinus angustifolia and Ulmus laevis(2010) Çiçek, Emrah; Tilki, Fahrettin; Özbayram, Ali Kemal; Çetin, BilalEarly field growth of Fraxinus angustifolia and Ulmus laevis rooted cuttings was compared with that of seedlings using annual measurements collected during three years at a bottomland site in Adapazarı, Turkey. Two stock types (seedlings & rooted cuttings) were sorted by stock height (small, 45-55 cm; medium, 75-85 cm; large, 105-115 cm) and then planted. A two factorial (stock type & stock size) randomized block design with three blocks was used for each species. After three seasons of field growth, more than 99% of the plants had survived, irrespective of stock type in each species. Height and diameter increments of the rooted cutting of narrow-leaved ash at the end of third year were higher than that of seedlings. The heights of rooted cuttings and seedlings averaged 232 and 208 cm, respectively. However, height and diameter increments of white elm seedlings were higher than that of rooted cuttings. After three seasons of field growth, the heights of rooted cuttings and seedlings of white elm averaged 221 and 269 cm, respectively. Stock size and the interaction between stock type and stock size had no effect on three years growth variables in both species. © 2010, INSInet Publication.Öğe Tuz Gölü-Konya Havzasında Bulunan Ağaçlandırma Sahalarında Ağaç Türlerinin Başarı Oranları ile Toprak Özelliklerinde Meydana Gelen Değişimin Belirlenmesi(2021) Toprak, Bülent; Yıldız, Fatih Oktay; Çetin, Bilal; Sargıncı, Murat; Eşen, DeryaÇalısmanın amacı; Iç Anadolu kurak sahalarında yapılan agaçlandırma çalısmalarının uzun vadede ekosistem restorasyonuna katkısını belirlemektir. Çalısma için Tuz Gölü-Konya havzasında bulunan farklı yaslardaki (karaçam (Pinus nigra), igde (Elaeagnus angustifolia), badem (Amygdalus communis), yalancı akasya (Robinia pseudoacacia), disbudak (Fraxinus angustifolia) ve mahlep (Prunus mahalep) agaçlandırma sahalarından örneklemeler yapılmıstır. Örnekleme alanlarında agaçların türü, yasama oranları, boy ve çap degerleri, son bes yıllık boy artımları kaydedilmistir. Ayrıca sahalarda önce ölü-örtü örneklemesi yapılmıs daha sonra sahayı temsil edecek toprak profilleri kazılmıs hem profilden hem de tüm örnekleme sahalarından belirli noktalarda ilk 30 cm derinlikten 2 set toprak örnekleri alınmıstır. Toprak örneklerinde hacim agırlıgı, tekstür, kireç içerigi, pH, tuzluluk, KDK, C ve N analizleri yapılmıstır. Veriler blok desenine göre analiz edilmistir. Toprak analizleri için agaçlandırma sahasının dısındaki kontrol degerleri co-variance olarak kullanılmıstır. Analiz sonuçlarına göre agaçlandırmanın ilk 8-10 yılında karaçam fidanlarının yaklasık 2/3 ?ü ölmüstür. Badem ve mahlep fidanlarında ise kayıp oranı yaklasık % 20?dir. Agaçlandırmanın 25-27. yılında ise badem 1/3?ünü, igde 2/3?ünü kaybetmis, diger türlerin ise baslangıçtaki bireylerinin yaklasık % 80?i kurumustur. Karaçam son 10 ile 25 yasa aralıgında yaklasık 11 kat boy artımı yaparak 6.5 metrenin üstünde boya ulasmıstır. Aynı dönemde akasyada boy artımı 2.8, bademde 2.6, disbudakta 2.5 kat olurken en az boy artısı 1.7 katla mahlepte görülmüstür. Tüm türlerin verileri topluca degerlendirildiginde agaçlandırmanın ilk 8-10 yılında açık alana göre sahadaki ölü-örtü miktarı 3 kat, 15-17. yılında 5 kat ve 25-27 yılında ise yaklasık 8 kat artmıstır. Her yas agalıgındaki tüm türlere ait veriler birlikte degerlendirildiginde agaçlandırmanın 15-17. yılından itibaren ilk 30 cm toprak derinligindeki N yogunlugunun açık alana göre yaklasık 1/3 oranında arttıgı görülmektedir. Ilk 30 cm deki pH degerinin ise 25-27 yılları arasında diger sahalara göre 0.15 birim azaldıgı görülmektedir. Veriler tüm sahalarda toprak verimliliginde restorasyonun basladıgı göstermektedir.