Yazar "Çanga, Halit Berk" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Acil servise solunum sıkıntısı nedeni ile başvuran hastalarda akut dispne nedeni olarak, konjestif kalp yetmezliğine bağlı akciğer ödemi ile pulmoner hastalıkların ayrımında akciğer ultrasonu, ekokardiyografi ve vena kava inferior ölçümlerinin kullanımı(Düzce Üniversitesi, 2019) Çanga, Halit Berk; Sarıtaş, AyhanGiriş ve Amaç: Dispne acil servise en sık başvuru nedenlerindendir ve dispne ayırıcı tanısı acil tıp hekimleri için zorlayıcı olabilmektedir. Bu çalışmada acil servise nefes darlığı ile başvuran hastalarda akciğer ödemi ve pulmoner hastalıkların ayrımında akciğer USG, ekokardiyografi ve IVC ölçümlerinin tanısal değerlerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Gereç ve Yöntem: Çalışmamızda acil servise dispne şikâyeti ile başvuran 96 hasta değerlendirildi. Hastaların akut tanı ve tedavi süreci aksamayacak şekilde ilk başvuru anında araştırmacı tarafından USG yapıldı. Hastalara BLUE protokolüne uygun şekilde her iki akciğerde toplam altı noktadan akciğer USG yapıldı. Daha sonra ekokardiyografi ile kardiyak fonksiyonları değerlendirildi. Son olarak IVC'nin inspiryum ve ekspiryumda maksimum çapı ölçülerek kaval indeks hesaplandı. Bulgular: Çalışmaya toplam 96 hasta katıldı. Hastaların 42'si (% 43,8) kadın, 54'ü (% 56,3) erkekti ve yaş ortalaması 69,8 olarak bulundu. Akciğer USG sonuçları değerlendirildiğinde pnömoni tanısı alanlarda A profili, B' profili, konsolidasyon ve hava bronkogramı istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek çıkmıştır (sırasıyla p=0,026, p<0,001, p<0,001, p<0,001). Akciğer ödemi tanısı alanlarda B profili ve plevral efüzyon istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek çıkmıştır (sırasıyla p<0,001, p<0,001). Astım/KOAH tanısı alanlarda A profili istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksek çıkmıştır (p=0,025). Ekokardiyografi bulguları değerlendirildiğinde pnömoni tanısı alanlarda EF ortalaması % 51,08, diğer hastalarda % 44,21 olarak bulunmuştur. Pnömoni tanısı alanların EF ortalaması istatistiksel olarak anlamlı derecede yüksektir (p=0,017). Akciğer ödemi tanısı alanlarda EF ortalaması % 34,47, diğer hastalarda % 52,59 olarak bulunmuştur. Akciğer ödemi tanısı alan hastaların EF ortalaması istatistiksel olarak anlamlı derecede düşüktür (p<0,001). IVC bulgular değerlendirildiğinde pnömoni tanısı alanların kaval indeks ortalaması 51,11 ve diğer hastaların kaval indeks ortalaması 24,9 olarak bulunmuştur. Pnömoni tanısı alanlarda kaval indeks anlamlı derecede yüksektir (p<0,001). Akciğer ödemi tanısı alanların kaval indeks ortalaması 22,07 ve diğer hastaların kaval indeks ortalaması 41,28 olarak bulunmuştur. Akciğer ödemi tanısı alanlarda kaval indeks anlamlı derecede düşük bulunmuştur (p<0,001). Sonuç: Çalışmamızda dispne ayırıcı tanısında akciğer USG, ekokardiyografi ve IVC bulguları literatürle uyumlu şekilde anlamlı bulundu. Acil servise nefes darlığı şikâyeti ile başvuran hastalarda akciğer USG, ekokardiyografi ve IVC ölçümü kullanılabilir. Ek olarak başta BLUE protokolü olmak üzere akciğer USG'de kullanılan protokollerin ekokardiyografi ve IVC ölçümleri ile birleştirilerek daha kapsamlı bir USG protokolü oluşturulabileceğini düşünüyoruz.Öğe Evaluation of workplace accident-related admissions: A study of 1-year experience(Sivas Cumhuriyet University, 2019) Güneş, Harun; Çanga, Halit BerkObjective: To contribute to the national data on the subject by analyzing WA-related ED admissions during a 1-year period in our center.Method: Cases admitted to our hospital due to a WA during a 1-year period were enrolled in the study. Information regarding gender, age, accident date, injury mechanism, injured body parts, consultations, diagnoses, severity of the injury, outcome of the patient and the services which the admitted patients were admitted to were gathered. p ?.05 was considered to be significant. Results: Three hundred and eighty patients were enrolled in the study. A great majority of the victims (88.4%) were male. Mean age of the cases was 34.88±9.74 years. The month with the highest number of admissions was June (11.1%). WA victims mostly presented during day-time period (54.7%). Contact with sharp objects was the most common injury mechanism (34.2%). More than one third of the cases were consulted with at least one department (34.2%). Upper extremities were the most commonly injured body parts (51.3%). The most common diagnosis was mild soft tissue injury (40.0%). Most of the cases (86.6%) were discharged from the emergency department; 12.6% were admitted to our hospital; .8% were referred to another health care facility, and none of the patients died in the emergency department. Conclusions: WAs mostly affect young male workers; most of the WAs occur during day-time period; WAs mostly occur as a result of contact with sharp objects; mostly upper extremities are affected in which hands are the most commonly injured part, and hand fingers form the part which has the highest possibility of injury.