Bayram, Sibel2020-04-302020-04-3020161308-21401308-2140https://app.trdizin.gov.tr/makale/TWpjeU9EQTFOUT09https://hdl.handle.net/20.500.12684/871Kadın, toplumun devamını sağlayan, toplumu etkileyen ve toplumdan etkilenen bir varlıktır. O, toplumsal yapının temel parçasıdır. Kadın, bazen özne bazen de nesne konumundadır. Özne ya da nesne olma durumu toplumsal değişime ve gelişime bağlı olmuştur. Kadın ve erkek arasındaki çatışma, tarihin başlangıcından beri var olan bir durumdur. Cinsiyet kimliği sadece biyolojik bir mesele değildir. Bu kimlik kadın ve erkeğe doğdukları andan itibaren toplum tarafından kodlanır. Toplumsal kodlamadan dolayı kadın ve erkeğin dünyaları her zaman çok farklı görülmüştür. Çünkü toplumsal kodlama, erkeğin daha güçlü kadının, erkeğe göre daha zayıf, güçsüz olduğu yönünde baş göstermiştir. Yüzyıllardan beri var olan bu anlayış "kadın sorunu"nu da beraberinde getirmiştir. Zamanla kadın sorunu resmi bir politika olarak ele alınmış ve çözülmesi gereken bir problem olarak görülmüştür. Simone De Beauvoir'in öncülüğünde başlayan ve "İkinci Dalga Kadın Hareketi" olarak adlandırılan feminist hareketin seksenli yıllarda Türkiye'yi de etkilediği görülür. Kadınlar, kadının kamusal alandaki eşitliğini yeterli görmemekte, öznel yaşamda da özgür olması gerektiğini savunmaktadırlar. problemlerinin tartışıldığı, kadın olmanın, kadınsal sorunların, kadınlığın ele alındığı bir döneme girilmiştir. Artık onlar, dinleyen konumda değildirler; konuşan, tartışan nasıl olmaları gerektiğine kendilerinin karar verdikleri bir mecraya geçmişlerdir. Çalışmamızda 1980 sonrası Türk toplumunda kadının değişimi, bu değişimin Türk romanına nasıl yansıdığı aile ve evlilik hayatı, toplumsal olgular ve kadın, sosyal-siyasal hayatta kadın, çalışma ve eğitim hayatında kadın, kadın sorunsalı başlıkları altında ortaya konulacaktırWoman, ensures the continuation of, affects and impacts society. Woman is part foundation of social structure. Woman status in society, some times takes the form of object, other times a subject. This objectifying of woman or subjectfying, has always been depandant on the societal change and development. The struggle between women and men, existed since the begining of time. Gender identity is not just a biological issue. It is coded by society into woman and man the minute they are born. And due to this societal coding, the worlds of woman and man, have always been carachterized differently. The embrace of such a notion by society, strongly, leans towards the thinking that, man is independantly strong, and relative to man’s strength, woman is weaker. The existence of such thinking, for hunderds of years, has made“Woman problem” to surface along with it. Over time, the woman problem, was handled as an official ideology and seen as a problem that needs to be solved. It is also observed that, Turkey, during the eghities, was impacted by the feminist movement named “second wave woman movement”, initiated and led by Simone De Beauvoir. Women, do not see woman’s ‘equality’ in the public sphere as sufficient, defending that woman must also be free, in subjective life as well. The discussion of the woman's existential problems of gender, being female, feminine issues, has entered a period in which the woman discussed. A period has been entered, where topics pretaining to social gender, where woman's existential problems, being a female, woman's issues and femininity are discussedtrinfo:eu-repo/semantics/openAccess“Ben Kadınım” Söyleminin Seksenli Yılların Türk Romanındaki İzdüşümüThe Projection Of The Discourse ‘I Am A Woman’ On 1980’s Turkish NovelArticle11204166